Türklerin en eski sporu Atcılık-binicilik Son ay Almanyada tam bir zafer kazanan subaylarımız, her gün bir az daha ilerliyorlar Memleketimizde en çok emek ve- rilerek hevesle çalışılan yaya spaorlar- da yabancı memleketler sporculariy- Je meydana gelen karşılaşmalardan ötürü yapraklar dolusu yazılar çiziş- tirilip dururken henüz bir kaç yıllık varlığı olan Kevelsel (*) sporumuzun Nis'de ondan sonra da Ahen'deki ar- sıulusal müsabakalarda elde ettiği sonuçla (netice) güzel başarık (mur vaffakiyet) karşısında susmağa kat- Tanamıyorum. İşi mübaligasızca işit- | memiş olanlara duyurmak, bunun önemini ( ehemmiyetini) bilmiyenle- re göstermek için, benden evvel bu-| nun üzerine yazmış olanlar arasına katılmak cesaretini, bu en yeni fakat en verimli olan sporumuzun bugünkü eksikliklerimiz sırasında doldurduğu yerin değerini vermemiş olmak ıx'!l'ıiı güç bağışlanır bir saygısızlık işleme | mek kaygısında buluyorum. Bildikle- rimi dilimin döndüğü kadar anlatma- a çalışacağım. Herhangi bir işde beklenen cun (neticenin) nmaç İster iyi, sonu- ister fena çıksın, maddi, manevi, cismani ve akli bir takrm vasıtalarım, unsurla- yın ve sebeplerin iyi veya kötü tesir- Jeriyle meydana geldiği bilinmiş bir şeydir.. Bu — düşünüşle — Kevelsel sporumuzun mütalâasında lüzumlu olan ele gelir unsurları teşkil eden bahisleri birer, birer gözden geçirip nçarak şimdiye kadar yapılmış olan, şimdiden sonra da yapılması lâzımge- len şeyleri tayin ve tesbit edilmek ü- zere, sıralıyacağız, Tâ ki bu spor ko- lunun kemiyet ve keyfiyet itibariyle mahiyeti kendiliğinden meydana çık- sın, L kurulduğu tarihe bakılımnca Kevelsel —sporumuzun henüz çok yeni olduğu anlaşılır. Bi ğin spo- ral (**) kısmı süel (askeri) kurum tarafından 1930 sonlarında Kevelsel spor arsıulusal federasyonu nizam- larıma uygun olarak at müsabakala- rina çalışmağa başlanmakla 1910 da açılan binicilik mektebinde kurul muştur. Bunun üzerinden henüz dört buçuk yıl geçmiş, geçmemiştir. Bu kadar kısa zamanda iyi bir iş görmek imkânsız değildir amma - ba- şarılması umulduğundan çok artık bir güç harcına bağlı kalmış zorlu meselelerden olduğu halde binicile rimiz böyle bir “zoruna bozuk oyu- nu,, uluslar kupasında Üüçüncülüğü, Ren kupasında da birinciliği kazan makla başarmışlardır. Bunlarr düşünürken dört buçuk | yıldanberi hocaları bulunan uzman (mütehassıs) Mö, Tatonun Nise- git-| meden evvel kendisiyle görüştüğüm zaman sorduğuma karşılık : “— Emeklerimizin boşa gitmediği ni görmek zamanı yaklaşmıstır sanı yım.,, dediğini ve bu mütevazi cümle ile, yetiştirilmesine emek verdiği ta-| kımımızın kabiliyetine inanmı anlat. mak istemiş olduğunu hatırlatmak- tan kendimi alamıyorum. | 2 — Kevelsel sporumuzun ku- rulduğu günden şimdiye kadar yalnız | arsıulusal alanda (sahada) yapılan | temaslara baktığımız zaman — bunla- rın, maksadı temin edecek sayıda ol- madıklarını görürüz. Üç buçuk yıl içinde altı müsabaka yapılmıştır. Bunlardan başka Anka- ra ve İstanbulda yapılan 6—7 yerli müsabaka vardır. Fakat bunları say- | mıyoruz. Çünkü arsrulusal müsabaka ile sade bir müsabaka arasında bazı farklar vardır. Böylelerinin, mümkün olduğu kadar çok müsabaka yapmak- la kazanılan müsabaka kabiliyetinin olgunlşmasındaki tesirleri pek azdır. Halbuki kazancı sağlıyan (temin e- den) müessirler arasında iİstihfaf e- dilmez bir âmil olan kabiliyet, bir ta- kım hususiyetleri taşıyan arsıulusal temaslardan daha başka kıratda ka- zanılır. Bu, biniciler için olduğu ka-| dar binekler için de böyledir. 3 — Türk takımiyle öteki ulus ta- kırmları arasında yapılacak mukaye- se, 6 arsrulusul müsabakada ve bik hassa, bizden başka, 10 ulusun girdiği uluslar kupasında bizim takımımızı rakip takımlardan ayıran farkın pek büyük olduğunu gösterecektir. Sporun her kolunda, hele Kevel- sel (*) sporda yenilik ve eskilik me- selesi çok önemlidir. (Mühimdir). Yalnız bu yanı kâle almak bile farkı açıkça anlatmak için yeter. Onların en yenisi bizimkilerden en aşağı altı yıl daha eskidir. Bizimkilerden başka on ulus binicisinin kıdem müddetini alarak toptan yapılacak orta bir he- sapla rakiplerimizin, bir kaç istisna ile, her zaman ayni şahıslar olmak üzere, on üç yıldanberi bütün faali- yetlerini bu işe hasretmiş biniciler ol- dukları anlaşılır. Hemen hepsi asker- dir. Devlet bunların, ordudaki hiz- metlerini, başka hiç bir iş görmeden yalnız Kevelsel spora — çalışmak suretiyle yapmalarına müsaade et- miş, bu sayede yıllarca hep ayni İşle uğraşmanın sağladığı uzla (ihtisas) her biri, gerek atcılıkta gerekse bini- cilikte birer uzarman (ince san'at- kâr) olmuş insanlardır. Bir bilgiden ziyade bir ar (san'at) ve bilim (marifet) olan atcılık ve bi- nicilikte görgünün ve deneğin (tecrü- be) önemi (ehemmiyeti) düşünülür- | se, iş başarığı için rakiplerimizce dol- durulan bu şartın ne kadar gerekli olduğu kolaylıkla anlaşılır. 4 — Otomobil, kotra, tayyare bunlara benzer daha başka makineli vasıtalarla yapılan yarışlarda olduğu gibi, canlı ve dolayısiyle kendine gö- re bir iradesi olduğu için daha önem- li (ehemmiyetli) olan at gibi vasıta- lar kullanılarak yapılan yarış ve müsabakalarda baş rolü vasıtanın oy- nadığı ve bunun, otomobil yarışların- da yüzde 75, kotra yarışlarında yüzde 60, tayyare yarışlarında yüzde 75, at yarışlarında yüzde 90, ve at müsa- bakalarında da yüzde $0 nisbetleriyle gösterilen başarık (muvaffakiyet) ü- zerindeki tesirleri belirmişken, Türk takrmımın atlariyle, karşılarına cılıı—W rılan atların evsafını, top yekân gö: den geçirmek, yürütegeldiğimiz müta- lâanın temel unsurunu teşkil eder. Kriteryom (***) olarak ele aldığı- mız “Uluslar kupası,, na girmiş olan atlar, kan İtibariyle bizimkilerden farklı değildiler. Çoğu İngiliz—Arap kırması yahut yarım kan, bazıları da safkan'dılar. Bunların cinsleri yetiş- tirildikleri memteketin İsmiyle anılır, Sıra bizim atletlerle ötekiler ara- sındaki biçim ve arıklık farkına ge- Tince iş değişir. Yetiştiriciliğinizde a- rıklama (****) henüiz başlamis olduğu için bizimkilerin, ne biçim ne de atla- ma kabiliyeti itibariyle rakipleri ka- dar elverişli olmadıkları muhakkak- tır. Bizde şimdiye kadar arıklama yok- ta. Hayvanlarımız gelişi güzel yetiş- tirilirdi. Halbuki Avrupalılar bununla uzun zamanlardan beri uğraşmakta- dırlar. Bu sayede rakiplerimizin bi- nekleri, atlayıcı ailelere mensup yüz- lerce at arasından seçilip ayrılmış ol- mak üstünlüğüne malik bulunduktan başka bazı istisnalarla, tıpkı binicile- ri gibi yıllarça, yalnız bu işde çalıştı- rılarak ve her yıl en aşağı dört, beş müsabaka yaparak yelişmiş usta at- Tayreılardı. Yalnız, gösterdi; yısiyle ileri sürdüğümüz bu hükme uymıyacağından takımımız binekleri arasında Kısmeti istisna etmek lâzım