26 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

26 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— —— —— * K Vai YS HABER — Akşnm postasr ŞEHİRDEN GÖRÜNÜŞLER — ——— —— ——— ——— . Miırnav mırnav kediler, bize yazık dediler! Biğde pek nadir ı meraklıların beslediği Kediler!.. Canım kediler!.. Sarılı, beyazlı, alacalı, tekir. sincap, pamuk, altın top kediler! Kiminiz aslanın, kiminiz kapla- nın bilmem kaçmcı batında öz to runları yeğit, cesur, çevik ve bun- larınm hepsinden sevimli kediler!.. Gazeteler yazıyorlar ki sizi bu- günlerde yollardan toplayıp hay- vanları koruma kurumunda ezi- yetsiz bir surette birer birer öldü- receklermiş! Fakat size nasıl kıya» caklar acaba? Hele sizin içiniz-| den evlerde, dükkânlarda, salön - larda bin'naz ve nimet içinde bü- yüyen en güzellerinizi, en bebek- lerinizi, en tohtonlarınızı, en to- ramanlarınıza acımadan nasıl bu dünyadan cavlağı çektirecekler? Haydi sokaklarda aç, susuz. 'başları uyuz, kulakları yırtık,-'bu- yunlarının üstü tırmık içinde, kuy- rukları kesik ve kirpas, mundarlık içinde dolaşanlarınıza karşı tatbik edilecek bu eziyetsiz ölüm cezası neyse amma, sizin gibi krizantem başlr, altın, kehribar, zümrüt gözlü karnı tok, sırtı pek, tertemiz ve güzeller güzeli kedilere yazık de- ğgil mi? Kuduz için tedbir fena değil amma, kuduz yalnız sizden mi ge - çer? Köpekten tutun da kurt, de- ve, tilki, eşek, katır, at, ayı, may- mun, hattâ horoz, tavuk, ördek kazdan insanlara geçer. Şu halde ve insanlara kuduzu en çok aşılı" yan köpeklerden sönra sizinle bir- likte dünyadaki bütün bu hayvan- larm da Hayvanları Koruma Kur rumuna götürülerek onların da o rada eziyetsizce öldürülmeleri ge- rekmez mi? kediler Sizden insanlara geçebilece': yüz binde, hattâ milyonda bir kuduz hastalığına karşı kimbilir. farelerden bize ne kadar hastalık ve pislikler geçiyor? Siyam cinsi Serseri köpeklere yapıldığı gibi serseri kedilere de yapılmasında belki mahzur olmıyan bu eziyetsiz kedi öldürme işi bir genişliyecek olursa vay bizim o sevgili sarman- ların, mestanların, tekirlerin, sin: capların, pamukların, minoşların, bebeklerin, altın topların başları- na gelecek hale! Bari oldu olacak, böyle güzel kedilere sahip olanlar, tıpkı kö- peklere yapıldığı gibi kedilerinin boyunlarma birer tasma değil de, penbe, mavi, yeşil, kırmızı, ve fi- yangolu birer zarif kurdelâ taksa- lar da. zavallıcıkları - Hayvanları) - Koruma Kurumunun bu eziyetsiz ölüm lütfundan kurtarsalar ! Neredesin ey “Kedim nasıl öl- dü?,, diye çok acıklı bir hikâye yazan koca Üstat Hüseyin Rahmi! Neredesin ey, köpeğe dejenere bir mahlük ve kediye asaletini| | muhafaza etmiş yegâne cins, asil hayvan ! diye iltifat eden rahmetli Ahmet Haşim? Bir taraftan sizin, bir taraftan da farelerin kulakları çınlasın? Madem ki kediler kuyruğu tit- retecekler, farelere gün doğuyor demektir! Fakat, her halde gazetelerin : yazdıklarında bir yanlışlık olsa gerek! Öldürülecek olan kediler, yollarda sürüm sürüm sürünen ser- seri, hasta ve aç, susuz kediler ol» malı! — Gezgin Haberci — AAT TT TÜT , TP KA K KTT KN DU CO L OD AA CF KI ZY Melek Şahın veziri Nizamel- mülkün ve Ömer