3 AGUSTOS — 1935 Bütün ülkeler istatistikler tutarak kendi yurtlarına her yıl gelmekte o - an Kezginleri (seyyahları) ve bunla - hn İrakmakta oldukları paraları he splamaktadır. Bu gezgin işi Avrupa| Ülkelerinden bir çoğunun gelir kay - Baklarından birini teşkil etmeğe baş - mıştır, Son gelen Ingiliz gazetelerinde o - kaduğumuza göre geçen — yıl gezgin - er İngilterede 25,00,000 İngiliz Vira -| Si bizim paramızla 150 milyon lira bi. takmıştardır İ İngilterenin yıllık kömür ihracatı ©“ milyon İngiliz lirası olduğuna gö - ** Pezginlerin bıraktıkları para İn - Siltere ekonomisinde çok önemli bir “* tutmaktadır. Bu paranın büyük kismen; Britanya imparatorluğunun ka yerlerinden gelmiş gezginler bı. Takmışların da, ecnebiler de bu yekü- ha 10 milyon İngiliz lirasiyle iştirak Smislerdir. Avrüpa mem/eketlerinin Yabancı ülkelere gideceklere tsi “r tahditler koymaktadır. Gezginler Yüzünden geçinen bazı ülkeler de bu| ha karsı tahdidatı koyanlarla ve kom- falarile özel bir takım anlasmalar bir çoğu Yapatışlardır. Böylece Alman gezgin *ri İsviçreye gidebilirler. Çünkü bun- lârin orada bıraktıkları paralarla, İs Viçreliler Almanyadan kömür alma - Ü taahhüt etmişlerdir. Avrupada iki memleket vardır ki unlardan birisi gezgin istemekte, İ - kincisi de domuz satmak için uğraş - maktadır. Bu iki memleket araların. da yaptıkları bir uzlaşma ile seyyah - ara karşı domuz salın almağı kabul *tmiştir, Birisinden ötekisine giden hoz seyyaha karşılık, ikinci ülke bes omuz satın almağı taahhüt etmekte - My Yoksunluk kötü şey .Daris bankerlerinden Vikont de Kergoetin oğlu şimdi Amerikanın film Pıerkezlerinden biri olan Passadennda bir aile yanımda uşaklık yapma Bu asilzade çocuğun uşaklığa girmesi | Sirf ekmek parasını çıkarmak içindir Dünyanın en Küçük boylusu | Şimdiye kadar doğmuş cücelerin| €n kısa boylusu Lusya Zarat adlı bir kâdtnder. Bu kadın 1863 yılında Nev- York şehrinde doğmuştu. Yaşmı ba - Şen alıp büyüdüğü zaman boyu iskar- Pinsiz olarak 50,80 santimdi. Dünya <ücelerinin en meşhuru (olan Tom | Tumb'un boyu 78.74 santimdi. I Esrarengiz bir ulus! Orta Afrikada Belçikalıların buyru- ğu altında olan uzak ve ıssız Ruanda topraklarında yaşıyan Watussi kabi - esinin, eski Misırlıların torunları ol- uğu sanılmaktadır. Son günlerde Avrupadan oraya hir İstiksaf heyeti gitmişti. Heyetin baş- kanı binbaşı Attilio — Gatti bunların tevredeki bütün kabilelerden daha 2: | ık renkli, asil biçimli ve çok daha Ze-| i olduklarını söylemektedir. | Kabile efradı eski Fıraunlara çok | nzemsktedirler. Nitekim bunların | Bözetmekte oldukları © tören (me —.! Taslim) ve âdetleri eski Mr- © âdetleri (gibidir. Hatta o- tadan çıkıp buralara gelmiş oldukla - Tina hiç kuşku bırakmamaktadır. Hükan Rudahizva'nın tam iki mil - Yon tebaası vardır ve sarayında €s - İhin ihtişam ve azametini hâlâ mu - faza edilmektedir. Avrupa tarih bilginleri bu ulasa bü | Yük bir merak sardırmışlardır. Ya - klarda oraya bir tetkik heyeti da - * gidecektir. Dünya çığırından çıktı! , Birleşmiş Amerikan cumhuriyetle “nim Mizuri vilâyetinin Donifan şeli- Yinde seksen bir yaşındaki madam Jeyn Mak Nah altmış yıllık evlilik ha- Yandan sonra kocasından boşanmak vASI açmıştır. iolmak istemiyorlar rese müracaatları. (190) SUNDAN BUNDAN Bir gezgine karşılık beş domuz! Boşanma davasının sebebi; kocası” nın kendisi hakkında birçok erkekler- le dolaşmakta olduğunu söyleyip dur- masıdır) Düryanınen yüksek yapısı Sovyetlerin yapacağı “Sovyetler Sa” | rayı,, için dünyanm en mütehassıs ve tecrübeli mimarları Rusyaya davei e- | dilmiş bulunmaktadır. Yanı, mermer ve çelikten olacak - tır, Bu binanm yüksekliği Paristeki Eyfel kulesinden daha fazla, ve dün - n en yüksek binasından 35 metre aha yüksek olacaktır. Binanm önünde, kaidesi bir düğün pastasım andıran dört köşe üstünde Leninin muazzam bir heykeli buluna- | caktır. ingilizler kıral Yunan milleti her nedense kendine bir İngiliz kralı bulmak hevesine düş müştür. Son zamanlarda kralın ikin ci oğlu Kent dükasma Yunan payi - tahtını teklif etmek için iskandiller yapılmış, fakat bu soruşturmalar İn - gilte iyi karşılanmamıştır. 