b di —FT T FM Ş T " müsveddeleri topladıkları bu yer ORMANIN KİZİ Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikanın balta girmemiş ormanla- renda geçen aşk ve kahramanlık. heyecan. esrar ve tetkik romanı aNo- 59 aamm Yazan: Rıza Şekib Wi Esirciler, esirlerini kulübelere tıkarak küm e küme konuşu- yorlar ve dertleşiyorlardı. Meh- medin elde ettiği esir hangi kabiledendi; gi Çdt | ESİR PAZARI Uar Tertit Afrikanın eşir pazar [ larının yeridir. Buralarda muhtelif memleket. lerden gelen esir tüccarlar, faki: yeler, esir tüccarı ortakları yerle- şirler; senenin iki üç, hattâ altı ayını buralarda geçirirler. Afrika: nın iç ve vahşi kabilelerinden ge rek çalmak, gerek mübadele süre | tiyle elde ettikleri esirleri günler-| ce süren çöl ve orman yolculukla- | rından sonra buralara getirirler ve buralarda birbirlerine esir sat. tıkları gibi, daha üstün fiatlarla elden çıkarmak için Habeşistan yoluyla ya Hartoma götürürler, ya Habeşistanda kalırlar. İşte Dar Fertit'de bir çiftlik, o gün Afrika içlerinden gelen esir tüccarlariyle dolmuştu. Hepsi de öbek öbek kulübele. re yerleşmişler, esirlerini birbirine bağlıyarak kulübelere tıkmışlar- dı. Esizcilerin. Afxi bütün kabilelerinden birer çeşit çeşit teşkil edecek kadar değişik insan görülmeğe değerdi. Tüccarların üçü dördü karşı karşıya geçerek, ellerindeki mal- ları birbirlerine okutmaya çalışı yorlar, hararetli hararetli konuşu yorlardı. İçlerinden karayağız biri sağın daki maşlahlı adama: — Abdülâziz, dedi, bu seyahat sana kaç liraya maloldu. — Tam beş yüz lira sarfettim, beş yüz parça esir alamadım. Bu sefer zararlıyım. — Beş yüz liraya ne alacaktır ln ?Iıioımiyw musun beş yüz & siri — Beş yüz tane elimdeki gibi esirim olacağına, Mehmetteki gibi iki esirim olsaydı daha sevinirdim. Hem yorulmaz, hem daha çok pa ra kazanırdım. — Mehmetteki esir de nasıl şey? Niyam Niyam mı? — Yoksa Noubalı mı? — Ne Niyam Niyam, ne de Nou balı? — Ya? — Vallahi ben de bilmiyorum | Ben de Mehmetle konuşmuş de-| gilim, başkasından işittim, faka! fevkalâde imiş. — Erkek mi? — Hayır, kız!. — Ben de bu sefer bir şey ya pamadım, Mitolılardan başka bir kabileden esir elde edemedim. — Desene ki turnaları gözlerin- den vurdun.. — Sorma.. “ — Bari güzellerinden mi? — Pek de fena değil sanki.. Ab- dülganinin miyokilerine benzemi. yor. Benimkiler daha yüzüne ba- — kefır cinsinden. “— Yüzüne bakılır bile olsa ten- belliklerinden yanlarına varılmaz. ı’ Abdullah da Babukurlardan top- layıp getirmiş. Bu işin acemisiy- miş gibi sanki.. — Onlara kim para verir.. — Tabit.. Herkesin işi yok da fırsatı bulduğu zaman hürriyete kavuşmak için kaçacağı muhak- kak olan esirlere para verecek.. Şimdiye kadar bu kabileden kaç kişi satıldıkları yerde kaldı | lar.. Kaçıp kurtulmak için cinayeti bile göze alan bu mahlükları top- lamak parasını havaya atmaktan başka bir şey değildir. Abdullah bunu yapmazdı amma, aldanmış olacak.. — O aldanacak adam mıdır. Elbette bir çıkarı vardır. — Umulur.. Geçen sene elden çıkardığı esirlerinin bir çoğu gene kaçıp kendisine gelmiş. Bir esir. den iki misli para kazanmanın yo- lunu ondan başkası bilmez. Am. ma, bir şey söyliyeyim mi? Ab. dullah artık bu işde uzun zaman .tutunamaz.. Sattığı esirlerin gene| kendisine kacıp geldiğini bilmi - yen yok.. — Babukurları da gene bu dü şünce ile toplamış olacak.. — İşte bunda aldanır.. Babu - kurlar esir olmaya tahammül ede- mezler. Kendisi de esir muamelesi yapacak değil mi? Onlar kurtulur. kurtulmaz topraklarına dönmek i- çin can atarlar, Bir defa şimdiye kadar Babukurlardan hiç biriHar. tuma kadar bile götürülememiştir. Onlar daha yolda kurtulmanın yol larını bulurlar. — Ben de böyle bilirim amma.. Kimbilir, belki bir düşüncesi var- dır. — Bence esirlerin en iyisi Bon: kulularla Niyam Niyamlılardır. Geçen sene Bongululardan kazan. dığımı hiç bir kab'leden kazan- madım, Doğrusu iyi bir kabile de.. Çalışkan, halim, sadık.. Kime sattımsa hepsi memnun.. Bu sırada Abdülâziz dedikleri adam yerinden kıpırdadı. EFnde ki uzün çubuğu kara sakalıyla ka ra bıyıği arasında bir ciğer gibi kızarmış duran iki kalın dudağı a- rasına yerleştirdi. Kuvvetli bir nefesten sonra tütünün - ciğerleri- ni dolduran duman!arını yavaş ya vaş dışarıya biraktı. Esirciler yanlarında çalışan esir. leri dört sınıfa bölmüşlerdi. Bunlar dan birincisi yedi yaşından on ya- şına kadar olanlardı, ki bunlar e- fendilerinin tüfek, barut gibi eş- yalarını taşırlardı. İkincileri Faruk, Narakik ya- hut Bazicer adını alırlardı. Yirmi yaşını geçmeleri lâzımdı. Bunla. rın hepsine tüfek ve kılıç verilir, Afrika ortalarna açılan kervan- larda askerlik vazifesini yaparlar dı. (Devamı var) HABER — Akşam Postası Amerika âyan meclisinde bir komedi ! Onbeş buçuk saat süren nutukta Reisicumhur namzedi nasıl istiridiye dolması yapıldığını, bir tavuk hırsızlığı masalı : anlattı ve incili okudu! Son gelen Amerika gazeteleri, Şimali Amerika âyan azasından meşhur Huney Long'un âyan mec lisinde tam on beş saat söz söyle- diğini yazmaktadırlar. Ruzveltten sonra reisicümhur olması ihtimal- ler! ileriye sürülen bu adam, u - an söylevinde (nutkunda) her mevzudan bahsetmiş, ipe sapa gelmez lâflar söylemiştir. Ayan meclisi “ulusal kalkınma yasasııjnın dokuz ay daha ııxıtxl-'wı ması hakkında hükümet tarafın -| dan verilen projeyi görüşecekti. Luizyana âyan azası olan Huney Long, hem bu projeyi suya düşür- mek, hem de Ruzveltle alay etmek için söz almıştır. Amerika âya * nında, azalar, istedikleri kadar söz söyliyebilirler ve buna kim - se müdahale edemez. Long da bundan istifade etmiştir. Söze başla'»ğı zaman, cümhur ikinci başkanımın arkasındaki al - tın saat tam on yediyi gösteriyor- du. Tam iki saat kalkınma yasa * sını tenkit etmiş, kendisine kim - senin mü- “--et göstermediğini anlayınca: “ — Size şimdi Şimali Ameri - ka Birleşik cümhuriyetlerinin te -« mel yayasını (kanunu esasisini) nl kuyacağım,, Miştir: — Buna kimse itiraz etmez sa- nırım. Bütün teşril kuvvetler kon- greye aittir. Bugün böyle mi ya? demiş ve jlâve et - Rekoltelere düzen verici yasalar|| . baris 169. & - | buradan en çıktı? Hayırl, L D İ işima, İRE | : . . Kİ | Ve böyleze temel yasayı hiç bir || . Atına M.- | * Bükreş — is, — | keli: esini atlamaksızın okumuş - ::oı;ım -::ı . :?