mikinrda söyliyememişsem Yunan kralı Konstantinin Aşk Mektupları Türkçeye çeviren A E Sizi gördüğüm zamanlar gün * den güne büyüyen ve derinleşen bu aşk, şimdi görmediğim bugün- lerde de yine o hızla büyüyüp git- mektedir. Lâkin ne acı şey! Vü - cutça hasta gibiyim ve diyebili- rim ki zayıflayorum. Gülmeyiniz, eşvaplarım bollaştı. Bunun için daha iyi olmuş diyeceksiniz; ben de aksini iddia edecek değilim. Fakat insanın istediği böyle za - yıflamak değildir. İkinci mektubunuzu, asıl hakiki olanı dün sabah aldım ve bana ne kadar sevinç verdiğini kabil değil tasavvur edemezsiniz. Sizi ne ka* dar sevdiğimi yetecek derece söy- İliyemediğim için ben ne budala - yım! Ancak bunu benim icin ne kadar İmkânsız olduğunu biliyor - sunuz. Bunu bir defa Dovilde ha- reketimden evvel kulağımıza söy- lesiştim, hatırlar mısınız? Bu, plâjdan dönüşümüzde, birlikte gezdikten sonra, siz şejlonga u * zanınca olmuştu, O gece benimle senli benli konuştunuz ve size söy lediklerime inandığınızı sandım. Acaba bu kadar tuhaf ve acma- dak bir vaziyete düşmüş bir adam var mıdır? Ve bütün hep kendi kbahatim! Düşündükçe çıldıra * cak gibi oluyorum! Eğer size kâfi işte şimdi yazıyorum ve daha da ya- zacağım: »g si Sizi bütün kalbimle seviyorum; si- ze tapıyorum. Bunu bütün canlı - #öiylesöyliyecek ve kaybedilen vakitleri tazmin edecek birçok fırsatların geleceğini ummakta - yım. Sizi uzun zaman sevebilece - ğime inanıp inanmadığımı soru - yorsunuz? Siz tapınmağa değersi- niz! Hem ne sual! Nasıl cevap ver - memi ve ne söylememi istiyorsu * muz? İstikbal için tasarladığmızı söylediğiniz plânları, hiç kuşku «| suz, yapabileceğinizi sanıyorum. Bundan başka istediğiniz müd * detçe sizi sevecek ve hoşunuza git tiğim müddetçe söylemek cesa - retinde bulunacağım. Artık istemediğiniz zaman bi - le sizi sevmekte devam edeceğim fakat bunu artık söyliyemiyece - ğim; başlangıcdan sonra bile ben bu işlerde pek beceriksizim. An - cak bunlar düşünmesini isteme - diğim vakialardır, Fakat biraz da sizden bahse - delim? Sual sormak sırası bana geldi. Bu bir aldatma mıdır? E - ğer öyle ise: Sürecek mi? Bütün! bunlar beni dehşetli üzüyor. İ Sizden çok uzağım; bu uzaklık- lar için birçok sözler ve darbime- seller vardır ki burada söylemek istemiyorum. Red edilmediğim zaman ben sevgilerime çok bağlı” yım ancak reddedilirsem bütün dünyaya küser ve büzülürüm . Hele dünyanın öbür ucunda © lup da mutlak sevgimi göstermek için hiçbir şey yapamayınca bir kadımın aşkını üstümde tutabil - mek için kendimde bir fevkalâde- lik olmadığına inanıyorum. Bana kalben inanmak lâzım - dır; bunu yapacak mısınız? İnan mamazlık göstermiyecek misiniz Sizin olduğunuz bir yerde baş - ka kadınlara da kur yaptığımı san mıştınız. Şimdi biribirimizden bu kadar uzak bulunurken kimbilir No 4 ne düşünüyorsunuz? Sizi darılta - bilecek sözler söyledimse, kusu - rumüun bağışlanmasmı rica öde - rim. Maksadımın bu olmadığını siz de hissediyorsunuz. Bu ancak azap içinde olan kalbimin inleyişle - ridir. Sizden ancak bir şey istiyo” rum: Benim doğruluk ve sadaka - time inanınız ve bana bütün his- settiklerini söyleyiniz; yalvarırım size, aramızda olan mesafeyi an - cak bu kısaltabilir.Ben bir erkeğin nadiren düşmüş olduğu birdu” Tumdayım ve böyle bir durumda da haklı olarak sızlanabilir. Ben harekâtımın sahibi değilim, her- hangi evcil bir hayvan gibi aya - ğım kösteklidir; bilhassa şehirde bulunduğum sıralarda bile buraya gelecek olursanız, tanımadığınız herhangi birisini görmeğe gelmiş gibi olacaksınız. Ben de neler söylüyorum; artık sözü değiştireyim. Babam bugün