Palavra şampiyonu : Palavra atmakta pek meşhur « dur. Yaktiyle Afrikaya yaptığı ya, pıp yaptığı pek malüm — değil ya, neysel.-seyahat — hatıralarını an- latırken: — Orada öyle müthiş bir sıcak vardır ki, dedi, hazır lop yumurta | yumurtlamasınlar diye tavukları buz içinde saklarlar.. | Pesin pazarlık! ! Seyahata çıkacaktı, biraz hay - lazca olan çocuğunu — çağırarak | mükemmel bir dayak çekti.. Bu sr rada karısı geldi: — Çocuk bir şey yapmadı. Ne | diye dövüyorsun?, Cevab verdi: — Öyleamma ben seyahatte iken kimbilir neler yapacak?. Kadın — Bazan evlenmeği dü- şünüyorum. — Hakkınız — var. Bu terakki asrında hiçbir şey imkânsız değ'l- dir. hastalığa teşhis koya — Mütereddidim. Ancak feth kararımı vereceğim. — Doktor, Anaforcu — Azizim, birahanenin — yeni patronu hiç de sevimli bir adam değil... — Niçin? İyi bir adama benzi - YOre — Yok canım.. İnsana öyle bir | bakışı varki.. Meselâ dün akşam, birahaneden çıkarken bana sanki | içtiğim şeylerin parasını vermemi- şim gibi baktı.. — Peki sen ne ypatın?. — Ben de ona, sanki içtikleri - min parasını vermişim gibi bak - tıml.. Çocuklar arasında Çoçeklar muharebe oyunu oyna yacaklardı . İçlerinden - tahtadan bir kılıcı ve bir mantar tabancası olan biri generalliğe geçti ve emir- ler vermeğe başladı: — Sen şu sipere geç!.. — Sen düşman olacaksın!.. Bu sırada — mini mini bir çocuk yaklaştı, o da oynamak istiyordu. General, küçüğü yukarıdan aşağı- ya bir süzdü, pek küçük ve zayif gördüğü için harpte işe yaramıya- cağına hükmetti. Fakat herkesin de bir rolü olmak lâzımdı.. Düşüm dü ve emrettit — Şöyle kenara geç, harbetme.. Sen harbi ilân eden adam olacak - Sm!... » Kadınların yaşı, Bir otomobil kazasına uğramış - lardı. — Karı koca polis kamiser - liğine giderek şikâyette bulundu - lar, Komiser sordu: — Size çarpan, karınızın yara - lanmasma sebeb olan otomobilin numarasını biliyor musunuz?. Erkek atıldı; — Evet.. Otomobilin numarası, garib bir tesadüfle karımın doğ - duğu seneyi gösteriyordu, aklımda kaldı. — Aman kocacığım! Şoföre de yazık.. Söyleme daha iyi.. bildiniz. mi? imeyt ameliyatından sonra kat'i Kadın — Bak, bu sene yeşil renk gene modaymış.. $ — Moda çıkarmak için insanın muhakkak kibar olması lâzım de gil... Baş açık gezmek modasın: AASEER A VA Dalgıç (sudan çıkarken) — ey- vay! Yağmur yağıyor. Şemsiyem Yılan oynatan adam İtalyan ma- Bir kır gezintisinden dönüşte.. «i Ziyafete davet Ahmed, yolda arkadaşı Mehme- de rastladı: — Bugün yemeği beraber yiyo- ruz değil mi?. — Hay hay.. Ne münasebetle?, — Benim doğduğum gün de o - nun için.. Kabul ediyor musun?. — Tabit... . — O halde hemen şimdi evine git de karrmla çocuklarım ve be « nim için de yemek hazırlasınlar. ÇA Kabahat erkekte Karı koca kıra gezmeğe gitmiş « ler, fakat müthiş bir yağmura tu -» tularak sırsıklam — oldukları için gezinti burunlarından gelmişti.. E- ve döndükleri zaman kadın, koca: sına çıkıştı: — Kabahat hep sende . — Aman karıcığım, — gezmeğe gitmemizi isteyen sendin!.. — Öyle amma sen de hemen kabul ettin, Eğer kabul etmesey - din ıslanmayacaktık!.. Misafirlikte Misafir, evin yemeğini methede- ede bitiremiyordu: — Böyle güzel bir yemeği nadi- ren yedim. Evin çocuğu atıldı: — Biz de öyle!.. — Çöpçü gelmiş, bayram bahşi- şini istiyor. » — Bugün bayram değil ki.. Bay ranta daha aylar var. — Evet ama, sizin çok hasta ol- duğunuzu işitmişler.. — Doktor, kocamı muayene etse niz iyi olacak. #ırlaştı. — Ya! Sakın kendisinden yeni — Doktor, hastalık göğsümde bir elbise istemiş olmayasınız? Tokatın üstüne ? reçel | | Küçük İzzet —tatlıyı pek sever. Anmnesi görmediği zamanlarda re - çel kavanozuna parmağını batırıp gizlice recel yemek âdetidir. Anne — si onu bu huyundan vaz geçirmek için her yakalanışında mükemmel bir tokat âşkeder. Geçen gün İzzet annesinin yanma gelerek: — Amnne, bana bir tokat vur! de- di... — Niçin?, — Reçel yeyeceğim de.. Reçel yedikte nsonra tokat iyi olmuyor.. At martinl!. İki eski atlet arasında: İ — Şimdiki rekorlar da rekor mu | metre atlardım!.. — O da iş mi?. Ben gençliğim -« de atlayacağım — vakit ceplerime kurşun kordum. Sıçradığım zaman çok havalanmıyayım diye!.. Öyle amma. Küçük çocuk koşa koşa dükkâm dan içeri gridi, telâşla sordu: — Siz dışarıdayken dükkânımi muhafaza edecek birisine ihtiyacı" nız var mı?. — Hayır oğlum, zaten dışarıy$ İ çıkacak değilim ki.. — Amma karınız denize düştü!