FAZİRLAHMET ey: dilinde alri leri bir araya İTİ fölm çırTı Değerli edib; 80 kuruş mmm EE gri vo hiciy- itab şeklinde MAŞAM KİTAPHANESİ Yakup Kadri ANKARA Değerli edibimizin son eseri Fiyeti : 1 lira AKŞAM KITAPMANESİ mam Sene 17 — No: 5926 — Fiatı her yerde 5 kuruş Lp Dünya kadınları kongresi Dolmabahçe sarayında 40 milletin kadınlarına çay “ Silâhları birakma işlerini kadınlar , konuşsa çok çabuk anlaşma olur, e akşam İstanbuldaki 40 | illetin kadınlarına Dolmabahçe im mükellef, muhteşem sa- li Bi ç ğ i verildi. büyük bir çay ziyafeti Sant on sekize doğru sarayın “Esim kapısından içeriye arka- ai; kesilmiyen bir otomobil seli *yordu. bay kapısında ve bahçede "Ye memurları ötomobillere YOL gösteriyorlardı. a salonuna binanin arka ta- 'nda, denize bakan muazzam tdan giriliyordu. Mid kadın murahhasların he- | il 'epsi tuvaletlerine son de- © itina etmişlerdi. Siyah renk- rin. Jamayka murahhası zabitle- meyi şapkası gibi önü şem- hi Yi kıpkırmızı bir şapka giy- Birl Zenci murahhasın başında- be #apkanın renginde kıpkızıl, wn eldivenleri de vardı. Bunu ö Glerine geçirmişti. Elbisesinin yide de kırmızı bir fiyango dı. Dudaklarındaki hiç bir za- iz eksilmiyen tebessümü ile Mbeyaz, inci gibi dişlerini gör- "yordu, ama murahhas kadınlar gö- tine bayraklarındaki tarzda at pırlantadani gayet büyük | a, AR şeklinde iğneler takmış m si İe pirlantadan aslanlar avize- e aşığı altığda, pırıl pırıl yanı rdu, J siya zer akşamı Mrs. Aschby bi, Üzetşnmliğiimi z uzun çizgili “OP giyildi. dei sollarm dağleğiz. beyaz kor- Var dini taşığaniyend teşrifatçı kız- Bafiy elleriniiğğii «göketlerden mi- | il en nadidetiyaralardan İ 5 ediyorlardı... Murahhasla- | rin çoğu sigara tiryakisi Türk si aralarına pek fazla rağbet göste- riyorlar.. Hemen herkesin elin. de bir sipahi ocağı sigarası vardi. Hindli murahhaslar bugün için fevkalâde tüvalet yapmışlardı. Hepsi süslenmişlerdi. Saçlarını arkaya alarak büyük topuzlar yap mışlardı. İçlerinden biri pamuk- lu, Hind kumaşından, çifte di- kişli bir hırka giymişti. Murah- haslar biribirlerine son derece ik tifat gösteriyorlardı, Bütün mil- letlar kadınları âdeta canciğer ol- muşlardı. O kadar ki insan kadın- lann bu dostluklarına, canciğer- liklerine bakiyor da: — Milletler Cemiyetinde sulh ve silahları bırakma işlerini bun- lar kanuşsa her halde barışın yo- İunu bulurlar., diyor,. Bakıyorsunuz Yeni Zelandlı bir murahhasın sigarasını Paraguaylı bir kadın yakıyor, Bulgar mu- rahhası ile Yunan murhhası kol kola dolaşıyorlar. Alman murah- hası uzun geniş masadaki kesta- neli pastalardan birine şöyle yan baksa Avusturalyalı murahhaslar- dan biri; — Buyurunuz mâdam., diye- rek hemen kestaneli pastayı ik | ram ediyor, Bir yanda şehir bandosu klâ- sik parçalar çalıyor. Bir “aralık kadınlar birliği erkânından bir bayan: — Bütün feminist kadınları da- vet ettik, dedi. Etrafıma bakındım. Meğer bi. zim memlekette nekadar çok fe- minist kadın varmış... Ruhiyat profesörü bay Mustafa Şekibden, bay Ebülülâ, bay Hak- kı Cenabdan tutun da bütün üni- versite profesörleri burada... Ma- CUMARTESİ — 20 Nisan 1935 —— — Dolmabahçe sarayında verilen çay ziyafetinden bir kaç intiba rüf tüccarlar, Nemlizade Mithat, Yılmaz müessesesi sahibleri bay Muhlis, bay Hilmi, daha birçok maruf simalar meğer hepsi koyu feministmişler.. "Bay Hilmi ile bay Muhlis Hind- li murahhas Begüm Şerife Hatu- nun elini öptüler, Dereden tepeden konüşmağa başladılar. bütün dünyanın dört köşesinden (Devamı 4 cü sahifede) ALLARA ISMARLADIK!.. Damarlarında kaynar kan dolaşanların romanı Gaziantebde iki katil tutuldu Cinayete sebeb kan davasıdır Solda Abdullah, sağda Hasan Gazianteb 18 (Hususi) — Ge- çende burada bir cinayet olmuş, dokumacı esnafından Ömer, çarşı ortasında dokuz kursunla öldü. rülmüştü, Ömere yardıma koşan kasab Ukaş dâ çenesinden yara- lanmıştı, Cinayeti işliyen Hasan ile Ab. düllah sıkı takib üeticesinde ya- kalanmıştır. Cinayete sebeb Öme- rin vaktile Haşanın kardeşi ' Hü. ssyini öldürmesidir. Bu havalide, Arnavutlukda olduğu gibi, davası vardır, Bir çok kimseler cinayeti, ysş 'dolayısile cezaları az olan çocukla yaptırıyorlar. Kan davasının önün zımadır, ü almak lâ. Kadın saylavlarımızın etrafı | İ şi bay Salâhaddin son teftiş s€- i etmek lüzumsuz bir külfettir. Ni- kan | Telefon; 24240 (İdare) - 24249 (Tahrir) - 24248 (Matbaa) -20113 (Klişe) > ae —a — Edirneden gelen eşyadan gümrük beyannamesi! Yolcuların haklı şikâyetlerine nihayet vermek lâzım bunu teyid etmektedir. Kaçakçılığa mâni olmak güm- rüğün vazifesidir. Fakat bir ka- çakçılık ihtimali var diye, diğer bir takım tedbirlere baş vuracak yerde, bütün Edirne yolcularını rahatsız etmek doğru değildir. Za- ten Edirne trenlerinin Yunanis- tandan gündüz geçmesi dolayısi- le kaçakçılık iktimeli pek zayıf görülüyor, Bu mesele devletin varidatile de alâkadardır. Çünkü gümrük müşkülâtıma uğrıyan halk şimen- diferden vazgeçerek kâmyon ve otobüslerle (o İstanbula seyahat ediyor. Kumpanyanın varidatın- da devletin hissesi olduğundan bu vaziyetten devlet zarara uğrıyor. Her halde gümrüğün başka tedbirler bularak halkı izaç eden vaziyeti düzeltmesi lâzımdır. Çok şiddetli Gümrük idaresi, Edirneden İs- tanbula gelen yolcuların bagaj eşyası için beyanname istiyor. Bu hal “Edirneden gelenlerin şikâyet- lerine sebeb olmaktadır. o Yolcu- lar bagaj eşyası için şimendifer ücreti verdikleri halde kendilerin- den” gümrük masrafı olarak ta 150 kuruş alınıyor. Gümrük muamelesinin nasıl ta- kib edileceğini bilmiyen bir kı. sım yolcular ayrıca komisyoncu tutarak masraf yapmağa, vakit kaybetmeğe mecbur oluyorlar, Şark demiryolları kumpanyası nezdindeki hükümet baş müfetti- yahatinde bu yoldaki şikâyetlerle karşılaşmış ve şikâyetleri haklı bularak gümrük baş müdürlüğü- nün nazarı dikkatini celbetmiştir. Fakat gümrük baş müdürlüğü Edirne treninin Yunan erazisin- den geçtiğini, bu itibarla kaçak- çılık olabileceğini ileri sürerek ö beyanname usulünü kaldırmak iş- bir zelzele tememiş, ihtilâf © halledil —— i yaliie. ml “© “© (Basra körfezine yakın bir Bunun üzerine baş müfettişlik | yerde olması muhtemel Edirne halkını bu müşkül vaziyet- Tömdi 10 çinisi) > * Gtime ten kurtarmak için daha müessir teşebbüslerde o bulunmağa karar vermiştir. Edirneden kalkan bagaj vagon- ları gümrük memurunun nezare- ti altında mühürlendiği o ve tren- de gümrük memuru bulundu. ğü için yolcuları bir de beyanna- me almağa ve bir sürü gümrük müamelesile uğraşmağa mecbur viç rasathanesindeki sismograf âleti bugün çok şiddetli bir zek zele işaret etmiştir. Âletin sar- sıntısı iki saat sürmüştür Zelzele- nin: Anadolunun şarkında veya Basra körfezinde olduğu tahmin ediliyor. Paris 19 (Hususi) — Bezanson rasadhanesi çok şiddetli bir zel- zele kaydetmiştir, (Anadolada zelzele vukuuna dair Şir0- diye kadar haber gelmemiştir. Bu zek zelenin İranda . veya Irakta olmasına İhtimal veriliyor.) tekim pancar vagonlarının . beş kuruşluk bir muhafaza tezkeresi- le nakline müsaade edilmesi de elmeğ lan. — Kızıra, babana söyler aşağı insin, gecen ööneden kalan şu bezsbları tes imizliyelimt — Babam evde yok; (Dünkü karikatürde Ned, mısranda (senin) kelimesi un (Doğruluk) : &Atan snün senin varise mihrümahdir cünâ> uu'mmuştuz. Düzeltiriz.) hakkında konferans vermeğe gittile.. a