15 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

15 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.. ——ğ— 19 — Profsör Tomas Brand akademide söylü- yor: — Arkadaşımız Jorju bu delilikten vazgeçir- meliyiz. Toprağın 3000 metre altında öyle bir sr- caklık var ki Jorj yanıp kül olacaktır. 22 — Kulüpte: — Jo Foks bir haydut değildir. Yalnız milyoner Morganm paralarmı kurtarmak istemiştir. 206 PARDAYANLAR Zeytinyağı, bal ve zencefil! Bun- larm hepsini iki saat kadar hafif ateş- te pigirmeli. Allahasmarladık azizim. Geriye döndüğü zaman Marşala ken - dilerine ait mühim bir meseleye dair görüşmek ürere tekrar geleceğimi söylersiniz, Bu sözleri söyler söylemez Parda- yan Pipoyu çağırdı ve İsviçreliyi se - Yâmlıyarak dışarıya çıktı. Sen nehri boyunca uzun adımlarla giderken kendi kendine düşünüyordu: — Ne belâlr işe çattım? Ben elim- den geleni yaptım işte... Artık onlar da başlarının çaresine baksınlar, Aca- ba zavallı kadmlar nerede? Marşal da Pariste değil.. Iyi ya, geldiği za - ,man mektubu alır. Bir daha buraya kadar gelirim, Lâkin alt tarafına ka- rişmam. Artık Marşal uğraşsın, ken- di ailesine mensup bu kadınları kur - tarsın. Ya ben?... Ah ben öyle bir ai - Jeye mensup filân değilim ki... Akşam yaklaşıyordu. Sen nehrinin öte tarafında Pardayanın tam karşı- smda mühendis dö Torme'nin Kraliçe Katerin için yaptırdığı Tüyileri sara- yanım tamamlanmamış şekli görünü - yordu. Daha uzakta eski Lüvr sarayı- nın burçları, bundan daha ötede Sen! Jerman Lokserruva kilisesinin çan ku lesi, aşağıda sivri çatılariyle beledi- ye dairesi göze çarpıyordu. 5 Şövalye yüksek kavak ağaçlarının altında nehir kıyısında bulunan geniş bir taş üzerine oturarak başımı elleri arasına alıp yeşilimsi suların akması- Bı seyretmeğe başladı. Bu da neyle vakit geçireceğini bilmiyenler ve bil - hassa Aşıklar için en iyi bir eğlencey- dr. Bir âşık her zaman için hayalpe - resttir. Bunlardan mes'ut olanları bu hayallerin en iyi kısmı ile uğraşır. Bedbahtlara gelince; bu zavallılar da hayallerinde acıdan, yeisten başka bir şey balamazlar, Her niye her iki kısma göre hayata lânetle veya onu takdisle geçer, Biraz sabırlı ol okuyucu!... Parda- yan da Sen nehrinin sularına bakarak hayale daldı, Doğruyu söylemek lâ - zımgelirse, zavallınnı kalbi en aer, en dayanılmaz duyguların altında ezili- yordu. Acaba genç şövalye bundan sonra Lwizi düşünmemek için verdiği kara- ta rağmen gene bedbaht mıydı? Bunu itiraf etmeğe mecburuz. Ta - şın üstüne oturduğu zaman Pardayani kendi kendine şöyle söyleniyordu: — Dediğim şeylerin hepsi riyakâr- lık ve yalandan başka birşey değil '- dir. Luizi canımdan çok sevdiğimi in- kâr edemem. Fakat ümitsizce sevi - yorum ve... Sözünü bitirmeden ılık kumların ü- zerine uzanan Piponun esnediğini gdü. Bu da sahibinin düşünmesin - den canının sıkıldığını değil karnımın acıktığını gösteriyordu. Şövalye ona yangözle baktı. Pipo bir o münasebetsizlikte bulunduğunu anlıyarak sabırlı olacağını belli et - mek için ön ayaklarını bitiştirerek ge- ne uzandı. Şövalye kendi kendine söylenmesi- ne devam etti: — Evet, onu ümitsiz olarak seviyo- rum. Uğradığı felâketten dolayı da a- cı İçinde bulunuyorum. Kendisini kur tarmağa muvaffak olsam bile başka birinin ona sahip olacağımı biliyorum. Çünkü Monmoransi ailesinden olan 20 — Jorj cevap verdi: — Ben toprağın altın- da yepyeni bir dünya bulunduğuna eminim. Aya gitmeyi düşünenler birkaç kilometre derine inmeyi düşünmüyorlar. 2 — Mühendis © Jorjun fikri en âdi meyhane lerde bile münakaşa ediliyor. 21 — Bu zavallı adam delidir. Onu tımarhane- ye göndermeliyiz! ni — 24 — Ve muvaffak olup olmıyacağı fikri etra « fında büyük bahislere girişiliyordu. PARDAYANLAR xw bir kız benim gibi bir kopuğu söve - mez! Bununla berâber ona yardım'et- memek de benim için dayanılmaz bir işkencedir. Onun için herhalde araş - tırmaya başlamak lâzım. Onu mutla- ka bulmalıyım, Bir kere kendisini kur tarip rahat yaşamasını temin edeyim, © vakit ona herşeyi anlatırım. Yahut da hiçbir şey söylemem. - Neyse; “bir kere onu bulayım da ötesini sonra dü şünürüz... Bu sözlerin biribirine olan aykırılı. fı şövalyedeki tereddüdün derecesini gösterir, İstememesine rağmen düşüncesi da- ima cesaretini kıran İki seye sapla - nıyordu: Luizi kurtardığı zaman, genç kız Kendisi için ebediyyen kaybolacaktı. Çünkü, böyle asil, zengin ve kuvvetli bir ailenin kızı ile evlenmeyi imkân - sız sayıyordu. Luizi kurtarmadığı halde hem o büs bütün kaybolacak hem de bütün öm - rünce acı bir yeis içinde kalacaktı. Bununla beraber, Sen nehri kena - rındâ, akşam rüzgüriyle sallanan ka- vak ağaçlarının altındaki düşünme - ler, şövalyenin aşkınm karşılığından” vazgeçip bütün kuvvetiyle Luizi ara - mağa karar vermesiyle sona erdi. Bundan sonra biraz içi rahatlıya - rak köpeğiyle beraber akşam yemeği için otele gitmeğe karar verdi ve aya- Za kalktı. Gayet sakin ve çabuk adım- ,larla yürüyüp Sen Denis sokağına va ,yınca arkasından birisinin koştuğunu duyar gibi oldu. Her gece pek karanlık ve sokaklar da ıssız olmakla beraber Pardayon dönüp arkasına bakmağa tenezzül et- medi, Aynı saniyede şiddetli bir çar-! pışma oldu. Şövalye hemen kendisini topladı, kılrermr çekerek bu aceleci terbiyesizin haddini bildirmek üzerey- ken meçhül şahsın ağzından çıkan: — Hay Allah belânı versin! Hiç ol mazsa bir kenara çekilmeyi öğrenme- din mi? Sözlerini dyunca olduğu yer- de mıhlanıp kaldı. Kendine geldiği za man hâlâ koşan meçhül şahıs karan - lığın içinde kaybolmuştu. : — Bu, babamın sesidir. Diye şövalye de koşmağa başlaa.. Fakat pek geç kaldığından Sen Denis - sokağında kimseyi göremedi. Deviniyere girer girmez Madam Hü. gete, on dakika kadar evvel kimsenin kendisini arayıp aramadığını sordu. Aldığı “Hayır!,, cevabı üzerine aldan- mış olduğunu anlıyarak kendisine çar pan herifin kaçmasma meydan ver - diği için çok üzüldü. Tamamen karnımı doyurduktan son- ra şövalye kılıç kayışını tekrar toka- layıp sağlam demirli bir hançeri de beline takarak karanlık, ıssız sokak « lârdan dölaşa dolaşa Amiral Kolinyi- nin konağına vardı. Deoda'nın tembih ettiği gibi küçük kapıyı üç kere hafifçe çaldı. Hemen kapınm üstündeki aralık açıldı. Bu kanının arkasında her zaman bira « damın beklemekte olduğu anlaşılı - yordu. Pardayan yüzünü aralığa yak laştırıp yavaş sesle parola için karar- laştırılan : — Jarnak ve Monkantör... kelime. lerini söyledi. : Bunun üzerine derhal kapı açılarak bir elinde tabanca tutan zırhlı elbiseli bir adam göründü. Bu adam sert bir sesle; bil BR — Kimi istiyorsunuz? diye sordük» e,

Bu sayıdan diğer sayfalar: