#Ç ŞU T L Ka aa Sir Con Saymen'i atlatacaklar! Ingiliz muhafazakârları işleri bakanını değiştirmek istiyorlar Londradan yazılıyor: “Mayıs nihayetinde tes'id edilecek kra- İm yıl dönümü —merasiminden — sonra Mak Donaldin İngiliz başbakanlığından istifasımı vereceği haberi artık ıııçok-w, Teşmiş bulunmaktadır. Bunun da sebebi, doktorlarının kendisini devlet işleri ve parlamentonun sinir yorucu ıııünhıro— lerile uğraşmaktan katiyen menetmiş | almalarıdır. | Mak Donaldın sihhi sebepler dola- yısile İngiliz kabinesinden çekilmesi, ye- miden intikabata müncer olabilecek bir kabina buhranı doğurmuıyacaktır. Avam | kamarasında muhafazakâr partinin kuv- vetli ekseriyeti bükümetin Mister Stan- lq Baldvine teslim odileceğini gösteri- BıMılıı başbakanlığı istememekle bc intihabat yaklaşmış olduğundan Baldvin kabinasine yani elemanlar almak sure- nin ne yapılacağı gibi mühim bir mese- le ortaya çıkacaktır. İngiltere dış bakanı Saymen muvaffak olmuş bir adam de- ildir. Bunu kabinede kendisine arka: daşlık etmekte olan muhafazakârlar söy- Temektodir. Alman teslihatı meselesinde tutturduğu yol ve bilhassa Berlini ziya- retj meselesinde gösterdiği israr şiddetli *enkitlere sebep olmuştu. Hitlerin Versay munhedesinin mecbu- vi askerliğe dair olen ahkâmmı kendi kendine lâğvetmesinden sonra Berlin seyahatinden vazgeçilmesi hususunda Mae Denaldla Baldvin ayni fikirde (di- | me değiştirmek isteklerini kuvvetlendir- .| gimdiki harbiye bakanı Lord Heylşam »» »md aanıyorlardı. Seymenin bu işte hangi düşüncei le hareket ettiği kat'iyetle kes. bir “spor,, faciası (Baştarafı 1 ncide) Fakat büyük bir teessüfle söyli- yelim ki iş bununla bitmedi. Bir kısrm oyuncular — halkla beraber kendilerini takip ettiler, Taşlar a- tılıyor, camlar kırıliyar, her lisan- dan imdat sesleri yükseliyordu. Diğer taraftan da birkaç münaşe- betsiz, hakem Âdil Girayın da üs- tüne hücu m etti. Zavallı hakem yumruklar, ve tokatlar &altında i- çeri odaya zorla kapağr atabildi. Soyunma odasında dayak faslı durmadan devam ediyordu. Ni- hayet misafirler abdetshane krsmr na geçerek oraya sığınmak mecbu- riyetinde kaldılar, Bu esnada ne- reden geldiği belli — olmıyan bir şişe Fenerli muavin Ali Rızanın göğsüne çarparak kan — içinde br- raktı. Bir Viyanalı oyuncunun da kafası yediği yumruklardan dola- v sişmişti. Polis vaziyete hâkim olabildik- ten sonra, düdükler çalmmağa baş ladı. Nihayet meçler çekilerek o- yunculara hücum eden halkın sav- "etlerine karşı konabildi. Ali Rrza ile yaralanan Viyanalı oyuncu Taksim eczanesine götürü- lerek ilk tedavileri yapıldı. Diğer taraftan polis bütün oyuncuları Taksim merkezine celbederek ifa- “elerini aldı. Zayallı misafirlerimiz büyük bir tecssür ve korku içinde idiler. Böy le bir vaziyetle kar$ş akıl'arıma bile getirmemişlerdi. Fakat olan oldu. Viyanalılar bu- üzümüzü kızartan dış tirilemiyor. Şurası muhakkak ki gerek Mak Donsld gerekse Baldvin bu seya- hate muvafakat etmek, yahut ta Sayme- nin istifaşıma katlanmak şiklerinden bi- risini kabul mecburiyetile karşılaşmış- lardı. Baldvin kabinede bir sarsmtı iste- miyordu. İşte bunun için Saymen Berli- ne gitmek izinini kopardı. Ancak