TOPRAKALTI KRALİÇESİ YI — Salamon: — Şimdi de açlıktan ve su . suzluktan öleceğiz, bilseydim kat'iyyen bü seya,> hate çıkmazdım. 98 — Jorj: — Bir ümidimiz var. Akümülâtö. rümüz bozulmamış. Bununla iyi su yapmağa ça - Uşacağım. 99 Jorj suyu elektrikle tasfiye ederek iyi su is thsaline muvaffak oldu. e PARDAY & —, Sözün anmam. Hattâ. Al * lak Kile'ol: Z gene ininmam, dedi. | Hanri hafifçe sarurdı. Ölmek veya" öldürmeğe azmeden bu kadınım karşı - sında hiddetlenmeğe b: disini güçlükle tuta mıştır; Ken- Tekrar söze| | din Sizden bir neemi sözümü le dinliyeceksiniz değil mi? Evet, bu - nu kaşlarınızın çatılmasından anlıyo. rum. İşte başlıyorum Alis: Sizi yels ve üitsizlik içinde yorum. Vaktile mstresim iken ma Si guk ve sa ; ray meseleleriyle alâkalı görürdüm. Şizadi ise değistiniz. Bana ka hir harekete cesaret etmeniz b şı böyle), ün ru| hunuzla bütün varlığınızla âşık older| Bunuzu gösterir. Alis duyduğum söz . Terden istifade etmek istediğimi sanı . Açıkça söyliyeyim: Siz ne ar kralını, ne Prens dö Kondey ne Kolinyiyi... Ne de ağabeyimi kur . tormak istiyorsunuz! Oo Maksadınız t dö Mariyyakın bir fenalığa uğ - asıdır. Bu adam kimdir? bil » mivoram, Yalnız bildiğim bir şey var- &a buda sizin onu sevdiğinizdir. Sizin Asıkınız bulunduğum sıralarda daima kalbinizde karanlık — kalan bir nokta vardı ki bu bana acı verirdi, Fakat bu saatte duygularmızın tabii benimki » ler gibi olduğunu anlıyorum, Siz de son derece seviyorsunuz. Bu aşkınız, size cesaret ve şiddet veriyor, Tama * men aşk kesildiniz! Genç kız, Okarşısmdekinin gene AR dayanılmaz bir nefret ve o düşmanlık bakışiyle bakıyor Hanri ise kendisi ko. nuşurken, onun bir teşebbüste bulun - mamasına dikkat ediyordu. Biraz sus tuktan sonra gene söze başladı: — Alis, bönu cevap vermeniz lâzım, Çünkü, tesadüfen aldanmışsam söyle- miş olduğum'sözlerin bir kıymeti kal mr iktır, Alis bilmem düşüncemi an)ıyabildiniz mi? Söylediğim gibi & şıköimiz deği) mi? — Evet, tıpkı anlattığınız gibi, se- viyorum. Sevgilim de ismini söyledi. Ziniz adamdır — Pekiilâ. O halde anlağabileceğiz Alis. Bir ân kendinizden uzaklaşarak karşınızda bulunan adamın ruhuna girmek ister mişin Alis kayıtarz bir tavırla omuzları * nr silkti: Hanri: — Evet, böyle icap ediyor. Benim gibi sabırsız bir askerin, önünde her - kesin titrediğini ve ezildiğini görmek istiyen bir kumandanın hiçin şimdi sabırlı olduğunu bilmeği arzu eder mi, siniz? Size neden muhtacım, ağınızı, yeis ve ümitsizliğinizi niçin tamamn anladım biliyor musunuz? dedi. Bu konuşmanın haşındanberi sakin görünen, hakikatte ise hiddetli ve kor” ku içinde bulunan Alisin donuk ba - kışlarında bir ümit ışığı yandı. Marşal bunun farkına varmıştı. — Yavaş yavaş dikaktinizi çekiyo . rum. Biraz sonra daha çok hoşunuza gideceğim? Şimdi demin sorduğum suale gene kendim cevap (vereceğim. Bu da bana derin bir acı veriyorsa da ne yapalım ki