25 -—- Aron Morgan toprak altına inecek küre- nin bir ân evvel hazırlanmasına hezaret ediyor. 28 — İflâs etmiş banker Salamon Tomson ga- gete okurken aklına birşey geldi. 210 PARDAYANLAR —E. | — O vakit ölürüm işte! o Bakınız,| Şimdi bu kızdan uzun bir müddet ay -| rı bulunmamı icap: ettiren bir vazife. alarak Sen Jermene uğradım. Orada kraliçeden sizi ziyaret etmekden baş -! ka bir çok hususi talimat aldım! İşte sizi görmeğe gelirken Parise yakın| bir köyde sevgilime rastladım. Bu o - kadar uzun bir hikâyedir ki.. Size son ın hepsini anlatırım. Yalnız şunu bi -| liniz kendisini haftada İki kere gö J receğim. Sonra. — Sonra ne olacak? — Onu Berne götüreceğim. Orada evleneceğiz. Nişanlımın dünyada eşi yuktur. Kocası olacağım güne kadar) kardeşi olarak kalacağım, — Şimdi sandetinizin derecesini an hyorum. — Ah. Aşk da deliliktir. Bak, de - Mmündenberi gevezeliğimle başınızı ağ - rıtıyorum da sizi sormak aklıma bile gelmiyor! | — Azizim, ben de sizin gihi âşığım.. — Ne tesadüf?.. Düğünlerimizi bir”| “likte yaparız. — Dinleyiniz. Ben de tıpkı sizin de- min anlattığımız gibi seviyorum. Yal « nız aramızda bir fark var. Siz sevgi -! Miniti haftada iki kere göreceksiniz.Ben ie daha görüşmedim. Siz söylediği - nizden eminsiniz, ben ise sevgi karşı - Tığı nefret görmekten korkuyorum. Si sevgilinizin nerede olduğunu biliyor - sunuz, benimki ise kayboldu. Vakat ber me olursan olsun hattâ nefret edil. diğimi bilsem de gene onu Obulmağa çalışacağım. İşte bunun için yardımı - arsı İstemeğe geldim. — Bana güvenebilirsiniz. “Birlikte Parisi ararız. Fakat şimdiye kadar bu kayboluşun sebebplerini keşfedeme » diniz mi? Pardayan, nasıl sevdiğini, Luizin kendisinden imdadma koşmasını rica ettiği sırada nasıl tevkif (o edildiğini, Bastilden nasıl kurtulduğunu kısaca anlattı. Bunları söylerken, yalnız Mon moransi ismini söylemeği doğru bul * mıyarak bunu araştırmağa haşlıya - cakları zamana bıraktı. oLâkırdısını bitirirken; — Sevgilimin bulunması — ihtimali olan yerlerle Luiz ve annesini okimin kaçırmakta menfaati olduğunu biliyo- rum. Eğer isterseniz araştırmalarımı. za Temp civarından başlıyalım! dedi. — Pekâlâ, ne vakit *başlamamızı istiyorsunuz? — Yarından tezi yok.. — Ben emrinize hazırım. Şimdi ge- liniz de sizi görmek istiyen bazı kim * selere takdim edeyim?.. — Bunlar kimlerdir? — Navar kralı, ve prens dö Konde, Amiral. geliniz geliniz, sıkılmayınız. İ Öyle teklife falan lüzum yok. Siz bu - rada tanıyorsunuz. Bastilden kaçı - şmız bu büyük senyörlerin hakkmız- dahi iyi görüşleriniz bir kat daha arttıracaktır... Pardayan ister istemez Kont dö Mariyyakla birlikte gitmeğe mechur o larak üc dört odadan geçtikten sonra amiralin konağındaki kabul salonu- na vardı. Bu salonda bir masanın etrafında beş kişi oturmuş bulunuyordu. Pardayan bunlardan ikisini tanıdı. Bunlardan biri, kapıdan kendisini 26 — Mühendis Jorj gazetecilere tamamlanan kürenin iç taksimatını gösteriyor. 