Hayyamın mek - tep arkadaşı olan bu ölümler da: hisi tarikatina soktuğu — gençler: hususi tekkelerinde bir - taraftan zekâ ve talâkati ile kendine bağ ladığı gibi bir taraftan da haşhzş dumanları arasında çıplak- kızla rm, cenneti andırır manzaraların büyüsü ile adetâ çıldırtırdı. Şeyhin mucizeli bir işaretiyle dünyadan cennete giren ve h- rilerle sarmaş dolaş olan bu genç müritler yüreklerinde ateş püskit rür, bir yanar dağ olduğu halde şeyh için kendi kendilerini veyı başkalarını parçalamağa her vak't hazırdılar. Nizamelmülkten tu tunuz da o zamanki Suriye haç!. krallarına ve sayılamıyacak kadar büyük adamlara Hassan Sabbahımn kanlı hançeri yetişmiş, kahraman "'Salâhaddin Eyübi bile, çadırına giren bir İsmatlinin hançerinden di ai 5b Kidliriii S ll L e güç kurtulmuştu. K G Hassan Sabbahın böylece dün yanın en büyük imparatorlarının, şahlarının ve krallarının görümez ölüm korkusu ile titriyen başlar. üzerine kurduğu eşi saltanatını yıllarca sürdü. Bütün hükümdarlar onu, her an ölmeğe ve öldürmeğe hazır fedailerini or- tadan kaldırmağa uğraştılar. Dağlar padişahı “Almat,, dağır nın kartal yuvasından — Asyanın dört yanına buyruk salarken hiç ummadığı bir korkunç fırtına orta Asya bozkırlarından yalnız onun değil, bütün batı dünyasmın üze- rine yuvarlanıp geliyordu: Cengizin gök bayrağı altına top- lanmış Türkler, en eski tarihin par lak hayaletleri ve şöhretleriyle â- vünen klâsik ülkeleri demir ayak- larr altında zangırdatarak — İran yaylasını geçtikleri ve yüce dağ - görülmemiş 4 95 somı:snm Z 1935 SON GÜNLERDE DE I.IMON TACİRLERİNİN üi ŞİKAYETLERİNE MEVZU TEŞKİL EDEN Sebze hâli — Kurulmasından beklenen faydalar! tamamile temin etmiş bulunuyor mü İDDİA ŞU : Sebze hâli toptan satış fiyatlarile perakende fiyatlar arasındaki pek büyük farkı kaldırmış degıldır Son günlerde ekonomsel alan- da en karakteristik hareketler- © — den birini limon tacirlerinin İs tanbul sebze ve meyva haline gir mek için belediye ile yaptıkları © mücadele teşkil ediyor. Mesele şu: İstanbul belediyes ; yeniden bazı maddelerin hale gir mesine lüzum görmüş ve toptan | portakal, mandarin ve limon satış- larının bundan sonra halde yapı- lacağını alâkadar tücarlara bildir- © miş ve bu işin başlangıcı için de on beş ikinci teşrin tarihi tespi! edilmiştir. Belediyenin ekonomsel işlerle uğraşan erkânından bir zatın söy- lediğine göre de bu karar verilir- ken limon tacirlerinin de fikirleri alınmış, onlar da: Kit ©— Olur...,, demişler. —— Fakat bu “olur,, nasıl olmuş bi- linmez, son teşrinin on beşinden sonra “olmaz!,, a dönmüş ve li - mon tacirleri Ekonomi Bakanlığı- nâ müracaat ederek belediyenin bukararmı protesto etmişler. Li - mon tacirlerinin bu husustaki nok- taj nazarı görünüşte haklı.. Ken- dileriyle görüştüğüm tacirler di- yorlar ki: “—limo ithal matardır. ıaT Cithal edıİJı%hgıı[bı satışa çıkarıla- - Sebze hâlinin içinde maz. Biz limonu gümrüğe on bin- lerce sandıklık büyük partiler ha. linde getirtiriz. Bunları alacak ardiye şehirde mevcut olmadığın- dan gümrükte bırakılır ve küçük bölümler halinde ardiyelere alı - nır. Burada İstanbula yeşil bir halde gelen limon daima — elden