HARER — Aksam Postam < “MAKEDONYA ihtilal Komitesi Balkanları ölüm Inzağı ve pasu hetine getirmiş olan teşkilâtın iç güzü 9 Tetfrika No; yeri Yazan: Stoyan Kristof Selânik bombacılarının hemen hepsi, Makedonya merkezi olan bu şehirden aşağı yukarı 200 ki- lometre kadar uzakta Veless şehrindendi. Selânik Belgrad demiryolu bu şehirden geçmekte- dir. Veless ahalisi bütün Make « donyada fevkalâde ferdiyetçi, herkeste kusur bulur ve ayıplar, ve kudurmağa mütemayil vatan - severlikleriyle tanınmıştır. Bu - nunla beraber bu vasıflar bir a rada kaynaşamıyacak scydandır. Jsküp. İştip, Manastır. Kukuş Perlep ve Ohri ile birlikte Veless Makedonya kalelerinden biridir. Yunan buyruğu altında olan Ku- an başka bütün bu şehirle: şimdi Yuzoslavyanın elindedir, Selânikte tahsilde bulunan bu Veless'li çocuklar o Makedonya uğruna kendi paylarına düşen birtakım işler yapmak için cana- tıyorlardı, Mektepte gösterdikle ri dikbaşlılık ve yaptikları sayı - sız haşariliklardan dolayı bunla- ültücü,, adı verilmişti. On İsr da ku adı pek az sonra daha bir sıfata çevirmek içir rini göstereceklerdi. öltücüler,, in elebaşısı 31s-| ın boylu, kara saçlı ve es teali bir gençti. Bu çocuk kos; an Yordan Pope » Yorda noff adını taşıyordu. Fakat her- | £ Xes ona Ortzeto adiyle çağırmak- 1g W 1398 yılını sonlarına doğru Omowvadan: Selâniğe Svetoslav “evdzanoff adir bir talebe geldi | Zu Svetoslav'ın Makedonyanın en büyük şehrine gelmesi bir te » sadüf eseri olmadığı gibi hemen! sürültücüler,, le münasebete giriş- mesi de öyle rastgele bir iş değildi. Bu odam oraya daha geniş ölçü- lerle yapılacak tethiş hareketleri» ne imkân var mı yok mu diye tet- kiNlerde bulunmak için gelmişti. Bu delikanlr Cenovada Rus sosyal ihtlâleilerile münasebetlere giri- şerek o günlerde çok moda olan nihilist ve anarşist düşüncelerle zehirlenmiş bir takım Bulgar tale»| belerinin mümessili idi. Merdzanoff Selânik bombacıla .! rını, yetecek kadar edebiyat sun-| mak suretile Nihilizmin esrarile tanıştırdı. Bombacılar şimdiye ka dar yalnız Turgemizeffin hikâye-| lerini, Bulgar ihtilâlcilerinin hatı- ralarını okumuşlar ve “babalarla! çocuklar, (o eserinin kahramanı| Bazaroff gibi az sözlü, fakat çok! hareketli birer adam olmak ihti râsları yüreklerinde alevlenmişti. Merdzanoff bunlara Stepnyak- ım “yeraltı Rusyası,, ve “Nihilistin sahast,, Jan Graffın “anarşi ve can çekişen sosyete,,; Kropotkinin “ek mek savaşı,, ve “İhtilâlin arifesi, adi: eserlerile Lavaroff, Çermişe- vski ve diğerlerini getirdi. $imdi “gürültücüler,, ne yap mak istediklerini kesenkes bir su- re#e biliyorlardı. Bunlar “gürül- tücü,, adımı bırakarak kendilerini “gemici,, lâkabile vaftiz ettiler. Yani bunlar artık sadece hata bu lan ve gürültü yapan insanlar de- #ildi; bilâkis adi ve basit hayat! tan ayrılarak küçücük gemilerini fırtınair bir denize doğru götüren ülkü sahibi adamlar olmuşlardı! Bunlar ya sahile sağ salim vara- lğ caklar, yahut gemilerini