bu hâ- dise muhafazakârların dış işleri bakanı- di. Onların bu makam için en kuvvetli namzetleri mühürü hâs nazırı ve Sir Jon Saymanin şimdiki kontrolörü Mister E- dendir. Mak Donaldın çekilmesi İngiliz ka- binesini yeni baştan kurmak mecburiye- tini doğuracaktı. Saymeni kabinede mu- hafaza süretile muhalefete — sevketmek istenmediği takdirde, o keni kebinada maliye bakanlığının kendisine verilme- sinde israr edecektir. Halbuki başbakan- lığa çıkımak için cn sağlam bir merdiven olan maliye bakanlığını Nevil Çamber- lain katiyen bırakmaz. Bundan başka maliye bakanlığmı kendisi için istiyecek- tir. Bütün bu karışıklıklar içinde en iyisi Saymeni açıkta brrakmak — ve bir kaç kişiden ibaret olan liberal taraftarlarile Avam kamarasında muhalefte geçmesi- 1ne göz yurumaktır. Muhafazakârlar bun- ların kendi aralarından çıkmalarını çok- tanberi gözlemektedirler. Ancak Mister Baldvin hiç te böyle düşünmüyor. —O hükümetin ulusal bir mahiyet muhafaza | etmesini istiyor. Saymennin çekilmesi ve taraftarlarının Avam kamarasında gürültü yaparak muhalefet srralarıma geçmesi bâyla bir isteğe engel olur. Bu- nunla berabar herkas Sir Jon Saymeni Britanya dış işleri bakanlığından uzak- laştırmak hususunda müttefiktirler. ayıp hatıra ile memleketimizi ter- kettiler. Bu hâdisenin Türk sporculuğu ve Türk misavirperverliği a- leyhinde ne kadar Fena tesirler ya- pacağını söylemek beyhudedir. Maalesef bu gibi çirkin, ve yüz kı- zartıcı hâdiseler sahalarımızda | sık sık tekerrür etmektedir. Ayni zamanda bilhassa yabancı takım- ' Tarakarşı buçirkin — hâdiseleri çıkaranlar aşağı yukarı hep ayni şahsiyetlerdir. Ve bu şahsiyetlerin şimdiye kadar bir cezaya uğradık- larr da asla görülmemitir. Dünkü hâdisenin mes'ulü kim- dir? Bizce mes'ul şahsiyet bir de- | ğil, bir kaç tanedir. Bunları birer | birer yazıyoruz.: 1— İlk mes'ul hakemdir, ÂAdil Giray sahanın ortasında başlIryan çirkin hâdiselere karşt ceza ver- | memek,kabahatli oyuncuları oyun dan dışarı çıkarmamak, ve müsa- mahakâr davranmak suretile ilk hatayı işlemiş, böylece sinirlerin daha ziyade gerilmesine, ve asa- biyetin artmasma sebep olmuştur. 2 — İsimlerini saymak isteme- diğimiz, fakat bu gibi hâdiselerin hemen hepsinde rol oynıyan ve kavgayı çıkaran bazı oyuncular. 3 — Bu oyuncuların evvelce çı- kardıkları bu gibi çirkin hâdiseler den sonra lâzım olduğu kadar şid- dette cezalandırmayan teşkilât 4 — Hâlâ hakemlerin ve oyun- cuların sahaya girip çıkmaları i- «Çanakkaleyi tahkim | Çin ayrı ve muhafazalı bir yer yap HABER — Akşam Postası abah Gazeteleri ne diyoerlar? 'etmeliyiz,, KURUN — Asım Ux bugünkü ye- zısında boğazların emniyetinden bah- setmektedir. Boğazların tahkim edil. mesi etrafında ileri sürülen Türk noktai hararının çok doğru ve lürum- lu olduğunu söylediklen sonra pazıst- me şiz şekildea biliriyor> “Herhalde Fransa batı sınırlarının, Halya ve Fransa Avusturya toprak- larının, Rusya Garp sınırlarının emni- yetini ne derecelerde istiyorsa, Türki- ye de boğazların ve İstanbulur emni- vetini o derecede ister, İstemekte yer- den göğe kadar hakkı bulunduğu da açıktır, Öteki armulusal emniyet ted- birleri arasında İstanbulun ve boğar. ların emniyeti bu mıntakanın da - si- lâhlanmasını kahul etmek en kat'i bir TATUTEttir.n CÜMHURİYET »e Yunus — Nadi bugün yazmuş olduğu baş yazıda dün- | ya kudunlarının memleketimizde top- lanmış olmaları münesebetiyle koduı- i lik hayatından — bahsediyor. Bizim memlekette kadına karşı en geniş haklar verildiği halde kadınlık mese- lesinin halledilmiş - sayılamıyacağını | söylüyor. MİLLİYET — Ahmed Şükrü Es- mer de kadınlıktan HM&-.' 