Şahin’in Yıuî: Kadircan K:f:": Iki donan bir mu Bu srrada Öluç Ali sini ileri sürdü ve ma mü 4 Paşa, gemi « Kaptan — Paşa ğırdı: Eğn.. dik kafalır idi. | burnunun ucunu gö * du. HAli at L çok döğirü 2Ö * Oluç Alinin tüne: —— Ben, Türk donanması kaçtı, demelerini kabul edemem.. Diye cevab verdi: D Düyımım şavaşa çığmnık için kuru sıkr bir top attı ve ileri atıl - 'Don Jan buna büyük çapta dolu bir topla karşılık verdi 'Türkler her taraftan dılar..- Al-—- Allah.. Allah.. Seşleri top seşlerini b»_lıvıak kadar kuvvetle göğe yülnllıyordu. iyanlarım sol cena - ileriye atıl- ’M bir Türk gemisi düşman | yol sağa sola dö : ç bir düşman gemisi Türk leventlerinin oıuııııdı_ yan yatmış batryordu. Toplar gürlü - | , lalıç ve kalkan sasleri denizin :ı:unu nn dolduruyor, ok- lar vızlıyordu. Ön saftaki altı düşman kalyo - nunun büyük topları, henüz 'Türk donanmasıda bulunmıyan Arlîo- büz denilen tüfekler, 'Türklere bü - | yük zararlar veriyorlardı. ——— | Buna rağmen 'Türk yiğitleri, | düşman saflarını yarmış, kılyo.ııı -| ların ardından dolaşarak Don Ja- | harebeye 9 itüRenereneeENE vevETEEKEAEN N No.81 “ . .. j OCU (e Doi ea B thiş ve korkunç irişmişti çatışmıyacağına şüphe yoktu. Bun- dan başka harba hazırlanacak bir donanmanın her zamandan daha dikkatli olacağını, düzülmüş saf - ları yararak geçecek olan bir gemi, Ceneviz kılığında ve Cenova bay- rTağını taşısa bile görenleri kuşku- landıracağı belli idi. Bunun için Körzolari ve Kefa - lonya arasındaki boğazın darlığı - nı düşünmüş, Kefalonyanın batı - sından dolaşarak ön saflar hiza - sından körfeze girmeyi tasarla - mıştı. Öğleden iki saat sonra Kefa - lonyanın cenub burmunu dönmüş- tü. Düşman donanması 'Türklerle çarpışıyordu. Oluç Ali Paşa kendi fırkasiyle garba doğru sapmış, a - çık denize dönmüştü. —Ali Reis 'Türk donanması sol cenahınm he - nüz harb kızışmadan kaçmak iste- diğini zannetmiş, her şeyi unulta - rak onlara doğru son hızla gitmek, er meydanına çevirmek istemişti . Fakat buna lüzum kalmamıştı.. Çünkü Jan Anderya Dorya da kaçar gibi görünen Oluç Ali Paşa- nmn gittiği tarafa dönerek epeyce alımca Oluç Ali Paşa birdenbi- re şaşılacak bir hızla dümen üzeri- nme dönmüştü. Şimdi düşmanın sağ cenahı ile merkezi arasından açı- lan aralıktan dalacak, düşmanın markezini arkadan vurac aktı Ali Reis bu yaman — manevrayı anlayınca kendini tutamamış: — Yaşasım Oluç Alit.. Diye haykırmıştı.. Kara Yusuf onu dürttü: — Kendine bak da öyle söyle!. İnsan düşmanına “Yaşa!,, der mi be?. ; Yusufun hakkı vardı.. Ali Rei - sin kendisinin Cenovalr olduğunu unutacak zaman henüz gelmemiş- ti. Anderya Doryanın son gemileri de Oluç Alinin manevrasını anla - mışlar, geri dönmeğe cabalamış - |Jardı. İşte bu sırada Ali Reis de onların arasına girmişti. Cenovalrlar, kendi bayrakları -| YOt | Ai taşıya: n bu gemiden kuşkulan « mayı akıllarına bile getirmezler - di. 'Ali Reis en yakm gemiye doğru " | bütün kuvvetiyle bağırdı: S bi Kaptan paşa bir | gunla ağır yaralandı ve düştü. İs - panyollar Türklerin bu $8 ilmişler, yer BŞ :lı:erluine ııçrımı! - büsbütün ele geçi - indirmişlerdi. y bunu yapmak için sa! daşlarma: y in ambarla: | , | Gemini rmnda para bul! Diye bağırdı ve dü. Başı alarak Don J'" bir mızra- Müezzin zadenin l isinin ga saplanarak Don Jaf ç baş direğine asıldı-. p Ka Bu sırada Ali Reis çrlek Barbarizo - sakm- VaC kendisi kanlı Zaten iki donanmanm H — Hese...y!. misi nerede?, —— Cenova ıeml:il '" ' lunu kesmek için ça'a A hem de soruyordu: — Ne ,.,ıukımî Barbarizo ile işin ne? Sür ileri de düşmanm anî-m;'ı’A ah — belânı versin!.. Ben sahiden Cenovalı olsaydım , na mı sorar - m OluçAlinin kürek dım?. Ali Reis böyle söylenerek de . nize tükürdü.. Deli — Baş kumandanın bir emrini .ögünceğimîıi söyle!. . Dedi. Ali Reis bunları söyledi. Bu se - fer Cenova gemisinin kaptanı ol - duğu anlaşılar uzun kara sakallı ve iri yarı bir adam ıslık gibi sesi- Ye bir küfür savurdu: (Devamı var) , Barbarizonun ge- | )Kurnaz şakiler | Fidyei necatı küçük! para olarak istemiş! diriliyor: | Havana polisi, bir çete tarafm- | dan kaçırılan Falla Bone adlı çok | zengin biri için haydutlara fidyei necat olarak gizlice 300.000 dolar verildiğini anlamış ve tahkikat ne- ticesinde şimdilik on kişiyi tevkif etmiştir. Haydutların elinde bulunan bu zengin için fidyeinecat, zenginin Havanadaki avukatından almımmış- tır . Zengin Bone bir gün otomobi - linden almarak kaçırılmış, sonra ailesinden fidyei necat istemesine başlanmıştı. . Fidyeinecat — onar dolarlık Amerika doları üzerine verilmiştir. Bu paraları takib etmek sureti - le haydutların ele — geçirilmesine çalışılmaktadır. Paranın 600 do - ları ele geçmiştir. Malüm olduğu üzere Amerika- | da zabıta, böyle fidyeinecat isten- | diği zaman derhal polise haber ve- rilmesini ve çetelerin tenkiline hal- kın yardrmetmesini istemektedir. —— Şikâyetler, temenniler Çürük ayakkabı | gatanlar Balat, Lonca Ebe sokağında 6| numarada oturan okuyucularımız: dan Fatma imzasile bir mektup aldık. Almış olduğu ayakkabının çok berbat olduğundan şikâyet e- diyor. Diyor ki: “15 gün evvel — Kapalıçarşıda bir kunduta mağazasından alçak ökçeli atkılı kahve renginde 250 kuruşa bir iskarpin almış, ve ma- ğaza sahibine de “ben bir faki- rim. Parasını esirgemem. Daima alacak kudrette değilim, fanteri istemiyorum. Dayanıklı bir ayak- kabı olsun demiştim. Namusuna yemin ederek aldığım iskarpin geçen gün az bir yağmurda aya - | ğımda idi. Ayaklarım — tamamile su içinde çoraplarım berbat — ola- ! rak eve geldim. Ben kendisine yalvardım. Fazla para alıp iyi bir şey verseydi. Bir ay dayanmıya - | cak, altı belki mukavvadan ayak- kabı neye yarar? Her ay 250 — 300 kuruş ayakkabr parası verme- ğe bakalrım kudret var mıdır ?,, Ayakkabıcılar cemiyetinin na- zarı dikkatini celbederiz. HABER Akşam Postası IDARE EVİ İfısTANBUL ANKARA CADDESİ İN velgrar Adredi İSTANBUL HADER Telefon — Yazıı 28819 — İdaret 24870 | ABONE ŞARTLARI | İ 1 8$ 6 18 aylık İ Türkiye: 100 880 660 1280 Krş. Kenebi: 150 (i Bi0 1616 iLÂN TARIFESİ — - Ticaret lAnlarmın satırı 12,50 Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASIM US Basddığı yeri — (VAKTI) Matbansı GTRTARTLENRENE! İ ü CEBi Cebidelikler Türkçeye Geçiren : DELii Şahı. Açıkgözler Padişahı j Ali Cengizin başından geçenler Gübanın Havana