25 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

25 Nisan 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 NİSAN — 1935 p Yazan! Kadırcan Kafli vereeRNARLELErREREREELA “Ah, ŞU dü gü hin'in öÖöCÜ n haftasını bir No. 91 Rüyük Deniz Romanı geçirsede denize açılsa!,, İ ve karada, meş'aleler, Demıd:ıyııııdı.. Minımler"ır_ı- sına mahyalar kurulmuştu. Bu.ıy:k meydanlarda, pazar yerlerini ı çalgıcılar, cııebı:lı.r. sarayın Yem | riyle halkı eğlendiriyorlardı. Yer yer, halk arasında da çocuilı:: sünnet ettirenler, kızlarını ev direnler çoktu.. Yatsı namazından sonra M is, Sokullu ve KılıçhAlll;mn elleri le zifaf odasına sokuldu.. | ş I'(oııığın bu kısmında artık el a- | yak çekilmişti.. . | Ali Reis bir kenarda, başmı iğe- | rek, ellerini göğsüne çlıp(ııkl::'ny ve yorgun, gözleri g . 'ı:ln:?kıı Ay;uye aldırmadı bile... İki taraflı ışıkların ortasında ve baştan başa donanmış olan gemi - lerin bol aydınlığmda — uyuyan Halice baktı.. ee B E b“ Na i Pa Kak kaç ':;l:v;, -: düğiıin haftasını bir | geçirse de denize açılsa!.. Durgun denizlere bakmak ona ölüye hak- mak gibi geliyordu.. O, fırtınalı, coşkun, köpüklü ve rüzgürlr de - mizler 'stiyordu.. Genç kız da sessizdi.. Olduğu yerde, boyannu bük - mâş, duruyordu.. görmüştü, Hiç de umduğu gibi de- ğildi.. Fakat ne kadar güzel ve iyi olursa olsun, gene de Kara Yusufu düşünüyordu.. Ali Reisin, ona bakmadan doğ - ruca pencereye gidişine sevinmiş - fenerler, Ali Re- t — Gene tali benden yana ola - cak mı?, ) Diye kendi kendine, için için soruyordu. Fakat bundan sonrane olacak- &?... 'Ali Rejs bir saat kadar, hiç k- mıldamadı.. , B'r aralık yorulduğunu ııı'lıdı v« oturmak için sedire doğru yürü- | Cenç kıza baktı.. Boy pos sahiden güzeldi.. Elbet güzel olacaktı... Güzel ol- masaydı Kılıç Ali — Paşa hangi ::;İO Onu saraya armağan eder - Baştan ayağa kadar süzdü. — Zayallı! Kimbilir hangi ba- banmn, annenin kuzusudur!.. Dışarıdan leventlerin şarkıları, kahkahaları geliyordu. Sedire ©- turdu. Genç krza da; — Yorulmadın mı? Haydi sen de dilediğin yere otur!. Dedi.. Lâkin genç kız pencereya doğru yürüdü ve biraz evvel Ali Reisin durduğu yerden Halicin — durgun bol işiklr sularına baktı. vi Orada - sevgilisinin — hayalini, küçktenberi silik, çok silik bir vü- ya gibi kafasında ve gönlünde ta - şıdığı sevgilileri görmek istedi . Ali Reis onun bu — haline şaş - mıştı: — Oda, yoksa benim gibi baş- ka birini mi seviyor? O datıpki benim gibi.... Oda birisini düşünü- | tım da bana kim olduğunu anlat !. |Yoksa senin de bir sevgilin mi İ rini, o zamanki yaşayışını bir kaç "ye girişini, ve Kara Yusufu henüz anlamayı, hattâ onun dileğini tez elden yapmayı, hem uygun, hem de eğlenceli buldu. Kalktı.. Pencereye doğru yürü - dü. Genç kızın yanma gitti:! #— Sana hir şey yapacak deği - lim!, Korkma!, Buraya kapatıl - mış sayma kendini!, İstediğin za- man, istediğin yere gidebilirsin!.. Gel şöyle sedire karşılıklı - otura - var?. Ona kavuşursuu! Ona elbet kavuşursun!, Kimdir? Bana söyle onu!. Genç kızla bir gemi voldaşı gibi certleşmek, ona teselli olacaktı .... O, bir kenara genç kız da sedi- rin ucuna oturdular.. Ali Reis soruyor ve genç kız o - na-cevab veriyordu. Stellâ, pek küçükken gördükle - belli belirsiz çizgi gibi anlattı. Ali Reis henüz dalgın olduğu için bundan bir şey anlayamadı.. Fa - kat genç kız çok geçmeden Vene- dikten, esir pazarından Angeli - kadan bahsetti, Ali Reis doğruldu ve dikkatle dinlemeğe başladı.. Avlonyada olanları, sonra gemi- , gemideki - anlatmağa ki Ali Reis birdenbire doğruldu... Genç kıza doğru iki adım attı., Onu omuzlarından tutarak kal - l » Sanra çenesini tuttu.. Yüzüne baktı.. Kız korkmuştu.. Birdenbire bu genç adamın onu kollarına alaca - | ğını, artık hayalindeki - sevgiliye bir daha kavuşmak ümidi kalmı - yacağını sanmıştı.. Ali Reis genç kızı odanın kena- rındaki kandile doğru çekti. Yüzüne daha — dikkatle, uzun uzun, gözlerinde gittikçe artan ve aydınlatan bir sevinçle baktı, bak- tı, baktı. Genç kız şaşırmıştı. Lâkin bu adam hiç de fena göz- le bakmıyordu. Hattâ onun bakış- larında sevgiyi, temiz ve — sonsuz bir sevgiyi gösteren parıltılar var- dı.. * Ali Reis gözlerine inanamıyor - du.. . — Senin asıl adın Ayşe mi?. Diye sordu... Ellerini tutarak avuçlarına al - Ö ( Genç kız omuzlarını kaldırdı, oudak büktü.. . AIiRciılııııfuııaçk.;ma.,. dağını yırtar gibi açtı.. Saçlarını arayarak kulağına ardına göz attı.. Daha yakından iyice baktı.. Gözlerinde sevinç şimşeği bütün yüzüne ve oradan bütün vücudu - na yayılıyordu. Ah, orada ne vardı? Ne oluyordu? Rüya mı görüyordu?. Orada büyücek.. — kara bir ben vardı., Duk, sekdila HABER — Akşam Postası Düşünceler: Saamcamna ASNT Yarınki adamın © . manifesti Yarınımn adamı büyük manifestini o- kuyacak dediler. ada ökeürüklerimizin kara kamburunu taşımaktan iki büklüm ol muş, yürüyoruz. Biz 70 yıl yaşadık. 70 yıl, güneş pembe diliyle yüzleri- 7 yıllık yarının dev adamı, biz 70 yıl. lık cücelere söz söyliyecek. Alanda 100 yılların başı dört kollu- ya indiriliyormuş gibi geniş bir sossizlik oldu. Gözlerimizi güneşe karşı aralan- miş isli bir köy evi kapısı gibi ona çe- — Dünün yaşlı torunları! Siza yarın- ki ataların büyük manifestini okuyaca- gıml dedi. Yeşil başak tarlaları gibi uğurlu, mavi gök parçası gibi temiz, verimli 7 yıllara açılan ilk sabah gibi aydınlık göz- leri vardı. Bakınları oğuz bir el gibi üzerimiz. de dolaştı. Hava karanfil kokuyor. Bir elin, canımın tezgühımnda, yanık türkülerle alaca bez dokuduğunu —du- yuyorum. Yarının adamımı korkuyla, sevgiyle, saygıyla dinliyorum. O gök ağzını aralıyor. 7 Yapmacıksız, tepintisiz, yepyeni bir dille, yepyeni bir hendeseyle konuşuyor | ©. Diyor kit (Eğer yeni ölçülerle, yeni bir yer yüzünün çatısı atılacaksa, onu biz çata- cağız! Sizden aldıklarını daha ilerilere gö türecek olan biz, güneşle ışıklı bir fut: bol topu gibi oynacayağız! Asansör ku. yacağız göke! Ve binbir akşam masal- Tarmda duyulmuyan şey, bizim ellerimize ceğiz! — (Tanıryı yaratan zekâ bile biz Türk çocuklarından daha yaratıcı olmı- yaçak! Sizden ekmek ve gazyağı dile- nir gibi, sevgi ve sayırı istiyoruz! Özen: ti istiyorur! — Bize inanmanızı istiyo: tuz. Sustu. Bir kemik yığını gibi göğüslerine dü- Yüreklerimiz, cimri olmıyan — kara toprak gibi sana bütün inancı veri-; Seni tahta bir oyuncak değil; ekmek, bitik, başak ve anne sütü gibi oğuz bir şey diye seviyoruz, sayıyoruz! Eline el sürenlerin eli kırılsın! ışığı görmesin | Sendan #irgeyenler en uğurlu bay- ram akşamlarından aç kalsınlar diye.. İlhami Bekir 25-4-935 | | ben gibi... , Kızım yüzüne daha yakından, aydınlıkta ve dikkatle göz gezdi - rince onDun annesine ne ka- sar benzediğini de görmüştü. . AĞt (Devamı var) | sen bunları bildiğin ıçindir ki se Tn CEğî D NA-BI w;;zmı; ELİKLER Sebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı Ali Cengizin başından geçenler dÜ — dlma — Matraazle konuşmak: — iste - —-Seniha hangisi daha iyi; ha xnedi. Ben de ayrıldım. Kadınların| sas olmamak mı, yakalanmak mi? isteklerine (arşı hareket etmek &- — Bunla, insanm elinde midir? hmden ge'nezdi. Fakat benim ay-| Ben ne biluyim.. rılmama rağınn köpek pesimi bı - yakmadı. Koğmam bile nera et - medi. Bu benim kabatatim mi?., Marika cı vap verdi: — Eğer mesele Ali- Bevin an -| sattığı gibi geçti se oun Ja kaba - batli kend si değil.. Eleni: — Faka;:, dedi.. Nasıl olduğunu Lilmiyoruu: Köpeğim — ker.disini takibe baş'adı. Beyefenli bana Löpeğimi veiniz.. — Yanımda olsaydı bunv mem- «üniyetle separdım. Fakal ne ya- yalrm ki elimde değil. Bütün gün beni bırak:ııyan Bob! akşam üz - tü de yüzüctü brrakıverdi O za - mandan ber, görmedim kendisi - U — Siz de mi kaybettiniz! Vah! Vah vah!. Çok seıdim doğrusu.. Şimdi ne yayalım?. Onu natıl bu- ialım.. Marika: — Cidden çok büyük b'r felâ - ket, dedi. Senin gibi bir J'bişçiye köpeğin ne Kizumu var. Bütün gün vdada kayal tutmak için mi? — Dışa “ya çıktığım zamanlar bana arkadeşlık ediyordu — Daha sonra.. Bunu bına süt| babam he liye etmişti. Bobiyi o badar sev>e 'i ki.. Ali Cengvwz güler bir yüz'e: — Artıx Jledi. Bu köpeği dü - şünmemeisiniz. Onun kaybolma - 81 gerçi çok fena.. Sebeb' şayet ben isem »mın olunuz kasten yap- mış değilım.. Bana darılmsmanız için size b' - fino veya bir tazı tak- dim etmej » hazırım. — O! Teşekkür ederim.. Fakat artık köpa < irtemem. Marika: —O ha'4e dedi, artık bu bahsi kapıyalım.. Sen bir âşıkını kaybet- miş olsaydın bu kadar — yürültü etmek İster misin? — Sen daha kahvaltı etmedin mi? Öğle n'du! — Öğl> olduysa ne olur? Ben karnım na vakit acıkırsa » zaman yemek yer .. Ali Bey de Hizimle yer mi? — Merri uniyetle Matmazel.. Yalnız size bir börek almama mü- sande etmeviz şartile.. — Ne is'erseniz alabi'irsiniz? — O helde gidiyorum — Sen gh.. Bu arada Eleni de sofrayı hazırlar, Ali Cenşiz koşar gibi gitti. Ma: mazel Elemw sofrayı bazırlarken: — Bu çok tuhaf bir delikan! dedi. Yalı.» kadınlara çek soku! kan olması fena.. Sana çok dik - katli bakızor. Bu bakış karşısın da ber. bulunsam muhakkak şaş rırım. — Alışsem. Sonra teklikeli o lanlar eks-riya şen olan erkekle» değillerdi- —A! Öyle mi? Ben önce teh - Tlikelilerin! tanımak isterdim. İş.. ni kolay & nay yakaayamazlar.. — Sen': ben aynı şeyiz! Fakat elimizden ne gelir? bu kadınların alın yazısıdır. — Demek ki bizim yakalanmıa mız icap aJiyor? — Hassas olmiyan kal bi sevi! eli id İA o A NİN — Bana ekil vermelisin!. Eğer bu bey basa yeniden kur yapmak ısterse müss İt görüneyim mi? — Merak etme.. O artık senin: le alâkadar olmaz! — Niçiw? — Kuruau bana yapıyor da on- dan.. — Ya demek ki fikrini değiş - tirmiş.. Ser kur yapmasnıa müsr- ade edecek misin? — Belki, — İyi ki sordum.. Şimdi konu « şuşlarınıza Jikkat eder, vereceğ'n cevapları *yice ezberlerim. Ali Ceagiz, mükemmel bir bö- rekle döndü. Sofraya — oturdular. Genç bütün varlığı ile Marikaya dikkat ediyordu. Daima ona bakı. yor, her zaman ona hitap ediyor < du. Bu yüzden Matmazel Eleni ko- nuşmaya çok az iştirak edebiliyor: du. Yemek ivun sürmüştü. Saat üçe gelmişti. A Cengiz ince ince, Ms- rikaya tutlkunluğunu — anlatacak kelimeler attıkça o, gülüyor gülü « yordu Elecinin büyük bir — iştiha ile böreğin! yediği bir srrada kapı vuruldu ve ıçeriye Demir girdi. Demir. 2aha ilk bakışında A'i Cengizin mada Uupkı bir ev sahibi — gibi kurulaşunun farkına varmış ve sıkılmışcı. Fakat Matmazel Els. ninin de o:ada bulunduğunu gö - rerek sevi -.. duymuştu. Demir Matmazel Martikayı se- lâmladı: — Matmazel dedi, size teşek -« kürlerimizi bildirmeye — geliyor - dum. Fakat Alinin benden dahı evvel davr..ndığını görüyorum. Ali Cengiz oturduğu sandal - yede sallan»rak Demirin yüzüne alay eder Lir tavırla baktı. Sonra oldukça yüksek bir sesle: — Kimsenin benden evvel dav- ranmasına lahammül — edemeni, Diye cevap verdi. Marika ; 4 — Demi: Bey oturunuz — dedi.. Yabancı k'mse yok.. Size arkada- şım Eleniyi tamtayım.. Evvelki — gün odanızda beni beklemesi içia kendisini <Zurtmak lütfünde bu * LA AMi a lunmuşsutuz.. Eleniye Jönerek: — — Elen * Komşulardan biri. Bi- raz evvel tana kendisinden bah - sediyordun. Biliyorsun yal. İşte onlardan . (Devamı var) HABER A kça_n—ı Postası İIDARE EVİ İSTANBUL ANKARA CADDESİ Telgeni Adresi İSTANBUL HABER $ 6 (9 aykık ; Türkdye: 120 350 660 1280 Krg. Kenebi: 150 448 M46 1610 İLÂN TARIFES: j Ticsret Ulnlarının satırı 1850 Reseni Udnlar 10 kuruştur, benanaşaakkkneakesanesanensssenen e sarkeveneS| Sahibi ve Nesriyat Müdürü, HASAN RASİM US ” Basıldığı yeri — (VARTT) Miash

Bu sayıdan diğer sayfalar: