t li y Lü ij TE ZE TE TEME 2 Sahife 8 AKŞAM 20 Nisan 1935 SARAY ve | B ABIÂLİNİN İÇYÜZÜ — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 470 Sarayın bir cevabı: Eslafınız gibi konağınızda oturunuz.. Kâmil paşanm infisalinden son- ra hariçle ihtilâtını men için otur- duğu konağın etrafına konulan abluka i Fakat Abdurrahman paşa gibi onunda bir valilikle taşraya gön- derilmesi tasavvuru meydana çık- tı. Muhaliflerinin Abdülhamide jurnallar attan hali kalmadıklarını öğre- n il paşa bundan ii şu yolda şikâyette bulundu; (Hakkımda padişaha sahte ji 1 sp veriliyor; velini tsız ediliyor; kalbi Bia yumz ano Bence mü ; bu uğurda her mihnet ve me- şekkate tahammül ederim. Fitne ve fesad erbabının böyle sahte jurnallarından vareste kalmak için ya sarayın bir köşesinde bana bir oda tahsis olunsun; yahut Akkâ Mabeyinden aldığı cevabda (17 safer 1903) kendisine şöyle deniliyordu (Hakkınızda padişaha jurnal aaa > lir; madem ki a kalben istirahati sizce'de mülte- rer memuriyetle mükelleftir Bir de iradei seniye ile celbedilenler, ya- hut hakipayi hümayununa hizmet ve ubudiyet için gelenler var ki lar da sarayca taltif ve ikra- ma mazhar olurlar. Sarayda baş- ni suretle kimsenin Byiknnses ma imkân yoktur. .giftliği- Vi. ziraaatle meşgul olmanı ancak meyusiyette ileri gelebilir. beb ve mahal ir, 2 ceği - ri muvafık olmıyan bir şey varsa o da ,Divanı il di i sonra hiç bir taraftan mah- © ettiniz. Maliye meclis kâtible- zatı şahanece malüm olan bir ta- raftan tertib olunan arzuhali havi olacağı gizli maksadı Ye rak sehven evkaf ne: > ettiniz; gayet müreti ve ı bir davaya müteallik . bu arzuhali ikinci' defa da meşihate gönderdiniz; bu' suretle şeyhülislâm kapısını davanın rü- yetine icbar eder gibi oldunuz! Bu muamelenin iradelere muhalif dü- şeceğine vukufunuz tabii iken na- sılsa bunda müsamaha ettiniz; bu da vaB ligi mugayir oldu!) il paşa da fasavvurlarını, heraketini izah mecburiyetinde kaldı: ağ si. ka 2 mi ke Sm (Kullarını POMPA Şe iftira- larından a için evimd oturmağa il) olunmasına şükrederim! On beş gündenberi midece rahatsız idim; teneffüs için Erenköyünde oğlumun yazi geçirmekte olduğu köşke bir sabahleyin gidip Dae dönmek, a orada bir e kalmak da idim. iradeli seniye- bundan da vazgeç- e ye gir tin adaretizmi tebdilim ile garaz- kârların arı hasıl olmuş- k selime da mü- lâhaza ettiği veçhile bir müddet bunların iftiralarından, takible- rinden ki ıyacağı bedihi görünüyordu. Memuri; tim esnasında devletin bir takım düşmanlarını üstüme almıştım. İstirhamlarım bir müddet nefsimi bunlardan muhafaza için kendi- me emin bir yer düşünmekten ile- ri ve üseyin Hüsnü efendi mesele- sine dair olan ifadeyi teessüfle mütalâa ettim. Öyle bir dava ta- hattur etmiyorum. Bu maddenin bana ben hiç bir mahkemeye ne ey ren, ne şifahen müdahale etm. dim. Babâliye verilen arzuhaller ek- seriya müsteşarlar tarafndan mü- talâa olunur, mühimleri sadaret makamına Cari işlerin tezkereleri yazılır, imza esnasında sadrazam yalnız hülâsalarını gö- rür, Her gün verilen arzuhaller maz- rufen veya bir tezkere ile ait olacağı daireye gönderilir. Şeran mesmu olmıyan, yahut iradei seniye ile rüyeti memnu olan bir dava olacağı halde bunun di ni ez verilir. sümmehaşa; güya öyle bir dava ter- tib olunduğu, güya buâ âciz de bunda