2 — Süratle Nevyorka hareket edeceğini söy- lediği vakit hizmetçisi kendisini kaçıyor zannetti, Zi — Küre binlerce metre uzunluğunda bir kablo vasıtasiyle dışarıdan burguları çevirecek & nerjiyi alacaktı, 30 — Salamon Tomson Nevyork istasyonunda birisini araştırıyordu. PARDAYANLAR 21 karşılıyan Telinyi, öbürü üzaktan iki üç kere gördüğü Amiral Kolinyi idi. Öbür üçünü tanımıyordu. Kont dö Mariyyak, Pardayanm elini brrakmıyarak masaya kadar gi- dip: — Şevketmaap ve Monsenyörler mli-' saadenizle size kraliçemizi kurtaran Mösyö lö Şövalye Jan dö Pardayanı takdim edeyim! dedi. Kendilerince güvenilir biri tarafm- dan salona sokulan bu yabancı adamı görünce hepsi biraz telâşlanmıştı. Lâ - kin Deodanın sözleri üzerine teşekktir,! samimilik, ve takdir dolu bakışlarını Şövalyeye çevirdiler. İlk önce Amiral elini uzatarak: — Elinizi skayım — delikanlı! Siz Samson kadar kuvvetli, Davit kadar cesur olduğunuz gibi (oprotestanları tamiri imkânsız bir felâketten kurta” ran bir kahramansımız! dedi. Şövalye, hürmetle ve heyecanla a- miralin elini tuttu, Bundan sonra on yedi on sekiz yaşlarında okadar bir çocuk olan Navar Kralı Hanri tuhaf bir Gaskon şivesiyle: - Annemi kurtaran bu eli ben de sıkmak isterim! diye bağırdı. Pardayan, o devrin âdeti o üzerine; dizlerini bükerek o parmaklarının u - cuyla kralm elini tutup öyle kibar bir tavırla eğildi ki yanında hulunanlar bu nezaketi takdirden kendilerini a - lamadılar. On dokuz yaslarında kadar görü" nen ve yüzünden kahramanlığı oku -| nan bir delikanlı daha vardı ki bu ça.! Wanri dö Navarım o seeni, prens dü Konde, Birinci Hanri dö Burban idi.! O drelini Pardayana o uzattı. Fakat| Şövalye eğilirken prens dö Konde onul kendisine doğru çekip kardeşçe ku « cakladı ve: — Şövalye, haşmetpenah (kraliçe sizin hurafe devrinde yetişen kahra- manlardan birisi olduğunuzu söyledi, Biz de bu kahramanların (biribirine rastladıkları zaman yaptıkları gibi yapalım ve biribirimizi kucaklıyalım, Yeğenim Navar kralı da herhalde müsaade ederler, dedi, Pardayan bu son sözlerden deli * kanlının prens dö Konde olduğunu anlıyarak: — Monsenyör, sizin (gibi babası harp meydanınında can veren kahra « manlarm en asil ve en cesuru bir ba- bayiğit tarafından övülmek beni çok mes'ut ediyor, dedi. Kral: — Çok doğru söyledi! dedi. Genç prens, kendisini methetmekle beraber babasını da hürmet ve öğüşle anan bu sözlerden duyduğu kederle karışık bir sevinçle: — Mösyö, cesür olduğunuz kadar da zekisiniz. Sizinle görüşmekten çok memnun kalacağım; sözlerini söyledi, © Henüz bir şey söylemiyen beşinci adam: — Delikanlı, eğer ihtiyar Andelo' nün dostluğu hoşunuza iriderse bunu kazanmış olduğunuza emiri olunuz de- di. —Miralay Andelo; bana dostlğunu sunmakla şüphesiz yanılmadı, “Çünkü maksadı, tecrübeli olmağı ve taklit © lunacak hareketleri göstermekti. Be » nim gibi daha her seyi yeni öğrenme * ğe muhtaç olan bir zenç - silâhşöre, fedakârlık, alçak gör ik, suretin bundan daha yüksek bir tav- siyesi olâmaz.