12 nci dünga kadınlığı kangresinin Türk kadınlarının sıyasal haklarını aldığı bir sene içinde yapılmasının mes'ut bir hâdise olduğunu — kaydet- tiklen sonra, dünya kadın hareketle- rinin ufak bir tarihçesini yapıyor, ve yazışını şu şekilde bitiriyor: *“Bir kaç günden beri ülkemisin de- ğerli konuları olan otuz Ülkenin ka- dın mürahhasları görmüşlerdir ki, bu amaçlar tamamiyle Türkiye Cümhur- luğunun da amaçlarına uygundur. Bizim amaçlarımız da uygun olduğu içindir ki, köngrenin şehrimizde top- Tanmasını Türk Kamutu yürekten ge- lTen sevinçle dır. Uzak ve yakın ülkelerden gelen Türk uluşunun duygularına lercü-| man olduğumuzdan şüphe etmiyo- YUZ ZAMAN — Zaman imzalı yazı bBo- için muhakkak surette tahkim otme- miz lözimgeldiğini söylüyor. AKŞAM — Akşamcı bugün köşe- sinde İzmir Vilâyetinin yaptığı mem- leket gezintilerinin çok iyi ve faydalı SONPOSTA — Bir Yıldız. imsalı yazı bir çok ahvulde hastalıkların Rarplerden daha tehlikeli olduğunu söylüyor. Ve bir çok ırkların harpten değil, hastalıktan inkiraz ettiğini ilâ- ve ediyor. Galatasaraylı- ların çayı Galatasaraylıların bürosundan Milli hâkimiyet bayramına te- düf eden önümüzdeki — 23 nisan | 1935 salı günü saat 17 de Tokatli- yan salonunda mevsim sonu müna- sebetiyle verilecek olan çaya Ga- Tatasaraylı arkadaşlar ve Galata- sarayı sevenler davet olunur. mıyan stadyum idaresi, — Spor ruhunu henüz iyi alma:- mış, ve anlamamış, memleketimi- ze gelen misafir ve ecnebi bir ta- kıma karşı el kaldıran halk arası- na karışmış bazı münasebetsiz, ve terbiyesiz insanlar.... Bu gibi hâdiselerin bir daha te- kerrürüne meydan vermemek için mes'ullerin şiddetle cezalandırıl- | ması ilk plânda bir memleket bor- cudur. Alâkadar makamların sü- ratle ve şiddetle harekete geçme- lerini bekliyor ve artık, ecnebi ta- kımların gözlerimizin önünde da- | oturan erenenance Kadın, iskarpinini nihayet al - | dı.. Ayağma geçirdi. Sofaya var - | dı.. Kapıyı aşarak bahçeye - çıktı. | Ortalığa bir pembe venk ârız olmuştu. Bahçeden bir toprak, çiçek ve deniz kokusu geliyordu. Her za- man mağmummuş gibi duran çam ağaçlarında bile bir neş'a vardı. Kâmilenin ilerlediği ince yol, gölgeler içinde kayboluyordu. Ağaçların yapraklarından her birine azıcık şebnem sinmiş, azı- cık da fecir ışığı vurmuştu. Mayıs sonlarmda, Marmara, ne güzel olur... Öyle tatlıdırlar ki.. Geceler, yerlerini sabahlara ter- | kettikleri zaman rutubet boldur... İnsanı ürperten fakat canlandıran bir rutubet... Herşey hareketsiz, sessizdi. Buna rağmen, ortalıkta neş'e var- dı. Bu neş'e, ağaçlardan, çiçekler- den, taşlardan, topraklardan fış- kırıyordu! Sevki tabifleri, Kâmileyi elin- den tutmuş koşluruyordu. Koku- lar, ziyalar içinde yüzüyordu. Kuşların henüz cıvıldama- | dıklarma dikkat etti. Onlara bak- mmadan yürüdü. Lâvanta çiçekleri- ni çiğneyerek geçti. Sanki bugüne kadar onlara kendi eliyle bakma- Tış gibi... Yaptığı bu hareketten ürktü: “— Fakat ben, ne yapıyorum? Nereye gidiyorum? Diye düşün- dü: 20 NİSAN — ıvs! L Esir Kadı Ansızın dutdu, Bir çam ağacının gövütü neş " rafına çevrilmişti. O tarafta, $T7 dayandı. Gözleri doğan ta, sisler dağılmıştı. Güne mızı oklar gibi ziyalar çı Kuş kafesinde, genç çok sevdiği bir kuş, birdenbit! sayha fırlattı. Onun arkı diğer kuşlar, sabah konse başladılar, Kâmile, bu mini mini ha$ cıkların her birinin sesini Dost sesler dinler gibi onl: lerini dinledi. İşte — bunl TNskd | HABER'in VKS 59. Li ÇVa MAD İ & yytefrlkası ”” TAs c ni B “Allahasmarladık!,, demek k kinden kendini alamadı. Çalılıklara doğru yaklaşt” ima geçtiği yerden, dalları # dı. İşte, cins cins kuşları... e li arkadaşları... Onların her * isimleriyle çağırdı.. Onlar d& hiplerini görerek uçuştular.. — Kâmile, elini kafesin içine tu. Çok alışkan olan kuşlar, W TI üzerine kondu. Genç bunlardan bazılarını dışarı * dı ve salrverdi. Kuşlar, göklerde haleler ? dikten sonra geri döndüler..” hanımlarının koluna kondu Kâmile, onları okşadı, yuvalarına soktu Fakat, o esnada bir şey d7 tini celbetti. Kafesin bir kö de, renk renk tüylü bir kuş © elarak yatıyordu. Zavallı.. (Devamı y Nakkaş Selim — Cibalide Cami sokak 28 numaralı evde Selimin zevcesi bir hafta - danberi ortada yoktur. Karısının bir ka- | zaya kurban gittiğini tahmin eden Selim zabıtaya müracat etmiş, bu kayıp hâdi- sesini habar vermiştir. Nakkaş Selim dün bu hâdise haklımda demiştir ki: *22 gün evvel Tuzlada iş çıktı. Çağır- dılar, gittim. Yalnız gitmeden evvel ka- rım Hatiçe ile on beş yaşındaki kızım HASAN Krem Dünyada mevcut (l kremlerin ennetfisi | en sıhhisidir. Nazik cildli kadınların ha-;: yat arkadaşıdır. ih- : tiyarları gençleş- ! irir ve gençleri gü- zelleştirir. insana ebedi bir taravet veren HASAN Kre- mini unutmayınız. SETTEDEEİİDANM SD TTDDDİTEDINDEN Ktittt Kutusu 50 i Tüp halinde 20 HASAN DEPOSU: Ankara, Istanbul, i Beyoğlu "karısını kaybetmi Çocuğile birlikte perişan bir ı"aziyett Nerimanı ablasının yanına bilfi Ben gelinciye kadar orada kalacak geldim. Haticenin ablasına gittil memn bir gün evvel evden “ben Bundan on beş gün evvel geleceğim,, diyerek çıkmış, gil ğunu öğrendim. Cibalideki tim. Orada da yoktu. Akrı konu ve kormşumuzu da dolaştırk. madım. Kızımla perişan bir U | dım. Onlıq senedir pek iyi ge karımm hayatından aıdı;e&q nun için zabıtaya müracaat etli! Sabıkalı 'Mustafanın y? bir marife l Son günlerde sarboşluk cerh vak'aları çoğalmaktadır. Kasımpaşada gene böyle bir muştur. Kasımpaşada Sürüri Dü 97 numaralı evde oturan Envef, sabıkalı İzmirli küçük Mustafâ " şılikli rakı içerlerken bir bl” sinden aralarında kavga kavga ıı“ı!l_ııı kafası zatef' y olan küçük Mustafa bıçağın! Enverin üzerine atılmış, Env&' , cağından ağır surette ver can acısile feryad Mustafanın aklı başma istemiştir. Enverin feryadın! işitmiş, hemen bekçiye habef sokak kapısı çalınmıya hıı | gük Mustafa kapıdan anlayınca pencereden ırhd’u .,