zimedhal na çıkarak vükelânın tabeddüli bundan ileri geldiği İstanbulca şa- yi olmuştur. Bu saniadan sm havadis Avrupaca da neşir ve ilân olundu. Hattâ bu baptaki gizli olup | noktaları keşfeden bir şeyhin mü- kâfatı seniyeye mail olacağı da iin görüldü; vükelâ te- beddülü eshabinı tehiye eden ES efendi olacağı bir Fran- siz gazetesinde okundu. Mabeyni hümayunda bu yolda bazı tahki- kat cereyan eylediği de işitildi. Bir ibareye iki türlü mâna ver- mek müşkül bir şey değildir. En- trikalı denilen aruzal de mü- retteb ise bunun vükelâ tebeddü- lünü vukua getirmek istiyenler ta- rafından tasni edilmiş olması lâ- zım gelir. Ha” vukuu ihtimali olmıyan bir keyfiyettir. Kimsenin hatırı- na gelmiyen, asıl ve esastan âri olan böyle bir ercüfenin şuyuu bile musibeti davet eder. Hal” mutlaka asker kuvvetinin vesata- tine mutevekkıftir. Padişahımız askerin umum kumandanıdır. Bu nasıl icra edilebilir? Farzedelim ki bir veliaht ken- di hayatında taht ve taca nail olmak arzu: sanın İcrasına bir arzuya vasıl olması, tedbir ile irini müm kün müdür? Padişahımızın da bir çok arzuları var; bunların hepsi olabilir mi? Böyle zihinleri tahdiş eder il kaat ile padişahın efkârını iştiga- le, saltanat müfuzunu kendi garazlarının istihsali yolunda kul Il ağa çalışan hile ve fesad er- babının teşel sıl olacak zarar devlet il raci olur. Allah padişahımızı ha tadan ve tehlikeden saklasın!) Allah padişahı bundan sonra da hatadan saklamadı! Kâmil paşa|: Si da dört buçuk sene mazul kaldi. (D. evam ver) ————————— Radyo 20 Nisan Cumartes in plâklam e ia alir dar 3, iş iz yayım, 23,45 Plâk, kreş, ös0m 13 - 15 Gündüz plâk ik ri Syammlağı a 15. Hafif musiki, Leipzig, 382 m. 0.80 Di Ne bike; Glam Gi ipziç opemamdan. Wagner.” B (Eliemende, Hal. 3,45 Dans musi- yana e radyo. or- Kilise İmei adlı ll 18,30 Pi; an musikisi, 24 0 kesil na kil, 21, e Enki öperasından ne dAlbertin (Tiefland) il 33, 5 24 hi 437 m. Reki Plâk, 20,30 Ulusal” a 21 Musil ika radyo piyesi, 23,20 Dans plâklar, 24 Konser ri Münih, 19,30 Ev musikisi, 19,550 Mel, 29 Gere hitap, 20, 10 (Flühler ve halk adir yayım, 21,10 Führerin en 22 a 23,30 ir kom seri, (. lar). 21 Nisan Pazar - İstanbul, 17.30 İnkılâb dersi- see Mania avı 0 Jimnastik - n Azade Tar- can, 8 Mahi mili e 30 Ha- berler, yan Kâzım, (Keman solo) 21,15 Son i eler - semeri 21,30 Radyo caz e tango orkestraları ve bay Şan) ükce sözlü, h yi biliyorum. Bu sevgi be: AKBA —— Ankaranın modern tü fransızca ve ecnebi Tshnlarda kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder, Merkezi: mii vekâleti elan da telefon Şu Betin İBAHAR Yazan: Muazzez Tahsin sevdi- nim ömrümün en kıymetli bir ihtiyacı oldu. Artık, öndan ayrılmak iste- miyorum. Fakat siz de beni bü- tün bütün kaybetmemek, beni Büyük dostum, beni |; yanınızda görmek istiyorsanız, artık bana bu sevgiden bahsetme» in? — Çünkü kalbimin en sıcak duy- sunu verdiğim halde hayatımı veremiyorum. Bunu biliyorsunuz. Demir üzerine vurulduğu vakit çıkan sert ve madeni iniltiye benziyen ke titrek bir hid- detle bağı mi sevginiz her şeyi üstünde değil Feyhan, Ne yazl Bense sizin için her şeyi çiğne- yip geçebilirim. Bu soğuk sesle damarlarımda- ki kan donmuş gibi bumbuz ol- dum. Bir çocuk şikâyeti gibi mı- rıldandım: — Her şeyi demeyiniz... ölmü: babama tiğim