Ekse (Aix) gidiyor, oraya pazar- tesi akşamından evvel varamıya" cak, öyle ki bu mektubumun eli - nize yarmasını beklemek lütfun - da bulunarak hareketinizi geciktir- diğiniz takdirde bile yetişebilirsiniz Bundan başka, göçetmeği düşün - düğünüz her defasında bana tel - grafla bildirmek suretile büsbütün tapınmağa değer olmak istemez - misiniz? Mektuplarım ancak dört günde -Parise varabiliyor, orada bulun - marsanız bunları sinin mepisinder gönderirler mi acaba? Kapıcınıza pek itimadım yok. İşçinizi bira - kacak olsanız bile, mektubum var-? £ dığında belki de başka bir yere gitmiş olabilir. Salı günü bura işlemelerinden üç dantelâ yasdık gönderdim, ba- na çok güzel göründüler sizinde hoşunuza gideceğini sanıyorum. *Bu mektubumla size ayrı ayrı bü- yüklükte Yunan dantelâlarının fotoğraflarından bir de nümune gönderiyorum. Eğer bunlardan ro- be yahut mobilya için isterser parça bana gönderiniz ve istedi- iniz uzunluğu emredin. Size » detmiş olduğum şaraptan on iki şişeyi bir sandıkda gönderdim. Hoşunuza gidip gitmediğini bil - dirmenizi beklediğim için yalnız on iki gönderdim. Bunların hep - sini Paristeki evinize yolladım. Ekse gitmek için geçerken bunları bulacağınızı ummakdayım. Bu sabah birdenbire bana gel- diler; kral beni çağırmış hemen Atinaya gittim. Simdi tatil yap 1 mak üzere yola çıkan babamı ya- tına bindirdiğimiz Pireden dön - düm, Onun ve son günlerde ta - nıştığım bircok kimselerin gitmesi beni büsbütün kederlendirdi. Hep si iki üç ay icin yabancı memle ketlere gittikleri halde bara yal - nız hafta ileizin veriislerdi. Başka zaman olsaydı, umurla * mazdım bile, fakat şimdi öyle mi ya? Siz hayatıma girdiniz hem de ne derin! Bununla beraber hayat ne tuhaftır. Olup bitenler bizi ne umulmaz âkibetlere götürüyor. HABER — — Akşım Postası No 16 Hızlı ve büyük yaz yağmurla - rından sonra; akşamın alaca ka - ranlığında yer yer hasıl olan kt- çük küçük gölcükler, yeryer top - lanan kumlar ve hafif birer şırıl - tr ile ufak bayırlardan akan billör Gibi selcikler arasından araba ile yavaş yavaş göçmek ne ömür olu- yordu.. « Gelgelelim, Etemin bu akşam böyle benimle birlikte gelmesi işin tadını kaçırıyordu . Kafam simdi etrafımdaki bu güzellikler « den ziyade demindenberi Etemle konuştuğumuz şeylerle uğraşıyor- du. Altımızdaki araba da bu ak - şam inadma ne kadar ağır gidi- yor ve gittikçe daha ağırlaşıyor » du... . Beygire: — Deyh bre, deyh-bre meret! Çığ, çığ, çığ!.... Demekten artık arabacı Ak- man babanın ağzında tüy kalma- mıştı. e Davutpaşa ile Maltepe a- rasındaki Çifte Havuzları (geçip de Avvalı dereye (o yaklaştığımız vakit bizim araba büsbütün stop İ | açtı: BİR ÇİNGENE TIPi Topal Güllü hazinedardaki sepetçi - lerin en güzel kızlarındandır. Kuca * ğındaki çocuk, oranın en sevilen kü - çük kızı kıvırcık Nigârdir, Topal Güllünün bir ayağın: bun * dan dört beş yl önce Fatihte iramvay kesmişti. etti; gitikçe ağırlaşan beygir ora- daki bir kum birikintisinin önün - de rap! diye durdu.. — O ne ya Akman baba? — Nolacak? Beygirde arabayi çekecek bacak kalmamış ki., (Ge- riye dönüp yarı hiddetle Etemi göstererek) te bu cenabetlerin, o domuz köpeği hayvanın ard ba - | caklarını hepten dişlemiş ya!... Baksanız a bacaklara, hâli kan sızar, durur. O Bu halde gidemez Her zaman görülen bir Zziyafette tesadüfi bir lanışıklığın beni bu kadar altüst edebileceğine kim inanırdı. Bunun mukadder oldu - ğuna inanmak gerek. (Devamı var bu hayvan daha bundan ileri!. — Yani inelim mi artık der- sin? — Siz bilirsini amma beyim... İnerseniz çok büyük sevaba gir - ÇiNGENELER ARASINDA Hayattan