, HABER — Akşran Posfası Yazan: KADIRCAN KAFLIİ No. 22 Ğenç kız birdenbire atılmış, Marki- nin kalbindeki hançeri kapmıştı.. Fernando çirkin bir sırıtma ile Böenç kızı geriye itti.. Genç kızın eli gerile gerile bir - denbire boşanan bir yay gibi ileri fırladı.. Markinin belindeki altın saplı hançeri bir çekişte çıkardı... — Yol ver.. Yoksa!. Diye homurdandı. Fakat Fernando birden topar Tanmış, genç kızın elini bileğin - den yakalayarak bütün kuvvetiyle sıkmıştı... Fernando önce sasmış, sonra e kızarmış ve en sonra yüzünü kor - kuç bir canavarın anğınlığı kap- İamıştı. Gözlerinden yıldırımlar saçarak genç kıza bakıyordu. Dişlerinin arasından, kaba ve | kin dolu bir sesle şunları söyledi: | — Çok iyi!.. Demek ki bunu da Yapacaktın ha!... Böylelikle ben 'den kurtulacağını mı umuyosun ? Zavallı!. Mademki zındanda Yatmak, öldürülmek bile — benim kâfim olmaktan daha iyidir. Sana' vereceğim.. Anlıyor musun? En 'üğünü.. . Genç kız sıkılan bileğini diğer eliyle ovalıyor, üzüntüsünden için için ağlıyordu. Gözlerinden akan yaşlar, solgun Yanaklarından elbisesine düşüyor, 'Oradan da yuvarlanarak — döşeme 'taşlarının üzerinde, rast gele atı - İan inciler gibi bir kaç saniye par- Hıhınııııyıydqlılqoulı. Fernando homurdana homurda- Ha devam etti: — Bu odadan dışarı çıkmıya "tl edilmiş bir mal gibi ilk iste - Tdiğim dakikada herşeyi — yapa - hıİlıliıı.. Fakat seviyorum.. Çıl Bin gibi seviyorum.. Bunun için ki- lize de, İsanın önünde brleşinceye F gene bir şey yapmıyacağım “akat artık senin de buna razrol - Manı beklemiyeceğim.. Zaten her #ey hazırdır. Önümüzdeki pazar Sünü kilisede nikâhrmız kıyılacak Ve karrm olacaksın! .. - — Ümit ederim ki gelin elbise İği giymemekte ve merasimde bu- israr etmezsin!.. — Edeceğim... — Kırbaç, seni yola getirir. Fermando sert adımlarla kapı Tan çıktı. Beatris de çıkmak - için ileri a , H, ti H!rlhl kalın kapı, bir anda çı- idi, kapandı ve kilitlend'. Genç kız, kafesini kırmak “sti | İtn bir dişi kurt çevikliğiyle kapı: TÜsülür. — Yumruklarile, vurdu Ve kuvvetten düşünceye kadar | ha vardı. Hatâ bu, bütün düşünce Vurdu... |bunu yapamazsa gönlü bütün ha- Bleri krzarmcaya, morarınca- | B n * u, Cevap veren yoktu. Gücü kesildi. Olduğu yere, önce dizüstü, son- ra da yüzüstü düştü. Dişlerinin a| rasından, tükürür gibi mnultandı: ! — Alçak!.. Canavavrr!.. I Çok geçmeden — loğrulmuştu I ! Pencereye koştu. Salermo körfe-: zinin engin ufuklarıza — gözlerin - den yaşlar boşanarak bekti. Ko: | larını uzattı, yalvardı: — Gell... Çabuk — gel'.. Ben: kurtar !... Beni, al ölmedilers<e, an- neme ve babama kavuş:lur. Be: valnız seni — seviyorum... Yaln» Seni l.. Ü L aai Bir haber Hüsmen Reis babasının mezar" nn başında avuçlarını göğe aç- mış, dua ediyordu. Dudakları oy- nuyordu. Fakat aklı, denize bir an önce açılmakla idi. Duasını bitirdi ve doğru Kızıd Kadırgaya döndü. Bu sırada lima na beylik bir kalite girdi. Bu gemiden çıkan bir zabit kı yıda duran Ayvalık Timar beyine yaklaşatı koynundan bir zarf çı- kardı, üç defa öperek başına koy Timar beyi — Hüsmen Reisi u- ğurlamak için oraya gelmişti. Di- iğer ağalar ve sipahi zabitleri de onun yanında idiler. Timar Beyi Solak oğlu Ahmet zarfı açtı: — Darya kaptanı Piyale Bey- den... Diye mırildandı ve — okumağa başladı. Hüsmen Reis bu — beylik gemi- | sinin getirdiği haberin — oldukça mühim olabileceğini düşünmüyor değildi. Fakat bundan ona ne .. Yalnız, o sırada pek düşünceli görünüyordu. Bir işi yapıp yapma- mükta tereddüt ettiği anlaşılıyor du. — He.:y Koca deli.. Kara Me- müş!... Gidiyoruz. Her — şey hazır mi? — Hazırız Reis.. Kara Memiş dümene geçecekti. Sordu: — Nereye gideceğiz? Geldiğimiz yerlere, değil mi? Hüsmen dalgındı. Günlerden - beri kafasının — içinde büyük bir çığ gibi büyüyen bir düşüncesi da- lerin üstünde idi. Zaten onu he- men 'Geliboluya doğru yelken aça rak Piyale Beyi bulmak, babas- nım sön arzusunu yapmaktan ale koyan da bu idi. Acaba ne oldu? İşler çok aksi gitmişti. 'Şimdi hemen onun yardımma| koşmalı, onu kurtarmalıydı. Eğer| yatmda boş kalacak, bütün şu en- gin ufuklar, şu alabildiğine uza. “yan ve kıvrılan adalar ve kıyılar, bile o boşluğu dolduramıyazak, o nun derdini avutamıyacaktır. O, günden güne artan bir aşkla Beatrisi seviyordu. Artık anlıyor du ki eğer onsuz — kalırsa bütün ömrünce bahtsız olacak gibi. Le- ventler reislerini ilk defa clarak böyle dalgın görüyorlar, biribirle rine bakıyorlardı. Onların da yü- reklerinde bu genç reisin yüreğin- deki üzüntünün bir ayni bulunu- yordu. Aradan saniyeler dakikalar ge- çiyordu. Fakat Hüsmen 'Reis ge- minin projesini şimalemi — yoksa cenuba mı çevireceğini kestiremi- yordu. Kıç kasaranın üstünde bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu. İkide bir cebinden bir şey çe karıyor, elinde tartaklıyor, sıkı- yor, gene yerine koyuyordu. Bu, babasının ona verdiği yü- Forsalar hazır idiler. Vardıyan tokmağını eline almış, emir bekli- 'yordü. Yelkenler yarı yarıya ar- çılmış, yahut hemen açılmak üze- rve iplerin düğümleri — çözülmüş, ellerde bulunuyordu. Kıyıda, Ayvalik Beyi ile sipn- hilerden başka binlerce halk top- lanmış, 'Kızil Kadırganın gidişini görmek için bekliyorlardı. İki taraftan — mendiller, eller sallanıyor; karşilıklı bağıra bağı- ra, tek tük sözler konuşuluyordu. Ayvalık Beyi Piyalte Beyin mek tubunu okumuştu . Yüzü gülmüyordu. Bulunmduğu yerden ileriye doğ- vu yürüdü: — Hee... yyla Hüsmen Reis!... Hüsmen, kendini topladı ve ge misinin bordasma gelerek: — Ne var? Diye sordu. — İyi haberler.. Biz de savaşa gidiyoruz. Ayvalık Beyi iskeledeki sanda- la atladı ve Kızıl Kadırgaya gel di. Piyale Beyin mektubunu Hüs men Reise gösterdi. Bu mektupta padişahım emrile İspanyollar üzerine sefer için ha zırlıklar yapıldığı; -denanmanın bir haftaya kadar — Geliboludan kalkacağı, Ayvalık — Beyinin de her zamanki gibi sipahi ve levent- lerile Midilliye geçerek — Midilli sancağı beyi Kurtoğlu Ahmet Bey le birlikte donanmayı beklemesi bildiriliyordu. (Devamı var) İ[ğir Aş kın Hikâyesi Nakleden: Venmma Samiye, çığlık çığlığa: — Anne... Ah, anneciğim... — diye inildedi. Bahri: — Aman yarabbi... Fenalık ge- çiriyor. Bu yeni felâketten sarsılan ba-| ba, karısınım üzerine atılmış, onun | yakasını, düğmelerini, —bağlarımı | çözmeğe uğraşıyordu. Onu — sarsı- | ser, »kendine getirmeğe uğraşıyor- du. — Karıcığım... Karıcığım... Kendine gel... Allahmı- seversen bâyle şeyler yapma.. Yemin ede rim ki.... Ne söylediğinin farkında olma- dığı gibi, söylediği —sözlerin işi- | tilipişitilmediğini de bilmiyordu. Baba kızın yardımıyle anne, doğ- Ü ruldu. Samiye, âdeta — yolunuyordu. Çotuğunu bir yere bırakmıştı. —Ah, babacığım... Babac:- ğım...Dur, bana bırak... Ânneme ben bakayfm... Haydi sen git, bir az soğuk su — getir. Bir de havlu bul, Bahrinin elleri sapır - sapır tit- riyordu. Sendeliyerek kalktı. Yü- rümeğe başladı: — Peki... peki.. . Sarhoş gibi yalpalıyor, eşyayı ötesini berisini — çarpıyordu. Bu aralık, Samiye, annesine sirke koklatıyordu. Zavallıcık, donmuş, kaskatı ke - silmişti.. Nabızlarının hiç-atmadı - | ğını hissediyordu. — Ölmüş.. Aman yarabbi.. Bu- nun imkânı var mı?. Düğmelerini, korsajını koparır - casma açtı.. Nihayet, yüzünün mo- rarmış rengini farkederek hakika- ti anladı: Annesi, bir tıkanıklık geçirmiş ti. Öğrendiği müthiş hakikatin ne- ticesinde, bülün kanı başına sıçra- mıştı.. Zaten şişman ve kanlı olan bu kadım, işte böyle bir boğulma tehlikesi geçirmişti. > 'Orada, masanm üstünde bir br- çak duruyordu.. Annesi, bunu bi- raz evvel, akşam yemeği için ha - zıflamıştı. Genç kız, onu eline &l - dı. Büyük'bir gayretle, annesi - nin kulak memesini kanattı. 'Bu yaradan, kan, üdeta siyah damila - lar halinde akmağa — başladı ve miktarı gittikçe arttı. Babası: — Ne yaptın?.. - diye sordu . Kanı görünce ürkmüştü. — Yapabileceğimiz en iyi şey buydu.. Merak etme, baba.. Bahrinin elinden ıslak havluyu kaptı.. Bununla annesinin yüzünü | kamçılamağa başladı. | Adamcağız bu manzaraya hay- | İ HaticeSüreyya | 31 fretle bakıyordu.. Demin ağlayan | Jale de, odada bir dram -olduğunu | anlamış gibi susmuştu.. Kanape - nin üzerinde uslu uslu yatıyordu. | Fakat, ne yazık ki, ihtiyar ka- | dm, hâlâ kımıldamryordu.. Derin bir baygınlık içinde hareketsiz ya- | tıyordu. j Samiye, nihayet: — Gidip bir dökter getirmeli! . dedi. — Peki.. Koşar, gider, getirim.. | Fakat her şeyden evvel anneni ya- | tağa taşımalıyız.. Böyle yerlerde | bırakamayız! ea Olur, baba.. . 'Baba kız, kuvvetlerini birleşti - el adbn — No. l rerek, annenin — baygın vücudunu taşıdılar. Biri koltuklarından, ö- teki dizlerinden tutmuştu.. Kadın çok ağır olduğu için sendeliyorlar- dı. Bereket versin çok uzak olmu- yan yatak odasına böylelikle var - dılar. Buyatak odasının penceresi, ye- mek odasınınki gibi sokağa bakı « yordu.. Samiyenin odasiyle mut « fak ise, evin avlusuna nazırdılar. Dülgerle mürebbiye, kadımı, ya- tağına güçlükle yatırdılar.. Bahri, elinin — tersiyle, alnında |beliren ter damlalarını silerken: — Şimdi doktora — gidiyorum.. Geç kalmam.. Kimi bülursam he « men getiririm. — Aman acele et, baba.. Samiyenin sesinde, —hakikt bir heyecan hissolunuyordu. Dülger, tehlikenin büyüklüğünü bu sesin ihtarından da bir kere'daha anla - dı. Dışarı fırladı.. Yemek odasına geçti... Bu oda, evin içinde ışıklı olan yegâne odaydı. “Tavanmda sallanan petrol Tâmbası, masanın üzerinde yanıyordu. Genç kız, babası gittikten son - ra, bu lâmbanım içini yerinden çı - kardı. Annesinin başı ucuna getir- di..Onun ışığimda baygını tetkike başladı.. Kulaktaki yaradan hâlâ kan a - kıyordu.. İncecik “iplik — halinde kan, yüze yapışmış olan havluyu kızartıyordu Gözleri yarı eratıktı.. Kirpikle - rir, arasımda, döonük, — sabit ve hiç bir mâna ifatde &tmeyen nazarlar, | meçhul bir noktaya bakıyordu. Samiye, seslendi: — Anne.. Anmeciğim.. işidiyor musun?. Sesimi Lâkin, nafile.. Cevab yoktu. Kızcağız: * Maalesef, doktorun gelme « sini beklemekten başka yapacak bir şey yok! - diye düşündü. - Al - lah vere de babam doktoru çabük bulsa.. Geçikmeseler.. ,, Dülgerin koştuğu doktor, Tevfik isminte bir ihtiyardı.. Uzun 'sene- lerdenberi, öteki sokağın köşe ba- şında otururdu..'Bütün mühalle - nin'en fazla tanman ve en elverişli hekimiydi... "Babası,şüphesiz'kâ, şimdiye kadar oraya varmıştı 'bi - le..'Çok geçmeden geleceklerdi.. Samiye,neyaptığını bilmeden, yemek'odasına geçti. Orada, an - mesinin baygınlığından beri tama- miyle unutmuş olduğu kızı gözüne çarptı. . (Denamı bar) HABER Akşarm Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Telgrat Adresl: İSTANBUL HABER Teldfon — Yakıt YERTE — Tünre: Tist0 i ABÖNE ŞARTLARI | $ Türkiye BEecnebi Senelik 1400 Kr. 2700 Rr.l #6 aylık 90 , MN Si 38 aylık 400 , 800 1 aylık b ,, 200 i ALÂN TARIFESİ ; Ticaret Hânlarmım Batırı 1250 İ Resmi NAnlar 10 kuruştur. l Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Bazıldığı yöri — (VARIT) Matbansı