— eee UU T ae € 27 NİSAN — 1988 Esir Kadın Nakleden: l (va-na) | Kâmile, suların soğuğuna alış- mıştı. Yüzüyor, yüzüyordu... Hareketleri, deniz içinde, aslâ zülüyormuş... Saçları dağılmıştı.... Dalgacıklar arasında, deniz kızı gibi gidiyordu. Burnüna, keskin bir deniz ko- kusu geliyordu. Bu, genç kadının sinirlerine kuvvet verdi. Ferah ferah, rahat rahat kulaç atıyordu. Güzel tasavvurunu nihayet kuv- veden fiile çıkaracaktı! Maddeten, manen kuvvetli olduğunu görerek seviniyordu. “— Hayır, hayır, geri dönmiye- ceğim... Heri, daima ileri...,, diye, kendi kendine telkinde bulunu - yordu. Bazan duruyor; arkasındaki sa- hillere bakıyardu. Ne de uzaklaşmıştı ve sahiller- de, sularda mütemadiyen değişip duran renkler, ne de güzeldi... Su, onu, yıkıyor, yıkıyordu... Dün geceki gibi hırs ve arzularım - dan temizlendiğini hissediyordu . Fakat, dün geceyi düşünme - mek istiyordu. Omuzlarımı bütün imkânların dahilinde gererek kol- doğru Fenalıkları arkada bırakmış, &- bediyete, nihayetsizliğe doğnı u- eli İ Şimdi o kadar uzaklaşmıştı ki, şayet takibine bile girişseler, sula- rım üzerinde bıraktığı izi güçlükle göreceklerdi. Bundan emindi. " Onun için, acele etmiyordu. Yorgunluk, daha sonra, vakit gelince, asabına hâkim olacaktı. Kâmile, güneşi bekliyordu. Gü- neş, hele bütün ihtişamiyle gök- lerde belirsin, ondan sonra... İlk önce, batı tarafını koyu sis- ler kaplamıştı... Güneş, bunlarla kapanıyordu. Maamafih, sema bu- hatsuzdu... Hüzmelerden birkaçı, sisler arasından kurtuldu ve Kâ- mileye doğru geldi... Sonra, bütün ufük, erimiş altın lâvlariyle kap- Fakat artık yeter., —-. Yüzmeğe başladı... Bir uçurumun, fakat renkli, gü- yım, zel bir uçurumun dibine nıyor gibiydi... Bir an, dikildi. Suların berraklı- ğt içinde, vücudunu gördü, yuvarla- HABER'in tefrikası Aşk ve His Romanı ,_—îî._oî— yarattığı bu şaheseri nasıl yıkacak, bozacaktı? Bu etler, adeleler, deriler, saç- lar, kanlar... Bu esrarengiz ahenk. Vücuduna bakmış olmak, ona, bir an içinde, bu düşünceleri ver- mişti.. Yaptığına pişman mı oluyordu?| Böyle bir hisse kapılmamak i. çin, gözlerini vücudundan çevirdi, Sahile doğru baktı. Ovalar, dağlar, sahilin kıvrım- ları... Bunlar hepsi, güneşin yeni beliren ziyası altında renkten ren- ge girmişti. Evler, küçücük küçücüktü... Et- raflarında ağaçlar... İşte, komşusunun şahane evi... İşte kendinin yuvası... Kâmile, hâlâ geri dönebilirdi... Dün, oğlunun sandalıyla raslaş- tığı vakit, aradaki mesafe, bundan pek daha az değildi. Lâkin, dün başka, bugün başka. Bugün, vücudu yorgundu. Dünkü kuvveti kendinde bulamazdı. Hattâ, garip bir kuvvetsizlik hissediyordu. Korkuyor muydu? Neden korksun?... Ölmekten mi?... Peki amma, yaşamanın, hayata dört elle sarılmanın, komşusunun misafirleri olan o ihtiyarlar gibi komik vaziyete düşmenin sebebi ne olabilirdi?. Gayeye ulaştıktan, hırsını yeri- ne getirdikten sonra hayatı sürük- lıy;p boşuna uzatmanın - sebebi ne?.. Kâmile, orada, geniş yatakta u- yuyan adamı düşünmek istemiyor- du. Belki, onu düşünürse fikrinde bir değişiklik hasıl olurdu. (Devamı var) | RaDyo | Bugün İSTANBUL: 17,30: İnkılâp dersi (niversiteden nakil), İzmir Saylavı Esat Bozkurt 18,80: — Jimnastik — Bayan Azade Tarcan, 15,560: Favst (üçüncü perde) 19,30: Haberler. 19,40: Spor — (Eşref Şefik), 20: Üniversite namına konfe- rans. 20,30: Demir caz. 21,15: Son ha. berler — Borsalar, 21,80: Bayan Bed- riye Tüzün — (şan — Türkçe sözlü) ve radyo caz ve tango orkestraları. 175 Khz. MOSKOVA 1724 m. 18,30: Radyo temsili, 19,30: Kol * kozlar için musikili yayım. 21: Mik - rofon tiyatrosu. 22: Almanca yayım. 22,05: Fransızça, 24,05: İsveççe ya » 382 Khz. Moskova (Stalin) 361 m. 17,30: Karışık Iıı—r._ı:.:; çı;ı,. cuk yayımı, 18,30: Opera - ler, 22445: Dans musikisi. 823 Khz. BÜKREŞ 364 m. MM: Duyumlar. 19: Duyumlar. 24: (Domnitza Balacha,, kilisesinden na- kil, 223 Khz. VARŞOVA 13545 m. 20435: Debussy'nin - Prelüdlerin - den konser, 20,50: Aktüalite. ZI: Lem- bergden yayım, 21/45: Duyumlar 22: Seı!:ll'k konser, 28: — Vilnadan nhkil. 24,05: Hafif musiki ve dans 686 Khz. Belgrad 487 m. 20,30: Duyumlar. — Ulusal ya » yam. 21: Karışık program. 22: Kili » se şarkıları (Koro tarafından). 23: Duyumlar. HABER — Akşam Postası Yakın Tarihten ; Kanlı Yapraklar ittihat ve Terakkinin eski Çankırı kâtibi —— Mes'ulü Cemal Oğuz anlatıyor; No. 8 Kaymakam Kemal nasıl asıldı? Tevfik, idam kararının okunmasını beklerken: — Bir yanlışlık oldu, sizin ceza- nız idam —değil müebbed kürekmiş,, demişler. Boynunu büktü. Sadece: — Merhum! dedi. Evet getiri- len zavallı Kemalin cesediydi. Boğazlıyan kaymakamı Kema- lin cenazesi ailesine teslim edil.- di. Birkaç saat evvel faziletli ai le reislerin, kurtuluş ümidi, teselli ve kalp kuvveti vermek üzere gel- miş olan zavallılar onun cesedini de beraber alarak göz yaşları için- de gittiler. Felâketimizin bu ilk tecellisi hepimizi harap — etmişti. O akşam kimse ağzına bir lokma koymadı. Konuşmalarımız da hep mer - huma inhisar etti. Arkadışlardan Sudinin teklifiyle hemen — Kemal merhumun ailesi için bir iane lis- tesi açıldı. Herkes cebince ne var- sa seve seve verdi. Bir saat için- de topladığımız par (2000) lirayı bulmuştu. Bu para emin bir vasıta ile yerine gönderildi. Kemalin asılmasından bir iki saat sonra onunla beraber asılma- ğa giden jandarma binbaşısı Tev- fiği Bekirağa bölüğüne iade etti ler. Geçirdiği büyük ruh sarsın. tısından bitkin bir halde bulunu yordu. Bilhassa, Kemali hatırla. dıkça kendini tutamıyor, sinirleri boşanıyor, hüngür hüngür ağlı - yordu. Hepimiz onun etrafını al - mıştık. Yağlı ipten boynunu na - sıl kurtardığını merak ediyorduk. Kendine geldikten sonra anlattı: Kemalle ikisini merkez kuman. danlığına götürmüşler. Orada ev- velâ Kemalin idam hükmünü oku muşlar, bir boca dua etmiş... Ke- mal hükmü