Reşad Enis edebiyatımıza ye ni ve çok değerli bir eser daha verdi; “Gece konuştu,, “Kanun namına" ve “Gönk vurdü,, e80i leriyle değeri hakkında edebiyat karilerine bir fikir vermiş olan Reşad Enis'in bBe yeni romanına deir uzun uzun — yazmaktansa “Gece konuştu,'nun, başlı başına bir hikâye teşkil edebilecek olan, bir parçasını iktibas etmeği ter cih ediyoruz. Romanın güzelliği hakkında yalnız bu parça Bile bir fikir vermeğe kâfidir. Büyük caddede, Ağacamiinin tam karşısına rastlıyan sokaktan giriniz. Bir sobacı kahvesinin bulanık camla> rından dökülen loş bir ışık, çamurlu sokağın çöküntülü kaldırımlarını ya* Ti aydınlatıyor. Ve, Beyoğlunun bur: nu dibindeki bu kapkara sokakta, boylu boyuna düşmemenize hizmet © den, cobacı kahvesinin bu otuz mum* luk lâmbasıdır. Çok ilerlemeyiniz. Hemen sağdaki köşeyi kıvrılmız. Aydınlık yok. Dik: katli hasmağa mecbursunuz. Kaldr rımlar çarpık çurpuk ve çıınur_lııdur. İşte, attığınız adım boşa gitti. Sende lediniz. Ürperdiniz. Ne yazık ki, mu: Yazeneyi temin İçin kuvvetle bnıuın niz ayak da boşluğua raştladı. Dizüstü düstünüz. O güzelim pantalonunuz berhat. Fakat.. Vacık vıcik çamur yIr ğimı, diz kapaklarınızın incinmesinin de önüne geçti. Şükrediniz. Ki:ıl y:eçkulı. kimi alçak; kimi çok yüksek, kimi çok alçak.. Kimi balkon: lu, kimi çıkmalı taş hllıılırıı'ı yüz yü- ze bitiştiği bu sokak, ne garip soLııx tır! Işık yanan bir pencere göremi- yorsunuz. Ne bir ses, ne bir soluk... | Bir yabaneı ilk görüşte sanır ki, Be- J'oğlııınıııı bu daracık sokağında insan olurumz. $t ki bir İstanbullusunuz. Bu so 1 gelişiniz ilk olsa bile, pek âlâ| » l cerelerinden bir dam” Diğek sızmıyan kapkara taş — binala- Fin İçinde, gece yarısından sonra bu Sanfte bile bin bir ayıp işleniyor! Belki, Şşu sıvaları dökük, ufak pen:> Cereli bodur evin namuslu kızı, Be Yoğlunun en tanımmış terzisine dikti- rilen robunun hesabını ödemek için, arkasma takıp sürgülediği erkeğin koynunda, boyundan büyük günaha Biriyor. Dolki şu evin şu katını, bu gecelik, kvt:ısmı Alüstan hir genç kadın kt Taladı. : Belki gu yarı kübik yeni Bimayı, Meshür ve kibar bir randevutü'tşieti | Yor. Şu er bir gizli kumarhane... Şu ça & altı gizli bir kerhane. Size tarif ettikleri yer şurası ola: cak. Perdeleri inik pencereler, geniş: Bize öyle demişlerdi. Taş katları sayı- | Yorsunuz: Tamam. Taş merdivenler. Geniş demir kapı Size söyledikleri | *İsçi kumarhanesi, mutlak burasıdır. | Nitekim, demir kanatların üzerinde dolaşan avuçlarınız da, bir zile, bir Yngırağa rastlıyamadı. Bu haftanın Parulasını hatırlıyorsunuz; belki ay- hi zamanda kirk haramilerin masalr Di: “Açıl susam, kapan susam!,, /— Demir kanada, — biribiri üstüne Gört, sonra az fasılalarla iki vuruş | Yapılacak: Tak tak tak tak. Tak, Tak, | Bu bitti. Kulak verdiniz.. Hafif &yak tıpırtıları. Kısık bir ses: — Kimsiniz? — Ben, tahtakurusu.« Bu da bitti. Kapı aralandı. sizi içe- alan adam, büyük kapının kol de- Mirini çoktan dayadı. Bakınıyorsu huz. Yüreğinizde bir helecan. Sağda, VEstiyerin yanında cıgara — tablasına zer bir sehpa. Altında bir kitap Şayalı. Gelecek haftanın - parulasmı U kitabm arasından öğrenmek kabil- dir, Ala,. ö Ayaklarınız, dokuz basamak — taş #rdivonin yol halılarına gömülüyor. n tre loş. Fakat, mükemmel mobilye: dmî*k'"“ salonunun ıviulerlndıni ğllen ışıkla gözleriniz kamaştı. | izden çok şık bir garsonun arka: A, kumar oynanan geniş salona VA l—*l