geçirilerek sarartılır. ve sarılığ'| tam olunca piyasaya çıkarılır. Hem şimdiye kadar hale giren maddeler ne fayda, hasıl etti ki li- " ları düzledikleri sırada Sabbahın güvendiği Almaot tepe- ciği de bir filin ayağı altında ez*> lip giden miskin bir karmca yu- vası gibi tarihalanında yok oldu, gitti. Hassan Sabbahın âleme verdi- ği korkuya şaşıp kalan Türk baş- buğu çelik pençesini Almot tepesi- ne çarptığı sırada Türklerin büt'in insanlığa en büyük iyiliklerinden birini daha yapmakta olduklarını acaba düşünmüş müydü? “Ahmet Ekrem Hassan| Sebze hâlinin dış rıhtımlarında nakliyat fotoğraf rıhtımların te&awa çamurlu bulunduğu bir zamanda çekilmiştir! mon tesir yapsın? Acaba bütün hali limon tacirlerine verseler yer kâfi gelir mi?,, Limon tacirlerinin bu sözleri bir bakımdan doğru, fakat asıl bu: nun içinde gizli bir mesele var ki üzerinde durulmağa değer ve şe- hirli için hayati bir meseledir. Limon tacirleri “şimdiye kada: hale giren maddeler ne fayda ha- &l eti ki?.. divnrlar. Mesela cid. den böyle midir? üzüm küfeleri BizimKeresteciler hali, bugün kü haliyle, şehrin bir tarafına ku- rulmuş ve munhasıran kabzımal : lar — yahut hal idaresinin verdiği isimle söyliyelim — tüccar komis- yoncularla perakendeci esnaf ara- sındaki toptan alrm satıma mün- hasır bir yer vaziyetinde görül - mektedir. Şu vaziyete göre İstanbul hali acaba kendisinden beklenen vazi- feyi yapabiliyor mu? Yani daha açık bir lisanla asıl halkı alâkadar eden perakende satışlara hâkim olabilmiş ve ötedenberi İstanbul- da toptan sebze ve meyva satışıyla perakende satış arasında görülen müthiş farkı ve ihtikârı kısmen ol- sun giderebilmiş midir? Buna kolay kolay “evet,, deni- lemez. lea ilâve etmeden salâhiyet sahibi bir zatın “niçin?,, sualine verdiğ! cevabı yazalım: “—. Cünkü hal denilen şey şeh- rin bir yanına kurulmuş toptan a , İzm ve satıma münhasır bir yer de * ğgildir. Avrupa hallerinde, topte” satış esas olmakla beraber, ll' toptan ve yarı perakende sat! yapılır. Ve eğer halin fıydâl' ması İlâzımsa bu esas göz önün” tutulmalıdır. Silel Meselâ Paris merkezi hlıma her nevi şeyler et, sebze ve 9;" vadan çiçeğe kadar günlük * pi nevi ihtiyaçları karşılıyacak W* dalarin narabanda antısı .F»““w En iyiyi ve en ucuzu bulmak almak istiyenler oraya gider: | suretle perakende fiyatlar Ü M de nazım rolünü oynamak lm'k”ı bulunabilir. İhtikârı ortadan kaldırmak 'ç yalnız toptan satışları rekabete ” yandırmak kâfi gelmez. A' rakende satışlara ve fiyatlar M: koymak lâzımdır ki muvaff temin edildiği takdirde BÖG“’ bartacak hareket de budur. | le Bugün toptan satış fiyatll“ ğ perakende satış fiyatları arâ$! ki büyük farkı bilmiyen yo Halin teessüsü bu farkı keld ol"ü mıdır? Hayır! Eğer halin t sü, teessüsten evvelki toP yatları yüzünden bir miktar rolü ifa edebilmişse asıl hede F | ması lâzım gelen en iyi ':M ucuzu satmak prensipinı tah ettirmek lâzımdır.., 'y' Bu mütaleayı pek d? boş memek İâzımdır. aVi Buna göre biz de şu ıı.lâlı ' edelım: — Acaba belediye bll gidebilmek için hale ni vermek taraftarı değli mi sa daha neyi beklıyor?,, ; okıi' ıf F Bu hususta hiç bir müta-| |?

Bu sayıdan diğer sayfalar: