<—T Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikanın balta görmemiş orman larında geçen aşk - ve kahramanlık, heyecan, esrar ve tetkik | romanı | za No: 16mamaam Yazan: Rıza Şekib —4 — Ondan önce yapılacak işimiz! var;bu genç kız parçalanacak — Evet seni çağırdım. Kataya çekildi. Doğru sihirbaz Kifoya git- benim öldürüleceğimi haber ver-| ti. melisin? Ayni zamanda Kifoya da haber ver... Bana — verdiği işi| tün köy halkı hemen hemen bura- yapmıya hazırım.. Ölmek - istemi-| ya taplanmış denilebilirdi. Oğultu, | yorum. gürültü kimin kime ne söylediğini ' Fima iyi kalpli bir adamd.. Mı] anlatmıyacak bir dereceye varmış- | | | Amkııqdınııdınbkrdi.nü-] ranın bu isteğini yerine getirmek | tı, l a 'T zamanımda bir iyilik yap-| — Muzraklı nöbetçiler Marayı ora- | p b lıktan biraz uzakta kral- | — Peki, dedi: Şimdi gider ikisi- da, kalaba irai, ne haber veririm. Fima ayrılıp — gittikten sonra Mara sakinleşti ve daha çok ümit: .*l ımı.tç:;ıli" ll h;x:l'l ran kalabalık birdenbire karışmış | B « | ve herkesin bakışları © tarafa dön- Ha "',':_"_f"_',:__"'lh"' " | saliştüi. Na oluyordu. Uzak köyler- HABER — Akşam Postası E| 40 yıl önce — Bir çizgi çizene 80Kitab veriyoruz / yanlarındaki biribirine öyle bir çizgi ile bağlamalısmız ki be lirecek şekil bir insan başı olsun. Diyojen yer yüzünün en garip) adamlarındandır. Ondan sonra belki Diyojen kadar şöhret yapa-| mayan bin bir Diyojenler — gelip geçmiştir. Bugün bile İstanbul sokakla - çok simalar vardır. — Yalnız, bu anlatacağımız ve kendisine “İkin- Düm ve Yarın Tercüme Külliyatı'nı edinip akuyan iş- te böyle yetişkin bir insan kafasına sahip olur, Abdullah, vücudünda bir kı - | rıklık duyunca yarım veya bir Istanbullu ikinci Diyojen'in garip halleri Bu külliyatın şimdiye ka - | kilo gazyağımı ağzını şapırdata -| |ESii, | rak içer, ondan sonra rahat eder-| £ — Mutkanut! — Muketu .. Mara selâmla mukabele ettiği zaman bu nöbetçilerin — içeriye Diçin girdiklerini anlamıştı. Ken- disini götüreceklerinde — kuşkusu yoktu. İşte düşündüğü de olmuş- tu. Nöbetçilerden biri —: — Seni götüreceğiz, demişti. Mara ses çıkarmadı. Zaten baş- ka ne yapabilirdi. — Başmını önüne dışarıya çıktr. Demin gördüğü ka- fabalıktan kimse kalmamış hepsi de gitmişlerdi. Şüphesiz gidecek- lerdi. Şimdi, nerdeyse köyün mey danlığında bir genç kız parçala- nacaktı. Burada durulur. muydu. Elbette meydanlığa gidecek ve bu parçalanacak genç — kızı seyrede- ceklerdi. Adetti. Böyle pek az rastlanan vakalardan yakın köyler bile he- men haber alır ve akın akın ge- Hirlerdi. Kral parçalama işinden sonra parçalananın etlerini yakın köylülere dağıtır ve sihirbaza baş- ka hiç bir genç kız veya kadınım. böyle kötü bir duruma dönmemesi ğh düalar okutur, üyin yaptırır- ir. Mara meydana yaklaştıkça a- dımlarını atamaz olmuştu. Yürü- yemiyar. Nerdeyse — heyecandan tıkanacaktı.. İşte ölüm kendisini 'yüz, yöüz elli metre ötede bekli: yordu. * Mara, bütün — güçlüğe rağmen kendisini ölüme hazırlamaya çalı- sıyordu. Meydana yaklaşmca gü- Yültü fazlalaşıyordu. Fakat bütün bu bağırışlardan, yüksek konuşuş- Kendisine haber ver. Beni gelip görsün Sen uzaklaş Kata