MAKEDONYA İhtilâi Komitesi Balkanları ölüm tuzağı ve pusu yeri haline getirmiş olan teşkilâtın iç yüzü Tefrika Noi Yazan Stoyan Kristof 3s Ben tam hüküme. darbesi sıra» Bulgaristana vardım. Wa onyalılara karşı dehşetli bir ve Yugoslavlarla uz -| için kuvvetli bir hava es - mekte olduğunu derbal anladım. Borisle kraliçesi gitmiş, Kral Aleksandrla kraliçesini Belgratta Ziyaret etmişti; elli yıl içinde *am üç defa karşı karşıya dövüşmüş “ Sırplarla Bulgar'ar arasında” acı duygular gös önünde totu- , bu ziyaretin fevkalâde bir *€Y olduğu anlaşılır. Yugoslav kralı Bulgar kralma karşı hakiki bir sezgi gösterdi. Kral Boris iki Slav #evleti arasın Çalışma birliği, tam bir anlaş- MA ve kardeşçe du; sulara yol & Sicak olursa Kral Alsksandr da Bulgaristanda bazı toprakları ter-| etmek için genera'leriyle siyasal e ierini kandıracağına söz ver-| | Sofyaya avdetimden sonra ev Velce de görüşmüş «lduğum Kral) Boris ! e bir mülâka: .apmağa git tin, Öteden, beridea konuştuxtan Mönra Yugoslavya i's yakınlaşma bahsine giriştim ve Almanya ile Avusturya an geçerken almanca Ülmediğim için çek*i#im sıkıntı - ardan sonra Yugos.avyaya girer kendi dilinin E unuşulduğu- duymak insana sunsuz bir se verdiğini söyl-i'm. Kral Boris Yug»slavya ile ya larda bir anlaşmaya varılması- “bütün kalbiyle di'emektesvol yn söylerken yüzünü * geniş; gülümseme kap: yordu. Mülâkat esnasın ta Makelon ilarım mahkümiyel.ni duvara Mış gibi görüyn dum. On gün sonra, 19 Mayıs 1934 ie Boris bir beyanıaine imza'iya- . Parlâmentoyu fesh ve kenllı- diş hükümet dizginle ini, on yıl Belgradın yar İsmiyle yaşa Makta olan Zvenarina verdi. Memleketi Mak:donyalıların Şamdan kurtarmı»k ve Yugos- YYa ile yakınlaşmıy: gerçekleş- kek için Kral Bo" * Bulgar mi|- Diyeti diktatörlükle 'dare ettirmek tinde değildi. Komşu Slav devletiyi, dostluk kı: mak düşün- İgaristanda o Ladar ile:le- şt * ki parlâmento fa kuvvetli o hangi hükümet bu sivssa dyldebil ve onlar yemiş oi iy lay tekm»den esirzer a onarlar Kral Borisle Bu'ga: Gi Mi tertip ettikleri isyana ga- a min isvanı bir dam: türe n üm eksizin gayet ur aç darbesini 1934 kış haya sZirleyorlardı. Fakat ilkba Aş ie ak veren kabine bubrı ki e elverişli bir fırsat yarattı İsti r fırsattan tam zamanm Silgi, ade etmek zekâsını göste * ayran, kabinein bir tek sari! Şevresind. oçarkediyo, | tanboliskinin sstâh edileni f*çiler par''s; İ Darlâ s“gi vardı. Dun Yeli, ii otoda dördüncü bir ler, “iYecek kader kuvvetliydi | Di; 5 ii taraftan halk çok oğur sineme > başka “#lerin yüküy- ew ie eyken a: üdi politika: İNE Yüzünden meraleket, günlerce hükümetsiz kaldı. Parti şefleri çarşılarda «1 pinti bezir kânlar gibi çekişe çokişe pazarlığa girişmişler, başka hiç bir şey dü- şünmüyorlardı. Zvenarlar fırsatı şördüler. Sah- neye adım atarak kraldan, parti siz bir hükümet k'ıcm.alarma mü saade etmesini istedi'er. Krai Bo ris reddetti. Buhran da (sürüp gitti. Adamın birisi Borise gide rek ordunun bir hükümet darbesı hazırlamakta olduğunu haber verdi. Kral Boris harbiye vekili Gene- ral Vatefi çağırtarak: — General! İşitiyorum ki orda