düşman Dün çıkan'Kurun gazetesinde Söyle bir yazı okudum. Bir hayli! “lâhavle,, çektim. Birkaç kere: — Dünya, zivanasından çıktı... Şiraze bozuldu... - diye söylendim. Yazıyı sizinle birlikte tekrar o- kuyalım... Acaba, o siz de venim | &'bi bu gidişin gidiş (olmadığını tasdik etmiyecek misiniz? Limon OAlmanyaya yabancı memleketlerden gönderilir, Onun İçin son günlerde Almanyada li- mon aleyhinde şiddetli bir savaş başladı ve limonun Alman kanını bozduğunu isbat eden makaleler yazıldı. Nazilerin resmi — gazetesi olan Frankişe Tageszitung limona- leyhindeki bir yazısında diyor ki: | “Milletimiz, tipini ve karakte - | rini ancak kanını korumakla, mu- bafaza edebilir, Kan ise toprağa bağlıdır. Ancak Alman toprağı - nin meyveleri, Alman kanı yara - tabilir, Ancak bu meyveler, Al - man kanını bozmaz! Limona ve- da! Limon istemiyoruz, Cenubun kızımı evlerimize sokmıyaca - ğız. Şımarık mahlük! Seni bir da- | ha görmiyeceğiz. Çünkü Alman - | Yada yalnız Alman toprağının rimi istihlak edilir.,, ve Mer Li bir haber ki, neuzubil- lâh! İle var, Ne yak Dünya hezeyanlar içinde... Almanlar lJimona kesildi Diğer taraftan, meşhur Alman şairinin: Kennsi du das Land wo die Zitronnen blühnen Mısramdaki limona hatırlıyoruz. En güzel limon ve portakal Ya- fada — Yahudi memleketinde — yetişiyor diye limona düşman ke - silmek dalalet; de olur mu ya?... Biz, Almanları, kendi tabirle - riyle kulturlu o biliriz... “Alman toprağı mahsüllerinin Alman ka - nına uyması, başka (mahsüllerin ise bu kanı bozması,, ne mene na- zariyedir?... Almanlar, nebat mı - dır ki tarihin şu devrinde otur - dukları topraklarla bağlı olsun - lar?... O toprakta mı bitmiştirler?. Tarihin akvam muhacereti inkâr mı ediliyor?... “Şimdilik şu kontenjan usülle - ri devam ederken hele limonu faz- la kullanmayın. Çünkü limon bi - zim topraklarımızda yetişmiyor ve paramız dışarıya şkıyor!,, demek dururken bu işi bu derece “yüksek nazariye,, haline sokmanın hik - meti bir türlü anlaşılmıyor. Herhalde dünyanın birçok yer- lerinde büyük hezeyanlar geçiri - Eyor1... (Vâ-Nd) Sekiz türlü yazılan keli (Osmanlıcadas türkçeye karşı- Lklar kılavuzu) nun ortaya attığı yeni sözler arasında bir kaçı va- ki, karmakarışık Kullanılıştan ço. Bunum başı gözü yarılıyor. Eser - İzer kelimesi bunlardan birsidir. İlk önce, kılavuzda eser sözünün karşılığı izer diye göste- rildi, Sonra, bumu düzelttiler. De. diler ki: — Eser sözü türkçe köktendir. İzer ise osmanlıcanm isr kelime sinin karşılığıdır. (İsrine tevfikan >—izerine uyarak) sözlerinde oldu Zu gibi, kullanılır, Bu düzeltmeye «ldırış eden ol madr. Gene eser yerine izer sö- Zünü kullanıp dAuruyoruz!, Bu bahtsız kelimelerden - biri Muallimlerin Yapacakları seyahat Öğretmen Birliği | tarafından Anadoluya yapılacak olan gezi (seyahat) on altı Ağustosta baş - Lıyacak, on beş gün sürecektir. , Bu geziye birçok © öğretmenler Nürâk edecektir. Mohawk otomobil lâstikleri “Türkiye yollarını uzun bir tet- sonra, bu yollarda çalışan | “tomobillere Mohawk markalı | “tomobil lâstikleri | hazırlanmış | Ve bunlar Türkiye piyasasına $u - ulamk üzere yola çıkarılmıştır. zishnek — mearkak otomobil lâs- #klerinin Türkiye toprakları için *n dayanıklı Tâstikler olduğu id- | dia edilmektedir. ik. me! de müfettişe verilen fransızca ins- pecteur olan sözdür. Gazeteleri açıriz! Birinde ens- pektör, ötekinde enspekter, bir başkasında ispektör, daha başka- sında inspekter !.. Bu sözün, tamam sekiz çeşit ya. zıldığını gördün. Keşki bu kadarla kalsa.. Bir ga- zetenin bir sayfasında bir türlü öbür sayfasında gaşka türlü yazıl. dığı, olagan işler sırasına geçti!; Şaştığım şu: Ba sözü her bi- çimde her şekilde yazıyorlar da. neden kılavuzdı olduğu gibi is- pekter diye yatuıryorlar. Galiba Arnavudun dediği gibi, iş inada