HABER — Akşam Postası Güzellestiren Ameliyat Hindistanda bu nevi ameliyatlar saksıcı ve çömlekçilerin işidir! Ameliyatla hangi kusurları düzeltmek kabildir bilgisizlikte» çok Biricik hataları başka bir şey olmıyan bir e kimseler, güzelleştirme ameliyat- larmı kadınların — güzelliklerini arttırmak için kullandıkları bir vasıta tanımışlar ve bu ameliyat- ların buruşukları yoketmek, göz- lerin altındaki çukurları gider- mek, düşük göğüsleri kaldırmak- tan başka bir şeye yaramadığını sanmışlardır. Bu, büyük ve teessüfe değer bir yanlıştır. Güzelleştirme ame- liyatlarının sahası, bu kadar du: olmaktan çok uzaktır. Bilâkis bu ; saha, insanın aklından bile . geçi- | remiyeceği kadar geniştir ve| chirugie estheipue denilen yeıı.'ı cerrahinin kolları tamamen psi- kolojik mahiyette bir takım vak'- alara karışmağa kadar varmak- tadır. | Güzelleştirme ameliyatları bil- hasâa savaş esnasında ve — savaşı takip eden yıllar içinde ehemmi- et almağa başlamış ve bu ehem- — Miyet günden güne W'l Bazıları estetik cerrahi ile plâstik | denilen cerrahi arasında bir fark | görmek istemişlerdir. Halbuki böyle bir fark, bizce lüzumsuz- dur, Çünkü, plâstik bir ameliyat | da netice itibariyle estetik bir a-| meliyattan başka b'r şey değildir. Faraza yüzdeki bir kusuru düzelt- | mek için vücudun başka bir tara- | fından et almağa mecbur kalan | bir doktor, yüze ilâve ettiği bu yeni parçaya şüphesiz bir biçim vermek mecburiyetindedir. Zaten güzelleştirme ınıeliyıtı-! nı yapan, yalnız bunda ihtisas sa-| hibi olmuş cerrah değild'r. Topal | bir bacağı düzelten bir ortopedisk, gözlerdeki şaşılığı gideren bir mütehassısı ve çökük bir burunu güzelleştiren bir burun mütehas- sısı, her biri kendi alanında güıel-: leştirme ameliyatı yapıyorlar de-| mektir, ğ ce","'inih bu mühim şubesi- nin en iyi tarifi, sarahat ve vuzu- | hu itibariyle, Dartigues'in yaptığı | şu tariftir. | “Bir insandaki tabit veya son- radan olan ve onun şahsi - veya| soysal değerini düşüren kusurları | düzeltmek için yapılan plâstik a| meliyatların heps'ne birden este- | tik cerrahi denir.,, | Esasen estetik cerrâhinin son zamanlarda icap edildiğini san - | mak çok büyük bir yanlış — olur, Bunun en çok savaştan sonra faz- la inkişaf etitği doğru ise de, bil-| hassa yüzde olmak üzere vücudun | kusurlarının düzeltilmesi en eski zamanlarda yapılmıştır. Eski Hint kitaplarında yazılı olduğuna göre, Kral Goorka her yeni şehri zaptettiği zaman bu şe- hir ahalisinin burunlarını kestirir- | miş. Yalnız memedeki çocuklarla, | gellik ameliyatları yapmışlardır. | bir çok şakalara, alaylara yol açı- zımdır. Çünkü âlete yüzdeki kusurların nev'ine göre değişen bir elektrik lar bu kaideden haric tutulurmuş. [ Onun için çok eski zamanlarda Hindistandaki bazı mahir müte- tabbipler, alın kısmından - çıkar- dıkları derileri yanaklara yapıştı- rarak burun yapmak suretiyle gü-| Hattâ Hintlilerin bu ameliyatta kullandıkları — tekniğin adına | “Hint metodu,, denir. Bu metod-| dan Hindistanın mukaddeş kitap- | ları bahsettikleri gibi, Mısır Papi- | rüslerinde de bunun bahsi geçer. | İşin tuhafı, bu türlü cerrahinin Hindistanda saksı ve testi yapan | çömlekçiler tarafından yapıldığı- | | dır. Bu belki bize garip ıörümbi-f lir. Fakat bizde de bugünkü cer- rahlık berberlikten doğmnştur . | Eskiden, cerrah ustası olmadan önce berber ustası olmak — gere - | kirdi. Ambroise Parâ ve daha bir çokları, berberlikten sonra cer-| rahlığa geçmişlerdir. İlk zaman- larda doktorların cerrahlara kar- şı gösterdikleri istihkar da bun- dan ileri gelmiştir. | Daha sonraları, Rönesans esna- | sında Taggliacozzi adlı bir llı]-î yan da güzelleştirici cerrahi yap- mıştır, Ondan bir kaç yıl önce Si- | cilyalı Branca'nın düşündüğü me- | todu kullanan bu adam, kusurlu | burunları koldan aldığı et parça- lariyle — düzeltiyordu. Buna da| *“İtalyan metodu,, denildi. Taggli- acozzi bir çok ameliyatlar yap- mış bunların ekserisi muvaffak olmuştu. Fakat bazan ameliyatlar tuhaf neticeler veriyor ve bu da yordu. Bu arada bazı kimseler, kusurlrı düzeltmek için alınan et-| lerin, bu eti veren adamın haya- t'yle sıkı bir alâkası olduğunu ile- ri sürmüşlerdi. Hattâ Van Hel-| mont adlı Felemenkli bir doktor hatıralarında şöyle bir şey yaz- maktadır: Belçikalı bir adam, bir hamalın kollarından aldırdığı et parçasiyle burnundaki — kusuru Taggliacozzi tarafından düzelt- tirmişti. Bu adam, burnu çok gü- zel bir biçim almış olduğu halde, memleketine döndü. Herkes bu. güzel neticeyi beğeniyordu. Fakat günün birinde adamcağızın bnnıı.ıW buruşmağa, — başladı ve nihayet | yok oldu. Van Helmont'un anlat-| tığına göre, yapılan tahkikat neti- ces'nde, burunun düzeltilmesi için | ağız çalgılarr çalan musikişinas-| kollarının etinden bir parça veren ! hamalın ölümü yüzünden Belçi-/ yaptığı zaman da yanlışlar yapı- kalının burununun çürüyüp — kay- bolduğu anlaşıldı. Bu bir kaç misalden de anla- şıldığı üzere plâstik veya estetik cerrahi dünya kadar eski bir şey- dir ve bunun menşei çok eski za- manlara kadar uzamaktadır. Daha bundan bir kaç yıl önce, estetik cerrahiyi teknik — etmek kimsenin aklından geçmezdi, Fa- kat iyi netice vermiyen bir bacak ameliyatı bahane edilerek cerra- hinin her şeyden önce kurtarıcı olması, sağlık getirmesi gerek ol- duğu hakkmda hukuki bir. müta- lân yürütüldü. Bütün bunlar çok mühimdir ve | halk arasında olduğu kadar tıb âleminde de alâka uyandırmakta- dır. Bir çok kimseler, savaşta yü- zünden yara almış bir adamım, bir | ameliyat — yaptırarak duyduğu maddi veya manevi acıyı dindir- Mmek çaresini aramasını tabil gör- mektedirler. Fakat bunlar, doğuş- ta veya sonradan iktibas edilen vücud kusurlarını düzelten yalnız estetik mahiyetteki cerrahinin fay dalı olup olmadığı hususunda mutabık kalamamakta ve bu tür- lü cerrahinin therapeutipue bir faydası olduğuna itiraz etmekte- dirler, Bununla beraber, hayatla- rındaki bütün muvaffakiyetsizlik- lerin burunlarının çarpık veya çı- kık olmasında bulan bir çok a- damlar vardır. İşte bu suretle iş, Psychologie, hattâ ekseriya Psye- hiâterie sahasmna intikal etmekte- dir.Ekseriya bir insanın güzellik bakımından herhangi bir kusuru onun soysal, hissi vesair bir çok işlerinde, sanıldığından daha za- rarlı bir şekilde tesir yapabilir. Bu yüzden de kendişinin öteki insan- lara göre aşağı olduğu duygusu, böyle bir kimsenin aklında yer et- meğe başlar. Utanma hissi bun- dan doğduğu gibi her türlü “akıl sapıtmaları,, ve Psychoseilerin bir çok öekilleri de bundan ileri ge- lir. İşte estetik cerrahi her şeyden önce bu bakımdan gözden geçiri- lirse onun kazandığı cerrahi, fa- kat bilhassa manevi zaferin mâ- nası bu