öğrenir öğrenmez sa rarmış, yerinde biraz — sallanmış, tutmuşlar, bir iskemleye oturtmuş- lar.. O zaman ailesini görmek is- tediğini söylemiş. Tevfik de ken- disine ait kararın — okunmasın: beklerken onu ayrı bir odaya al - mışlar, bir yanlışlık olduğunu, ken- disinin müebbet küreğe mahküm edildiğini bildirmişler ve böylece yanımıza iade etmişler. Bu arkadaş bunları anlattıktan sonra şu sözleri ilâve etti: — Öleceğini bilen bir adamın müebbet kürek mahkümiyetiyle de olsa kurtuluşu sevinilecek bir şey değl mi? Halbuki hiç de böyle ol. sanın ölüme götürülmesini gör - mek azabı bana her şeyi unuttur - muş, maneviyatımı tamamen fel - uğratmıştı.,, Ti Bizi ziyarete gelen arkadaşlar zavallı Kemalin canavarcasma öl. dürülmesinin tafsilâtını getirdiler. İdam edilen adamların sabahları Ortalık aydınlanırken ve sokaklar da kimseler yökken asılmaları â- dettir. Halbuki, Kemal, bu usule aykırı olarak sokakların adamdan | taştığı kalabalık bir akşam saatin- de asılmış, onun asılacağını du - yan Gedikpaşa, Çarşı Ermenileri, muhalifler ve hütriyet ve itilâfçıla. rın para ile çığırtkanlığını yapan '.,._xııgıııkiıııelınmınm- danını doldurarak Kemalin — ipe çekilişini alkışlarmışlar... — Bu hâdiseden sonra koğuşla - rımızda tedricen sükün ve tabii ya- şayış başladı. Bir gün arkadaşlar yatakları - mıza bağdaş kurmuş sıra ile iskam bil falıma bakıyor, istikbal hak - kında kendimize göre kehanetler - de bulunuyorduk. Muhafızlarımız koşarak diva - niharp müddeiumumisinin geldi - ğini haber verdiler. Şimdi avukatlık eden Cevat is - mindeki bu müddeiumumi koğuş - ları birer birer dolaştı. Hepimizin üzerinde şahıs itibariyle tevakkuf etti. Bu ziyaretin muhakememizle alâkadar olduğunu anlamıştık. Di- vaniharpte Bekirağa bölüğü sakin lerinin cürüm ve kabahatlerinin nevi ve derecelerine göre bir tas- nif yapılıyordu. Fakat — iki gün sonra bize yeni bir haber getirdi - ler: 1 — Nazım paşa divaniharpten çekildi. Yerine DürzüEsat Paşa re- is oldu. Nazım paşanın bu çekilişi divaniharpte aza olan Kürt Mus. tafa paşa ile arasında çıkan bir anlaşamamazlıktan ileri gelmiş. 2 — Divaniharp müddeiumu - misi Cevat, kendisine verilen gay- ri kanuni bazı emirleri yapmamak için istifa etmiş... Eğer üçüncü bir hâdise olmamış olsaydı, bu iki haber üzerinde dur. mak vaziyetimizin lehine ve aley- hine bir inkişaf ihtimali üzerinde muhakemeler yürütmek kabil ola- caktı. Fakat buna pek vakit kal- madı. Bir gün baktık: Bir bölük İngiliz askeri geldi. Pencereleri - mizin önünde silâh çattı. Arka - daşlar birbirine girdi. Herkes o - dadan odaya koşuyor, bir havadis öğrenmeye çalışıyordu: — Bunlar neye geldiler? — Bizi mi götürecekler? — Nereye gidiyoruz? Bu suallere gene aramızdan ce- vap verenler vardı: — Bizi İngilizlere teslim edi - yorlar. hebeni ilel bir mahkemede muhakeme olacak mışız, — Kurşuna dizilecek mişiz. — Bizi bir vapura bindirip a - çıklarda