K artık oluyor! iIsmarlama göz kapa- ğı, dudak Si, “Zorla güzellik olmaz,, derler. Fakat “güzellik,, satın alınıyor. Amma bu güzellik maddi güzellik. tir. Parayı verince, yüzün düzeli- yor, on beş yirmi yaş kazanıyor- sun.. Yüzün güzelliği için türlü şey. ler söylüyorlar. Kimi, yüzde en e- saslı şeyin “gözler,, olduğunu söy- ler, hattâ birisi demiştir ki: “Düşün.. Kusursuz bir yüz.. a- ğız, burun, kaşlar ve her şey var. Fakat gözler yok.. Neye yarar?,, Aynı adama sorulabilir: *Ya gözler olup da burun ol - masay7r, ağız olmasaydı neye ya- rıyacıttı ! Yüzün bütün parçalarının tam ve ayrılığa gelmez bir topluluk ol- duğu şuraden belli ki, hepsi bir- den çöküyor. Ağzın kenarlarının sarkması burnun gevşemesi, göz- lerin ferinin kaçmakta oluşu, sa- çın prsillisimi kaybedişi ve dökü- lüşü bu tam topluluğun beraber gelişmesi aksine olarak, elele inhi- tatıdır. Bunun önüne geçilir mi? İnanın li — bir müddet için — geçiliyor. Ihtiyarlamak meselesinde en çok gürültü yapan — kadınlardır. Onun için insanları gençleştirmek üzere fen adamları — çalışıyorsa, muhakkak bu fazla telâşli mahlük ları sevindirmek, hem biraz da bu! #>kiikteh para çıkarmak dileğiy- le çalışıyor. Ve şimdı kadınları epey mem | nun edecek işler hazırlanmıştır. Doğuşta küçük, leblebi gibi göz-| lü kadınlar bugün artık üzülmiye-| cekleri gibi, çenesi sarkmış, kir- pikleri dökülmüş ve rengi solmuş kadımların kederlenmesine de lü- zum yok.. Önce işin “yaradılış,, tarafım: dan işliyelim.. İri gözler, en şöh- retli gözlerdir. İri gözlerin, ka- dınlara servetler kazandırdığı gö- | kat pahası en aşağı beş yüz lira- ve kirpik gerdanının da kulağının altından bir ameliyatla kaldırıveriyorlar. “Yüz kaldırma,, Avrupada tu- valet meraklıların bugün dilinden| düşmiyen bir sözdür.. v Uzun kirpik meselesinin biz baş | ka tedavisi daha vardır.. Gözleri- niz iri, fakat kirpikleriniz seyrek ise, gidip bir çift yapma göz ka- pağı satın alıyorsunuz, — devrim, devrim kirpikleriyle tamam olan butakma — göz kapağını kendi göz kapağımız üzerine yapıştıra caksınız.. Fakat, bunlar ucuz değil... Me- selâ, bir gerdanı kaldırma ameli- yatı birkaç yüz liralık, bin Iirııyr-W yakın bir iştir. | Iyisi, “güzel bir burunla leble- bi gibi gözler içerisinden de olsa, dünyayı itminanla görebilmenin,, yoluna bakmalı... Yalnız şu var: Meselâ, kaşlarınızı çatıyor, yü- zünüzü buruşturuyor musunuz? Bunu yapmayın! İki yüz defa bellibaşlı bir yüz buruşturma, düz bir cilt üzerinde ya ufki veya şakuli bir buruşuk çizmeğe kâfidir, deniyor. Tabii, paranız varsa, sonra bundan kurtulmak için iki yüz - den fazla lira vermek lâzrmgele - cektir. Yüzdeki çizgileri giderme işi bin liraya vadar patlıyor. Yüzünüzün renginin değiştiril - mesine ne dersiniz? Bir Loadralı mütehassıs da, kadınların yüzüne devamlı — bir renk vermek için uğraşmıştır. Fa- dır. Her kadının yüzünün biçimi - ne göre bir boyanma tarzı vardır. Önce, buna göre bir yüz haritası tasarlandıktan sonra, yanakların hissini iptal etmek suretiyle ve eski nesiçler dağıtılarak, her kü - çücük deliğe bir elektrikli — iğne ile zararsız rebati renk aşılanır.. Dudaklar da — bu muameleyi rülmüştür. Sinema yıldızlarının — hayatı meydanda... Acaba gözleri leblebi veya yelek düğmesi kadar ufak o- lan kadınlar da — şöhret ve ka . zanç için olmasa da — yalnız ay - naya bakıp yüreklerini yatıştır - mak özere bu gözlere bir şey ya - pabilirler mi? Yani bu küçük gözler açılır mı? Bugün bir Fransız operatörü, ufak gözlü kadınların gözlerinin bir kenarından küçük bir yırtık açımak süretiyle gözleri büyütü -| yor.. Acısı yok değil.. Fakat çe - keceksin.. Mademki “güzel,, ol - mak sevdası var.. Acısıma da da - “yanmak lâzım... Bu operasyon yapıldıktan sonra, “güzellik düş- künü,, bir müddet yatıyor.. Bu yatış, kesilen yerlerin yara. ları iyi oluncıya kadardır., Eğer bu sevdalının kirpikleri de dökülmüşse, kendisine iki a . meliyat birden yapılarak bir müd. det sonra arkadaşlarının yanına hemen “yarım parmak,, kirpikler- le de döner.. Kirpikler için, kadı- nın kendi tüyü kullanılmaktdarr. Yaşı son otuzlara varmış olan bir kadının sarkmağa başlıyan e. Cler görebilir.. Bir hafta sonra - yeni bir deri teşekkül ederek tabii renk li bir sima meydana çıkıyor. — Ve boyuna devam ediyor... Zengin olmağı mı, güzel kal - mağı mı yahut her ikisini birden mi istersiniz bilmiyorum.. - Fakat her halde sıhhatli kalmağı akıl- dan çıkartrayın... a. Ihsan Yavuz Şık giyinen- & lerin terzisi Her âyın modelini orada bulabilirsiniz ISTANEUL Yenipostahane karşısında Foto Nur yanında | Letafet banında ? & l HABER — Akşam Postan Zorla güzellik Sırma ve klapdan sanatını! canlandıramaz mıyız? Eskiden çok rağbet gören bu işler, simdi bile iİıraatta" faydalı olabilir Şişlideri sırma ve klaptan Bu yıl, yıldızda toplanan ka - dınlar kongresi — mürahhasları memleketlerine dönerken, İstan - buldan sırma işlemeli bir çok el - işleri alıp götürmüşlerdi. Bunlar - dan birisi çok yaşlı bir kadındı ... Otuz yıl önce, ilk İstanbula geli - şinde siırma ve klaptanla işlen- miş işlere daha çok - rastladığını, halbuki bu işlerin bugün bile Av- rupada rağbetten — düşmediğini söyledi. Şişlide vaktiyle kurulmuş olan (Sırma veklaptan fabrikası) nı gezerken, fabrika direktörüne ilk sualim, şüphesiz ki bu noktaya dokunmak oldu: — Bizde bu işlere nedeh Tağ - bet edilmiyor?. — Memleketimizdeki sarfiyat, bir sırma fabrikasını yaşatamıya - cak kadar azalmıştır. Cümlesiyle söze başlayan fabri - ka direktörü bize vaziyeti şu su - retle jizah etti: — Sırmacılık çok eskiden mem- leketimizde epeyce ilerlemiş.. . Bir çok sana'tkârlar. yetişmiş.. İstan - buldaki (Sırmakeş hanı) bu san - atla uğraşan bir.çok kimşelerin Merkezi imiş.. Anadoluya, hari - ce, saraya ve eski konaklara sa - yısız işler yaparlarmış.. Yakın ta- rihlere kadar —revaçta — olan bu san'at —meşrutiyetin — ilânından sonra yavaş yavaş baltmış ve işçi - leri dağılmıştır. Müessesemiz, tarihin karanlık - larıma karışan bu atalar san'atini yeniden diriltmeğe çalışmış ve bu fabrikayı kurduktan sonra, Avru- padanen son sistem — makineler getirterek, tarihe karışan bu san'a- ti ihyaya uğraşmıştır. Yakın vakte kadar, çıkardığı - mız mallır ecnebi memleketler - de bile rağbet görür ve bilhassa fabrikamızın imalâtı — yüzünden bir çok şehir ve köylerimizde bin- | lerce aileler tarafından — antika takilidi (Şark — işlemeleri) ve (sırma işlemeli terlikler) işlene - rek, hem buradaki — ecnebilere, hem de ecnebi memelketlerde sa - tılırdı.. — Ya şimdi?. — Şimdiki vaziytimiz çok fena- dir. — Sebebi?. — Bunun sebebini geçen gün Ekonomi Bakanlığına da bildir - Ekonomi Bakanlığına da bildir - dik.. “Teşviki sanayi,, kanununun, iptidat maddelerimizi gümrükten istisna ettiği zamanlarda eski va - Fabrırasının atelyelerind ziyetimizi az çok tutabilmektey - dik.. Halbuki, bu — muafiyetten mahrum kaldığımız müddettenbe- ri vaziyetimiz fena halde sarsıl - mıştır. Mükerrer muamele vergisi yüzünden, zaten bozulan vaziye - timiz büsbütün telâfi kabul et - mez bir hale gelmiş ve istihsalâtı- mız yüzde yirmi — derecesine in miştir. Şimdi, hariçte — evlerinde çalışanların