bizzat kendileri kayaların üstünde parça İryacaklardı. İkincisini yaptılar. Şimdi artık bir ideolojileri var- dı. Yegâne ihtiyaçları paraya ka- lıyordu. Evet sultanın boyuadu- ruğu ile kıymetli istiklâl arasında duran biricik engel, para idi. Bü- yük kuruntulardan vazgeçtik ken- dilerini beslemek için bile parala- rr yoktu. İçlerinden ikisi babala- rından necat fidyesi almabilme- si için kendilerini dağa kaldırt- mağa muvafakat ettiler. Vmro merkez komitesi bunların projelerine katiyen muvafakat et- mediği halde Gotse Deltçef çocuk ların düşüncelerini beğendi ve! Vmro kasasından para vereme- mekle beraber onlara yardım tek- lif etti, Dağa kaldırmak işinde yazdım ederek çocukların birisinin baba- sından 259 lira altın para kopardı İk Ymronun milessisleri ve yapıcıları Gruef, Golse Deltçef ve Piyer Toşef dördüncüsü de Hristo Matoffdur ki bu miessislere iltihak ederek ihtilâl hareketinin nazariyat » çısı ve sistem vericisi olmuştur. Öteki çocuğun babası para verme- ğe yanaşmadı. Asiler iki yüz elli lirayı az zaman içinde harcadı - lar ve tekrar parasızlık içinde kıv- ranmağa başladılar. Merdzanoff bu seferde yardım-| larına koştu. Sofyaya giderek Sul-! tan Hamidin hayatına karşı sui kast yapmak üzere para vermesi için Boris Saraffofu kandırdı. Se-! lânik gemicilerinin kaptanın der-| hal çağırarak Sarafofun para yar- dımını ve İstanbul projesini bildir. di. Gemicilerin Selânikte de “bü- yük bir iş,, görmeleri şartile para“ nın bir kısmını oraya naklttirece- ğini söyledi. Bu iki delikanlı baş başa verip Selânikteki Osmanlı bankasını bomba ile atmağı karar. laştırdılar. 1899 yılmın sonlarına doğru! Sofyadan ayrıldılar. Merdzanoff| Cenovadan iki arkadaşını alarak Boğaziçi kıyılarındaki payitahta gitti. Ortzeto da Eğe denizi üstün- deki Makedonya merkezine dön. dü. Her cuma günü Sultan Abdul - hamit, cuma selâmlığı yapmak i çin Yıldızdaki sarayından yine o -| rada olan camiye gider. Merzanof| da işte bu selâmlrk törenlerinden birinde Sultanı öldürmeyi tasar - ladı, Çünkü padişah o günden baş- ka hiç bir vakit saraydan çıkma- maktaydı. Dört beş ay bu üç tedhişçi se - kaçırılan TÜ rk KIZzı “Gemiciler beni birdenbire yakaladıldr.. ağzı ve kollarımı bağladılar. Çanakkaleden geçtik ten sonra, tuzağa düşürüldüğümü anladım! Neclânm babası, Aslan Turgu- dun omuzunu okşıyarak: — Sen çok uğurlu bir erkeksin, dedi, evimize ayak basar basmaz; Amerikadan mektup geldi. Kâhyanın koşarak alıp getirdi- ği mektubu açtı... Sevinçle bağır - dr: — Ondan... Aman yarabbi... Gözlerime inanamıyorum... Necla- nin yazısı.. Neclânın imzasr. Aslan Turgut, ayakta baygın- Irklar geçiren ihtiyar paşanin ko luna girmişti. Mektubu ikisi bir- likte olcumağa başladılar: “Paşa babacığım! “Benim yüzümden geçirdiğiniz heyecanlı dakikaları düşündükçe, ben'de yaptığımdan utanıyorum. Fakat, nasılsa şu Amerikalı zen- gine kapılarak — ortadân kaybol» duğum gün — yüzerek, Hopkin- sin yatına gitmiştim. Gene bir İ dans. Fakat, mayolu dans vardı. Bunun için sizden izin İstersem vermiyeteğinizi biliyordum. Deni- ze atladım.. Uzaklarda meydana çıkarak Amerikalının yatına gib tim, Hopkins'in o gün yata, her za- manki gibi, gene birçok kadınlar çağırdığını sanıyordum. Halbuki yatta benden başka kimse yoktu. Beni birdenbire yakaladılar. Ağ- zımı bağlıyarak, loş bir kamaraya yatırdılar. Geminin biraz sonra hareket ettiğini seziyordum. Ağ zım ve kollarım bağlıydı. Bir şey yapamazdım. Çanakkaleden geçinciye kadar ağzımı açmadılar ve kollarımı çöz mediler (Ertesi sabah, yat sahibi gülerek yanıma geldi: | “.— Şimdi serbestçe konuşabi-| liriz, küçük hanım, dedi, Çanak- kaleden açıldık.,, Seyahatimiz çok uzun sürdü.. Şimdi Amerikada — gözleri ve kolları serbest.. Fakat hürriyeti tamamen çalınmış bir halde — yüksek bir dağın yamacında bür| yük, demir kapılı bir evde yaşr| yorum. İlk önce şunu haber ve reyim ki, Amerikalı, kibar bir zen. gin diye tanıdığımız Mister Hop- kins, benim namusuma el uzatmış lâmlık resimlerini O gözetlediler.| Uzun uzadıya incelemelerden! sonra padişahm arabasma yaklaş- manın imkânı olmadığını anladı - lar. Hamit öldürüleceğinden deh - şetli korktuğu cihetle korunmak i- çin çok s:kı tedbirler aldıran bir adamdır, Cenevreden gelen üç kişi gerçek leştirilmesi imkânı olmıyan bu iş J ten vaz geçerek Osmanlı banka | sını bombalamağa karar verdiler.! Bunlar bir Bulgar matbaacının yar| dımını temin ederek, bankanm, karşısında depo diye kullanılmak! üzere, o matbaacı namına bir bi: na kiraladılar. Burası üç katlı dar bir bina idi. Binaya, hic şüphe u- yandırmamak için kâğıt, mürek 1 değildir. Beni buraya kaçırması- nin sebebi, sizden para kopart- maktır. Sizin çok zengin oldu ğunuzu, bankalarda yarım milyo- na yakın servetiniz olduğunu duy- muş. Bu mektubumu onun yanım» da yazıyorum.. İşte, kulağımın dibinde bana, aynen şu sözleri yazmamı emrediyor: (o Babana yaz.. Nevyorkta milli ticaret ban- kası vasıtasiyle Mister Hopkins namına yüz bin lira göndermezse, ölünciye kadar kızınm yüzünü gö- remez!,, Mister Hopkins, husust yatıyla bütün dünyayı dolaşır, uğradığı memleketlerde böyle vurgunlar yapmağa çalışırmış. Kendisi A- merikada meşhur bir haydut çe- tesinin reisi iken sonraları Ame- rikan polisinin elinden kurtulmak için böyle seyyar bir halde çalış" mağı tercih etmiş. Ben eğer, bu çılgınlığı yaptık- tan sonra, Amerikaya gelseydim, sokak'a dilenir, gene sizden böy- le bir fedakârlık istemezdim. Fas kat'ne yapayım ki, hürriyetime sa- hip değilim.. Ve Hopkinsin emir- lerine itaate mecburum. Bana kar» şı yüreğinizde ufak bir sevgi ta- şıyorsanız, hemen parayı gönder- mek suretiyle beni bu felâketten kurtarırsınız! Hâdiseyi katiyen hükümete alk settirmemenizi de ayrıca rica edi- yorum. Bu arada Aslan Turgut- tan af dilemeyi de unutmuyorum. Ona karşı duyduğum mahçubiyet, burada beni bütün üzüntülerden fazla üzüyor. O temiz yürekli a» damın kalbiyle © oynadığımdan çok muazzebim. Şimdi ona kar- şı yüreğimde gittikçe derinleşen bir sevgi var. Çay gecesi bilmi- yerek, yatta onu çok kırdığımı ha tırlıyorum. Beni affetmese bile, ben ölünciye kadar onun sevgisi” le yaşıyacağım.. Onu unutabil- mem için, insanlıktan tamamiyle| ayrılmış olmalıyım. Halbuki, ben aklı başında, uzağı da, yakm ka - dar kuvvetli görür bir kızım. Bus nu Âslan Turgut da pek âlâ bilir. Ne yapayım ki, hayatımda bir kere aldandım.. Göz kamaştırıcı a kep, tutkal, kitap dolu sandıklar taşıdılar. Bununla beraber sandıklarm çoğu boştu. Sonra, bu sandıklara açtıkları tünelin taşını toprağını doldurdular. Makedonya komite - cilerile Ermeni taşnakları arasında irtibat işi gören Dimitri Liapov Gurin bu üç delikanlıyı Ermeni ihtilâleisi Kozakoff'la tanıştırdı ve temasa getirdi. Kazmağa başladılar. Yerin al - tında beş metre derinliğe varınca daha beş metre ötede olan banka- nın dosdoğru icine gitmek üzere düz kazmağa koyuldular. Yalnız üç kişi idiler. İkişer, ikişer çalış - mak icin dört kişi olmağa muhtaç- dılar. Dördüncü bir arkadaşı gön dermeleri için mektup yazdılar. (Devamı var) bir yatın her genç kizi çeken * sürükliyen cazibesine tutul! Açıkçası beni müthiş bir tuzsj düşürdüler.. Ven ben bu tuzsğ! dehşetini Çanakkaleden ayrılmaz anladım. Beni mak sizin elinizdedir, bab” ğım!,, Nec Mektubu paşa başladı.. Turgut tamamladı... Birbirlerine bakıştılar.. İkisinin de gözleri yaşarmıf” Aslan Turgut Neclânın m bunu okurken, onun yanında * gibi, gözleri parmağındaki yüğ” aramış ve kendi kendine utan#” yere bakmıştı. Demek ki Neclâ hâlâ par” ğında Turgudun nişan yüzü taşıyordu! Heni kuru bir yüzüğü taşım” tan ne çıkardı? Neclâ, Turgw” sevgisini kalbinden çıkarma d!f da itiraf eliyordu.. Ve ondan dileyordu. Döndüler. İçeriye girdiler. İlân anası üç yıl önce ölmü Paşa, Neclâyı, karısı Bldükte; ra eskisinden çok daha det baba sevgisiyle sevmeğe başl: tr. LAF açıldıkça: “Servetimin si kızımmdr!,, derdi. Neclânm mektubu Tu bütün kararlarmı ve düşünc. ni altüst etmişti. i O, polis mesleğine girdiği #. denberi, ilk defa böyle bir teh& karşılaşıyordu. | Yüz bin lira! / Paşa, bü parayı vermezs& zmn yüzünü bir daha göre” cekti.. Ve Aslan Turgut, kendisi" | af dileyen nişanlısma kavuşaf” | Paşaya sordu: v4 — Ne yapmayı düşünüyor” ; nuz? ' Paşa sakalını karıştırarak J lamağa başladı: — Bir şey düşünecek halde ğilim, oğlum! J — Neclâ, anlaşılıyor ki bir 1 dudun tuzağına düşmüştür. şimdi acıyorum. — Tecrübesiz kız. Yat P gözlerini kamaştırdı. Ne nı bilemedi. Şimdi nadim ol Fakat bu pişmanlığın cezasi” na çektirmek istiyor. .g Sonra birden ellerini bir?” | vurarak mırıldandı: ' — Yüz bin lira., Böyle bişi manda bu, verilir paramı h Allahım, bu ne müthiş bir ket! Aslan Turgudun bu srrad8 şek sür'atiyle kafasından bir fikir paşayı sevinçle hoplatmıştı. i Polis hafiyesi ayağa kalk” — Bu meseleyi kimseye yalım, dedi, Neclâyr geti i çin, ben Amerikaya gide€' pi) (Devamı Il