Mavanmm hır srarı üzerine | den genç kızın parçalanmasını sey | riçin yeniden gelenler mi vardı? | Toplu bir halde bulunan kala- | balık yol açıyorlardı. Açılan yol- | dan meydanlığa arkasında mızrak lr askerleriyle Niyam Niyamlılara bağlı Maya kabilesinin reisi Naçi x yürüdü. Yanında — oğlunu Karşa ormanında aslanların parçaladığı ihtiyar Maşi de vardı. Haşmetlü kral Medkyo böyle bir- denbire, hiç beklemediği esnada Maya kabilesi reisinin — karşısına çıktığımı görünce — durakladı. El- bette önemli bir sebep olacaktı ki © kadar yolu durmadan yürüyerek buraya kadar gelmişlerdi. Bundan başka Medkyo, Bimo Naçiyi bir çok kahramanlıkların- dan dolayı beğenir ve kendisine inan gösterirdi. Kral, yerinden kalkar gibi oyna- yarak ve paslı dişlerini meydana çıkararak mırıldandı: — Bimo Naçi Moyite... Medya bedya Noyi.. Dedi Bu: “Merhaba Naci reis. Ha- kikatli dost buraya gel...,, demek- ti. Naçi mukabele etti: — Moyite., n — Nevar? —Önemli diyeceğin olmasa buraya kadar gelmezsin.. Nen var ve yanındaki kim?.. Yanımdaki köyümün en ihtiyarı Maşidir. Sana diyeceğimiz bildi- ğin gibi önemli. İhtiyarm oğlunu Karşa ormanında aslanlı adamın aslanı parçaladı. Sana bu büyük düşmana kavga açmak için izin ve senden kuvvet istemiye geldik. Kral Bimo Nacinin isteğini yerine getirmek için düşünmek icap etti- gini biliyordu. Bu sebepten hemen ikararını veremedi: — Bunu, dedi, düşünürüz. Şim- di daha evvel yapılacak bir iş var. Bunu söyledikten sonra hâlâ iki nöbetçinin arasında boynu bükük duran genç kızı işaret ederek: — Bu kız, kabilenin kendisine ölüm cezasını verdirecek bir kaba- hat yaptı. Parçalanacaktır. Senin benden istediğini ancak bu işi yap- düşünürüz. tıktan sonra Bimo Naçi kralın bu cevabr kar- şısında boynunu büktü. Bu “nasıl isterseniz Öyle yapın,, demekti. Gene kızm — parçalanması icin | dar otuz kitabı çıktı. Bu ka - dar zengin bir kütüphanenin abonesi bir miktarı peşin ol- olmak ve her ay bir Hira öde- mek üzere 16 lira 80 kurüş - tur, Yukarıdaki rakamlar arasını bir Çizgi ile biribirlerine bağlıyarak fediğimiz yetişkin insan kafası- nt çizebilenler, ba - çizdiklerini ndresleriyle birlikte İSTAN - BUL ANKARA CADDESİ, VA- KIT YUSDU udresine yollar - Tarsa, gelen döğru haller arasın- da çekilecek KUR'Ada kazanan: Birinciye külliyatın otuz kitaplık bir takımı, ikinciye külliyatın 20 “taplık bir takımı, üçüncüye külli. yatın 10 kitaplık bir takrmı hediye edilecektir. 15 Haziran 1935 saat 12 de kur'anım çekilişin- de herkes bulunabilir. Parasız Musiki dersleri Adres: Belediye Binbirdirek Işık sokak numara (85) Kuruma üye olmak şarttır. DOKTOR .. Kemal özsan Ürolog — Operatör Bevliye Mütehassı: Kraköy — Ekselsiyor yarında, Her gün öğleden sonra 2 -den 8- e kadar.. Tel: 41235 ZAYİ — Deniz Ticaret Müdür- lüğünden 996 numaralı reis şeha- detnamemi zayettim. Yenisini ala- <cağımdan eskisinin hükmü yoktur. Mehmet Ali, (243) FKMN | L TT AAT aa her şey hazırlanmıştı. Dört iri yarı adam, ellerinde keskin bıçaklarla vaziyet almış duruyorlardı. Kızın son nefesini vermesi onları hare- kete geçirecek ufak bir — işarete bağlıydı. Fakat bunun verilmiş ol- mnası için de Kifonun — veya onun göndereceği bir adamın gelerek İf l | ! | di. İsterseniz bu cümleyi bir daha tekrar edeyim, Abdullah — bizim lâmbalarda yaktığımız gazyağı - nı içerdi. İsıtmaya tutulduğu vakit paslı bir çivi ile kolunu, bacağını ka- natır, yahut kör bir bıçakla de - risini soyar, kanayan yeri kızgın demir ile dağlardı. Dişleri sız - larsa, bir değnek ile diş etlerini kanatır dururdu. Fakat seksen yaşmımda tek — çü - Uskumru, izmarit gibi balıklar! çiy çiy Abdullahm midesine iner- di. Mekteplerde veya umumi yer- lerde çöplüklere atrlan ekmek kı- | rmtıları onun yegâne temiz ye - meği idi. Tütünü, yerden topladığı İiz - maritleri, kâğıtları ile pipoya dol- durarak içerdi. Abdullah sadaka almazdı. Bir iş mukabilinde para verilirse, işi yaplıktan sonra karşılığını alır - dı. Bu kadar pislik içinde yaşıyan ikinci Diyojen, hem şair, hem de musiki bilir bir adamdı. Kaşka - valımı gece gündüz öttürür, güf- teler yapar, bestelerle kendini eğ- lendirirdi. Onu, kendi şarkılarını okurken zıplayıp oynadığını gö - renler çoktu. Kendisini — tanıyanlar, Diyo - sorar ve bir daha o adı unutmaz- dı. Abdullahın istemediği bir şey | resim aldırmaktı. Kendisini — tanıyanlar, Diyu - jenden garip olan bu adamım res- mini her ne pahasma olursa ol - sun almak — istemişler ve bir o- yunla buna muvaffak olmuşlar - dı. Ona bir gün: — Abdullah cenaze var gelir misin?. Demişler, o da kabul et- miş. Beyoğlunda o vakit — camlı salon denen yerde Abdullah ce- naze var niyeti ile dua ederken, gizlice resmi alınabilmişti. Abdullahın kıyafeti, — yaptığı işlere benzer derecede — garipti.' Kundura veya çizmesinin üzeri- ne teneke parçaları takar, boya kutularmın kapaklarını sıralar - dı. Günde üç, dört defa kıyafet değiştirdiği çok kere — vakiydi. Her defasında vücudünü — süsli -| evvelâ sihibazlıklar yapması, ruhu | yen teneke parçaları da değişir.- nu kötülüklerden temizlemesi lâ. | di. Yalnız tenekeden zımdı. (Devamı var) yapılmış uydurma barutluk ile teneke han- çerini yanmdan hiç eksik etmez- di. Abdullah Cenadenin evi Sir - 1 HAZİRAN — 1925 kecide idi. Fakat onun evini & renler: — Diyojenin fıçısı,, Cenadenif yattığı yerin yanında bir sarayd Diyorlar. O, bu üstü çalı çırpı ile örtülü İkinci Diyojen evinde ancak kar yağdığı vaki yatardı. Diğer vakitler, kat elbiselerini burada saklardı. Yağmurlu, çamurlu günlerde ğ çıkta yatar, ve uyurdu. Yıw bazan onu yarısına kadar 9': ra gömer, fakat t dı. Midesinde iştahsızlık hiııla vakit, bemen — kasaba — koşt” kara ciğerin üstündeki öt ketö lerinden bir kaçmı alıp Jçisdik zehirli su ile beraber — çiğnet” den yutarmış. N.A. Ü. Uluslararası maçları Paris, 1, (A.A.) — Tenis rının sonuçları şunlardır: j “Erkekler arasmda çeyrek f"ı Alman Von Karum, A: 55 Mac Grath'ı 6/2, 6/4, 3/6, yenmiştir. Avusturyalı Krasiforü Fretif Bernardı 6/3, 6/1, 6/1 İngiliz Austin, ça»-ımn: zeali 1/6, 10/B, 2/6, 6/4, 6-2 miştir. n İngiliz Perroj, Fransız BG/ 6/1, 6/0, 6/4 ile yenmiştir. M “Amerikalı Mis Jakobs, Helİğ? dalı Mis Couguergue'r 6./0;/ Danimarkalı Mis Perling, F Tans Mile İribarne'i 6/2, 6/2, :_., madam Mathieu, — İsveçli Payotu 7/5, 6/4 yenmiştir. —»> Beykozun bir