Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
318 — Âlim ve sanatkârlar da kanunu tefsir edi. yorlar. — — 410 | PARDAYANLAR Hançerini çekerek önüne gelen ilk süvarinin özengi kayışına asılmak, a- tıran üzerine sıçramak, hançerinin u- cunu şaşıran atlının boğazına daya - mak bir saniyelik işti. SŞövalye, soğuk bir tavır ve acı bir sesle : — Arkadaş, atınızı bana veriniz dedi. — Siz çıldırdınız mı mösyö? — Hayır, yorulduğum için bir ata ihtiyacım var. Ya ininiz, yahut — sizi öldürürüm. Süyari, bu tuhaf düşmanını öldür- mek için kılrcını kaldırmak istediyse. de vakit bulamadı. Göğsünün ortasına inen hançer darbesile yere yuvarlan.- dı. Şövalye kılıcını çekerek atını şid- detle mahmuzlayıp ileriye atıldı. İhtiyar Pardayan: — Oğlum! diye haykırdı. Şövalye babasına gülümsedi. At üzerinde her tavrı hareketi bir yıldırım darbesine benziyen, uzun kı. hcile daireler çizerek, her — darbede kılıcı kana boyanan, altındaki atı sıç- rayan, zıplayan, sağa sola fırlayan bu kahraman hakikaten görülmeğe lâyık- tr. İhtiyar askerin etrafında bir açık. liık asıl oldu. O vakit, vaziyeti iyice telİk edebilmek için fırsat — buldu. Şövalye ise, bu boşluğun ortasın - da <tını durdurdu. Korkudan — siyah tüyleri dimdik olmuş, burnunu hava - ya kaldırmış olan at köpük içinde bu. lunan bir tunç heykele — benziyordu. Sövalye susarak dikaktli dikaktli ba- kıyordu. Babası ise boğuk sesile uzak tan kendisine cevap veren düşmanla - rıma küfrediyordu. Bu srrada biribirlerine sövüp say - makla geçen şu fırsattan İstifade ede. rak ihtiyar Pardayan ahalinin kacar ken bıraktıkları masaları, iskemleleri, merdivenleri toplıyarak ustalıkla ka- pının önüne yığıp bir siper yaptı ve: — Atından inmeğe mecbur olacağı zaman Şövalyenin geçmesi için! diye. rek dar bir aralık bıraktı. Marşal dö Damvile — gelince, o da böyle bir tevkif işinden dolayı azame. tini lekelediğine pişman olarak bir kenara çekilmişti. Çünkü bu herifle - rin tevkif edileceklerine artık şüphe. si kalmamıştı. Dük Danjunun — genç maiyeti uğradıkları hakaretten ku - durarak kavgaya başlamak üzere idi- ler. Danjunun muhafız kumandanı ile birlikte gelen askerler de âmirlerinin bir işaretine bakıyorlardı. Şövalyenin bir yıldırım gibi inişi onları şaşırt - mış fakat bu şaşkınlık çabuk geçmiş- ti. Kumandan bir İşzretle herkesi sus- turduktan sonra her iki Pardayanâ bir den : — Mösyöler, kral namına söylüyo- rum, dikkat ediniz, teslim olacak mı- sınız? dedi. Şövalye soğuk bir sesle: — Hayır!.. cevabını verdi. — Kralın emrine karğı mı geliyor. sunuz? — Evetl.. —Süvariler, hücum! bu iki adamı yakalaymız. Bir taraftan süvariler, öbür ta - raftan ise Moröver, Sen Megren, Mao- jiron, Kelüs kılıçlarını havaya kaldı. rarak, babasının yanına varmadan ev. vel yakalamak veyâ öldürmek — için şövalyenin üzerine atıldılar. SŞövalye son dakikasının geldiğini anlayıp Luizi düşündü. Hücum daha fazla bir şiddetle haş- 316 — Kraliçe de çok düşünceliydi. 