dahi sayısı azalmış - ve bu şerait içinde sırmacılık üze - rinde çalışılmasına imkân kalma- mıştır. Fabrikayı gezerken, bir maki - nenin önünde durmuştum.. Bu makine banı eşki devrin gelinle - rini hatırlatıyordu. Sarfiyatı çok az olmakla beraber, arasıra sipariş olarak (gelin teli) yapıyorlarmış.. Makine işlemeğe başladı.. Bir ta « raftan tabaka — halinde makineye konan büyük — parlak ve ince bir maden, öbür taraftan ince tel şek- linde kıvrılarak çıkıyordu. Sırma fabrikasında iki işçi kız Gene bu makinenin — yanında, başka bir makinede çalışan bir iş- çi kızı, pullu elbiselerde kullanı - lan küçük pulları yapıyordu. Bu da öteki gibi, levha halinde giren sarı, beyaz madenleri zımparala - yarak pul şeklinde bir araya top » luyoc... t Fabrikanın bütün — işçileri ka - dın.. Gezerken — fabrika kâtibine sordum: — Harice hiç ihracat yapmıyor musunuz?, — Pekaz.. Bizdeki gümrük mt" I afiyetleri kalktıktan — sonra, bi kısmı ecnebi — gümrüklerinin a) | yükselmesi ve buna benziyen bir | takım zorluklar, ihracat yapma” mıza imkân bırakmıyor. Sırma ** , klaptancılık san'ati bu yüzden £* ! rilemiştir. Dahilt ihracatımız le yok gibidir. Ufak tefek siparif” lerle şu koskoca müecssesenin ya * şaması mümkün müdür?, Fabrika kâtibi, ayrı bir nlond_’ yığılı duran bir çok — makineleri göstererek: | —— Bakınız, dedi, şu tezgâhları? | hepsine binlerce lira kapatılmış * tır. Bugün bu makineler işlemi * yor, vene yaz'k ki bu gidişle rümeğe de mahkümdur.. Fabrik? on üç motörle çalışırken, bugüf ancak üç motör işliyor.. Ötekilef de şu gördüğünüz makineler gibi istirahatte.. — Eskiden nerelere ihracat ya* pardınız?. y — Balkanlara, Suriye ve Trak cihetlerine, biraz da Amerikaya “ Sırbistanda çok satışrmız vardı * Fabrikamızda yapılan sırma v" klaptanlarla memleketimizi? muhtelif köşelerinde çalışan biti” lerce işçiye antika — taklidi işlef yaptırırdık.. Bunlar yüzünde! binlerce Türk köylüsü geçinirdi-" Para kazanır, kendine , sermay* yapar, ayrıca iş tutardı. — 3 Ecnebiler hâlâ bu işlere rağbet göstermektedirler. Bilhasas Ame * rikaya, şimdi Avrupanım bir çok yerlerinden (Şark işleri) diye ye” pılmış işler — gönderilmekte, bu yüzden yani bizim namımız kul * Iınılınlı;puı*)uınlmıhıdn . Çünkü hiç bir Amerikalı o işif Avrupada 'mı yoksa Türkiyede wi |ypıldığını anlayamaz.. Ve (Şark işi) diyerek parasımı verir, alır : Fabrika:arın galvanoplâsti ateh yesi şok enteresan.. İşçiler buray' (sır odası) diyorlar.. Kapısı ki* Kitli.. İçeriye mütehassısından baf” ka bir kimse giremiyor.. Atelyeyi gezdim.. İnce sırma tellerin bur# da altımla nasıl kaplandığını göf düm.. Çon ince san'at doğrusu!. Altın — galvanoplâstiği bu sof sistem makine ile, kıl kadar inc? tellerin üzerine yapılıyor.. Maki nenin üstünde küçük havuzları? içi altm suyu ile dolu.. Teller bW küçücük havuzlardan — müsbet menfi elektrik cereyanları ara * sından geçerek, suyun içindeki tın cevherleri — kendine çekiyor * Öbür taraftan halis altın kaplam* Dolarak çıkıyor. | — Büyük camilerde sırma ile yüz * lerce yıl önce işlenmiş — yazılafı resimli levhalar, hırka önleri, $!” malı kavuklar, bu makinenin icâ * dından çok önceki devirlerde i$ , lendiği için, az cok kararıyor. Halbuki bu tellerle işlenen işlf yüzlerce yıl garantili.. Kararma * masr, bozulması, çürümesi yok *” Fabrikadan — çıkarken, — Türf san'at tarihinde mühim rolü olt” sırma ve klaptan işçiliğinin "'J can çekiştiğini gördüm.: İçimi bif sızı kapladı.. Bugüne kadar yaşayan, !'d: iller de bile bu kadar rağbet $' ren şu güzel san'ati nedeh riltmeyelim?. & dir