ıîi'.':.... ':_- B ç Sotya , - ı tur. Bir saat sonra salonun yarı bo- || , Amasterda» &2 —| # Altın 881 - saış olduğunu görünce şöyle|| * Prap 100 —| « Mecidiye — 32 - gl ',' ş ğ $7 | e Stokho'm — 21, --| e Bankmot — 93t — demiştir: ç .“.' —— * Sözlerime gösterilen çok sıkı | » Londrta — Gt lw Stokhim — 3t alâkayı gördüğümden bu mev -| « Xevyon — 0798 |« Viyane ANOZS zuda devam mecburiyetini hissedi || * /* * '::!— * ; adrid 5.':?:,; yorum. Fakat okuduklarımın s0-|| * îı"ıııl:e ı"; :v"". 49026 vi . Bri T2T> arşova MSOEE nuna kadar arkadaşların alkışla - ı . Ales * Yarörile R::ıw" .- |) a Va & - İf » Cenevte — 24350| » Bükres e | m 1::lı.ı' ri>a ederim! İşte de düye eöHü5 |a Bolgrüke .. DA0 vam ediyorum.,, « Amsterdam 1.1708|6 Yokotamı — 2.2310 g. TAR| SD aS Sat öon dokuza yaklaşıyordu. (| * "t BOTU Nİ “;" E Long, akşam yemeği için başka - Te £ î," A."_m ü * Ka ankar as0-| T h larına söz vermiş âyanlara takıl - A:..ggı. 1458| Çimento as 1110 mağa başlamış, sonra da bunları | keji 260| — Cayos Del —— 1 i : Şir. Hayrive — 1S.-> | — Sark Net -- m"“d'fı'."“ aHa lartir$ 4vıyu & Merkez Bankası St.—| — Balya - | kıtmak için: U Sigort — —.o) Yari m ecza —— | “ — Geçenlerde bana Yeni Or-||| tomon 2.10) - *Tetelon ll | İeandünn bir sepe doluma iini - İ istükrazlar — tahiller— ye göndermişlerdi. En iyi dostla - < İLeGÇTSİ| — Tramvay — 3ezo ll rım itirityenin Luizyana usulile ü 'llı 17609)| — Rihtim 1700 ; ö * İ TstzramdDanım | 9400le Anadolu — 48x0 n.ıııl hfzırlındıgmı gool'ernu DU |Ü Şiçan Büzen dü> İ ArRRAb .. 3a rica ettiler. Bay başkan, inanır mr | .x am (a Anadolu (li — 140 sınız! Te yızmi santimetre derin liğinde bir tasla on kilo domuz yağı sat> -İm- ”a mecbur oldum. Istiridyeleri lâzım olduğu gibi bir bir elime alarak gayet ince bir müslin bezi üstüne serdim; anlı - yorsunuz ya bay başkan! Tam bir düzüne istiridye vardı. Bunların hepsini teker teker müslinle sil - dim. Şimdi de İstiridye ile birlik - te içilmesi lâz:mgelen İikörlerin ne olduğunu söyliyeceğim.,, Ondan sonra da kitabet masası üzerinde duran Âyan İistesini e - line alarak, bunu gözden geçirip: — Bakalım arkadaşlar beni ger çekten dinlemek istiyorlar mı? demiştir. Listedeki birinci ad Ko- lerado âyanı Mister Adausdur. Mister Adausun beni dinlemek is- teyip istemediğini anlamak iste - rim? Ayandan Leflot: — Bay başkan, Luizyana âya - nım sözünü uzatmak için sual sor- mağa hakkı olmadığını işaret et- mek isterim. Long: — Ne dereceye kadar hoşa git - mekte olduğumu anlamak istiyo - rum da (gülüşmeler) Eğer Luizyanada Amerikan â - yanlarının oturup yedi saattenbe - ri beni dinlemekte olduklarını i - şitseler... Sonra da İncili okumağa başla - mış, burada âyandan Borahnın i - tiraz yollu, parmağımı kaldırdığı- nı görünce hemen sözü değiştire - rek Nevyorkta bir tavuk hırsızlığı masalını anlatmağa girişmiştir. Böylece ipe sapa gelmez - sözlerle tam geceyarısnı bulmuştur. Bu sırada kulüplerden dönmek- te olan şık şik insanlar âyan sa - lonunun bütün loca ve koridorluıı Nlâlllîmîa #R1, -| * Viyana 125 * Londra * Nevyort Sırvas-Frzutüm 95--. eVümesiii A 4890 | ZL —7—935 Pazar günü ak - şamı Tepebaşı Be- | lediye bahçesin —İ de Şehir tiyatrosu saat 21 de Delidolu operet 3 perde yazan Ek - rem Reşit beste . liyen Cemal Reşit Bebek, Şişli, İstan bul ciheti tram - mıl vayları temin edil miştir. Bu oyun 25 persşembe, 26 cuma, 27 cumartesi, 28 pazar akşamları da oynanacaktır. Kuabul Belediyesi ŞehirTiyatrosu Dj | yölansel solo). 22: Türkçe operet parçaları. | (rtan. | 23.26: Çingene müziği. 2M.20: Cazband. Du- | yumlar, 23: Duyumlar. 23.20: Reporlaj. 23.80: Dana 21 TEMMUZ — 1981 nt doldurmuş bulunuyordu. Ayan- dan en genç üye onu artık sustur- mağa uğraşınca: — Daha söyliyeceğim! Tanyer. ağarıncaya kadar buradan inmi- yeceğim! demiş, sabaha karşı da slonda kimsecikler kalmamış ol - duğundan: Bu kanun projesini okuyup an : lamak ve sağlam bir düşünce ile yahut aleyhde rey verebilmek i - çin azıcık dinlenmek gerektir. İş- te bunun için sözü kesiyorum! Diyerek kürsüden inmiştir. Tam on beş buçuk saat süren bu söylev köngrenin resmi gazetesi - nin 4500 dolar masrafla 85 say - fasını doldurmuş kendisi de söz söylerken 250 gram peynir, 15 bardak süt içmiştir. Ayanda uzun söz söyleme reko ru La Folelttedir, bu zat 1908 yılında tam on sekiz saat 23 dakika söz söylemişti. Ancak Söylevin esnasında da hepsi bir arada yedi saat tutan otuz defa istirahat almıştır. Halbuki Long yalnız iki istirahat yapmış bunlar da pek kışa sürmüştür. âgamı n İSTANBUL —- 12.80: Plâk neşriyatı. 14, 30: Dans, müusikisi (plâk) 19.30: Çocuk aa ati Hikâyeler, Mes'ut Cemil. 20: Koönferans. 20.30: Radyo caz ve tango orkestraları ve Çadırcı. Türkçe sözlü eserler, 21,30: Son ha berler, Borsalar. 21,40: Meş'ut GCemil (Vi siüüreeedDes el BÜD BÜKREŞ — 12,30: Koro konserf, 13: Böz ler. 10057 Örkestra. 1345: Spor haberleri. 13.55: Konserin süreği, 14.15: Duyumlar, 14. 35: Konaerin süneği. 18; Orkastra. 19: Dü- yumlar. 19,15: Konserin süreği. 20: Sözler. 20,20: Romen halk ttiniği, 20.30: Sözler, 21. 15: Redyo aslon örkesteası. 22: Spor. 22. 10: Konserin süreği 23: Duyumlar. 23.20: BUDAPEŞTE — 20: Konferana. 20.80: Piyano birliğile garkılar. 2110: Sözler. 21. 86: Berend salon orkesirası. 29: Duyumlar. 32.30: Ulusa! könser, 28.06: Keman koriseri. VARŞOVA — 2025: Plâk. 20,80: Sözler, ?1: Konferanı. 21.10: Oda müziği. 21.63: Sözler. 21.50: Duyumlar, 22: Senfonik ör « kestra konseri, 22.30: Şen yayım. 23: Du- yamlar. 23.15; Duyumlar. 22:20; Siel kön- ger. 4: Bözler. 20,05: Caz. PRAĞ — 2015: Salon kuarteti. 20.50: — j Sözler, 21.20: Dans ve raprodiler. 22: Duyum lar, 2220: Karışık örkestra konseri. 23.38: Plâk. 23.45: Caz orkestrası. 1 HAMBURG — 20,35: Spor. 20,80: Hava raporu, 21: Hafif opera müziği, 22: “Kilach Xumpanyası,, adlı radyo piyesi. 23: Duyum- lar, 2880: Dana, BRESLAU — 19.50: Koro konseri, 2030: Aktüalite. 21: Dana 28: Duyumlar. 2830: — | Caz. MÜNİH — 20.40: Spor, 21: Radyo piyemi, müziği. Gaip aranıyor 4| Takriben iki iki buçuk sene ev- vel Dördüncü Vakıf Han birinci kat numara 16 — 18 odaları ad - resi gösteren Bay Mehmet Emin zevcesi Meryem Urezayveyi Yeu - şiveler ailesi arıyor lütfen adresle- rini gazetemiz idaresine bıldımn' ler. (4558)