319 — Vahalenk Jorja: — Taht senindir, Kraliçe çekilmeğe mecburdur! dedi. TOPRAKALTI . KRALİÇESİ 217 — Vahalenk halka yabancının kraliçeden daha malümatlı olduğunu ve teamül mucibince kral olması lâzımgeldiğini anlatıyor. 320 — Jorj: — Bunu kabul etmem cevabmı verdi. PARDAYANLAR 411 anıldığı sırada daima muvaffak ol - duğu ümitsizce bir harekete başvurdu. Hayvanın dizginlerini toplıyarak şid- detle mahmuzladı. Fakat hayvan ha reket edecek yerde acı acı kişniyerek yere yuvarlandı. Şövalye sıçrıyarak kılıcı elinde ol! duğu halde ayakta durdu. Fakat on beş kadar süvari kendisini daha ya - kından sıkıştırmışlardı. Ne olmuştu? Şövalye meydana çıkar çıkmaz sü. varilerden birisi kamasını eline ala - rak atından inmişti. Bu Moröverdi. Sövalyenin hareketlerini dikaktle takip ederek kumandan — hücum ku , mandasını verince yaya olarak he - men atın dizginlerinden kayrayıp han çerini hayvanın kalbine saplaymca at cansız olarak yere yuvarlanmıştı. Şövalye ise ölmeğe — hazırlanarak etrafında toplanan düşmanlarına kı - ç sallıyordu. Babası : — Buraya! diye bağırdı. Şövalye başını çevirince babasının yapmış olduğu siperi gördü., — Gözle . rinde bir ümit ışığı yanarak açık bı- rakılan aralığa koştu. Şövalye içeri girer girmez ihtiyar Pardayan hemen aralığı da kapattı. Baba ile oğul, kucaklaşacak vakit bulamadıkları için biribirlerine son bir veda bakışı fırlatmakla iktifa et. tiler. Bu sırada bir kenara çekilen Mar- sal dö Damvil, Pardayanların elin - deş kaçabileceklerini görmekten do - ğan bir endişe ve bu kabramanca ha - reketi takdir duygusu icinde olduğu halde yaklaştı. Hayvanlar, yanaşık nizamda ola - rak engelin üzerine yürüdüler, Fakat birdenbire bir gerileme oldu. Hayvan- lar acı acı kişniyerek şahlandılar. Sü variler fena fena küfürler savurdu - lar. Babası solda oğlu sağda olarak dövüşmeğe başladılar. Her ân iki kı « lıiç iskemlelerin masaların arasından iki müthiş yılan gibi saldırıyor, hay- vanların burunlarına, göğüslerine ba. tıyordu. İki azgın Pardayan ise susa. rak babası kana susamış bir havvan ve oğlu da bir dev gibi saldıriyordu. Kumandan bir işaretile — yeniden hücumu durdurdu. Bu hilede muvaf- fakıyetle sona ermezse bir başkasına müracaat etmek lâzımgeliyordu, Danjunun muhafız kumandanı; — Hay cehennemin bütün şeytan. ları yerin dibine geçsin! Bu iki ada - mı tevkif etmek istediğim için çok mü- teessirim, sözlerini söyledi. Babası sordu: — Yaralımısın, oğlum? — Bir yerim bile — tırmalanmadı. Ya siz baba? — Ben de yaralı değilim, Kahra « mMmancasına ölmeğe çalışalım. Kumandan: — Yere ininiz! kumandasını verdi. O vakit siperin etrafında bir daire çevrildi. On beş kadar kılıcın ucu Par dayanların üzerine saldırdı.Bu dar yer de derin bir sessizlik hüküm sürüyor yalnız civar sokaklarda halkın azgın homurtusu duyuluyordu. Bu dakika pek korkunç ve acı idi Kumandan: — Teslim olunuz! diye bağırdı. Baba ile oğul, başlarını salladı , lar. Kumandan omuzlarını silkerek : — Bunların yakalayınız! dedi.