Zveno klübiyle bir"kte bir h'ikü: met darbesi hazırlırurmuş! dedi Harbiye vekili: — Tahkikat yapırım, haşmet- maap! Dedi ve bakın nasıl yaptı: Sonradan başveki! olan kendi muavini General Zlatefi çağırarak sordu; “— General işitivorum ki odu hükümeti ele geçirmek için kazan kaynatıyormuş?,, General Zlatef de buna şöyle bir karşılık verdi: tahkikat “ — Bah, zırva sözler, genera!!,.! Ve o gece ayni general şehri sar ması ve belli başlı sokakları ma'si neli tüfeklerle tutmas' için So'ya Garnizonuna emir verdi. Bu iş yapıldıktan sonra arka daşlarından bazıla wi askeri a kadamiye göndererek o hüküme. buhranı dolayısiyle Makedonyalı- larm bir hükümet darbesi hazır- ladıklarını ve Kral Horisin haya” tınm tehlikede oduğunu söyletti. Yurtsever harbiv&iiler hemer. üniformalarını giydiler ve kralla - rinı korumak için sarayı sardılar, âsiler de bu esnada İralı avuşla- ının içine almak için .araya girli ler. İlk önce saray kumandan. binbaşı Dimitrofu teskif ettiler, (Binbaşı Makedonyalıdır ve saca yı, hükümet darbesinden birkaç gün evvel ziyaretim Je bana refa kat etmişti). Sabahın saat dörüünde bu a- damlar kralı yatağ.adan çıkı:a- rak Bulgaristanın demokrasisinin kaldırılmış olduğunu ilân eden bi beyannameyi imzalamasını istedi- ler, Onlar, Borisi hiç bir vakit sev- memiş olmakla beraber tahtından vazgeçmesini istiyemediler. Çün - kü ordu ile ahali heaüz cumuriyet için hazır değildiler. Kralı tahtın- dan indirmekle memleket kanlı boğuşmalara sürüklerebilirdi. Hü» kümet darbesinin başarılması için Borisin tahtta kalması lâzımdı. Ahali ve orduya parlâmente - nun feshi ve ülkenin diktatörtikle idaresi sırf kral tarafından isten» miş olduğu inancını verdiler. Hal- buki hakikatte ise kra: bu işte zor İ lanmış ve küçük düyürülmüştü. Hükümet darbesi esnasında Sen Petriç bölgesinde komitecilerle beraberdim. Sofya 4s olup biten lerin haberini alır almaz komite ciler hemen gizli yericre çekilerek Petriç ahalisini kendi o başlarını bıraktılar. Orada Hüçücük bir dünyanın gözlerim “nünde parça, parça olmasını göstlemek içir tam bir ay kaldım. Bu dokunak': bir manzaraydı. Haziran ortalar.sa doğru kü» HABER — Akşam postası, AmerikayajA- kaçırılan Türk kızı 15 SONTEŞRİN — 1935 N we ES Ğ . N — e - Tomson, çiçekçi kadından aldığı bir krizantemin yaprakları arasında küçük bir kurdelâ buldu.. üzerinde şunlar yazılıydı: “Bu gece sizin için müthiş bir tuzak hazırlandı!,, Nevyorkun iki meşhur detektivi poliş müdüriyeti kapısında karşı - laştılar.. Tomson çok hiddetliydi. Cimin de neşesinden yanına yarıl- mıyordu. Cim ustasına sordu: — Ustad, nereye böyle..? Hava çok yağmurlu. Tomson dudağınm uciyle ya - vaşça mırıldandı: — Vinter Gardene... Cim birdenbire suratını asarak sordu: — Saat on buçuk. Orada şimdi kimseler yoktur. — Beni bekliyenler var. — Yardıma ihtiyacınız varsa, ben de geleyim. — Hayır.. yalnız gideceğim. Davetliyim... Tomson fazla bir şey söyleme den kapıdan çıktı.. Sokaktan ge - çen bir otoya atladı. Cim, iki gece önce kendisine ölünceye kadar unutulmıyacak bir yüz karası süren bu meş'üm yerin adım duyunca, Tomsonun da ayni akibete uğraması ihtimalini dü - şünerek derhal atelyesine çıktı.. Hangi kıyafete gireceğini bil . miyordu. İlk. önce sivri-bir sakal takarak, kart bir İspanyol züppesi |” kıyafetine girmeyi düşündü. Va - bir Meksikalı tütün komisyoncusu kıyafetine girmekti. Bu saatlerde Vinter Gardene bu kıyafette adam lar çokça gelirler, patinajda yo - rulup masalarda oturan genç kız» ları seyrederlerdi. Burada oldukça mühim kaçakçılık hadiseleri de az olmazdı. Meksikalı tütüncüler bu: raya gelerek viski kaçakçılarile tanışırlardı. Cim makyajını çabuk bitirdi. Caddeye çıktığı zaman saat on bi- re geliyordu. Hemen bir otomobi- le atlıyarak ustsmın peşinen gitti, Cim. polis hafiyesinin o meş- um Gardene niçin gittiğini, kimin tarafımdan davet edildiğini bilmi- yordu. Ustasına sezdirmeden omü uzaktan tecessüs edecekti. Cim, Gardene vardığı zaman, paten salonunda epeyce kalaba - lık vardı. Patinajda uçan ve dais eden çiftler az değildi.. Etraftaki masalarda da oldukça büyük i kalabalık göze çarpıyordu. Cim ustasmı uzaktan görmüş | tü, Tomson büyük bir limon sak - sının dibindeki masanm başında! yalnız oturuyordu. İ Cim de ayni hizada bir masanm | önüne oturdu. | Tomson, pipo içişinden belliy. | di ki, çok sinirliydi. Makyaj yap-! mamıştı.. Sırtında gri bir kostüm! vardı.. Beyaz porslen çay kadehile| viski içtiğini uzaktan keşfetmek güç değildi. | Zaten buraya gelen kaçakçıla- ! rm hepsi, beyaz çay kadehile viski içerlerdi. Sık sık Gardeni teftişe | gelen resmi elbiseli polisler, müş - terilerin önündeki çay bardakları- ni görünce, birer birer büfeye s0 - kulurlar ve onlar da müşteriler gi- bi'ayak üstünde birer çay (1) içip giderlerdi. | İçki yasağının adı vardı. İşte şurada bir başka masada oturan şişman bir adam. Elinde tuttuğu kalın saplı bastonunu ikide bir de| ağzma götürüyordu. Şüphe yok ki o bastömun sapında da küçük bir viski deposu gizliydi. İşte bir başka masada oturan| bir çift, Kadının yanındaki deli - kanlı, sık sık, masanın üstünde duran bir kitabı açıp - kimseye sezdirmeden - ağzma yaklaştırı - yor. Elindeki kitap şeklinde ya - pılmış teneke bir kutu.. Ve bu ku-| tunun içinde muhakkak ki yasak içkilerden biri vardı. Tomson bu garip ve gülünç manzaraları gözünün ucile tetkik ederken, birdenbire yanına yakla şan çiçekçi bir kadın gördü. — Bir krizawtem almaz mısı - nız, Mister? — Hayır... — Fakat bu çiçekler çok taze-| dir. Bir tane alsanız memnun ka. İresmız! | — İstemem.. Çiçekten hoşlan- mam, | — Çabuk solan şeylerden hoş-! çük Makedonya imparatorluğunu! bırakıp çıktığım zazvan ordu bu - rasını allak bullak etmişti. Vmro Makedonyanın bu köşesini b'- kamp, Bulgaristandıki Makedon. ya muhacırları için bir gezinti ye- ri ve kendisi için de bir cennet har İline koymuştu. Vmronun hatası ve olursa ol * sun Petriç bölgesin ie çok mühim ekonomik ıslâhat yapmıştı. Bi: aylrk askeri işgalde:i sonra ise, üs- tünde sanki ölüm kasırgaları geç miş gibi burası matem ve cenaz: manzarasına bürün'züş bulunu * yordu. Makedonyanım pek hara ketli ve canlı ruhu sönmüş, böl genin ekonomik hayatı felce ağ -| ramıştı. Krallıkta yerleşmiş olan yarım milyon muhüicırm destek » lediği bütün finansa, teşebbüsle * iflâs tehlikesiyle karşılaştılar. Vmro mukamevet göstermedi. Başlangıçta ordu pet şiddetli ted. birlere baş vurma evvelâ bü:| tün Petriç vilâyetini rouhasara a! | tma alarak 1927 de General K» vaçeviç'in katlinden beri mevcut | olan örfi idareyi wWjke ( girişti. Bir iki gün sonra mahalli garni-| zonlar takviye edilince bütün b31-| gedeki şehir ve köyleri ayni zx- manda olmak üzere inuhasarı et ti. Askerler her evde silâh ara. dı. Bazı yerlerde elinde silâh clan) ahalinin isimleri zabitlere veril .| mişti. Bunlardan “itahlarını tes | lim etmeleri istenedi:. Teslim *t * miyenler dayak yeti ve silâhlar» nı verinciye kadar lük ve ru'ü - betli yerlerde bapsedi'di. Bir çok - ları neticeden kork*ukları o 'çin| Vmronun dağıtmış e.duğu silih | larla birlikte kendi #shsı tabanca| ve bıçaklarını bile 72'ürüp tezlim (Devamı var) l ! Benden bir çiçek alsaydmız, lanmıyorsunuz demek..71 Evet. — Ben çok uğurlu birkadınım. bu gece işiniz rastgidecekti. — Hiç bir işim yek.. — Buraya işi olmıyan adam gelir mi hiç..?! Çıplak kadın ba - cakları seyretmek bile bir iştir, Gözünüz nihayet sinirlerinizi kam çılar.. Bu canlı çiçeklerden birini koklamak istersiniz. Bu da bir iş değil mi? Tomson çiçeği almamakta ısrar ediyordu. Çiçekçi kadın ihmal edilecek üg zellerden değildi.. Çok sevimli bir yüzü, sülün gibi ince boyu ve tatlı bakışları vardı. — Haydi, bir tane alınız.. Beni geri çvirirseniz, pisman olacaksı nız! Diyerek bir kırmızı krizantem uzattı, Tomson başını çevirdi: — Çiçekler, kadınlara benzedi- gi için, onları koklamaktar tiksi . nirim. Rica ederim, beni rahatsız etmeyin! Genç kadın kahkaha ile güldü: — Çiçeklerin, kadınlara ben - zediğini duymadım. Fakat, kadın ların çiçeğe benzediklerini her za. man her erkeğin ağzından duya - tım. Bilhassa Şarkta, şairler bütün kadınları çiçek kadar ince ve zarif görürler ve onları koparıp incit mekten korkarlar. — Sen Şarka gittin mi? — Gitmedim amma.. Şarklı “ muharrirlerin bir kaç romanını © - kudum. Bilhassa İstanbul şairleri» nin bütün şiirlerinde çiçek koku - ları duyulur. Çiçekçi kadın, uzattığı kırmızı krizantemi geri çekerken, Tomson çebinden bir kaç para vererek çi- çeği aldı.. Masasının üstüne koy- du. Çiçekçi kadın teşekkür ederek 'ayrıldı.. Ve biraz sonra kapıdan çıkıp gitti, Tomson saatine bakarak: — Hâlâ meydanda kimseler yok... Diye söyleniyordu.. Masasınm üstünde duran krizantemin yap - raklarını birer birer yolarak yere atıyordu. Tomsonbu sırada, krizantemin içinden masanın üstüne düşen kü- çük bir kurdelâ gördü. Bu kurde. lâ krizantemin renginde idi.. Ve yaprakların arâ$sına çok mahira - ne bir tarzda yerleştirilmişti. Tomson kurdelâyi eline aldığı zaman, birden, başından yıldırım. la vurulmuşa döndü. Kurdelanın üştünde şu satırlar yazılıydı: “Ben, sizin eski bir dostunuzun karısıyım. Bir takım haydutlar si- ze burada bu gece müthiş bir tu - zak hazırla Sakın büfenin arkasındaki kapıya yaklaş- maymız... Çok büyük bir tehlike ile karşılaşacaksınız!,, (Devamı var)