bindi. İnadımıza, doğrusunu yaz: mıyacağız!.. R. R. Yücer > Uisa! bir hikâye! On beş günde bir çıkan “Ede- bi,, bir mecmuanın geçen sayısı da, Ankara caddesinden Ankara ya gitmiş meşhur bir muharririn “Ulusal bir hikâye,, si, ballandır? ballandıra reklâm ediliyordu. E debiyatımıza hediye edilen bu ye | ni eserini okuyunca bir de ne göre. lim: “Ulusal Türk hikâyesi,, Fran sız hikâyecisi Gi dö Mopassan'ın yarım asır önce yazdığı ve “To ne,, adlı kitabına saldığı “Fini,, hi kâyesinin berbat bir tercümesi de- ğil mi? Zavallı Mopassan! Bu meşhur hikâyesi mademki çalınacaktı, ba. ri tercümesi adamakıllı yapılsay dıl , Çamlıcayı | güzelleştirmek EO Bir cemiyet büyük gayretlerle çalışıyor Kurulalı henüz bir yıl bile ol - hasretini | madığı halde, Çamlıcanın bayım - dırlaşması yolunda çok büyük iş- ler başaran “Çamlıcayı Güzelleş - tirme Kurumu,, bu yıl ilk defa 10 Ağustos gecesi Çamlıca tepesinde güzel bir kır balosu verecektir. Bir muharririmiz bu kurumun çalışması hakkında idare heyeti üyelerinden Gani ile görüşmüştür. Gani diyor ki; “— Geçen yıl Atatürk büyük misafiri İran Şehinşahı - Pehlevi Hazretlerini Çamlıcaya getirmiş ve İstanbulun bu en güzel yerin - den Boğazı ve İstanbulu kuşbakı- şı oseyretmişti, O vakit biz Çamlıcalılar bir yandan bü iki a- ziz konuğun aramızda bulunma - sından ötürü © sevinç ve heyecan duyarken bir yandan da utandık. Utandık, çünkü yollarımız taş- tan ve molozdan geçilmiyor, ağaç- siz yollarda sıcakta © bir gölgelik bile bulunmuyordu. İşte Çamlıca- yı Güzelleştirme Kurumunu bu u- tanç doğurdu. Şu bir yıldan az zamanda güzel bir programla çalıştık, Yollarımı» zı taştan temizledik. o 3500 ağaç diktik, Şimdi Çamlıca suyu başı - Sarıkayı, Sarıkaya - Libadiye, Kı- sıklı - Yeniköy yolları tamamen a Zaçlandırıldı. Bu ağaçları bize verdiren - Tarım Bakanı Muhlise karşı büyük bir minnettarlığımız vardır, Büyük Çamlıca tepesine de 800 çam diktirdik. Ağaçlarımızın hep- $i tutmuştur.,, kama Kültür müfettişleri- nin toplantısı İlk okul ispektörleri (müfettiş leri) dün Kültür Direktörlüğün » de toplanmışlar ve nakil ve beca- yişlerini istiyen öğretmenlerin is - teklerini gözden | geçirmişlerdir. Bu istekler bir rapor halinde Kül. tür Direktörlüğüne bildirilecektir. Eğ. Numarasız kayık ve sandallar Boğaziçinde işliyen motör, san- dal ve kayıkların numarasız dola- şanları görülmüştür. Bunlarm A - ğustos ayı içinde yazılarak numa- 'ra almalarının temini belediyece Sarıyer ve Beykoz Kaymakamlık» larına bildirilmiştir. | i elektrik tarifesi billdirildi Ceryanın kilovat saatinden 14,75 kuruş alınacak Bayındırlık Bakanlığı İstanbul Elektrik Sosyetesinin üç aylık fi - yat tarifesini yapan komisyonun hesaplarını gözden geçirmiş ve E- lektrik Sosyetesine yeni elektrik fiyatını bildirmiştir. o Yalnız ba - kanlığın koyduğu bu fiyat bir ay evvelinden itibaren, yani bir Tem- muzdan ötesi için muteber olacak- tır. Bir Teşrinieyvele (o kadar, üç ay için bu tarife devam edecek ve 1 Teşrinievvelden ötesi için yehi * tarife tespit edilecektir. Bakanlığın yeni onayladığı ta - rifeye göre İstanbulda tenvirat i- çin sarfedilen cereyanın kilovat saatından 14 kuruş 30 para ve en düstride sarfedilen cereyandan da 7 kuruş 10 para alınacaktır. Şehrimizdeki bayındırlık s0s - yeteleri baş ispektörlüğü bakanlı- ğın bildiriği üzerine (bu durumu Elektrik Sosyetesine bildirmiştir. Sosyete, abonelerinden Temmuz ayına ait elektrik sarfiyatı para - smı bu tarife (oüzerinden almağa başlamıştır. a malar Telefon sosyetesinin mümessilleri Telefon Sosyetesinin hüküme - timizce satın alınması işlerini ko- nuşmakta olan sosyete mümessil- leri, hissedarlarla görüşmek üzere Londraya gitmişlerdi. Dün dön - müşlerdir. Hissedarlarla görüşül- müş ve İâzımgelen talimat alın - mıştır. Mümessiller konuşmalara devam için bugünlerde Ankaraya gideceklerdir. Motosikletle seyahate çıkan bir Ingiliz Arnold John (Gregory adında bir İngiliz mühendisi, motosiklet- le Londradan kalkarak bütün Av- rupayı dolaşmış ve dün, Edirne yolu ile şehrimize gelmiştir. İngiliz mühendisi diyor ki: “— Yaz tatilimi geçirmek için motosikletle bir gezintiye çıktım. Türkiyeden Suriye , Filistin yolu ile Arabistana, oradan da Mısır, Tunus ve Fas yolu ile İspanya ve Fransadan İngiltereye (dönece - ğim.,, Hayva ıslâhı Bu yıl hayvan sergi- lerine önem verilecek Tarım Bakanlığı (Ziraat Vekâ- leti) bu yıl yurdun muhtelif yerle- rinde kurulacak hayvan sergileri- nin daha verimli olması için ilgili olanlara bir bildirik (tamim) yap- mıştır. Bu bildiriğe uyarak Birin - citeşrinde şehrimizde açılacak o - lan hayvan sergisine büyük bir ö- nem (ehemmiyet) verilmektedir. İlbaylık Baytar Direktörü bakan - lıktan aldığı emir üzerine evvelki gün Edirnekapıya giderek temiz - lik ahırlarını gözden geçirmiştir. Geçen yıl olduğu | gibi bu yıl da hayvan sergisi Edirnekapıdaki te- mizlik ahırlarımda açılacaktır, Tarım Bakanlığı bu yıl sergiye getirilecek (o hayvanların birinci gelenlerine 2000 Türk lirası ikra- miye verilmesini bildirmiştir. Hayvan sergisine bu yıl İstan « bul civarındaki bütün köyler hal- kının iştirâk ettirilerek ( serginin faydalı olmasına çalışılmaktadır , Sergi dolayısiyle temizlik ahırla - rında bazı değişiklikler de yapıla» caktır, —— Doktorlar Doktor Besim Ömer ile Âkil Muhtar ve Necmeddin Rıfat Venedik yoluyle Avrupaya seyyahate çıkmışlardır. Paşabahçe fabrikası. tol yangınının zararı © Paşabahçesinde inhisarlara ait ispirto fabrikasında çıkah yangı nm sebebi hakkındaki araştırma - lar devam etmektedir. Yangın, bir şişe deposunda şişe kılıflarının ateş almasından çık - mıştı, Bu suretle kırılan, islenen şişelerin ortaya (o koyduğu zarar, şayi olduğu gibi 200,000 lira de - gil, ancak 20,000 liradır. Ve bun- lar sigortalı olduğu için, tabiatile bedelleri alınacaktır. —— Tramvayların pencereleri Havaların çok sıcak gitmesine rağmen tramvaylarda bazı bilet - çilerin hiç pencere (o açmadıkları görülmüştür. Uray (belediye), sos yeteye yazdığı tezkerede gidiş iş- tikametinde daima sağ pencere - lerin açık, sol pencerelerin kapalı bulunmasını bildirmiştir. Ayni za- manda ön kapılar kapalı, arka ka- pılar da açık bulundurulacaktır. ŞEHRİN DERDLERİ Bir şoförle derdleşme förü Mazhar anlatıyor: — Bizim de birçok dertlerimiz var. Bunlardan bi - rincisi bozuk yollardır. Bu yollardan ne çektiğimizi bir biz, bir de Allah bilir, — Istanbulun en bozuk yolları nerededir? — Yenişehirde, Tarlabaşının alt tarafında bir de Ba- lat Eyüp yolu. Eyübe gitmek istiyen seyyahların hepsi bu bozuk yollardan geçmek mecburiyetindedir. Eyübe varıncaya kadar zavalliların içleri dışlarına çıkıyor, Bu halden biz de çok mahcup oluyoruz. — İkide bir de olan şu otomobil kazaları için ne der- sin? — Kabahati herkes şoförlere atar. Fakat doğrusunu Taksim Sıraservilerde 1813 numaralı otomobilin şo - isterseniz şoförlerin ekser kazalarda hiç kabahati yok- tur. Kabahat kazaya kurban gidenlerindir. Bunların hemen hiçbiri yolda yürümesini bilmezler. Meselâ siz muntazaman gidiyorsunuz. Birdenbire karşıya geçmek için önünüze çık:verirler. Yahut yürümekle olan tram- vayı geçmek için bir talimatname 8ol taraftan geçerken birdenbire tram vayın önünden tekrar önünüze çıkarlar. Şoförler nasıl ile hareket ediyorlarsa halka da yü - rümeyi, seyrisefer talimatnamesini öğretmek lâzımdır. — Şoförlerin en ziyade şikâyetçi oldukları şey nedir? — Cezalar. Hemen söyliyeyim ki belediye memurla - rının şoförlerden kestiği cezalar çok ağırdır. Zaten ka- zancımız azdır. Güç belâ, kıt kanaat geçiriyoruz. Bir de Üstelik kesilen cezalar bizi büsbütün müşkül vaziyete sokmaktadır,