1560 yılmda kraliçe Viktoryann i kinci oğlu Edinburg dükasına da böy- le bir teklif yapılmıştı. Düka buna ha- yır deyince Lor Stanleye başvurul- muş, o da bu işe yanaşmamıştı. Bundan on yıl önce bir İngiliz lor- dana Balkan tahtlarından biri daha teklif edilmişti. Arnavutlar Lord Hardley'i kendilerine kral seçmek is - | temişlerdi. Arnavutların bir çoğu Müs lümandır. Bu lordda Britanya Müs - lümanları cemiyeti reisi ve Mekkeye giderek hacı olmuş bir Müslümandı. ğı reddetmisti. Tord.kra edilecek emlâk Bulgaristan Sofi kazası Doruklu kö yünde Özek Ahmet oğlu (Hüseyinin $ dekar yasak, 4 odalı yüksek ev iki odu kahve dükkân, iki oda bir say - vand, 109 dekar (tarla, 4 dekar bağ, 400 adet yeni moda asma, (asmalar| 170 direk özerine kuruşmuştur.) 100 adet her çeçit yemiş ağacından ibaret lacak veya (o Türkiyedeki herhangi bir emlâk ile mübadele e - dilecektir. İsteklilerin yakarıdaki ad- emlâki « | Corca karşı artık gevşek davran - HABER — Akşam Postası En büyük casus teşkilâtı reisi anlatıyor: Italyan murahhası toplan- «©» tıyı hiddetle terk etti Bu gidişten ötekiler pek hoşlandılar ve işleri onsuz yapıverdiler / Şurasını da (söyliyeyim ki bu Fransız, savaş esnasında Avrupa» nın bütün gizli entrikalarını en iyi bilen adamdı, Mösyö Madel hü - cumları günü gününe takip ediyor ve Klemansoya her akşam bunun bir icmalini veriyordu. İşte bunun | için Fransız mümessili ile Büyük Britanyanın mümessili arasindaki nefret günden güne © artıyordu. Haydi tekrar notlarımı ele alalım. Sir Bazil eline bir fiş alarak o- kumağa başladı; —» İşte bakın bu tarihte ne yaz- mış; “Fransız matbuatı Mister Loid mamağa bâşladı,,. Loid Corç kız- dı ve Klemansoya başvurarak e - ğer Fransız gazeteleri kendi aley - hindeki yazılara devam edecek o- lurlarsa, işleri yüzüstü bırakıp gi- deceği tehdidini savurdu. Kleman so buna şaşmış gibi görünerek: — Fakat sizin İngiliz gazetele- ri bana boyuna saldırıyorlar ya!.. Loid Corç bunun üzerine hemen atıldı: — Affedersiniz o amma sizde çok şiddetli bir sansür var ve dai- relerinizin izni olmadıkça gazete- ler birşey yazamazlar, Halbuki İn- giliz matbuatı, hürdür; , işlreine ben kat'iyyen karışamam, Burada Loid Corç sesini yük - selterek: - Bu hücumların sizin muva - fakatınızla yapılmakta olduğuna inanacağım geliyor!.. Dedi, Klemanso hiç sesini çı - karmadı... Otomobil sahiplerine ve şoförlere | Markalı otomobil lâstikleri pek yakında piyasaya çıkacaktır. Bu marka lâstikler bütün dünyaca tanın- vz Sağlamlığı edilmiştir, mi takdir | bir siyasal durum * deği: i değildi. Trokadero Borawk LASTİKLERİNİ KULLA. NIRSANIZ LÂSTİK MUŞ . Vekili; Galata Ünyon | Han Taşcı Oğulları 29 Mart 1919 da (Fransız Dış Bakanlığı, Fransız gazetecilerine İngiliz Başbakanına karşı yapıl - makta olan hücumların durdu - rulmasını emretti... Sir Bazil okumayı bir tarafa bı- raktı ve dedi ki: — Bu esnada da Üçler bir ara- ya gelip Loid Corca müşterek bir sadan gitmekten vazgeçmesini ve daha on beş gün kadar beklemesi- ni ricaya karar verdiler, — Niçin, on beş gün?... — On beş günde ( bir adam ve lebilir. Nitekim bunu göreceksiniz: 29 Martta Fransrz Dış bakanlığı Fran sız gazetecilerine icap eden emri verdiğinden, Loid Corç da konfe - ransı bırakıp gitmedi... Sir Bazil baş parmağını havaya kaldırarak: — Varan iki! Şimdi de Sar me- selesi için Klemanso ile Vilson a - rasında şiddetli bir kavga patlak verdi ve ikinci bir kalkıp gitme