1”W SN | DNĞ L e SŞ ? "Keşke <e artist olmasaydık !, — Necdâ: — Eski kadın artistleri istemiyorlar! şimdi yenileri Erkek elbiseli kadın Ingilterede sebebi alaşılamıyan bir kaza oldu İngilterede erkek elbisesi giyen we ağzını daima mendille — kapalı tutan bir kadın bir trenden düşe - rek öteki trenin altında ezilmiş - tir. Bundan birinci — sayıfalarında tafsilâtla bahseden İngiliz gazete- leri, şöyle yazmaktadırlar. “Newport'da erkek kıyafetinde bir kadın bugün öğleden sonra bir trenden düşerek bir başka trenin altında ezilmiştir, Cesed, hastahaneye — götürlüp muayene edilinciye kadar - bunun bir kadın olduğu kimsenin aklın - dan geçmemiştir. Gece geç vakit, polis tarafından kadının hüviyetine dair bir iz ele geçebilmiş, kadını oğlu tanımıştır. Kadın 55 yaşında ve Lili Bentley adlıdır. Giydiği elbiselerin bir fırıncı o- lan kocasına aid olduğu ınlıqıl . mıştır. Tren kadınım bindiği ııtııyon - dan 3,45 de kalktıktan sonra New- port'ta geldiği vakit, bir kadının tamamen aksi istikamette giden diğer bir trenin rayları — üzerine düştüğü görülmüştür. Kadının düştüğü tren, istasyona varmca birinci mevki komparti - manlarından birinin kapısının a- gıik olduğu ferkedilmiştir. Cesed üzerinde kadının hüviye- tine delâlet edecek bir şey buluna- mamıştır. Eski moda ve çok *“evlilik,, yüzüğü de bulunmuştur. mücevherat yoktu. Üzerinde bir çok dini el kitabı ve kâğıd bulunmuştur. Tek kişi - İik üçüncü mevki bir — bilet göze çarpmıştır. Fakat, kadım, biletin gösterdiği yerden çok ileriye ka - dar seyahat etmişti. Kendisini trende görmüş olan - lar, şöyle anlatıyorlar: — Bir kadına benzediğini his - sediyorduk. — Başında beyaz bir de sargı vardı. . —Ağzmı — ve gözlerini hemen daima mendille — oğuşturuyordu. Sanki ağlıyordu. — Yanındaki bir kız kendisiyle konuşuyor ve durmaksızın bu ka - dma: “Sesiniz ne kadar kadın se- sine benziyor,, diyordu. Ve bir hamal demiştir ki: — Bukadmın muhakak - bir derdi vardı.. Pek iyi anla; amıma, hali böyle gösteriyordu. giyilmiş bir ü ceketinin cebin - Bundan başka HARER — Akşam Postasr “ N# NİSAN — 1985 var, yenileri ! .. Hâlide : Yakımm zamana kadar Darülbe - dayiin koca karılığını yapan ba - yan Halideyi İstanbullu olup da ta nımıyan yoktur. Fakat, bütün İs- tanbulun tanıdığı ve sevdiği bu ar- tistin dehşetli bir — rakibi vardır: tanbul radyosunun mikrofonun - dan memleket halkına: — Canlarım, ciğerlerim !.. Diye seslenen bu tok sözlü, doğ ru özlü, bu hasletlerinden dolayı bittabi patavatsız, tatlrya, tuzluya karışan, yaşayışımızın komik - ta. raflarını, genç, ihtiyar, kadın, er - kek, dul, bekâr binbir tip içinde canlandıran, dilinin neşterile bun- ların üzerini örten zar gibi ince riya nikabını yırtıp sıyıran bu ba- şı hotozlu, parmakları kınalı ha - tuuncağızın şöhreti çok defa Şehir Tiyatrosundaki çaçaron kocakarı- yı gölgede bırakmıştı. Fakat, bir zamandanberi Hali - deyi Şehir Tiyatrosunun sahnesin- de göremiyoruz. Çünkü, o gelini ile geçinemiyen bir kaynana gibi hiç umulmadık bir gün prlısını pır- tışını toplayınca başını alıp git- miştir. Halideyi, radyonun Ha- bibe mollası takib etti. İkisi bir- den bir müddet kayboldular. Bi . rincisini geçenlerde Ankarada gör dük. Oynadı güldürdü.. Fakat bir gün gene ayni geçimsiz kaynana huyu ile, tasını, tarağını toplayın- Şimdi ca soluğu İstanbulda aldı. onu bir başka sahnede görüyoruz. ım | Etrafına toplanmış dişili, erkekli bir sürü amatör gencin arasında çalışıyor. , Halideyi tekrar sahnede gördü - ğümüz gecelerden birinde de rad- yodan kulağımıza geldi: — Üstüme fenalık — geliyor, a dostlar! Şimdi şakkadak — düşüp bayılacağım. Böyle iş olur mu hiç? Yedi ceddime tövbeler tövbesi.. Halka şehrin dört bucağından dedikodu dağıtan bu pişkin teyze- yi tanıdık: Habibe Molla... Nedense ismini değiştirmiş.. Kimbilir belki asri - leşmek istemştir. — Tiyatromuzun kocakarısını, Mollasını, pişkin teyzesini, — ben, geçen gün, evinde hanım hanım - Habibe molla.. Senelerdenberi İs- | | aşina bir ses | radyonun Habibe | — Onlar bizim yerimizi taş çatlasa dolduramazlar. Mallar meydanda!.. çık bir bayan Halide olarak gör - düm.. Pangaltıda Poyraz sokağı.. İğri, büğrü yokuşumsu sokakta — (30) numaralı evi bir bakkal gösterdi.. Zile bastım.. İçeriden — yirmi elif puüktarı bir: — Kim 00000!, Sadasını şıpır da şıpır bir terlik sesi takib etti. Hizmetçi kapıyı açtı. Dar bir av- luya girdim.. Beni karsrlayan bir bay hüviyetimi öğrenince hizmet Çiye seslend — Kız, küçük hanıma haber ver misafiri gelmiş!.. Beni birinci katta küçük bir sa- lona aldılar.. Bir kanape, iki kol - tuk.. Köşeye konulmuş bir yemek masası.. İçi çay, kahve takımı do- lu bir vitrin,. Duvarlarda artist re- simleri asılı... Oturup, bekliyo - rum,.. Dakikalar geçiyor.. — Gelen giden yok.. Bir aralık yukarı kat - tan bayan Halidenin sesini duyu - | yorum: — Ayol, kız sen bari aşağıya | in.. Çocuk yalnız kalmasın... Ben | bir türlü giyinemedim.. — Canım ben ofu tnarmıyo - rum ki.., — Hay Allah iyiliğini versin.. Tanıma, ne çıkar.. O seni tanır.... Senin gibi meşhüur bir artisti ga - zeteci olur da bilmez olur mu ?. Ses kesildi.. Gene gelen — giden yok.. Bir on dakika daha geçlti.. Ni- hayet bayan Halide salonun kapı » sında göründü.. — Arkasından da Darülbedayiin eski, — emektar ar- tistlerinden bayan — Neclâ geldi .. Karşılıklı oturduk.. — Hoş beşten sonra söz döndü dolaştı sahneye geldi.. Bayan Halide derin bir gö - ğüs geçirdi: — Ne diyeyim, her şey kısmet » le.... Tesadüfün bir cilvesiyle sah - neye atıldık.. Artist olduk.., ,, Neclâ, Halidenin sözünü kesti: — Olmaz olsaydık! , — Neden bu şikâyet?, — Vaziyetimizi görüyorsunuz. . Bizim memlekette san'ata, san'at - kâra kıymet verildiği var mı ki... Senelerce, çalış, yetiş, emek ver.. Sonra da böyle bir köşede pinek - le... —'Tekrar Şehir — Tiyatrosuna dönmene imkân yok mu?. Eski Darülbedayicilerden Neclâ Bayan Neclâ bu sualime başının sert bir hareketiyle cevab verdi : — İmkânı yok.. Bizi almıyorlar. Bayan Halide ilâve etti: — Disiplin varmış, efendim, di- siplin, işte onun için bizi almıyor - | lar.. — Raşitd Rıza ile — anlaşama- mazlığınız beratraf edilmedi mi? — Anlaşamadık.. Hem efendim benim Raşid Rıza ile — çalışmağa niyetim yok.. Biz, Muhsinin tar - zında çalışmağa alışmışız. Başka - lariyle yapamayız.. Şehir Tiyatro - sunun dışında sudan çıkmış balığa dönüyoruz.. (Bayan Halide içini çekerek sözüne devam etti.) On bir sene çalıştık... Halk bizi tuttu, sevdi.. Şehir Tiyatrosu bizi açıkta bıraktı diyeaç duracâk — değiliz | ya... Bizi seven halk — gelir gene görür. Şimdi yalnız çalışacağız .. Heyetimiz amatörlerden mürek - keptir. İçlerinde artist olarak ben ve Neclâ var... Neclâ — Bakalım ne olacak?. | Neclânm bu tereddüd ifade e - den sözleri Habibe Mollayı kız - dırdı. Aralarında hafif perdeden başlayan bir münakaşa oldu: Halide — Muvaffak olacağız. Neclâ — Ben bu fikrin aley - hindeyim... Halide — Ayol kız, sen de tu - hafsın... Biz Datülbedayie - karşı gelecek değiliz.. Kendi yağımızla kavrulacağız.. Fakat, bu kadar se- mneden sonra gidip de Şehir Tiyat - rosunda gündelikle çalışamam. Neclâ — Evet, ben.de çalışa -| H âl I d e Ve N ecı a $ e h ır Halide şimdi “Habibe Molla,, lıktan vazgeçerek — tiyatrosuna - dönecekler mi? J' etmenin fenalıklarını bıldlid “Pişkin teyze,, oldur.. mam.. Altı ay yevmiye ile çalışt!!f Maaşa geçirmediler.. Turneye £ medim diye de istifa etmiş add tiler.. Efendim eski kadın artii ri istemiyorlar.. Şimdi yenileri yenileri.... ,, Bu son sözler Habibe — Mollâ! büsbütün çileden çıakrdı: — Yenileri görüyoruz... Malli meydanda.. Onlarm hiç biri bizi yerimizi dolduramaz... Eskil yerine yetişen yok.. Bana Ami kadan bile (Aziz arkadaş! Mofü İoğunuzu memnuniyetle dinliy? ruz. Sizi candan tebrik — ederil diye tebrik mektupları — geli Ben Darülbedayide mahalle rolleri yaptım, muvaffak oldu Gün geldi, dekolte giyindim, d settim, salon kâdını oldum.. H! beni hiç bir rolümde yadırgan dr.. Sanat cıyak cıyak - bağırmı? bacak sallamak değildir ayol!- Bu sırada hizmetçi sarı, zı, eflâtun renkli fincanlarla ki ve getirdi.. Habibe molla sarı fi canı bana uzatırken bir mâni $? ledi: “— Sarardım, soldum, ay döndüm.,, Kahveleri içerken dedikodu vam ediyordu.. Bir aralık söz - riha Tevfiğin yaşı üzerinde ki kıldı. Bayan Halide kendini ! madı. Kıvrak bir kahkaha ko verdi: — İlâhi çocuklar.. Yaş müş ne olacak?. Herkesin yüzüden bellidir. Ben yaşını * yanlara kızarım ve yaşımı düf” da saklamam.. (35) y k diye de ilâleme bangır banı ğırırım; ne zarar var ayol!. — | Kadınların önünde yaş sözü değiştirdim: — Habibe Mollayr neden — raktınız?. — Mollalık filân kaldı mı 8" Pişkin teyze oldum.. Soy adf" | Pişkin koydum.. Bu dünyad& ” yaşamak için pişkin olmalı!“ 4 Prova saatleri yaklaştığı diçü g la duramadım.. Pişkin tey7€ sıkarken, misafir sever €V lerinden olduğunu göıtefd ” — Biz lüks artistlerden cancağızım., — Telefonla F* almağa lüzum yok... Ara $7 | acı kahvemizi içmeğe buy' Ihgân Arif GÖT