MEEENEMEENMŞ MİMİ Yarın 11 Matincsinder itibaren MENMEMNNMMMMMMMENEEN Tefrika numarası: 47 Yazan : (Vâ - NO) Bizim bildiğimiz en sofu kadın “Horozdan kaçar, ... Halbuki yeni gelin mahallenin kadınlarına bile yüzünü açmıyor : “ Tavuktan kaçıyor! ,, Saçan kısımların hülâsası O | şını tekrar sildi. tarafında, yarın üstünden denize Ali amca, Hızırın gemileri-| elini öptü. nazır geniş bir balkon vardı. Ora» Da Midillide yetişmek istemiş, — Ağlama, ağlama... Bak, ben,| ya yürüdüler. Sedirin üstüne yan kat muvaffak olamamıştır. | mucize gibi nasıl kurtuldumsa, o| yana bağdaş kurdular, Ali amcanın Bu programa ilâveten: Villi Fritz - Lilan Harvey - Kate de Nagy « Hans Alber « Paul Hörbiger ilh. Ufa yıldızlarile çevrilen PRENSES EĞLENİ . Hızırla arkadaşları, Bodru » YOR Muhteşem müzikli film, Ayrıca Foks Habeş, Harb cephesi sahneleri - Ma doğru yola çıkmışlardır. Ali onların arkasından, kiraladığı bir gemi ile aceleyle seyahat € - decek ve Hırırı casus Yöâninin tehlikesinden koruyacak... İhti yar Türk korsanı, gemisinin ha. sırlanmasını akşama kadar bek lemek zaruretinde O kalmıştır. Balıkçı kahpesinde bir sürü me sima aldı. Bunlarla bir ağ yap mağa uğraşıyor, Bu sırada, kah vede biri belirerek on& : “Ben seni boğuldun diye işittimdi!,, diyor. Bu, yerli Türklerden biriydi. Al li: i. Seni mehtaba almış olacak “iy u” mta İN yok, » karşında dipdiri olduğumu Ürüyorsun Balıkçı, söze karıştı: e — Arkadaşları da kendisi gibi v. olacak!... dedikten sonra, i oradan (uzaklaştı; işi * Uğraşmağa başladı. *ni gelen: demek ki, Receple berabar © de Midillide kaldın... Vah za- İl, kör olmuş... Dün hemen bu- m gelir gelmez evlendi de... h karısı olur şey değil... Bi- Ün bildiğimiz en sofu kadın, ho- a kaçar... Onunki ise, mahal. n kadımlarına bile yüzünü aç Mağ; ış... “Tavuktan kaçıyor!,, iro yaptığın ağ?... Burada ba şid m uğraşacaksın... Ne tu- in?... gl gevezeden kurtulamıyaca * y anladı. Hem burada, dikka - ibedecekti. Recebi ziyaret ek, ondan son vakaları öğren: İşini de onun yanında gör dek için mesinalarını topladı. emeyi iki üç cümle ile baştan k dr. Ve Hızırm kale yanındaki man kâgir evine doğru yürü- ti Recebin ona komşu olduğunu Yordu. ü Bahçe kapısmı iterek içeri gir- a Taş döşenmiş bir yol, iki yas ça yeşillikler, çiçekler, çiçek» tan Siçekler... Bir kamerye... Ko- yn bir sak'z ağacının gölge: ds tek katlı kâgir bir ev... Bü- Wi bu saydıklarımız uçurum gr ie İT yatın kenarında... Denizle- Sazır,.. > Kim 07... a, Kapıda bir sallabaş ihtiyar ka- M Eöründü... Beyaz başörtüsüyle ap nün yaşını sildikten sonra mi» Te dikkatle baktı: > Kim o? diye tekrarladı. > Yabancı değil, nine. Be kö Ali amca... Ver elini öpe'| Kadının sesinde heyecan: iki Ah, ah, ah, ah... Nereden da tin, ayol... Senin için şehit ok dedilerdi... Ah, ah, ah, ah... Bi- . m Recebin halini gör: da inşallah bir gün kurtulacak... Gözleri açılacak... — Ah, ah, ah, ah... İnşallah, in- şallah... Amma, hiç