alınmış hakiki bir macera Yazan: Osman Cemal Kaygısız O ıssız, UÇSUZ, bucaksız kırlarda insan namına bizden başka kimsecikler görünmüyordu.. ben cehenemin bucağı olsa gi- derim... İlle ne yapayım ki hay - vanın bacakları berbat!, Etemle birlikte arabadan atla - dık, Akman ağanın parasını ve - rip gönlünü boş ederek geriye savduk.. Oradan öteye karadan yola düzüldük.. Düzülklük amma, daha yüz adım gitmeden benim beyaz iskarpinlerle irmik renkli pantalonun paçaları çamur için - de kalmıştı.. Daha önümüzde alı- a maça gö > beş, otuz. “dakikalık e sik "artık iyice karardığı için biz ikide bir kuma, çamura, gölcüklere bata çıka gidiyorduk. O apıssız, uçsuz, bucaksız kır - larda insan namma bizden başka kimsecikler görünmüyordu .. E- tem tekrar bizim arkadaşın lâfını — Sanırsam onunla bugünler - de aranız biraz açık gibi.. — Bunu kendisi mi söyledi sa- na?. — Evet, kendisi kaçırdı bana ağzından!.. — Ne vakit kaçırdı, Büyük/e - reye gitmeden önce mi, yoksa sonra mı?. Çingene şaşırdı: — Nereden bilirsiniz onur Bit yükdereye gittiğini siz... — Biz her şeyi biliriz Etem, bi- zim gözümüzden hiçbir şey kaç - maz! — Belki üledir; ille ve lâkin siz bazı şeyleri yanlış bilirsiniz! — Ne gibi? — Ne gibi olacak, sözün misali temindenberi arabaylan gelirken benim için ne ki geçti sizm aklı - nızdan bunların hepsi yanlıştır! — Senin için ne geçecek ki be- nim aklımdan? — Çok şey geçti ki neler geçti- ğini ben size devirirsem şinci şa - şar, kalırsınız! — Deyiver bakalım, ne imiş on lar — Mademki verirsiniz misâde te birer birer onları deyivereyim size! Darılmayasınız amma.. — Yok darılmam! — Siz arabada gelirken düşü - nürdünüz ki içinizden, ben sizin ağızınızı arıyorum. Zere ben sizin arkadaşınızı sızdırmak, daha doğ rusu kaz gibi yolmak istiyorum ) ii olursunuz. Yoksa bilirsiniz ki | gibi düşünüyordunuz siz. Zati bu | yi zim masala (çadırlara) 21 TEMMUZ — 1995 Kışı Büyükderede Ç şia yazı Topçularla erime eee geçi ren sepelçi ve harmancılardan iki çadır düşünce sizde var idi daha öncesi! den... — Hiç aklıma gelmiyen bir şe — Bırağın şincik inkârı! Ben zin okumuşum yüreceğinizi.. Am ma ve lâkin siz çok yanlış düşü nüyorsunuz.. Sonracağıma efen dime söyliyeyim, siz gene kend arkadaşınız için de birazcık yan lış düşünürsünüz... Siz sanarsmı! ki o zavallı çalgıyı malgıyı ma hana (bahane) ederek gelir bi niva miştir sönküğini ini kadın vi krzanlardan herhangi birine... sizin bu aklınız da yanlıştır. Siz K bunca yıllık arkadaşınızın yüreği ni daha anlayamadınız, ben ise 0 Bun ne adam olduğunu dört gü içinde çaktım. O çocuk diyil kadın, kızan peşinde, sevda mev da dalgasmda... Onun yüreciği € der tp Lp başka şeyler için. — Nasıl başka şeyler? — Süvledim size peşin... O g# ripçe bir insan oğludur, belki bi deriz bülelerine bengala yani ya Siz dersiniz nasıl bakayım.. Şey“ Cinli cinli.. — Cinli mi? —Te ona yakın bir şey. — Nerden anladın böyle oldu ğunu? — Gösterir mal kendini. — Gösterir amma, o arkad senin dediğin gibi dpi değil, bir az sinirli sinirli... — Hay babanın canına rahn Ben de dyecektim onu.. Yanlış ledim.. O gocuk bir parça sinirli — Etem senin anan iyi falcr i miş galiba! — Kim sülemiş beni sana Ap kurun kardeşi diye — Apukur da kim? Alaycı bir bakışla beni süz€ rek: — Ha.. Ha.. iler öğreneceksin.. Bakarsan kılı; kıyafetine benzersin okumuş y8”. mış bir insana ama, daha bil sin Apukur kimdir, Çaçaron kimdir? — Ayıp değil ya, bilmiyorurt” Öğret bakayım bana bu Apukur!* Çaçaron kimdir? p — Abe, bunlar çok menşur çok eski birer çorbacıdır. — Ne çorbacısı, işkembe çor bacısı? (Devamı var)