geçiyorsunuz. Parlak bekleme salonu- pun yanında burası ne kadar sönük, ne kadar karanlık! Güneşli bir dara: çadan, birdenbire, bir mahzene inmiş gibisiniz. Gözleriniz kıpışık. Yeşil a- bajurlu masa lâmbalarının loş aydın- lığına neden sonrâ alışacaksınız. Bt rafmızı gözden geçireceksiniz. Ne çok duman vardır burada? Ne çok cıgara içilmiştir! Duvarlarda biribirinden birer saniye bile fark etmiyen üç bü-| yük yuvarlak saat.. Üç masada Üüç grup poker çeviriyor. Onlar sizin gi- bi esnaf takımındandır. Ve, bütün bir sene biriktirdikleri para ile burada şanslarımı deniyorlar. Biraz sonra, siz de, o gruplardan birinin arasına karışacaksınız. Belki kazanacaksınız. Belki vereceksiniz. isi biribirine pek yakındır. K Boyalı, y ı bir kadın —bir mama— ne zamandır masadan masaya dolaşırak pokerci- leri Lrlik edip dure,or. Kazanıyor- sunuz değil mi? Çok geçmeden, sahi- den hoşunuza gidecek, aklınızı, fikri- nizi çelebilecek bir genç, bir güzel ka- dini yanıbaşınızda göreceksiniz. Ne gşeker, ne fıkırdak — şeydir! Varımızı yuğunuzu o güzel yosmanın uğruna harcamak için ne büyük bir istek du- yar ve oyunun kazançla bitmesini ne büyük bir sabırsızlıkla beklersiniz! Nihayet işte oyun bitti. Elli beş li- ra kazançtasınız. Mükemmel — şey... Evvelâ kumarhane sahibine oyunun devam ettiği üç buçuk saat için —ye- ni kâğıd açıldı— saati birer liradan hesaplanacak —üç buçuk Jira vere- ceksiniz— İçtiğiniz kahveler bir bur buçuk Hralıktır. Bunu da ödediniz. Haydi şimdi yukarı marş marş. Fıkır- dak, yosma kadının yatak odasına... Üst söfada rastlıyacağınız süslü ka- dınların gözlerinde, güzel eşinizi çe- kemiyen bakışlar vardır. Nihayet, sabah. Çıkış. Gece kazan- dığınız elli beş. lira uçmakla kalma- g'î'ı'ı'ı'.'â'ı"ıığy.'%.’îı#ım'mı.» tür. Nasıl, antrede cıgara — tablasına benzer sehpanın altındaki kitaptan, gelecek haftanın parulasını öğrenme- ğe niyet var mı? Reşad Enis Troçki suikast- ten korkuyor Yugoslav ga- zete'lerinin yaz- dıklarına göre, Bolşeviklerin ecs- ki harbiye komi- eeri Troçki son zamanlarda has- talanmıştır. Dok. torlar yaptıkları muayene netice sinde kendisin- de âsabi bir ra hatsızlık — bul. muşlardır. Bu hastalık Troçkinin gdaimi surette bir suikasltan kork. ması neticesinde husul bulmuş- tur. ARRRTTAL UAT < Hayatın neşesi dinç olmaktır. HORMOBiN Tabletleri Yorgun vücutları dinçleştirir iktidarsızlığı Bel gevşekliğini giderir, —yaşamak — neşesin: iade eder. Eczanelerde bu'u pur. İstanbulda fiati 150 Kr. Tafsilât iç'n Ga'ata Posta kutusu 1255 : z HABEK — Akşam Postas. mYunanistanda TAYYARE ve OTOMOBİLLE BİR GEZİN Tİ oe No, go FERSETMNNRNKİLNlen Anlatan: Ahmed Ekrem smemesl ğ | Azgşın ırmağa dizgin vurulmuş, Altınova canlandırılmıştı Otomobille Make- donyada gezinti Selânikte bir otomobil kiralı- yarak Türk ve Arnavutluk sınır- ları boyuna dolaştım. Yollar fena değildi. Yunan hükümeti yol inşa- atına hummalı bir faaliyetle sa- rılmış bulunmaktadır. Selânikten saraya kadar - oto - mobil trenden daha hızlı gider. Fakat biz Doyrana doğru demir- yolunu takib ettik. Doyran da Yunanistanla Yugos- lavyanm ortak oldukları göle na - zırdir. Lölün kenarında kadın er- kek gece balıkçılığı için gündüz - den ağ ve oltalarını hazırlamak - taydılar, Buradan sadece bir patika şi- mal sınırlarına müvazi gider. Bulgaristanın payıtahtına doğ - ru giden kayalık yolu arkamızda bırakarak — Siderokastronun dağ la:yelerini Saraya giderken geç - tik. Sarayda minareleri yıkılmış bir | camiin önünde otomobil yolu bit- mektedir. Bu cami şimdi bir si- nema binasıdır. Duvarlarında ta- nıdığınız sinema yıldızlarının re - simlerini ve afişlerini görürsünüz. Yeni göçmen evleri eski şehri kaplamakatdır. Burası ile deniz “Tizasyon mmî çilebilecek binlerce hektar verim- li toprak ilâve edecektir. — Azgın ırmağa da dizgin vurulmuştur. Sarayla Drama arasındaki yol girintili çıkıntılı, yamrı yumru ve kocaman — hendeklerle doludur . Kuru mevcimlerde otomobiller bu- radan, çiçek hastalığından çekini - | yormuş gibi kaçarlar.. Şiddetli bir yağmurdan sonra da boyuna yer değiştiren bu çukur ve hendekler dipsiz birer çamur deryası halini alır. Saray gibi Drama da çok hızlı bir gidişle genişlemektedir . — Ve başlıca tütün şosesi buradan Ka - vala limanına uzanmaktadır. Kavalaya giden yol, eski Fillipi hrabesine hâkim tepenin eteğin - den dönmektedir. Bir vakitler Ma- | | Adriyatik'den Ege denizine kestirme yol: Korent kanalı Sekiz kilometre uzunluğunda ki bu su yolunun yapılması Roma- lıdlar tarafından tasarlanmış, Fran sızlar işe başlamış ve 1893 de Yu- nanlılar tarafından bitirilmiştir. Bu su yolunu kullanan gemiler, Kefal- |lenia ile Pire arasındaki 732 kilao metrelik yolu 328 kilometreye kı- |saltırlar. Kanalın genişliği 23 met re, derinliği 8,5 metredir. Ancak buranın akıntıları arasıra çok tehli keli olur. YUNANİSTANİN BAŞLICA | Avrupalı alıcılar şiddetli rekabet- TÜTÜN LİMANİ ler yapmaktadır. ' Yunanistanda — tütün inhisarı Kvalanın gece manzarası, bil - Bia ae kkrç ; mem neden bana Kaorsikanın Bo - yoktur.. Hükümet vergileri bând- nifaçyo şehrini hatırlattı. Orası gi- | ;3;:::’:;::; vl:uı:ıl:ı:ıı.yrüıd:n:lin bi dört yanı denizle kaplı olan bu Dir ösa b L şehir yükselerek sanki esrarlı bir I :: _n;'ble"l-ııl—;?:r;ıbun’; huhıl';n ğ kalede nihayet bulmaktadır. oi lammare DK çi Z ormer d Ş . | ğu gibi Yuannistanda da tütün Sonra ana toprağa — kule gibi | durumunu çok sarsmiş bulunmak- yüksek kemerli bir su köprüsü ile balan, bağlanmaktadır. Geri olan nakil — vasıtaları da Kavala ile Kzanti arasında Yu- | tütün ticaretine zarar vermekte - kedonyalı ikinci Fillip civardaki | Nanistanın en iyi tütün yetiştiren | dir. Kavalada tütüne verilmekte- altın madenin korumak için bura- | toprakları vardır. Burada toprak- sını tahkim etmişti. Burada hâlâ kocaman bir kaç | Sins tütün yetişmektedir . En iyi duvar harabesi eski Fillipi şeliri - | yaprakları Amerikalılar satın al - |nin yerini göstermektedir. F Peloponnes yolu üzerinde beşik Bu beşik omuza asılır, duvara |odunları taşımıya yarar, tarlada çu val yerine de kullanılır. olan fiyatın yarısı manda nakli - yatına gitmektedir. Yavaş ayaklı mandaların çektiği arabalar, kuru ve yağmurlu — mevsimlerde tütün yapraklarını içerden, deniz kıyı « sındaki manipülâsyon fabrikala » rına taşımaktadırlar, TRAKYADAKİ TÜRKLER Kzantiden doğuya doğru müba- deleye tâbi tutulmamış Türklerle karşılaşırsınız.. Her nedenso bu Türkler terakkiden mahi'üm bira - k'ılmıkudır. Şimdi Türkiye de gö- rülmeyen beyaz sarıklar buradaki yaşlı ve sakallı Türklerin başıtıdan hâlâ atılamamıştır. (Devamı var) la güneşin vaziyeti sayesinde iyi makta, ikinci yaprak için de (K eli HABER Istanbulun en çok satılan hakiki aksşam'gazotosidir ilânlarını HABER'e —— ; Verenler kar edarler. K P Fayrsk ea Bra salıncak ve her şey taşıyan kap bağlanarak salincak olur, toplanan İ