28 MAYIS — 1935 G v MÜÇ /-— Aı Bu aletler; sayfiyede de banyo ihtiyacııııA l!'nhisarlar U. Müdürlüğünden: 18—5—935 tarihinde pazarlığ 1 yapılacağı ilân olunan fabrikası aşçılığı 5—6—935 günün e rastlayan çarşamba M de bırakılmıştır. İstekliler 300 Hira güvenme parasiyle birlikte Ci- alım satım komisyonuna gelebilirler. 1 — Paşabahçe fabrikası için şartnamesi mucibince (6500) lira Muhammen bedelli iki adet maa te ferrüat üzüm kesme makinesi ile —mllrı mahsus motörler kapalı zarf usulile eksiltmeye — konulmuş -| 2 — Şartnameler Cibalide leva zım ve mübayaat şubesinde para - Tz olarak alınacaktır. 3 — Münakâsa 3—6—935 tari hine müsadif pazartesi günü saat M te Cibalide Levazım ve Mübay aat şubesinde mübayaat komisyo - yapılacaktır. 4 — Münakasaya iştirâk edecek müesseseler fenni şartnamenin Y üncü maddesi mucibince fiatsız fennt teklifname ve kataloglarını Tünakasa gününden lâakal on gün evvel şubeye tevdiye mecburdurlar 5 — Münakasaya iştirâk edecek olanlar esi mucibince yukarıda yazılı gün ve saattan bir saat evvel fiat- y eklifnamelerile (487,50) lira —muvakkat teminat parasmı komis- “da tevdi etmelidirler. (1972) Marjantin vahşicesine bir kahkaha salıverdi ve: —Kızın yüzüne bu maskeyi koyma- Ra yardım etmeğe geldiniz değil mi dedi Elinde tattuğu sert kokulu, ıslak bir keçe parçasını sallryordu. İspada Kapya İtalyandı. Romada iken birçok büyücü kadın- ları tanımış ve onların — meclislerine devam etmişti. Keçe parçasından — çıkan kokuyu tanıdı, Sapsarı kesilerek italyanca bir kü- für savurdu. Delinin bileğini tutup büktü. Marjantin inlemeğe, — hiddetle ba- ğırmağa başladı. — Nihayet nerya da- yanamayıp keçeyi elinden bıraktı. İs- pada Kapya bunu ayağıyle odanın bir köşesine attı. Ve deliye: — Ya uslu otur, yahut ellerini bağ- larım! dedi. Marjantin: — Maskeyi onun yüzüne koyacağım ! diye bağırdı. — Niçin? — Artık güzel olmaması için! Onu Şimdiki halinde görmemekliğim için.. Kendisini kimsenin tanrmaması için.. Maskeyi yüzüne koymak isterim. — Pek Alâ! Yarımn koyarsınız! Size Yardım ederim! — Doğru mu söylüyorsunuz! — Yemin ederim ki... Deli bir kahkaha salıverdi. Sonra birdenbire, sanki düşünceleri şiddetle olmuş ve geçenleri unut- Muş gibi bir köşeye çömeldi. Ve tatlı bir sesle ninni söylemeğe başladı. Onu gözden kaybetmiyen Beatris; — Zayallı kadın! dedi. Jiyet ağlıyordu, Prenses: bağırarak | 180 —- RAGASTANIN OĞLD - KADIKÖY ÜSKÜDAR Cibali günü saat (2931) tinden: — Kızım, beni takip edecek kadar kendinizde bir kuvvet hissediyor mu- sunuz? diye sordu. — Oh, evet.. Madam.. Beni götürü- nüz.. Oh.. Ne kadar korktum?., — Artık korkmaymız! Prenses kolunu kızın beline sara- rak kapıya doğru gölürdü. Marjantin bunları gördü. Bir homurtu ile ayağa kalktı. v Demek onu götürüyorsunuz? İs- temem.. Siz kimsiniz? Buraya niçin geldiniz..? Beatris, İspada Kapyanın tuttuğu deliye döndü: — Sakin olunuz Madam, size hiç bir fenalık geldiğini istemem., dedi. O ses o kadar tatlı ve şefkatlıydı ki.4 Deli diz çökerek: — Onu benden alıp götürürseniz halim ne olacak? diye kekeledi. Beatris tekrar: — Zavallı kadın diye mırıldandı. Jiyet: — Oh Madam, beni bırakmayınız!, diye yalvardı. —Hayır yavrum.. Sizi bırakmıyaca- iım. (Marjantine dönerek) hem bu genç kızın gitmesini İstemiyorsunuz.. Hem de ona fenalık etmeğe çalışıyor- SUNUZ.. — Bana neye böyle tatlı tatlı söz söylüyorsunuz?. Siz kimsiniz? — Ben istirap çeken bir anneyim anlıyor musunuz?7.. Marjantinin gözleri yaş doldu: — İstirap çeken bir anne mi? Fa- kat niçin? — Çünkü kaybettiğim çocuğumu arı- yorum.. — »« Ya, demek siz de çocuğunuzu arıyorsunuz! Üyle ise bana acıyacak- sınız Madam, Çünkü ben de çocuğu- mu arıyorum. Ve biliyor musunuz? SALIPAZAR MAĞAZASI METRO HAN ELEKTRİK EVİ BÜYÜKADA İstanbul Tramvay Şirketi İşçi - leri Tesanüd ve Taavün Cemiye - Cemiyetin 30 / 5 / 935 tarihine tesadüf eden Perşembe günü ak - şamı saat yedi yirmide cemiyeti - şartnamenin 30 uncu | miz köngresini akdedeceğinden nizamname mucibi mukayyed aza- nın Beşiktaş şubesi salonunda ha - zır bulunmaları tebliğ olunur. AYDA 75 KURU Suyu 85 derece ısıtan Su ve Banyo Isıtıcı elektrik âletleri Alevsiz, dumansız ve kokusuz - Hiç bir tehlikesi yoktur - otomatik ayarlı Peşin 66 lira - Bir sene vade ile veresiye 72 lira - d sene vade ile veresiye 82 1/2 lira - kiraayda 75 kuruş SAT Satış yerleri Salıpazarı, Necatibey caddesi No. 428 - 430, Tel: 44963 'Tünel Meydanı, Beyoğlu, Telefon: 44800 Beyazıt, mürekkepçiler caddesi, Telefon: 24378 Muvakkithane caddesi, Telefon: 60790 23 Nisan caddesi Telefon: 56, 128 Şirketi Hayriye iskelesi, Telefon: 60312 — RAGASTANIN OĞLU — bir bu sözlerinizi size hatırlatacağım Şö- yvalyet.. — Ne vakit arzu buyurursanız Şev- ketmaap! Birinci Fransuva tereddütle: — Belki bir gün.... Gene — Ttalyaya dönerim... Allahasmarladık Şövalye.. Sakın beni görmeden, muvaffak oldu- ğunuzu söylemeden gerl dönmeyiniz! dedi. Şövalye: — Şevketmaap, beni son derece il- tifata boğuyorsunuz! diyerek çekilir- ken: — İtalyaya öyle mi? ne tuhaf! Po- videki ibret dersi kâfi gelmedi demek! diye düşündü. Monklar Şövalyeyi sarayın avlısı- na kadar geçirmişti. Ragastan atına binmek üzere iken polis müdrü: — Mösyö 1ö Şövalye! Her ne zaman teşrif buyurursanız konağım sizindir, dedi. — Teşekkilr ederim Mösyö! Bugün ikindi vakti, bir mâni yoksa sizi ziya- ret etmek istiyorum, — Kral emrnize tâbi olmamı bana emretti. Ben de her isteğinize hazırım. — Teşekkür ederim... Şövalye atının dizginlerini topladı. — İyi ki aklıma — geldi. Lütfen bu serseri reisinin ismini söyler misiniz? — Hangisinin? — Monfokon ölüler mahzeninden kaçanın... — İsmi Manfreddir. Ragastan sapsarı kesildi.. Bütün vücudunda bir ürperişin do- laştığımı hissetti . Lâkin polis müdürü — dalgın dalgın bir şey düşündüğü için bunun farkma varamadı, Yalnız! — Deminki suallerimin arasında en çok ucuz olarak temin eder. Dün ve Yarın Külliyatının 3l inci Kitabı J. Rasin Külliyatı Meşhur Rasin Külliyatının dördüncü ve son cildi çıktı. Ter- cüme, üstat H. Nâzımındır. Bu büyük bir irfan mahsulü ve zorlu bir himmettir. Mütercim her iki dile bütün inceliklerile âdeta bâkim bir halde olduğundan her dört cilt birer âbide teşkil etmiştir. Tebrik ve tavsiye ederiz. 60 kuruş. 'ABA mühim bir şey sormayı unuttum, Ara- dığınız çocuğun ismi nedir? diye sor- du. Ragastan artık heyecanını yatıştır. mıştı. Tabit bir sesle cevap verdi: — İsmi Lul'dir. Ölen Kral on ikinci Lüinin hatırasını anmak için ona bu ismi vermiştim. * . * Şöyalye, Pariste oturacağı müddet için kiraladığı konağa döndü. Tuhaf bir aksülâmel onda derin bir korku yaratıyordu. Meselâ bir adam kendisine bir ara- ba çarparak düştükten sonra sağ ola- rak kurtulur ve —zararsız geçen bu kazayı düşünmeden yoluna devam &- der. Bir saat, iki saat geçince birden. bire bu adam titremeğe başlar.. İş iş- ten geçtikten sonra korkuya tutulur. Bu o kadar mühim bir şeydir ki bir gçok adamlar vaka esnasımda pek bü- yük bir cesaret gösterdikleri halde bir iki saat sonra korkudan ölmüşlerdir. İşte Ragastan da böyle bir hisse ka- pılıyordu. Titriyerek: — Bu konuşma sırasında belki yüz kere oğlumun ismi Manfreddir diye- cektim.. sözlerini tekrarlıyordu. Birdenbire! — Oğlum herhalde bu Manfredden başka biri değildir. Fakat bunu hangi delille Isbat edebiliriz.. — Pariste iki üç yüz Manfred adlı adam vardır, de- di. Konağa varınca karısı Prenses Be- atrisin dairesine gittL Fakat, hizmetçiler Prensesin İspa- da Kapya ile beraber erkenden sokağa çıktığını söylediler. ... Hakikaten sabahleyin Şöyalye dö Forma: 23 SLA 1 ünüc &d