bilmem oğ- lum... Hem, gözleri açıldığı gün mutlâka kederinden ölür... — Niçin olacak?.. Karısınm yüzünü görünce... Ah, ah, ah, ah.. Evlâdım, güzelliğe o kadar me- raklıydı... Bütün adada kız beğen dirememiştim... Kameryeye oturup yavaş sesle konuşmakta devam ettiler: Hızır Reis de başta olmak üzere, —... Halbuki, kör olur olmaz, “güzel kızdır,, diye ona bu gudır beti vermişler... Ah, ah, ah, ah. Bir de, üstelik, güzeldir diye bizi aldatmağa çalışıyorlar... Oğlumu kandırmışlar... “Gözlerim açık- ken görmüştüm, çok güzeldi!,, di- — Ben de gördüm, nine... Zür| beyde ile evlendi, değil mi?... Her halde pek güzel kızdı... — Sen de mi onlara uydun, oğ- lum ?... Ben, seni sözü, özü doğru, hiç yalan söylemez bilirim... Zü- beyde dedikleri bu kız, öylesine sakil ki, komşu kadınlara bile sur ratmı açmıyor. Midillide onu ya'- nız ben gördüm... Ah, ah ah, ah... Bir yandan oğlumun gözü açılsın diye dua ediyosum, öte yandan da açılıp da görmesin diyorum... Hepiniz de birleşip kızı değ'ştir- diniz mi yoksa ?,.. Recebin gözü a» çıkken ona güzel bir şey gösterdi- niz, kör olunca böylesini verdiniz Yakışır mı size, ah, ah, ah, ah... Birdenbire sustu. Evin eşiğinde başörtüsüne sım- sıkı sarılmış bir kadın hayali be- lirmişti: —A.. Ali amca... Ali amca gelmiş, Recep ağa... diye evin içi- ne seslendi. Hani ölmüştü? Hani boğulmuştu?... Vallahi 6... İçeri koştu... Ali, bu sesi, bu vücudu öyle iyi tanımıştı ki, kızın “değiştirilmedi- ğine,, kalıbmı basardı: — Sen hayalâta kapılmışsn nine.. Kaynanalık ediyorsun?... Zübeyde gayet güzel kızdır! de * di. Kocakarıyı, şaşkın, perişan bir halde kameriyede bırakarak eve doğru yürüdü. Kız, Recebin kolundan tutmuş, henüz körlükte acemi olan, ebedi karanlıklara bakarken, adımları - nı ayarlıyamıyan kocasını, kapıya doğru yediyordu. — Recep... Kardeşim, yavrum.. Ben geldim... — Sen misin?, Sahiden sen mi- sin? Sesini tanıdım... İnanmamış tım, fakat tanıdım... Demek ki bo- ğulmadın?... Hâlâ yaşıyorsun?... Gel bakalım... İki korsan sa-maşıp, öpüştüler. Binaya girdikleri kapının öte - —E... Anlat bakalım... Anlat... — Sen anlat... Evlenmişsin... Uğurlu kademli olsun... Ali, Recebe çocuğu olmasmı, gözleri açılmasını temenni etti. Sonra: — Demek ki, Zübeyde bacı ev. de bile bu kadar sıkı fıkı örtünü- yor ?... Yüzünü bize de mi açmıyar cak? Biz, onu biliyoruz, canım... dedi. Yeni gelin, misafire ayran ez- mek için dışarı çıkmıştı. Recep: — Kendi istiyor da örtünüyor! dedi. “Beni sen görmüyorsun, baş kaları ne demeğe görecek?,, di - yor. Fakat bu sebeple de daha şim diden ilâlem söylemediğini bırak- mıyor. Sözde karım çirkinmiş de ondan gizleniyormuş. Hattâ nine- me bile böyle gevezelik etmişler... Ben, Zübeydenin ne güzel olduğu nu bilmiyor muyum ?. Annems mı inanayım, gözlerime mi? Bu son kelimeyi hazin söyledi Ali: —O senin annendir amma, Zü- beydenin de kaynanası... O ihe ti unutma... Sö "lediklerine inan- ma... diye güldü Şakalaştılar. "onra, gene ikti » yar korsan: — Benim bükülecek bir ağım var... Annen bu marifeti becerir Karına da öğretsin... Onlar içerde pek acele olan bu işimi yaparlar. ken, biz de seninle konuşuruz! Recep: — Ağ da ne münasebet? diye sordu. — Orasını sorma... Korsan öl duğun için bili:sin ki, üzerimize aldığımız bazı vazifelerin esrarr nı en yakınlarımıza bile söyleme. memiz lâzımdır... Bu ağ İşi de on- lardan biri... — Pek âlâ... Allah muvaffak etsin! Fakat nasıl denize düştün? Şimdi nereye gideceksin?... Ali, Zübeydenin getirdiği ayra nı içti; kahvaltı icpsisinden ötebe. ri çimlendi. Meşinaları da ka- dınlara teslim edip ağın nasıl ya: pılacağını tarif etti, Sonra, ba. şından geçen ienize düşme ma. cerasını bir ha,'i değiştirerek ar kadaşma anlattı. — Şimdi, Bodruma, Hızıra yeti şeceğim... Bu akşam hemen hare ket ediyorum! diye sözünü bitir» di. Gazanfer reisin kayınpederi — Bodrumun neresine gidile ceğini biliyor musun? Kasabaya Yunanistanda #on vakalar “Bugün İPEK Sinemasında TÜRKÇE SÖZLÜ | Bemenin iLK BÜYÜK ŞANESERİ gidilmiyecek ha... * | — Nereye ya? — Hacı Babanın çiftliğine... — Evet, evet, bilmez miyim?... Ben, Hacı Babanın damadı olan Gazanfer Reisin adamı olarak kor sanlığa başladım... Hani şu meç hul adadaki gizli define sahibi Ga zanfer Reisin... Sonra bizim Hr zırın babası Yakup beyin gemile rine, oradan da Hızırın maiyetine geçtim... — Öyle ya... Öyle ya... Onun çin, Hacı Babayı da, sahildeki çift | liğini de gayet iyi bilirsin... — Tabii... Demek oraya gide- ceğiz... Alâ... Fakat, Recep, senin buralarda bir çocuk falan varsa iskeleye kadar gönder de bizim Dimo kaptanın gemisi hazırlandı mı, ondan haber alalım... Çünkü vakit hayli gecikiyor... Recep, ninesine seslendi. Arka- daşının arzusunu yerine getirdi Bir saat sonra yola çıkılacağını öğ rendiler. Mesina ağ bir bohçaya sarıldı, Nine, Ali amcaya, başka»! ca da yolluk hediye verdi. | Bütün bunlar, gemiye yerleşti! ve gemi, sular kararırken, müsait | bir rüzgârla, Bodrumun pek yakı | nında olan Hacıbaba sahil çiftli- ğine doğru yelken açtı, (Devamı var) Türk Sineması Brigitte Helm'in büyük filmi Ben Senin'im İlâveten dünya haberleri, Saat 11 de tenzilâtlı matine. ALKAZAR»— Büyük ulusal bayramımız şerefini SALI günü matinelerden itibaren İstanbul'da ilk defa King Kong'un Oğlu Dehşetli maceraları, hâlâ heyecan la hatırlanan KİNG KONG romanı; nın mabajd ve son milyonluk filmi. Selâmi Izzet Tiyatro : Sanatı Her kitapçıda bulunur Fiah: 75 kuruş HABER AKŞAM POSTASI IDARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : istanbul 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 2MB72 idöârevellân « 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik 1400Kr. 2700r. 1439 , 800 300 İLÂN TARİFESİ Tıcaret Hânlarının satır 12,80 Resmi ilânların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbeoşı