BARBAROSTA İNT Tefrika numarası:939 İK 2 Yazan:(Vâ- NO) Kâni, çenber sakallı forsaya dediki: Beni tanıma- dınsa, eğilde kim olduğumu kulağına söyliyeyim. Geçen kısımların hülâsası mı gösterince, Âli amcayı hiç çekmiyen Çelebi, Ksersesi Mu. hammedin dinine (sokuyor ve “haydi dine gelen kölenin zin- cirlerini gevşet!,, diyor. Ali, kaşlarmı çattı: ; — O senin bileceğin iş değil... İkserses benim malım... | — Adımı bile beceremiyorsun be... İlimon, İrecep, İremazan ders gibi İkserses diyorsun! Öğren. Kserses! Kserses!.. Ha... hem, sahi, Müslüman ol * du... Ismini de değiştirmek lâzım., Mademki, mesleği benimkinin eşi imiş, öyleyse, ona benim şehid o - lan selefim Kâni Çelebinin adını koyayım... İnşallah, o da, nur Ah- meli sayesinde, İslâm gemilerinde taali eder, azat olup yüksek mev - kiler isgal eder... Kâni adı koyalım mı?... Ne dersin, Ali?.. Ali homurdandı. Çelebi, bunu tasdik manası gi! bi telekki ederek uzun bir duaya Batak Hsrkes; Ali'amcanın “Azad'o-| len yüksek mevkiler işgal etsin?, —ennisine kızdığma hülkmetti.! e aralarındaki zıddiyeti bi Malına göz koydu, kis- Karıyer, diye düşündüler... | Salık Kserses, şimdiki Kâni bütün bu merasim bittikten sonfa, Havin, geminin kenarma dayadı. Kolundaki dağ yeri gerçe için için! rdu. Fakat, anlaşılan, çek! ykusuzdu, çok yorgundu, sinirle. ri psk borulmuştu. Zaten renginin sarıliğmdan da, bu belli değil miy- di?... Beş dakika bile geçmemişti| ki, gemideki gürültüye ve kolun - daki ağrıya rağmen u e. Pu uykusu on iki saat mi, on dö-* saat mi, ön altı saat mı sürdü Allah bilir... Yalnız bir kerre, güneş battığı sıralarda: — Yemek istemiez misin? « di- Ye onu uyandırdılar. — Hayır, istemem.. Brrakm, w- Yuyayım.... » dedi. ı Bir seferinde de, onu dürttü - ler, Gözünü açtı, Kırmızı çenber sa- kali; bir payzenle karşılaştı: — Daha uyuyacak mısm be?... Uyuyacaksan az öteye git. Gece bitti... Sabah oldu, yola çıkıyoruz... Kürek çekeceğiz. Bu yana fazla sokulmuşsun.. Tam ortada yat : Kâni, yerini değiştirdi... Bir iki €snedi,, Esefle başmı salladı. Ken- di kendine : — Olur şey değil..Olur şey değil, “ İş nereden ve nasıl başımıza geldi?... . dedi. ğ Fakat, uykusu tekrar galebe çal ir, yen Bir daha esneyip kaldı. e Öğle peksimeti için kendisini Uyandırdılar, Zincirlerini şakırda- tarak doğruldu. Verilen bütün ye- Meği büyük bir işteba ile yedi. Son YA, sertnz bir babaya dayıyarak o » turdu. Uzun, uzun, kötü kötü dü - şünceye daldı. Hiçbir şey konuş - mıyor, kürek çeken forsaların mu- haverelerine de iştirak etmiyordu. Bir iki kerre denize baktı. Ak -! sama doğru ufukta bir kara parça- sı farkederek: “ Drepanso bumu!,, diye mı- rıldandr. Sonra, dilini ağzında oynata - rak içini çekti: “— Ab.. Ah... Kabil olda da.. Fakat, nasıl kabil olacak?..., Bu esnada, forsalar, bir muha - vereye girişmişlerdi. Biri: — Marki Fernando! . dedi. Kırmızı sakallı: — Ne var? — Senin Zübeyde ortalıkta yok... Onu, kör olan Recebe bak - sm diye kasara altma koydular ga hiba... — Öyle olacak... Şiş suratmı ka pamıştı da, biçimli vücudile ne güzel görünüyordu.. Ah, kadm vücudü ah... Acaba ömrümde bir kere olsun bir kadını kollarınm arasına alabilecek miyim?.. Marki Fernando, bir yandan kü rek çekerken, öte yandan da ka «| dına karşı duyduğu hasreti, yana yakıla uzun uzun anlattı, durdu. Arada, yine bermutad: “— Ölüm tehlikesi bile olsa, İ şu esaretten kurtulmak tecrübesi- İ ne bir kerre girişmeğe razıyım... » dedi. - Servetimin yarısmı beni kurtaracak adama veririm., Elve-i rir ki bu menhus yerden yakayı sıyırayım.. Hani böcekler varmış, bir kerecik disi ile birleşip sonra ölürlermiş... Onlara bile gıpta edi. yorum.. En kötü gemici umumha. nesinde bir gecemi geçireyim, sa - bahleyin beni idam etsinler... | Herkes, gülerek bu muhavereyi dinliyordu. Yalnız bir İstisna ile: Kâni, de- rin derin düşünerek kulak veriyor. du. Deniz gittikçe artıyordu. Sular kararmıştı. Sabık Kserses: «... Yaklaşıyoruz! - diye düşün dü, « iki saate varmaz, görünür..,, Beliren rüzgârdan istifade ede- rek vardiyan, kürek cekmeği tatil etti. Yelkenler açıldı. Forsalar, ini kuru balıklarına ka tık etmeğe başladılar. Kâni, uğuldıyan rüzgârm gü - rültüsü sayesinde zincirlerinin şa - kırtısmı belli etmiyerek ve karan- lık sayesinde de kimseye görünmi. yerek, kırmızı çenber sakallı ada - laştı. Usule: ae Fernando! - dedi. — Ne var?.. — Susun.. Yavaş konuşun... — Peki. — Beni tantmadınız mı? — Hayır... — Eğilin de kulağınıza kim ol. duğumu söyliyeyim öyleyse... Çenber sakal, merakla iğildi. Kâni, bir kelime fısıldadı. Marki, hayretle onun yüzüne — Vay... M... — Tasa. Sus... Kurtulmanız be- nim elimdedir.. — Ah, kulunuz, köleniz ola - yım.. Siz, mucizeler yaratmak ka- biliyetinde bir insansınız. Kurta - rın beni şuradan... Kaçıyor, takat nereye 1? — Daha yavaş konuşun. — Başüstüne... Başüstüne — Demin, ölüm tehlikesi paha- sma bile olsa bu cehennem haya - tmdan azad olmağa razı olduğu - nuzu söylüyordunuz.. Hâlâ o fikir- de misiniz?... — Ebediyen o fikirde kalaca - ğmn... Herşeyi göze alryorum.. — Öyleyse, £ söyliyeceklerimi harfiyyen yapacağınıza dair ye - min ediniz bakayım... Marki Fernando haç çıkardı. — Tss3.. Yavaş.. Öyle heyecan- k hareketler yapmaymız.. Elinizi usulle ağzrma sokumuz., — Ağzmıza mı? — Evet... — Ne münasebet?... — İşte, bakmız, daha ilk adrm- da yemininizi tutmıyorsunuz.. Ha. Gülhanede muayeneler Gülhane tatbikat mektebi ba; hekimliğinden: Gülhane tatbikat mektep ve kli niği 15/10/935 salı gününden it: baren tedrisata başlamış olduğun. dan poliklinik muayenelerini gös- terir cetvel aşağıya yazılmıştır. Şe. hir halkının buna göre müracaat etmeleri rica olunur. Sabahları saat 10 dan 13 e ka dar. Pazartesi: Kulak, boğaz, burun, hariciye, fizik. Salı: Dahiliye, nisaiye. bevliye, Çarşamba: Röntgen cildiye, asabiye, göz. Perşenbe : Hariciye, fizik, ni- saiye, Cuma: Dahiliye, göz. cildiye, cumartesi: Bevliye, asabiye, ku. lak, boğaz, burun. Hikmetin Yeni kitabı çıktı Yeni Kitapçı | ince ve sağlamdır. ŞUNDAN BUNDAN Kediler niçin kadınları sever? Kedinin nasıl evcil (ehli) oldı ğuna dair Ame - rikanın (Güney gö Rodezya ) yer. ŞğW lileri küçük bir ği hikâye anlatır - lar. Koca nine- ler akşam üstü torunlarmı çev - gi relerine töpliya - rak bu masal tatli tatlı söyler - ler. Ancak masalın sonu, babanın kulübede bulunup bulunmamasına bağlıdır. Kocaninelerin masalmı biz de dinliyelim: “Evvel zaman içinde, tabiaten tenbel olan ve koca koca hayvan- lar arasmda kendini himayesiz his seden bir kedi, başka bir hayvanm koltuğu altma sığmmağı düşün - müştü, Aklma çakal geldi. Çakal bir tavşan parçalaymca. gidip ona sürtündü, paymı aldı, fakatbir gün İeopara'm birisi sıçradığı gibi çakalı parça parça etti, Bunun üs - tüne daha kuvvetli bir hâmi bulan kedi İeopara da yanaştı ve böyle srasile aslana ve file kadar kuv - vetli hayvanlarım hepsine sokuldu. Filde artık dama diyeceğini sa- nıyordu, fakat günün birinde bu kocaman ve yenilmez sanılan hay- vanı da bir avcı, elindeki sivri miz. rakla yere devirince, kedi dünya - da en kuvvetli mahlüku buldum di ye adamın peşine takıldı ve peşini bırakmıyarak kulübesine gitti. Ailenin babası evde kulunurra koca nineler masalı burada kese» - ler; Fakat baba dışarıda ise şöyle devam ederler: “Avcı kulübeye girdi; kedi ken- disine getirilecek küçük et par - şasm: bekliyordu. Bir kaç saniye sonra kulübede gürültü ve patır « tır sesler işitildi. Avcr dışarıya ko- şarken arkasmdan kap kaçak ır - latılıyordu. Rodezya da kap kaçak da çok ağir şeylerdir. Binaenaleyh adamcağızın karısınm elinden çek mediği kalmamıstı. İşte o gündenberi de kedi ka » dmlardan ayrılmaz, onların en iyi arkadaşıdır. Çünkü dünyada en kuvvetli mahlâkun kadn olduğu » nu anlamıştır!.,, FRANSIZ TİYATROSUNDA SÜREYYA OPERETİ Cumartesi matine 15,30 da Suvare 20,30 da EMİR SEVİYOR Operet 3 perde Pazar matine 17 veya 17.30'da #uvare 20,45 de. ZAYİ — Nüfus ve askerlik terke - telerimi zayi ettim. Yenilerini alâca. ğımdan «skilerinin hükümleri yok - tur, Küçükçekmece Avetlar kulübünde Ahmet oğlu Ibrahim. İPEK - SARAY - SUMER - MELEK Sinemaları Müdüriyetinden Sayın halkımıza: Sinemalarımız sayım günü olan yarınki pazar günlü sayımın bittiğini haber veren toptan TAM YARIM SAA T SONRA seanslara başlıyacak . lardır. Bu hafta SUMER SİNEMASINDA Dünyanın en büyük artisti HARRY BAUR tarafmdan temsil edilen dramatik, müessir ve (Moskova ge- celeri) filminden üstün. Siyah Gözler (Otehi Tehornla) göz kamaştırıcı filmi görülmemiş muvaffakıyet kazanmaktadır. İlâveten: PARAMOUNT JURNAL Suvnreler için yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon 42851 Biletinizi alırken tonzilatlı fiyat. lardan İstifade ettiren kuponu iste. yiniz. Bu film başka hiçbir Beyoğlu si- nemasında gösterilmiyecektir. ; AMERİKADA BİRİNCİLİK kazanan Tekssyt prezervatifleri fevkalâde Eczanelerde satılır KASTA DiV Görülmemiş bir muvaffakıyetle IPEK sinamasında dovam ediyor HABER AKSAM POSTASI IDARE EW Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu ; Istanbul 214 Telgraf adresi; istanbul HABER Yazı işleri telotonu : 21872 idarevellân » : 24370 ABONE ŞARTLARI Türkişe | Ecnebi 140D Kr. 2700467, " 3 ayl 49 * avuk 200 İLÂN TARİFESİ Ticaret Hânlarının satım 13,80 Resmi ilânların 10 kuruştur. Senelik 6 aylık Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matbaa; 19-10-935 ea MARTHA EGGERT