Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
________J AĞUSTOS — 193a HABER — Akşam Postası $UNI-.AN UN.AN Bir gezgine karşılık beş domuz! Bütün ülkeler istatistikler tutarak €ndi yurtlarına her yıl gelmekte o - ân gezginleri (seyyahları) ve bunla - Tin krakmakta oldukları paraları he- Saplamaktadır. Bu gezgin işi Avrupa İlkelerinden bir çoğunun gelir kay - haklarından birini teşkil etmeğe baş - Amıştır. Son gelen İngiliz gazetelerinde o - Uduğumuza göre geçen — yıl gezgin - *r İngilterede 25,000,000 İngiliz lira - Sı, bizim paramızla 150 milyon lira bı- ra!imışîardıı'. Ingiltercnin yıllık kömür ihracatı 1 Milyon İngiliz lirası olduğuna gü - Te sezginlerin bıraktıkları para İn - Biltere ekönomisinde çok önemli bir Yer tutmaktadır. Bu paranın büyük ıît“Smmı Britanya imparatorluğunun Ska yerlerinden gelmiş gezginler bı. Takmışlarsa da, ecnebiler de bu yekü- ha 10 milyon İngiliz lirasiyle iştirak H'nı».lc-ıdıı Âvrüupa mem/eketlerinin — bir çoğu Yabancı ülkelere gideceklere gayet si- ! tahditler koymaktadır. Gezginler Yüzünden geçinen bazı ülkeler de bu ha karşı tahdidatı koyahnlarla ve kami- Sülarile özel bir takım anlaşmalar | Ü'anmışlaı'ılu'. Böylece Alman gezgin- &ri İsviçreye gidebilirler. Çünkü bun- ların orada bıraktıkları paralarla, İs- Vlereliler Almanyadan kömür alma - Bi taahhüt etmişlerdir. Avrupada iki memleket vardır ki Unlardan birisi gezgin istemekte, i - ıt'llır:mı de domuz satmak için uğraş - Maktadır. Bu iki memleket araların- da yaptıkları bir uzlaşma ile seyyah - dra karşı domuz satın almağı kabül #imiştir. Birisinden ötekisine giden hez seyyaha karşılık, ikinci ülke beş 'muz satın almağı taahhüt etmekte - YAk ”'muuııuk kötü şey aris bankerlerinden Vikont de Kergoetin oğlu şimdi Amerikanın film Merkezlerinden biri olan Passadenada bir aile yanında usaklık yapmaktadır. l asilzade çocuğun uşaklığa girmesi SIrf ekmek parasını çıkarmak icindir. Dünyanın —ii küçük boylusu Şimdiye kadar doğmuş €n kısa boylusu Lusya Zarat adlı bir kadmdır. Bu kadın 1863 yılında Nev- York şehrinde doğmuştu. Yaşını ba - Şinı alıp büyüdüğü zaman boyu İskar- Dinsiz olarak 50,80 santimdi. Dünya tücelerinin en meşhuru — olan Tom Tumb'un boyu 78,74 santimdi. EBr.areı'ıgız: bir ulus Orta Afrikada Belcikalıların buyru- Bu altında öolan uzak ve ıssız Ruanda topraklarında yaşıyan Watussi kabi - leâîniıı. eski Mısırlıların torunları ol- duğu sanılmaktadır. Son günlerde Avrupadan oraya bir Stikşaf heyeti gitmişti. Heyetin baş- kanı binbaşı Attilio — Gatti bunların Sevredeki bütün kabilelerden daha a- Cik tenkli, asil biçimli ve çok daha ze- İ olduklarını söylemektedir. Kabile efradı eski Fıraunlara çok hzemektedirler. Nitekim bunların Sözetmekte oldukları — tören (me -. Yasim) ve âdetleri eski Mi - Sir Aâdetleri — gibidir. Hatta o - Tadan gıkıp buralara gelmiş oldukla - Tma hiç kuşku bırakmamaktadır: Hakan Rudahigva'nın tam iki mil Yön tebaası vardır. ve sarayında es ıt“lrı ihtişam ve azametini hâlâ mu afaza edilmektedir. Ayvrupa tarih bilginleri bu ulu&a bü Yük bir merak sardırmışlardır. Ya - Mhlarda oraya bir tetkik heyeti da - A videcektir. Ünya çığırından çıktı! Blrleşmı'— Amerika cumhuriyetle -; 'î"'" Mizuri vilâyetinin Donilan şel- Tinde seksen bir yaşındaki madam *Yn Mak Nab altmış yıllık evlilik ha- Y*atından sonra kocasından boşanmak avası açmıştır. cücelerin | | | | | | | Boşanma davasının sebebi; kocası- nın kendisi hakkında birçok erkekler- le dolaşmakta olduğunu söyleyip dur- masıdır ! Dürnyanın en yüksek yapısı Sovyetlerin yapacağı “Sovyetler Sa- rayı,, için dünyanın en mütehassıs ve tecrübeli mimarları Rusyaya davet e- dilmiş bulunmaktadır. Yapı, mermer ve çelikten olacak - tır. Bu binanm yüksekliği Paristeki Eyfel kulesinden daha fazla, ve dün - yanın en yüksek binasından 35 metre daha yüksek olacaktır. Binanın önünde, kaidesi bir düğün pastasını andıran dört köşe üstünde Leninin muazzam bir heykeli buluna- caktır. imgilizler kıral olmak istemiyorlar Yunan milleti her nedense kendine bir İngiliz kralı bulmak hevesine düş- müştür: Son zamanlarda kralın ikin - ci oğlu Kent dükasına Yünan payi - tahtını teklif etmek için iskandiller yapılmış, fakat bu soruşturmalar İn - gilterede iyi karşılanmamıştır. 1860 yılında kraliçe Viktoryanın i- kinci oğlu Edinburg dükasına da böy- le bir teklif yapılmıştı. Düka buna ha- yır devince Lor Stanleye başvurul- muş, o da bu işe yanaşmamıştı. Bundan on yıl önce bir İngiliz lor- duna Balkan tahtlarından biri daha teklif edilmişti. Arnavutlar Lord Hardley'i kendilerine kral seçmek is - temişlerdi. Arnavutların bir çoğu Müs lümandır. Bu lordda Britanya Müs - lümanları cemiyeti reisi ve Mekkeye giderek hacı olmuş bir Müslümandı. Lord krallığı reddetmişti. Setilacak veya mübadele edilecek emlâk Bulgaristan Şofi kazası Doruklu kö yünde Özek Ahmet oğlu —Hüseyinin 8 dekar yasak, 4 odalı yüksek ey iki oda kahve dükkân, iki oda bir say - vand. 100 dekar tarla, 4 dekar bağ, 400 adet yeni moda asma, (asmalar 170 direk üzerine kuruşmuştur.) 100 adet her çeşzit yemiş ağacından ibaret emlâki satılacak veya — Türkiyedeki herhangi bir emlâk ile mübadele e - dilecektir. İsteklilerin yukarıdaki ad- rese müracaatları. (190) Italyan murahhası toplan- tıyı hiddetle terk etti Bu gidişten ötekiler pek hoşlandılar ve işleri onsuz yapıverdiler ! —0 —— ——— Şurasını da — söyliyeyim ki bu Fransız, savaş esnasında Avrupa- nın bütün gizli entrikalarını en iyi bilen adamdı. Mösyö Madel hü - cumları günü gününe takip ediyor ve Klemansoya her akşam bunun için Fransız mümessili ile Büyük Britanyanın mümessili arasindaki nefret günden güne — artıyordu. Haydi tekrar notlarımı ele alalım. Sir Bazil eline bir fiş alarak o- kumağa başladı: —- İşte bakın bu tarihte ne yaz- mışım ; “Fransız matbuatı Mister Loid Corca karşı artık gevşek davran - mamağa başladı,,. Loid Corç kız- dı ve Klemansoya başvurarak e - ğger Fransız gazeteleri kendi aley - hindeki yazılara devam edecek ©- lurlarsa, işleri yüzüstü bırakıp gi- deceği tehdidini savurdu. Kleman so buna şaşmış gibi görünerek: — Fakat sizin İngiliz gazetele- ri bana boyuna saldırıyorlar ya!.. Lo'd Corç bunun üzerine hemen atıldı: — Affedersiniz. amma sizde çok şiddetli bir sansür var ve dai- relerinizin izni olmadıkça gazete- ler birşey yazamazlar. Halbuki İn- giliz matbuatı hürdür; - işlreine ben kat'iyyen karışamam., Burada Loid Corç sesini yük - selterek: — Bu hücumların sizin muva - fakatmızla yapılmakta olduğuna inanacağım geliyor!.. Dedi, Klemanso hiç sesini çı - karmadı... Otomobil sahiplerine ve şoförlere Markalı otomobil lâstikleri pek yakında piyasaya çıkacaktır. Bu marka 1lâstikler bütün dünyaca tanın- mış vo sSağlamlığı takdi'r edilmiştir. MOHAWEK LÂSTİKLERİNİ KULLA- NIRSANIZ LÂSTİK DERDİNDEN KURTUL- MUŞ OLURSUNUZ. Vekili: Galata Ünyon Han Tascı Oğullnn bir iemalini veriyordu. İşte bunun | 29 Mart 1919 da Fransız Dış Bakanlığı, Fransız gazetecilerine İngiliz Başbakanına karşı yapıl - makta olan hücumların durdu - rulmasını emretti.... Sir Bazil okumayı bir tarafa bı- raktı ve dedi ki: — Bu esnada da Üçler bir ara- ya gelip Loid Corca müşterek bir mektupla 18 Mart tarihinde Fran- sadan gitmekten vazgeçmesini ve daha on beş gün kadar beklemesi- ni ricaya karar verdiler. — Niçin, on beş gün?... ! — On beş günde bir adam ve bir siyasal durum ' değiştirilebilir. Nitekim bunu göreceksiniz: 29 Martta Fransız Dış bakanlığı Fran sız gazetecilerine icap eden emri verdiğinden, Loid Corç da konfe - ransı bırakıp gitmedi... Sir Bazil baş parmağını havaya kaldırarak: — Varan iki! Şimdi de Sar me- selesi için Klemanso ile Vilsön a - rasında şiddetli bir kavga patlak verdi ve ikinci bir kalkıp gitme tehdidi karşısında kaldılar... Vil - son meseleyi öyle içinden çıkılmaz bir hale sokmuştu ki, — Klemanso kendini tutamıyarak: — Eğer Fransa istediğini elde edemezse, — müşterek hareketten vazgçer işte!... Dedikten sonra ayağa kalktı ve gayet kuru bir tavırla ilâve etti: — Bu takdirde de benim kalkıp buradan gitmemden başka yapı - lacak bir işim kalmıyor!... Vilsonun yüreğine bir üzüntü düşmüştü, oturduğu yerden diki - lerek: — Fakat sizin buradan gitme - nizi istemedim ki!:.. Sözleri ağzından döküldü. Kle- manso Amerikalının yüzüne dik dik bakarak: — Fakat benim niyetim kalkıp gitmek!... Ve başka bir tek söz söyleme - den çıkıp gitti. Entelicens Servisin şefi burada kahkahayı attı. — Öteki Üçün toplanmayı tatil ettiklerini elbette anlamışsınızdır. Kaplanın gideceği — yer cok uzak değildi. Trokadero — bahçesinde beş, on dakikalık sıhhi bir yürü - yüşle Franklin sokağındaki Bi - şoffayn otelinin birinci katına ka- dar gidecekti. Sir Bazil bu sefer de orta par - mağını havaya kaldırarak: — Geriye kalan iki kişiden Vil- son işi çok ciddi telâkki etti. Sinir- li ve catık kaşla dışarıya çıktı. 7 Nisan günü idi. Oteline girer gir - mez derhal Birleşmiş Amerikaya bir telgraf çektirerek — Corç Va - | şington gemisinin hemen gönde - rilmesini emretti. Simdi konferan- sı bir daha geriye gelmek umudu olmaksızın bırakıp gitmek sırası ona gelmişti. Sir Bazil — parmaklarından bir başkasını kaldırdı: — Varan üç!... Başkanın özel sekreteri, soukkanlı ve sakin Mis- ter Tumulty oturup Vilsona, ver- mek üzere bulunduğu kararın bü- yük bir tedbirsizlik olacağını, A« merikadaki dost, düşman herke - sin bunu bir devlet adamına ya - kıştıramıyacaklarını uzun uzadı - ya anlattı... Amerikaya — yeniden bir telgraf çekilerek Corç Vaşing- ton gemisinin gelmemesi emredil- di... — İşi Loid Corç mu düzeltti? — Evet iki muhasım karşilaş - tırlar; elele vererek — tokalaştı - lar. Kaplan da (yani Klemanso) gitme tehditlerini hiç ağzına al - madı. Şimdi koltuğa yaslanan Sir Ba- zil yeni bir neşe ile sözüne devam etti: — Bu gitme mikrobu anlaşıldı- ğına göre çok bulaşık bir şeydi! Büyük devlet murahhaslarından üçünü aşılamış geriye Mösyö Or - lando kalmıştı. Korkmayın onun da sırası geldi çattı!... Sir Bazil şimdi en küçük par - mağını kaldırarak: — Varan dört!... Dedikten sonra: — Zavallı Mösyö Orlanda!... Fyüme işleri çok kötü gidiyordu. Papas zihniyetile düşünen Mister Vilson doğrudan doğruya İtalyan ulusuna başvuracağını söyliyerek İtalya — murahhasını tehdit etti. Sinyor Orlando bu darbe üzerine nefesi kesilir gibi olmakla bera - ber kendini çabuk — toparlıyarak cevap verdi. Mister Vilson da bol keseden atarak “ben İtalyan ulu - sunu sizden iyi tanırım,, dedi... — Peki, bu esnada Mösyö Kle- manso ile Mister Loid Corç ne di- yorlardı? — Onlar da dudak altından kıs kıs gülüyorlardı. Fakat Sinyor Or- lando vaziyeti hiç de tuhaf bul - madı. Yüzü sapsarı, ayağa kalk - tı. O da ötekilerin yaptığı gibi ka- pıya dayanarak — dişarıya çiktı. Versay konferansının bu çıkışları tiyatroda olduğu kadar büyük rol oyhamışti. — Peki, sonra ne oldu? — Orlando seslerini hiç çıkar - mamış olan öteki iki kişiden bir i- şaret bekledi. Bu işareti ne Fran- sız, ne de İngiliz yapmadı. Oteli - ne varınca — bir telefon bekledi. Telefonu da çalan olmadı. Canı büsbütün sıkrlarak Romaya giden tren için bir bilet aldırttı. — Firisi gelip kendisini alakoyar ümidile | istasyona gitti. Orada da kimse - cikler görünmedi ve böylece tren Sinyor Orlandoyu taşıyarak yü - rüdü gitti, — Ertesi günkü sahne de ne fe- lâket değil mi? — Hiç de değil. Bilâkis bu gi « dişten ötekiler çok — hoşlandılar. Şimdi yalnız üç kişi olarak kal « mışlardı. Sir Bazilin gözlerinde alaycı bir parıltı belirmişti. (Devamı var)