gelir. Bu ulusal yetiştirmemiz bey- gir, boy ölçüştüğü hemcinslerinden pek de aşağı Ahendeki haşarıklariyle, normal olarak kolaydan zora doğrüu dalma artan bir ilerleyişle, yaradılı- şındaki kabiliyeti açığa çıkararak is- pat etmiş bulunuyor. Onun 1931 son- Tarma doğru başlamış olan müsaba- ka mesleğinde daha güzel işler göre- ve| kabiliyet — dola-| bileceği umulabilir ve bugünkü lığı, yalnız sporal alanda - (saha- da) değil ayni zamanda ileride ken- di gibi daha bir kaç tane değerli at- layıcıların yetiştirilmesi hizmetinde kullanılacak — olan — anababasının (ebeveyn) iyi yaratıcılar olduğunu belirttiği için arıklama alanında da büyük bir kazançtır. Tesadüfen çiftlestirilen iki damız:- lığın dünyaya getirdikleri yavruların gösterdikleri kabiliyetten —nnaba- Tarına— aile başı ününü kazandıran meselâ Orlof'lar gibi canlı bir örnek gözümüz önünde durup dururken a- nababasının Kısmetin de bir gün me- aelâ “Kısmet,, yahut “Karacabey,, a- yar- diyle amılacak bir atlayıcı ailenin başları olmıyacakları iddia edilebilir mi? Yetiştiricilikte güzel tesadüflerle doğup bugün tanınmış olan ailelere rastgelinmektedir. Onun için Kısmeti yaratan damızlıkları iyi saklamak ve onları kendi aralarımnda tekrar, tek- rar çiftleştirmekle beraber aygırı başka kısraklarla da birleştirerek de- nekleri çoğaltmak ve bunda ısrar et- âa unsuru olarak ele aldığı- mız bu bahislerin tetkikinden, Ke- velsel takımımızın hiç bir müsabaka- da rakiplerinkine müsavi şartlarla boy ölçüşmüş olmadığı anlamı çık- yor, bu hale göre de bu önemli sporal başarığı (ehemmiyetli spor muvaffa kiyeti) — yücuda getirmiş olan şeylerin neden ibaret olduğu anlatılmış olmuyor. İşte sahne arka- sındaki aralıklarda nasıl çalışıldığı- nr, nelerle uğraşıldığını, eldeki — vası taların nelerden ibaret bulunduğunu bilen bizlerin gözümüzde, o güzelim başarığın (muvaffakiyet) değerini bir kat daha arttıran asıl mesele de bu değil mi? Fakat Alman &poral yazıcılara: “Türk takımı bir bomba gibi patla' dı!,, dedirten binicilerimizin eksik va” sıtalariyle, barış yolunda çetin rakipr lerle boy ölçüşürlerken mensup ob dukları ırkta hiç eksik olmryan inar, onur, yiğitlik, savaşganlık gibi hef yerde her işi başarmak için gerekli olan manevi kuvvetleri ve her ulusun” kinden daha üstün irsiğ binicilik ka” biliyetleri vardı. Nisten Ahen'e kadar yaptığı ml- | sabakaların, genel bir hesapla, — bir | | L acilik, bir 2 ncilik, iki üçüncülük, bir 5 incilik, bir 7 incilik, bir 20 ncilik olarak beliren sonuç, Kevelsel takımi” mızın umulduğundan çok kısa bir za" manda daha parlak işler — görmeğt | namzet olduğunu gösterir, Bu güzel başarık andacmmı (muvaffakiyet ha" ftırası) sporumuz tarihine katan spof erlerimizi (spor adamlarımız), hocs” larını ve müdürleri Bay Cevdetl” M& Taton'u tebrik ederiz. Barşal Kevelset — ata mütcallik Fransızca * “Hippigue,, —İn karşılığ! (**) sporal — spora mütteallik Fruf sızca “eportif,, in karşılığı. (***) Kriteryom — muhakeme t* takdiri müsald — kalınmağa yarıyo! Şey. (****) Arıklama— Çiftleştirilecek ayt'? | ve kısrakların ve bunlardan doğac en iyilerini devamlı bir tarzda temi” liyerek seçip aytrma sureliyle mutl” ven bir işe en elverişli olan hayvanli? | v bulup, bunlardaki mümeyyiz evstf! tesbil ederek ve tereddiye uğratmıy? rak muhafaza — etmeğe — yarıyan İ* | Fransızca (seleetion) un karşılığı. )