u söyliyeyim mi, birader?... Kadına öyle Do hatta bu çirkin suratlı kadınla ım 1. muhtacım ki, sevişmiye bile “razıy Asri ismi Hızır Reis olan Bar »! bâros Hayrettinin sevgili ağabe - yisi Oruç Reisi Rodos şövalyeleri esir etmiştir. Hızır, himaye ettiği ve karşılık olarak haraç aldığı Ağrıbos prenslerinden Gilberto d'Albertino'yu iki kadırgasiyle ziyaret ediyor. Yedi sene daha hi- mayesini üzatacağını vadederek onlan avans para alıyor. Prensin zevcesi, mütereğdi olan kocasın - dan nefret ettiği için. o âne kadar imkire kalmıştır. istiklâl ve hürri- yet âşıkı bir kızdır. Kendilerini tâbi bir vaziyete sokan Hızir'dân intikam almak maksadiyle gecele- yin onun odasma giriyor. Fakat, intikam, aşk halini alıyor. Ertesi sabah, Hızır, bu kızın me - besi oldı ru öğrenince, - si play adama ihanet et - mek istemediği için, kadırgalariy- le derhal yola çıkıyor. Ancak yedi sene sonra, yani mukavele bitince) Anita'yı almak üzere söz vermiş- tir Hızır, kadırgasına, Albertino - lardan kurtardığı Zübeyde ismin- de bir de Tunuslu cariyeyi almış- tr. Bu kız, Anita macerasını bili- vör Ve Hızır preisesten kıskanı- vor. Zübeyde, kadırgada, Recep Ama isminde bir delikanlı korsa -| na karşıda kalbinde bir meyil duymuştur: Böylelikle Anita ma- cerasmn küçük ve manevi bir İn - #ikamın: aldığını düşünüyor. Ayni kadırga ile prensin adam- larmdan Kont Benito d'Ambro yo- la çıkıyor. Sözde, Oruç Reisin kurtarılması için tavassutta bulu- nacak! Lâkin asıl maksadı Hızıra bir oyun oynamaktır. .i Prensin saraymda, marama adımda bir kızlarağası vardır. Bu zenci, kendisine yüz vermiyen Zü- beydeye, Yılanlı manastır denen! bir fesat ve casusluk yuvasından) elde ettiği bir zehiri içirmiştir. Bl zehiia içenin, bir müddet sonra yüzü gözü şişer ve çirkinleşir. Yâni takma adıyla casusluk e- den bir yaman papaz, Hızır'ın, salırgalariyle, Köse Yorgi körfe- zine gideceğini bir gece evvel ge vezelik eden Ali amca ismindeki ihtiyar korsandan öğrenmiş, do - kuz parça hıristiyan donanması- na, bu körfezde Hızıra baskın vermeleri için haber götürmüştür. Lâkim, Yılanlı Manastırda, Türkle. rin casusları vardır. Onlar da bu- nu Türklere bildirmişlerdir. Kor- sarlar, Ali amcayı, Hızır'ın evlât- ğı küçük Hasan'a lala yapmak suretiyle cezalan : Şitndi, Hızır, ateş kayıklariyle düşman donanmasını yakmak ü - zere geceleyin karanlıkta hareke- te geçiyor. Fakat, kendi kayığın - daki Recep Ağa cak eczalarda bir yanlışlık yapmış, çi: kan dumandan gözleri kör olmuş- tur, Buna rağmen Kürekleri çeki - mr reis fik önceler Recebin kör olduğunu anlamıyor. Bu esna- da düşman gemileri tutuşturulu- yor, Hızır reis o vakit Recebin kör! olduğunu anlıyarak müteessir 0- İuyor. N Bütün bu fevkalâdelikler oldu- ğu sırada, gün ağarmağa başladı. Ve korsanlar, kendi kadırgaların- dan birinin taş kule civarma Yar! naşmış olduğunu gördüler. Kadırgalarda Hızıra vekâlet e- den Evliya Reise böyle bir emiri verilmemişti. Bunun sebebi ne ©- Jabilirdi? Anlıyamadılar... O kadın bumuydu? Bu kadırganm kasarasında, Zü- beyde de, olan işlerden hiç bir şey anlıyamamış, hayran hayran, de- niz yangınların seyrediyordu. Geceki tertibatı gördüğü için, müs lümanlar tarafma bir zarar gel- mediğinden emindi ve yüreği se- vinç içindeydi... “ Ne yanıyor... » diye düşünü- yordu - Harareti sanki suratıma Yürüyor. Aklma şu düşünce bir uğrayıp geçti: i “.