suretle anlaşılır. Bir kaç misal gösterelim: Ma- ğazalardan b'rinde çalışan — bir gencin burunu çok biçimsizdi. Bu genç bir yere gönderildiği zaman, verilen işi iyi beceremiyor, hesap ü üzdeki kusurları düzeltmek kabildir. Fakat bu işin bir — mütahassıs tarafından yapılması lâ - FELCRLEĞL cereyanı vermek lâzımdır. yordu, Mağazanın sahibi olan ka- dm da böyle bir kusurunu estetik | cerrahi yolu ile düzelttirmişti. | Bununla beraber her gün bu gen- ce “böyle bir burunu olan kimse- nin aptal olmasına şaşmamalı- dır.,, diye gkaşıyordu. Bu genç | karakter sahibi dezil miydi, yoksa patronunun bu yolda yaptığı tek- | dirlere karşı çok zayıf ve hassas mıydı bilmiyoruz. Fakat günün birinde işinden çıktı, odasına ka- panarak kimseyi görmedi ve ni- hayet burnunu ameliyatla düzelt- tirmeğe karar verdi. Burnunun bi- çimsizliği düzelince, bu genç ha- yatla daha cesurane bir şekilde mücadeleye başladı. Onu utangaç yapan sebep ortadan kalkınca, u- tangaçlığı da yok o'uvermişti. Teknisyen olan başka birinin de profili biçimsizdi. Mesleğinde ilerliyememesini kendisine bir iş tevdi edilmemesini da'ma yüzün- deki bu kusura atfediyordu. O da ameliyat yaptırdı. Fevkalâde bir ' âmil ekseriya çok mühim rol oy-« | bul etmiyor ve hayatındaki bu de- gişikliği, yaptırdığı ameliyattan ileri gelmiş sanıyor, buna yordu. Estetik cerrahide psikolojik manı- nar. Nitekim gösterdiğimiz misal- ler de bunu ispat eder, Faraza göğsünü düzelttirmek için bir mü- tehassısa müracaat eden bir kadı- nın bu müracaatlarındaki sebebi yalnız kendi z/hninde yer bulan bir küçük görülmek duygusundan doğduğunu da ispat edebiliriz. Onun için mütehassıs bu gibi hallerde çok dikkatle hareket et- meli ve her müracaat edeni iyice tetkik etmelidir. Her müracaat e- den erkek veya kadını ameliyat yapmak pek basit bir şey olur. | Böylelikle iş çabucak şarlatanlığa veticarete dökülür.. En büyük | tehlike de budur ve buna dikkat edilmelidir. Dikkat, bilhassa lâzımdır. Çün« | kü en ehemmiyetsiz görünen bir ameliyatta bile bazı tehlikeler vardır. Bu tehlikeler — şüphesiz pek büyük değildir. Cerrah tabit ihtiyatla hareket eder ve bütün gerekli tedbirleri — alır, Çıkacak herhangi bir komplikasyon, istis- naf mahiyette bir şeydir. Onun i« çin bir doktor, kendisine müraca« at eden kimse üzerinde yapacağı ameliyatın — faraza bir berberin yaptığı altı aylık ondülâsyon ka« dar tehlikesiz olduğuna kanaat getirmelidir. (İyi düşünürsek, bir ondülâsyon'un da estetik cerrahi- nin ameliyatmdan da farklı olma- dığını anlarız.) Bu gibi ameliyatlarda kazalar gayet nadirdir, Diğer taraftan c« | tetik cerrahinin yaptığı hizmetler “Mebruiyeti,, münakaşa - göltür- mer. Bir çok resimlerden filmlerden de göreceğimiz üzere, ameliyat | yaptırmadan önce ekserisinin yü- zünde kederli bir ifade okunan bir çok kimseler, ameliyattan sonra canlı, neşeli ve yaşamaktan — se « vinç duyan bir hal göstermekte: dirler. Ombreolanne “Böyle bir tesadüf eseri olarak da ameliyat- | tan bir kaç hafta sonra çok kârlı | şartlarla onu ecnebi memleketler- | den bir'ne gönderdiler,. Fakat &. | bunu bir tesadüf eseri olarak ka- Alnındaki kırışıklar ameliyat yapılmca yalnız güzel b'r şekil değil, saadet de yaratmış oluyorsunuz.,, demişti. Bundan doğru bir söz olmaz. Dr. Charles Claov& “Le Mois,, mecmnasından,, düzeltilen bir kadın