'_' Harbi durdurmak için “—son bir deneme üç devlet arasında bir konfe- |Transla Habeş istilâsının önüne geçilecek mi? — Londradan geç vakit gelen bir | habere göre, şimdi Londrada bu - — lunan Uluslar Kurumu genel sek- Ingiltere almıştı. İtalyanın “bu işe karışır » sanız, Uluslar Kurumundan çeki - lirim,, diye tehdid edişi, ve bun - dan sonra da Uluslar Kurumunun zayıflayacağmna ihtimal verenler , * duramksızın olan tenkitler altında - bu işi dışarda halletmeği uygun buluyorlardı. Bugün üçler konferansı — dü - * | şüncesini ileri süren Uluslar Ku - rTumu genel sekreteri olmakla be- raber, bu ihtilâf: bu işle doğrudan doğruya ilgili (alâkadar) üç dev- let arasında halledilmeğe çalışıla- cak demektir. — Uluslar Kurumu, nihayte son merci olabilir. . . * Paristen bildiriliyor: Uzak Şarktan gelen haberler, bütün tekziplere rağmen — Japon imparatorunun — İtalyan - Habeş ihtilâfını büyük bir ilgi — ile (alâ- ka ile) takib — ettiğini ve bu iki memleket arasında bir harbin ö- nünü almak için — yarı resmi ve zoriyle | dostça teşebbüslerde bulunduğu - nu bildirmektedir. Uluslar kurumunun dışında Habeş işine -karışmamalıdır! Bir gazete böyle yazıyor Ingilizce akşam gazetelerinden (İvning Niyuz), “biz Uluslar Ku- rumunun bekçisi miyiz?,, diye bir yazmıtşır. Bir vakit- i İngilterenin, Habeş - — İtalyan ihtilâfını yalnız kendi hal. — Ietmek istiyormuş gibi bir durum — almasına çatıyor ve Habeşistanın — waktile Uluslar Kurumuna alın - — mış olmasımı: yanlış buluyor.. İtalyan - Habeş işini kendi ba- — gam gazetesi diyor ki: "İul’. « Habeş anlaşmazlığın- gittikçe taraflı bir ihtilâf olarak başladı... Böyle bir ihtilâfın ilk safhaların - da, dışardan birinin karışması, ya bir taraftan, yahut her iki taraf - tan itirazlarla karşılaşır. Ve an - cak bu iki taraf, diplomatik usul - lerini tüketip, kuvvete dayanmı - ya başladığı sırada dışardan ka - — rışmak faydalı veya doğrudur.. Habesşistan Uluslar kurumuna kirme- meli idi ! “Ne yazık ki Uluslar Kurumu- — nun mevcudiyeti, ihtilâfta olan iki taraftan zayıf olanını doğru veya yanlış da olsa bu kuruma başvu- meliydi. Fitri vabşeti — bir yana (dursun, köleliğin en tahammül e- dilmez şekillerde tutunduğu — bu son memleket... Hudutları komşu- / Tarının yızaşı üzerine henüz kat'i surette belli olmamış bir memle- keti, Uluslar Kurumuna sokmak, Uluslar Kurumunun başına iş çı- karmak demekti.. *“Habeşistan bağırarak Uluslar -| Kurumuna koştu.. Cenevrede bu meseleye dair — ne olduğu bu- gün çoktan unutulmuşa — benzi- yen — bir takım resmi şeyler ya- pıldı. Ve hemen akabinde, Mu- solini, kendisiyle Habeşistan ara- sında geçen hususi bir kavgaya Uluslar Kurumunun, burnunu sok. mamasını söyledi. iş karışıyor “Bu suretle iki taraflı olan kav- ga, üç taraflı oldu. ve kavganın esas sebepleri, gözden kaybolma- ğa başladı. Birkaçımız, Ual - Ual i| denilen bir yerde bir şeyler oldu- ğunu silik surette — hatırlıyoruz. Fakat bu memlekette pek az kişi, ne İtalyanın Habeşistana yaptığı korkunç ithamları, ne de Habeşis- tanın kendini korumak yolundaki mukabelelerini biliyor.. “Denebilir ki, bugün Habeşis- tan İtalya le Uluslar Kurumu ara- sında çarpışmıya sebep olan bir kemiktir. Ve Habeşistan bu ara- ga gürültüye gitmek tehlikesinde- dir. İhtilâf şimdi İtalya ile Ulus. lar Kurumu arasında olmak üze- re gene iki taraflr oluyor. İtalya Uluslar Kurumundan — ayrılırsa, Uluslar Kurumu bir kenara çe- kilir de, İtalyanın bu kemiği ra-| hatça yemesine meydan verirse, -| yine ölü sayılır. Şimdi Uluslar Kurumu nasıl kurtarılacak? Ingiltere nasıl davranmalıdır ? “İngilterenin rolü burada ge- Tiyor Byle mi... Eden bir zamandır uğraşıp duruyor. Elde ettiği neti- FHABER — Akşam Postası Samsunda ku- raklık var Tütün mahsulü fena olacak * Samsundan gelen haberler ora- İzmir gazetelerinde okunmuş - tur: * Asarı âtika müzesinden çalı - nan 150 parça Bizans, Venedik ve Osmanlı altını davasına dün asliye cezada başlanmıştır. Bu hâ- disenin iki suçlusu, altınları çalar rak satan müze ambar — memuru Esatla, altınları satın alan sarraf Leon Habif idi. Suçlulardan Eşat hâdiseyi şöyle anlatmıştır.: — Bina dahilindeki eşyalar ba- na teslim edilmişti. Son zaman * larda paraya fazlaca — ihtiyacım vardı. Muhafazam altmdaki ziy- yüzden çok zarar gördüklerini bile dirmektedir. Bir çok kimseler — kuraklıktan diktikleri fideleri sökerek yeni » den dikmektedirler. Geçenlerde yağan hafif bir yağmur — neticeyi değiştirmemiştir. Kuraklık bu şekilde — devam e- derse tütün mahsulünün çok fena vaziyete düşeceği tahmin edil - mektedir. net altınlarından bir kısmını Leon UF AAA A, YA —| Habife sattım. Bunlar âsarı ati - Kocakarı iİlâCI | katan madut olmadığı ve her za. ile l:ln Pi!nldınw temin ı:ı'olıbılıow" 1 için icabında yerine koyabile - Bir berber zavallı | cektim. Bunların satışmdan 3oo.ıı- gencin öÖlümüne —| rabirpara elime geçti. Hepsini sebep olmuş ! de harcadım. Bir berber kendisine müracaat eden bir delikanlıya bir ilâç ver- miş ve sonra bu ilâcı yiyen deli- kanlı ölmüştür. Berber yakalanmıştır. Berber, delikanlıya tatlı nevinden bir ilâç| vermişti. Delikanlı ilâcı yedikten sonra kendisini Agop isminde bir. doktora baktırmış, doktor hasta - neye kaldırılmasını tavsiye et - miştir. Sonra bu delikanlı hastanede ölmüştür. Vücudunda yapılan otopsi a - meliyesinde delikanlının zehirle - nerek öldüğü anlaşılmıştır. Takibat devam etmektedir. — AEZ A AAAT TU Y ce, İtalyan öfkesini, bariz bir su- rette, Uluslar Kurumundan bizim üzerimize çevirmek oldu. Bize fi- len yardım etmek şöyle dursun, U. luslar Kurumunun diğer azaları bu işten kendilerini dikkatle uzak tutuyorlar. Bunlar arasında en ö- nemlisi Fransa, bizim, Habeşlere, Fransız Cibutisine rakip olabile . cek bir liman vermek gibi bece . riksizce teklifimiz karşısında el . bette yardım etmek istemiyor.. “Şimdi bu talisiz mevkilmiz . den çekilmekliğimiz yolunda bazı gecikmiş emareler görülüyor. Ken di başımıza bir Uluslar Küurumu olmaktansa, Uluslar Kurumunun müttehit bir sesle konuşması esa. sı üzerinde sebatla durmaklığımız ve İngiliz aslanının gökremesi — hep bir ağızdan söylenecek evren. sel şarkının — ancak bir parçası olarak görülmesi iyi bulunuyor. “talyava düşman değiliz,r “İşte bu, alınacak salim durum- dur. Ve bu durumdan İngiltere hiç ayrılmamalıdır. Bizim İtal . yayla çekişecek bir şeyimiz yok... Uluslar Kurumu davasının en baş biz olalım?. Çoktandır bellidir ki, Uluslar. Ku. rumu, birinin nasırına basmadıkça hiçbir ayağı kımıldatamaz.. Ni- Son zamanlarda İstanbulun ek - mek işi hergün üzerinde durula - cak ve insanı hayretten” hayrete düşüren durumlar(vaziyetler) gös- termektedir, Dün de yeni öğrendiği - miz bir hakikat günlerden, hattâ haftalardanberi — İstanbul ekmek çeşnisinin çok — bozulduğu, ek- meklerin yenemiyecek bir hal - de çıkarıldığı hakkında yaptığı - muz neşriyatın ne kadar — yerinde olduğunu göstermektedir. Bu öyle acı hakikattirki, bu şehir mislini ancak — genel savaş (umumt harb) gibi bütün bir ci - hanım darlıkla karşılaştığı bir za - manda görmüştür. Türkiye dünyanım dört köşe - sinde buğdayı az — memleketlere buğday satarken, Türk buğdayı bütün dünyada manitaba buğda « yından daha büyük — bir şöhretle anılırken ve daha geçen haftanın çıkı (ihracat) hanesinde buğday gçıkardığımız yazılıp — dururken, bize bu hakikati söyleyen zata çok inandığımızdan, — kulaklarrmıza inanamıyacağımız geldi! .. Bu haberi bize söyleyen ve buğday tecimiyle (ticaretiyle) ya- kından ilgili (alâkadar) olan zat diyor ki: — Urayın (belediyenin) ekmek narhı hakkında yürüttüğü müta » lea arasında İstanbul ekmek çeşni- “L| sinin Orta Anadolu buğdayların - çin “İngiltere Uluslar Kurumu iş-| dan terekküp etmesinden ve Mer- leri bakanı,, diye bir bakan (ÇE-| şin, Tekirdağ buğdayları ucuzla - den) tayin olunsun ve bu, Uluslar| makla beraber Orta Anadolu buğ - Kurumunun nalçalı kundurası ro-| dayları ucuzlamadığından ekmek Künü oynasın?,, fiyatlarının indirilemediğini oku « Italya gümüş para- dum. Evvelâ bu işten anlayan ı::r:z kaldınyorı'mh hereks bilirki memleket buğday - 3 Ç(ALA.) —Resml ga: içi: İ 20 ve 10 liretlik gümüş paralarım kal | Farlı aşük ll l bkius dırılarak yerlerine onar liretlik kâğrt ğ p ç. eeei paraların konulması hakkında bir e -| Man öyle ekmekte iki kuruş fark - mir çıkmıştır. Bu kâğıtlar bir milyar | €ttirecek bir fiyat değişikliği gös - 850 milyon liret tutarındadır. termez. I2 TLMMUZ — 1935 İzmir müzesinde bir hırsızlık. 150 kıymetli ziynet altını çalındı Sarraf Leon Habif mahkeme- * de şunları söylemiştir: Bu zatbana —müracaat eede- rek bazı altınlar satmk istedi. Ken disi pazarcı olduğunu, bu altınları köylerden satın aldığını söylüyor- du. 15 parça altın satın aldım. Bu adam altmları getirdikçe nereden aldığını soruyorum. Eğer bunların hırsızlıkla elde edildiğini bilseydim; satmnm almaz” dım, Suçlu Esat, sarraf Leonun hü- viyetini bilerek bu altınları ken - disinden satın aldığını söylemiştir. Bundan sonra ifadesine müra" caat edilen âsarı atika müzesi di- rektörü Bay Salâhddin, Mayıs a * yınm 25 inci günü yaptığı teftiş surasında 150 altımın yerinde yel- ler estiğini gördüğünü ve işi za * bıtaya haber verdiğini söylemiş - tir, Muhakeme, bazı şahitlerin cel bine kalmıştır. Belediyenin kontrolsüzlüğünden Ekmeklere arpa ve yulaf karışıyor! Buğday işini iyi bilen biri diyor kli: Ekmeği iKi kuruş pahalı yememize hiç sebeb yoktur! bakmalı: Acaba Ura- yım:lrriymîn) ekmek ı,lır;;ıl: uğraşan makamı son zamanlarda İstanbul ekmeklerinin içine azim miktarda yulaf ve oldukça — arpa karıştırılmakta olduğunun farkm- da olmuyor mu?, Şehrin muhtelif semtlerinde bir “çok fırınlar halka yulaflı ve ar - palı ekmek yediriyorlar., Hattâ ekmeğe beyaz mısır unu karıştır » manın da yakım olduğu şimdiden görülüyor. İşte bir tarafta — dağlar gibi yığılmış buğday stoku ve olduk - ça iyi bir rekolte, beri — tarafta yulaf ve arpa ile karışık ekmek yiyen halk!... ,, Balıkesirdenibret alalım Balıkesirde çıkan (Türk Dili) gazetesinin 10 Temmuz tarihli sa» yısından: Ekmekler ucuzladı Zahire fiyatlarının inmesi do - layısiyle ekmek fiyatları da yirmi para - ucuzlatılmıştır. — Francala on, ikinci nevi ekmek sekiz kuru - şa satılmaktadır. Bu seneki vari- dat iyi Ankara, 11 — Finans Bakan lığı Haziran ayı içindeki tahsilâtın sonunu , 1931 mali senesinin Haziran ayına nisbetle bu Haziran ayında 400 bin liralık fazla varidat te min edilmiştir. HABER istanbulun en çok saftılan hakikl'akşam'gazetesidir lânlarını HABER'e verenler kâr ederler. fi eaekdadti zi N BŞ SAĞ L EYAN N Lam Mf e