— Suratım da, gecedenberi yangın olmaksızın yanıyordu ya... Bana ne oldu acaba? Gemi burnunun körfez metha- line döndüğünü gördüğünden o da yangını burun istikametinden se- yir için, güverteye bakan küpeş- teye dayandı ve artık elleri, ağız- ları çözülüp kürek çeken forsalar- la gözgöze geldi. Onu görür görmez, gene şöh- vet ve ihtirasla bomurdanacakla- rını sanıyordu. Belki da kürekle. ri bırakacakları İçin geminin seyri bozulacaktı. Fakat, forsaiar evvelâ Zübey- deye, sonra birbirlerinin istikrah-| la buruşmuş suratlarma baktı: — Tüh! — Allah müstahakını versin! — Nuhüset!... — Dün geceki kadın bumuydu Bi r — Demek bu sakil mahlâk için dayak yedik... — Bu kadının karşısında coştur! ğumuza göre, dayağa lâyıkmışız! —.. Bizde de amma mide ha... — Tevekketi değil... Ben de bir! gemiye nasıl kadın soktular, de. dimdi! Zübeyde: «.. Her halde benden intikam almak için böyle söylüyorlar. Ke» di, yetişemediği ciğere pis, der- miş... Bunca zamandır benim ar- kamda o kadar erkek koştu ki, de gil çirkin, güzel bile olduğuma e- minim... - diys düşündü . Arala- rında sözleşmiş olacaklar... Bana söz atıyorlar... Palabıyık bir forsa, kırmızı çen- ber sakallı, çam yarması gibi ar kadaşına sordu: — Ne dersin?... mısın? Sonra, iğreniyormuş gibi tükürdü. Çenber sakallı: — Doğruyu söyliyeyim mi, bira- Buna da var yere Yazan: der?... Varım... Kadına öyle muh» HABER — Akşam Postası (vâ-NO) (vâ tacım ki, hattâ bu bile olsa razr- yım... — Deme yahu... — Vallahi, / Saçları dökülmüş Kabak kafası pırtİ pırıl yanan bir diğer forsa: — Hey gidi Venediğin yüksek sefahat âlemleri!,. Sizin en ho- varda, en ince zevkli, kadın husur sunda en müşkülpesent müdavimi. niz olan Marki Fernando'nun şu denizde şişmiş leş suratir karıya bile fit olduğunu duysanız ne der- siniz acaba?.. Zübeyde: “— Artık çoğa varıyormr yer) ler... - diye başmı geri çekti - Ber ni amma da tarif ediyorlar ha..., Yerine oturdu. Sandığma da » yandı. “— Niçin şiş ve leş suratlı ola- cakmışım?... Eli, gayri ihtiyari çehresinde dolaştı. İşte o zaman, parmakları, ilk defa olarak, yanaklarında, göz kapaklarında, burnunun kenarın da bir başkalık, bir yabancılık, bir değişiklik hissetti, « Titriyerek: “— Bana ne olmuş?...,, Hemen sandığının önünde diz çöktü. Heyecan içinde kapağı aç- tı. Aynasınr arâamağa başladı. Bu esnada, kzıl çenber sakalli nm gür sesi işitiliyordu. — Yüksek sefahat âlimlerinden vazgeçtim... Venediğin en âdi u- mumhanesine bile razıyım.. Hattâ iki ahtım var: Beni esaretten kur- tarana bütün servetimi vereceğim. Venediğe ayak basar basmaz ise, ilk işim, en bayağı gemicilerin w- mümhanesine gitmek okalack!..|/ Ah o günleri bir görsem.. Daha da zevzek zevzek söyleni- | yordu. | Fakat, Zübeydede onu dinle - mek nerede?.... Aynayı bulmuş, çı» karmıştı. Şişmiş ve morarmış, ha- kiki bir ucube haline gelmiş yüzü- ne dehşet içinde bakıyordu: “. Ben böyle mi oldum?... Ben böyle mi oldum? « diye inledi - Hayır, imkânı yek...,, Tekrar tekrar, aynayı sildi, ku- sur, onda sanıyordu. Hep ayni Ve aceleyle, sımsıkı örtünürken, sekalet... Gözlerini uğuşturdu. Kor kulu bir rüyadan uyanmak istedi. Ellerine değen şiş göz kapakla: TI, ona şunu öğrekti: Acı bakikat budur!... Artık bü» tün kadınlık iddialarına elveda... Herkesin nazarından kaçmak ister gibi etrafma bakındı... Ah kabil olsa da kimseye ( bu çirkin yüzünü göstermese... Arkası kendisine dönük, kör » fezdeki yangını seyreden Çelebiy: gördü. Dün geceki sözleri aklına geldi: “— Mukadderatı islâmıye. . Ör- tünmeli... Erkekten kaçmalı...., Hemen sandığından kalm ve u- zun bir örtü çıkardı: “.