tehdidi karşısında kaldılar... Vil - son meseleyi öyle içinden çıkılmaz bir hale sokmuştu ki, oOKlemanso kendini tutamıyarak: — Eğer Fransa istediğini elde edemezse, müşterek hareketten vazgçer işte!... Dedikten sonra ayağa kalktı ve gayet kuru bir tavırla ilâve etti: — Bu takdirde de benim kalkıp buradan gitmemden başka yapı - lacak bir işim kalmıyor!... Vilsonun yüreğine bir üzüntü düşmüştü, oturduğu yerden diki - lerek: — Fakat sizin buradan gitme - nizi istemedim kil; Sözleri ağzından döküldü. Kle- maânso Amerikalının yüzüne dik dik bakarak: — Fakat benim niyetim kalkıp gitmek!... Ve başka bir tek söz söyleme - den çıkıp gitti. Entelicens Servisin şefi burada kahkahayı attı. — Öteki Üçün toplanmayı tatil ettiklerini elbette anlamışsınızdır. Kaplanm gideceği (yer cok uzak bahçesinde beş, on dakikalık sıhhi bir yürü - yüşle Franklin #okağındaki Bi - şoffayn otelinin birinci katına ka- dar gidecekti. Sir Bazil bu sefer de orta par - mağını havaya kaldırarak: — Geriye kalan iki kişiden Vil- son işi çok ciddi telâkki etti, Sinir- li ve çatık kaşla dışarıya çıktı. 7 Nisan günü idi, Oteline girer gir * mez derhal Birleşmiş Amerikaya bir telgraf çektirerek (o Corç Va - sekreteri, soukkanlı ve sakin Mis- ter Tumulty oturup Vilsona, ver- mek üzere bulunduğu kararın bü- ! yük bir tedbirsizlik olacağını, A- merikadaki dost, düşman herke » sin bunu bir devlet adamına ya - kıştıramıyacaklarını uzun uzadı « ya anlattı... Amerikaya (yeniden ira meleği, | bir telgraf çekilerek Corç Vaşing- mel la 18 Mart tarihinde Fran- | ton gemisinin gelmemesi emredil- di... — İşi Loid Corç mu düzeltti? — Evet iki muhasım karşılaş » tırlar; elele vererek (o tokalaştı - lar. Kaplan da (yani Klemanso) gitme tehditlerini hiç ağzına al * madı, Şimdi koltuğa yaslanan Sir Ba zil yeni bir neşe ile sözüne devam etti: — Bu gitme mikrobu anlaşıldı- ğına göre çok bulaşık bir şeydi! | Büyük devlet murahhaslarından üçünü aşılamış geriye Mösyö Or « lando kalmıştı. Korkmayın onun da sırası geldi çattı!... Sir Bazil şimdi en küçük par « mağırı kaldırarak: — Varan dört!... Dedikten sonra: — Zavallı Mösyö Orlando!... Fyume işleri çok kötü gidiyordu. Papas zihniyetile düşünen Mister Vilson doğrudan doğruya İtalyan ulusuna başvuracağını söyliyerek İtalya (o murahhasını tehdit etti, Sinyor Orlando bu darbe üzerine nefesi kesilir gibi olmakla bera - ber kendini çabuk © toparlıyarak cevap verdi. Mister Vilson da bol keseden atarak “ben İtalyan ulu - sunu sizden iyi tanırım,, dedi... — Peki, bu esnada Mösyö Kle- manso ile Mister Loid Corç ne di- yorlardı? — Onlar da dudak altından kıs kıs gülüyorlardı, Fakat Sinyor Or- lando vaziyeti hiç de tuhaf bul - madı. Yüzü sapsarı, ayağa kalk - tr, O da ötekilerin yaptığı gibi ka- piya dayanarak dişarıya çikti, Versay konferansınm bu çıkışları tiyatroda olduğu kadar büyük rol oynamıştı. — Peki, sonra ne oldu? — Orlando seslerini hiç çıkar » mamış olan öteki iki kişiden bir i- şaret bekledi. Bu işareti ne Fran- s12, ne de İngiliz yapmadı. Oteli - ne varınca (o birtelefon bekledi. Telefonu da çalan olmadı. Canı büsbütün sıkılarak Romaya giden tren için bir bilet aldırttı. - Eirisi gelip kendisini alakoyar ümidile istasyona gitti. Orada da kimse - cikler görünmedi ve böylece tren Sinyor Orlandoyu taşıyarak yü - rüdü gitti, — Ertesi günkü sahne de ne fe- şington gemisinin hemen gönde - i lâket değil mi? rilmesini emretti, Şimdi konferan- sı bir daha geriye gelmek umudu olmaksızın bırakıp gitmek sırası ona gelmişti. Sir Bazil (o parmaklarından bir başkasını kaldırdı: — Varan üç!... Başkanın özel — Hiç de değil, Bilâkis bu gi - dişten ötekiler çok © hoşlandılar. Şimdi yalnız üç kişi olarak kal « mışlardı. Sir Bazilin gözlerinde alaycı bir parıltı belirmişti. (Devamı var)