buna mecburum. Mak * sadım, Âşıkmızın benden korkacak 102 — Yolcular kürenin üstüne çıktılar, Hiç gece olmıyan ufukları seyrettiler, PARDAYANLAR bir şeyi olmadığını o söylemek değil, muhtaç olduğum yardımıza erişmek - tir. Ve hattâ bir asker ismiyle anılan ben niçin harp ediyorum? Daima aşk. tan nefret ettiğimi söyliyen ben niçin sizin aşkınızı anladım? Çünkü ben de seviyorum Alis aşkım sizinki kadar şiddetli, yeis ve ümitsizliğim de sizin ki kadar büyük ve dayanılmazdır. Çün kü düşüncemi bundan bir türlü ayı - ramıyorum. Hiç olmazsa sevdiğiniz a. dam sizi seviyor, fakat sevdiğim ka - dın benden nefret ediyor. Yüzüme kar şi hakarette bulunuyor. Siz aşkınıza aşkla karşılık görüyorsünuz.. Ben ise hiddet ve Tânete uğrıyorum. Marşal öyle şiddetli öyle şiddetli hir heyecan içinde idi ki Alis bile bun dan müteessir olarak titredi . Yavaş yavaş düşüncesini değiştirdi, Kollarımı çözerek aşağıya sarkıttı. E - lindeki hançer de döşemenin üzerine titrek bir gürültü ile düştü. Hanri dö Monmöoransi, eğer bu su. retle bir komedi oynamış olsaydı mw vaffakıyetine kendi de şaşacaktı. Çün- kü Alis gibi bir kadının zihnini altüst etmek, intikam duygusunu merhamete çevirmek hakikaten büyük bir şeydir. Fakat Hanrinin söyledikleri ciddi idi, İşte Alisin hançerini elinden düşü, ren bu ciddilikti. Genç kız, bu devrin en mahir bir hilekârr olan Katerinin| şeytanca düşüncelerine (o kapılmadığı halde tabii Marşalm da sözlerine al - danamazdı. Lâkin Hanrinin aşkiyle yeisini öl. çünce bu adama karşı iyi davranmak lâzrmgeldiğini anladı. Ve elini uzata.. rak ona doğru yürüdü. Marşal dö Damvil bu eli tuttu. Şim diye kadar kimseye söylemediği aşkını ona nasil olup da anlattığına belki kendisi de şaşmakla beraber bu sev * ginin anılışiyle ziyaretinin asıl mak « sadmı unutmuştu. Bu dakikada çok fazla acı çekiyor , du. Alisin elini tuttuğu zaman göz « lerinden iki damla yaşın yuvarlan, masına mâni olamadı. Alis yavaşça: — Oturunuz Marşal, Emin olunuz ki bu andaki acınız kalbimden hiç çık» mıyacaktır dedi. Hanri kendisini toplamağa çalışa « rak acı bir sesle: — Teşekkiir ederim diyebildi. Karşılıklı oturarak (o bakıştılar. Bu cani herifle bu casus kız, bir saniye içinde en şiddetli acıları dindiren bir ferahlık duydular. Marşal pek sakin bir surette söze başladı: — Eğer sırrınızı öğrenmemiş ve öl mek veya öldürmeğe azmettiğinizi görmemiş olsaydım kalbimi kemiren ve parçalıyan bu aşktan size bahset « miyecektim, Sırrınız benim için temi, nat yerine geçeceği gibi sizden İsti , yeceğim hizmet de sizin Için bir rehin olacaktır. Şimdi düşüncemi anlatacağım. Siz kendisine her şeyin söylenebile. ceği akıllı ve halden'anlar bir kadın. smIz. Sizin. âşıkınızdım. Fakat bilirsi * niz ki sizi sevmiyordum. Siz benim metreşimdiniz, lâkin beni sevmiyor * dunuz. Kendinizi kucağıma atmakta. ki maksadınızın ne olduğunu bilmi yordum; Fakat benim maksadım, on