bir yemin var, onu.. Ayni si demi sertliğile . çınlıyan sadası sözümü kesti: — Peki.. neistiyorsu- UZ — Benimle sadece dost kalma- ZI... Yüzüme dik dik baktı, Sonra kemiklerimi ezmek istiyor- muş gibi basarak: — Gözlerinizi kaldırınız Fey- han.. bana bakınız! dedi. Yüzüne baktım. Day” kirpiklerimi delerek sord Sahiden sizinle EN bir dost olduğumu mu istiyorsunu: Sesindeki madeni ahenk mişti.... Bir nefes gibi: — edim. — Peki Ri bundan sonra sizinle sadece dost olacağım.. Gözleri ve sesi ne kadar katı idi ve ben eği iztirabla kıv- randım bilsen Fakat o sözü ül tuttu. ei benimle bae bir dost gibi görüştü. Büyük sırrımıza da eri- le çıkmadı. Onunla her gün be- raber gezdik, çalıştık, konuştuk ve her gün biribirimizi daha iyi anlı d günler Mina! ei inizi ikindi dakika lerimiz temasla ce sm biribirinin içinde kilitlenirken özlerimiz biribirine. m sev- Shi akıtıyor ve biz düyanm da gene hiç bir insanın çekmedi- Zi iztirablarımla pençeleşiyorum. Şimdi yavaş yavaş, ayın kadir nu bırakan anacı ge anlıyorum ve onun ölmeden evvel bana gön- derdiği iie «Feyhan bir anlıyacak ve affedeceksin!» cümlesini mın içinde çevirerek ona acıyo- rum. kadar acıyorum, onu o kadar düşünüyorum ki bazı daki- kalar babam sönük bir hayal gi- i aramızdan süzülüp ie Aşkla kıvranan anam ve onu görmi i Mi ls m m lke ir ağzından tek bir kelime bi- ÇİÇEĞİ Sıra No: 49 e çok, çok uzun ve hırpala- .. Uykusuz geçen bu geceler- Je isyan ettiğim saatler bile var. Haksız olduğumu, onun beni memmun etmek için benden kaçtı- ğını bildiğim halde onu bir dost- tan daha yakın görmek istiyo- rum, İstiyorum, ki ben istemedi- dendiğini, hayatının biricik ka“ dınr olduğumu tekrarlasın, Bazi geceler, kafamın getirdiği hain düşüncelerle işliyen bir kıs- kançlık meşteri kalbime saplanr- yat; açtığı yara içinde çevrile avaz haykırarak ağlamamak için etlerimi atıyorum. Görüyorsun ya Mina, mağrur Fey“ hanm kendinden üstün bir kuvvetin pençeleri arasmda zayıf ve â bir oyuncak gibi hırpalanarak kı- rılıyor. Keşki hiç Parise gelmeseydim ve onu görmeseydim... Şimdi imde, hattâ en çok sördiğimn sa- nat Br bile bir çarpıntı duymu- yoru! Bak sanat dedim de hatırla- dım a haber vermesini bile lere Rk kendimden mişim. Dün Suad Nedim imzalı bir mektub aldım. Hani şu balo- da maskeli yüzile beni sinirleten Sn heykeltraşımızdan: eyhan ha: nrmefendi, dar işim vardı ki sizinle görüş- meği çok istediğim halde maat- teessüf ziyaretinize gidemed Affınızı diler ve daha bir sene Paristeki tahsilinize devam edi, Rususundaki kararınızı Bundan bir kaç ay evvel ok saydı, Suad Nedim beyin mek- tubu, ve cemiyetin daha bir se- ne kal müsaade et- mesi beni helecanlandırmağa kâ- fi gelecekti. Fakat bugün kalbi- min yükü o kadar ağır ki bunun altında başka, hiç bir his yaşaya- madan eziliyor. Hayır Mina, bir sene daha bu- kalacağımı zannetmi Bu acılardan için ey- lülde, belki de daha evvel İstan- bula ğ Sen o vakit İstanbulda mı ola- caksın yoksa Adanada mı? na kana ağlamak » Sa nıyorum ki ancak ozaman hafif- eee ia dersin Mina? Dö- ksa daha bir sene bu- neyim rada lime mı? Bana bir akıl ver kardeşim... Bana biraz kuvvet ver, çünkü ar- tık seni öpecek gel bile yok. Foam Minaya aris, Temmuz 32 Bugün e uzun bir gezim ti yaptık, Saat ikide posiaci çocuk bir mektub tub getirdi: sd