' Çalınmış çocuk peşinde Palis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları ». ! İSEN GLORY, SANIN €S1 FAKİRDIR.ÇO- TT KAYIR, MAYIR T A ::,yı'm.zmiu;a.:.ç. CUGUNA iYi BİR TAH- SEVGİĞİ WİLBİR $ CUĞU İYİ YETİŞTİRE Sil, VE TERBİYE S İYERİNİ TUTAMAZ, (LONUnN / Goo BANA IA'.ı'/'.! ğ Z'.inııv EĞEMEL. Te ç — HAYIR ... gz TTİŞTE VEST BÜTÜN VARIM YOĞUM OLAN KIZIMI ELİMİDEN ALDI. ONU BA> NA İADE ETMENİZİ İSTİYORUM 7 y ERTDEN SİLECE. İN SENİ GGÖRMEK İSTEMİYORUM. EVİME BİR TEYZLEN, BENİM| BİR İŞÇIKİLİ ACABA MANKEME FAKİR AM YIDAL YOKkSA ZENGİN TEYZEYİ Mİ #AKLI BULACAK OCUKLAR"SİZ YEŞİL KÖYÜ İLİRMİSİNİZ? BURASI DE. NİZ KENARINDA GÜZEL., İNEP RiLE BİRLİKDE ŞİRİN BİR YERDİR... ROMANI .< 144 - RAGASTANIN OĞLU — mışsa da gene güzel olan bir genç ka- dı. Premsez Beatris onu görünce ken- disini titremekten alamadı. Kadın sadece: — Giriniz! dedi. Ragastan, Beatris, Jiyet ve İspa- da Kapya pek süslü bir salona girdi- ler Araba tekrar Kanet sokağına gön- derildi. Genç kadın: — Size dairenizi göstereyim! dedi. O vakit Ragastan : — Madam, uşağım size evi tama- men kiralamak istediğimi söylemedi mi? diye sordu. — Mösyö, bütün ev sizindir! Ben yarın sahah çıkıp gideceğim ve siz de istediğiniz gibi oturursunuz. — Kira ve zaman hakkında bir ka- rar verdiniz mi? — Kiranın hükmü yok Müösyö!, U-| şağınız emin ve ıssız bir yer aradığı-| nızı söyledi. Aldanmıyorsam Kralın adamlarının nerede olduğunuzu - bil- memelerini istiyorsunuz! Bu, sizi ka- bul etmeme kâfi bir sebeptir. Bu kadının sesinde bir hüzün var- dı. Bazı gizli acıların onu yiyip bitir. diği belli oluyordu. Jiyet farkında olmadan Beatrise sokulmuştu. Hayrette kalan Ragastan: — Madam, hakkımızda gösterdiği- niz misafirperverliğe teşekkür ede rim, Fakat zannınızda aldanıyorsu- nuz. Tenha bir yer aramaktaki sebep gürültü ve kalabalıktan uzak yaşa- mağı sevdiğimizden doğuyor, dedi. Kadm, Ragastana dikkatle baka- rak gülümsedi: phesiz ayni sebepten — dolayı siz de uşağınız da - tepeden tırnağa kadar silâhlanmışsınız! Fakat hiç bir şeyden korkmayınız! Kendinizi gizlemek istemeyişinizin de zazarı yok.. Çünkü bu ev, esasen yarından sonra boş kalacaktı. Lâkin eğer ken- dinizi saklryorsanız sizi kabul ede- rek Kral ile adamlarına zarar — ver. miş oluyorum ki bundan dolayı çok bahtiyarım. — Madam, tanımadığınız. adamla. rın önünde Fransa Kralından çok cesur bir lisanla bahsediyorsunuz! Bu anda sözlerinizin Birinci Fran. suvanın dostları tarafından işitilme- diğini ne biliyorsunuz? — Mösyö, söylediğiniz. doğru ol- sa bile ben hiç bir şeyden korkmam! Fakat doğru değildir. Halinizden an- hyorum. Siz ihahnet ve casusluk ede- cek kimselerden değilsiniz! Rayasltan cevap vermeden - eğildi ve kendi kendine ev sahibinin hare- ketlerini yakından tarassud etmeğe karar verdi. Evi gezince İspada Kapyanın en iyi bir yer bulduğuna kannat getirdi. Evde uşak, hizmetçi gibi şeyler yoktu. Acaba bu kadın yalnız başına mı yaşıyordu? Evin gezilmesi bitince Ragastan: — Bir söz daha söylemekliğime müsaade ediniz, kirayı ne vakit ve nerede size vereceğim? dedi. Şövalye bu suretle bu tuhaf kadı- nm İsmini öğreneceğini ümit ediyor- du. Genç kadın cevap vermedi: — Ne vakit mi?.. Nerde mi? Bu- rada! — Siz buraya geleceksiniz. öyle mi? AKILLI VE ÇA LIŞKAN BİR TAVUK OTU. — | — Zannetmiyorum.. O halde? — Eğer mutlaka bu evin kirasını vermek istiyorsanız giderken parayı Şuraya, ocağımın üstüne brrakmız.. Bundan sonra kadın Btatrisi se- lâmlıyarak çekildi. Bir hayal gibi kayboldu. Rgastan: — Ne tuhaf kadın! Acaba deli mi? Yoksa hayatı şiddetli elemle geçmiş bir talihsiz mi? diye mırıldandı. . . * Kadın sözünde durdu. Ve hemen ertesi günü evden çıktı. Sonra, bir zamanlar saadet içinde yaşadığı, sevdiği, sevildiği, ağladığı bu yuvaya dönüp bakmadan yürüdü. Bir saat sonra Sen—Asltas kilisesi civarında bir evin kapısınt çalıyordu. Bu ev Maladr'ın evi ve bu kadın da Fransuranm kırdığı güzel pran- ga, Madlen Ferron idi. -H KONSİYERJERİ HAPİSHANESİ Bu vak'aların geçtiği deyirde Pa- ris hapisane bakımımdan çok zengin- di. Her cins hapishane ve işkence ©- daları vardı. Hattâ Luvr sarayında bile bazı Senyörlerin, dini reislerin yahut Kra- | Tm kin ve zulmuna kurban olarak ha- vasızlıktan yavaş yavaş ölmeğe mah- küm olan zavallılar için bodrumlar yapılmıştı. ' Sarayın yukarı salonlarında — eğ- Tence gürültüleri deyvam ederken a- | şağıdan istirap iniltileri yükseliyor- | du. Gran—Şatele hapisanesinin yapı- hışt şayanı hayretti. Mahkümlara cehennem azabı gibi işkenceler içinde yaşadıkları bir - kı- « RAGASTANIN UĞLU — 195 sım yerlere cennet ismi verilmişti. Griyeş Gürden, bodrum, kuyu — deni- Ten bir çok zindanlar da vardı ki bun- ların bir kısmı yarı yarıya su dolu- idi. Fakat en müthiş olan “Fendez, yani “rahatlığın sonu,, isminde meş- um bir zindandı ki, burası yılanlar, çiyanlar akrepler, fareler ve diğer kemirici ve ısırıcı bir takım hayvan- larla doluydu. Pöti Şatele hapisanesinde de bu cinsten bir çok zindanlar vardı. Sırası gelmişken Sen Antuvan ka- pısı içinde bir istihkâm şeklinde ya- pılmış olan höcreleri ve zindanları bol Bastili de zikredelim. Bunlardan haşka Nesl lö ferleyek, Prevo de Şarmon hapisaneleri var- di ki bilhassa bu sonuncusu Paris Peskaposuna aitti. Papazların h rına gitmiyenler buraya hapsedilij- yorlardı. Notr Dam kilisesinin ruhaniler heyetine ait bir hapishane de vardı. Bu hapishaneye de bu heyete men- sup papazların kin ve düşmanlığını uyandıranlar konulurdu. Papazların idaresinde bir de Offi- sialite hapishanesi vardı ki — buraya itaatsiz keşişler hapsedilirdi. Bura- nın da zındanları eksik değildi. Bundan sonra sırasiyle: Tampk Sen Marten deşamp, Sen Magluar. Sent Jeneviv Sen Jermen de pre hapishaneleri gelirdi. Bütün bu hapishaneler arasındâ en şerefli bir yer alan Konsiyerjeri hapishanesiydi. Bu şehrin içinde bu- Tunup sarayın binalarından addolu: nurdu. İşkence odaları, yeraltı çukurları» zindanları, yılanlar akreplerle dolü kuyuları bütün hapishanelerden mür