- Hakkın var, Çelebi... Artık! bana örtünmek, erkeklere görün, memek gerektir!,, 1935 , 1936 sinema-yılının en güzeli filmlerini görmek istiyenler Hilâl Gelmelidirler, Fiyatlarda zam yoktur. Duhüliye: 2) passdi 15 kurutştur. Bugünden itibaren seçilmiş iki büyük film birden RONALD COLMAN - KAY FRAN CİS gibi iki büyük sanatkâr tarafmdan oynarimış — ve-bu sene SARAY sinemasında büyük rağbet görüp 15 gün gösterilen Günahım Aşktır Muhafızı hissi, içtimai, büyük film, heyecanlı avantör filmi. Bugün ayrıca: Talebeye tenzilâtkı matine vardır. Her yer 15 ku ruştur, Matineler: 25 , 5 suvare 8,55 da C.H. P. Beyazıt kamunu kongresi CHP. Beyant kamunu başkanlı - ğındanı Kamunumuzun 995 - 996 yılı kong - resi bu ayn 14 nel pazartesi günü ak- şamı saat 20 de Şehzadebaşmda Leta. fet apartımannda parti kurağında ya pılacaktır.. Ocaklarımızâs yazılı üyelerin bil. dirilen gün ve saatte kongreye gel - melerini dileriz, Şehzadebaşındır sinemasına Amerikan sergüzest filmlerinin ve dünya 7 spor birincisi GEORGES O BRİEN tarafmdan büyük muvaffakıyetle oynanmış Kanun İşte btytik bir şaheser KASTA DiİVA İtalyancasımda da, almanenmda da baş rolde flâhi yıldız MARTHA EGGERTH Italyancası MELEK'de Almancası iPEK'de Cumartesi MARTHA EGERTEten başka bü « | sant 20 de tün artistler her iki ntishada ayrı ay « ji rıdır. Yarasa Ünmertesi gündüz saat 15 te| Çocuklara Şeriat ni) | BUGÜN TALEBE SEANSI SAAT 1 DEDİR 1 Otomobil sahib ve şoförlerine 1— İstifa etmişolan idare heyeti yerine yeni seçime 15 — 10 — 985 sah diye dü-| günü cemiyet merkezinde başlanacak tır. 3 — Yazılı günde gan 10 dan 16 ya ka dar (Karaköy, Tophane, Tepebaşı, Tak. sim, Eminönü, Sirkeci taksileri le bun lara civar tuksilerdeki esnaf ve otobüs kamyonet sahip ve şoförleri ile hususi otomobil ve mücssesat şoförleri) cem yet merkezine gelerek (o reylerini kulla nacaklardır. 3 —16 — 10 — 935 çarşamba günü saat 10 dan 15 e kadar sandık Taksimden Şişliye, Beşiktandan Bebeğe kadar olan taksi mahallerinde, öğleden sonra 1 den 16 ya kadar İstanbul ciheti taksi mahallerine götürülerek Treyler toplü- nacaktır. 4—17—10 — 935 perşembe günü sa at 10 dan Tİ e kadar Kadıköy (iskele meydanında, 11,20 dan 13 e kadar Üskli dar iskele meydanmda bu mmntakalar. daki esnafım, öğleden sonra 14 den 15 e kadar gene emniyet merkezinde her ne suretle olursa olşun rey verememiş o lan esnafın reyleri toplanacağı alâka - darlara ilân olunur. Mektep kitapları.. Mektep kitapları lik, Orta, Lise kitapları Ankara caddesi 157 Numara Inkılâp kitabevi AMERİKADA BİRİNCİLİK kazanan Teksayl prezerrafifleri fevkalâde Inc ve sağlamdır. Eczanelerde satılır AKSAM POSTASI (DARE EV Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu * İstanbul 214 Telgrst adresi: istanbul HABER Yazı işleri telotonu : 29872 idâre ve İlân 124370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 2705Xr, 730 . vwasa ,, 3 aylık 400 » 80 * aylık 180 . 300 İLAN TARİFESİ Tcaret Uânlarının satırı 12,s0 Resmi ilânların 10 kuruştur. arkasmda bir ses işitti: — Yanaşıyoruz diye çıkmağa mı hazırlanıyorsun, kızım?... Sa- de biz çıkacağız... Sen kadınsin,| | kalacaksın... İ Bu, Ali amcan'n sesiydi. İ Küçük Hasan, kıvrılıp yattığı | köşeden başını kaldırdi: İ | | ' Senelik S ayin — Peki, ber?... Ben?... Ben de çıkmıyacak mıyım? Ali amca güldü: — Sen koskoca bir erkeksin be, Kalman olur wu?... Elbette bizim-| & le beraber çıkacaksın... Davran bakalım... İşte o zaman, mini mini oğlanın sevincini görreliydi... — Demek gidiyoruz... Nereye? — Baş tarafa koş da kak... Bor- tonlardan biri kaçmak istemiş. J Zincirlere çaroıp karaya vurmuş | Onu esir almağa! » Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıtdığı yer (VAKIT) matbaaâş KUPON 272 £ 12.10-935 e (Devamı var)