batıracaklarmış. — Fizana sürülüyoruz. O zaman hapishane kumanda . nı miralay Ali isminde muhterem , alicenap bir zattı. — Mevkuflara şeikatla muamele ederdi. Bir ara- lık Onu yakaladık: — Yahu ne oluyoruz? — Merak etmeyin; dedi. Şimdi- lik bir tehlike mevzuu bahis de- ğill Yalnız buranın muhafazasını İngilizler deruhte ediyorlar, Biz gideceğiz.,, Çok geçmeden İngilizler hapis- haneyi teslim aldılar. -Türk me - murlar gittiler, İgilizlerin eline teslim edil - dikten sonra rahatımız tamamen kaçtı. Derhal şiddet ve tazyik baş- ladı. Bekirağa'bölüğüne — cümle kapısından girince karşılıklı — iki koridor vardı. Bu koridorların baş taraflarında birer demir parmak- lık mevcuttu. Türk muhafızları zamanında bu demir parmaklık- lar açık bulundurulurdu. Biz de serbesiçe dolaşır, iki taraftaki ar- kadaşları rahat rahat ziyaret ede- bilirdik. Ingilizler ilk icraat ola- rak bu demir parmaklıkları kilitle. diler, bizi odalarımıza tıktılar ve hapishane etrafında sıkı muhafa- za tedbirleri aldılar. Çok geçmeden Bekirağa bölü - İ günü İngilizlerin devralışmım hik- meti anlaşıldı. Ali Kemal dahili- ye nezaretine geçmişti. Bizi bir kaşık suda boğmak için — elinden geleni yapmağa ant içmiş olan bu adam ilk icraat olarak memleketin bir avuç evlâdını İngilizlere tes- Him etmişti. Muhafazamızm İngi- lizlere verilmesinin ikinci sebebi de Enver paşanın amcası Halil pa- şanın Bekirağa bölüğünden kaç- ması olmuştu. Bir sabah gürültü ile uyandık. Muhafızlarımız öte- ye beriye koşuşuyor. Her tarafta (kaçtı, kaçırıldı) sözleri dolaşıyor- du. Çok geçmeden Halil paşanın, muhafazasına memur bir inzibat zabitiyle birlikte gece yarısı gizli- €e kaçmış oldukları öğrenildi. Bu firar hâdişesi içerden ziyade dışar- da fazla tesir uyandırdı. Her ta- rafta, hattâ vaktin gazetelerine ge çen bazı şayialar çıktı: — Bekirağa bölüğü — basılarab mevkuflar kaçırılacak!,.. Bu haber İngilizleri, hürriyet ve itilâfçıları telâşa düşürdü. Kaçma- mamamız için akla gelen her tür- lü tedbirler almdı.. Tazyik günden güne arttı. Ufukları günden gü- ne bulutlanan yurdun meçhul aki. beti yanında hürriyetleriyle bera- ber en basit bak ve huzuru bile gasbolmuş olan bu bir avuç insan için çok acı günler gelmiş çatmış- &. * (Devamı var) Mühim müzayede Pek yakında Kabataşta vapur iskelesi karşısmda, Çürüksulu Mahmut Paşa apartımanının 2 nci katında Bayan Nermin Brandt'a ait kıymetli ev eşyaları müzayede ile satılacaktır. Fzla tafsilât için Salih ve Sa- son, mobilye mağazasına müra - caat. —Tel: 43249— Mütercim aranıyor Anadolu Ajansı için bir mütercime ihtiyaç vardır, Türkçe ve fransızcayı Bayet iyi bilmesi ve türkçeden fransız- caya hatasız terceme yapacak bir ikti. darda olması birinci şarttır. Müsavi derece alanlar arasında ingilizce bilen. ler tercih olunacaktır. Müsabakaya girmek arzu edenlerin Nisanım sonuncu günü akşamma ka- dar, Ajanam İstanbul şubesine isimle. rini kaydettirmeleri....