phrinden bil- Wmnmmımumu:m — 37 — — Allah müstahakmı versin !.. Anlasılıyor.. Niyeti akşama kadar uğraşmak.. Haydi biz gidelim.. Gi- yindiği zaman gelsin bizi bulsun! Ali cevab verdi: — Mükemmel.. Siz gidin, ben arkanızdan gelirim.. Geç kalmaya- cağrmdan emin olabilirsiniz.. — Nereye geleceğini biliyor mu- sun?. — Şüphesiz Çemberlitaşa.. — Anahtarı komşuya bırakma - yı unutma , — Unutmam... — İki saat bekletme bizi.. Son- ra yemeğimizi yemiş bulursun bizi Siz gidin... Ben arkanızdan yetişirim... Nejadla Demir çıkıp gittiler ». Ali Cengiz, bunların merdivenden tamame nindiklerine kanaat hasıl edince kapıyı sürgüliyerek köşe- ye brraktığı yırtık paltoyu aldı. E- lini cebine sokarak bir ufak paket çıkardı. Paketi sür'atle açtı.. Bun - lar para idi. Birer birer saydı. Tam otuz İira... Ali Cengiz cebinde bulduğu bu hazineden memnun olacağı yerde ürkmüş bir haldeydi. — Para.. Para.. koymuşlar... Bunu o zaman anla - mamıştım.. Evet buna telüşım se - beb oldu. Muhakkak — onlar beni fakir bir amele sanmışlardır. Fil - hakika kryafetim de — beni daha başka türlü göstermiyordu. Bu pa- rayı susayım diye cebime koymuş olacaklar. Tuhaf şey yaptıkları Cebime para | çıktı: — Nasıl?. diye sordu.. — Ne nasıl?. Nasıl olacak işte.. Sana güzel bir düğme aldım.. Bir tane kalmışmış.. Fena da değil ha- ni Değil mi?. — Herif şüphelenmedi mi?, — Neden?. Ali Cengiz birdenbire kendini i topladı.. — Ben de nelerden bahsediyo « rum.. O!.. Pek mükemmel bir düğ- me.. Teşekkür ederim.. Size zah « met oldu Sür'atle düğmeyi taktı. Krava « tını bağladı ve Marikaya anahta « rı uzatarak: — Allaha ısmarladık, dedi.. İş-« te odamızın anahtarı! Arkadaşlar, beni bekliyor.. . — Artık yakalığınız ,pantalonu- nuz sizi rahatsız etmiyor ya... | — — Sizi temin ederim.. Çoktan « | beri kendimi bu dakikadaki ka - dar rahat ve keyifli bulmamıştım . — Doğru mu?. İşte gene o mu - zip tavrmızı takındınız.. — Güzel komşu.. Sizin yanınna | da.. Eğer gözler, hissedilen şeyleri | söylemek kabiliyetinde olsa.. Ne ise gidiyorum.. Çünkü açiktan ha- lim harab!. . — Haydi git, alt tarafımı sonra söylersin... Ali Cengiz şarkı söyliyerek ve parmakları cebindeki paralar ara- sıada çıkıp gitti. - $i — Naci, Nejad ve Demir Çemberli- taştaki mahallebicide buluşmuş tehditten sonra tabil ağzımı — bile | lardı. -. Artık parayı geride| — Vakit öğleye yaklaştığı için bu « götürecek değilim ya.: Bu paralar | rada oturmaktansa — gidip bir lo- sahte olmasın.. kantada oturmayı kararlaştırdılar. Ali Cengiz bir müddet düşün - | Fakat hâlâ Ali gelmemişti. Mahal- dükten sonra paraları cebine koy- | febiciye bir kâğrd yazıp brraktılar. du ve Matmazel Marikayı bulma - | Arkadaşları gelince kâğrdm ona ya karar verdi.. Niyeti paralardan | yerilmesini tembih ederek Sirkeci- birini onun delâletiyle bozdurmak | ye indiler. Lokantada oturup ye- ve sahte olup — olmadığını anla - maktı. Paralar — şayed sahte ise çok ustalıkla taklid edilmiş ola - caktı.. Çünkü o kadar sahicileri « ne benziyordu.. Ali Cengirz tama- miyle giyinmiş olarak — komşuya gitti. Matmazel Marika nakaş ile meşguldü.. . Marika Ali Cengizi görünce gül- düz — Demek nihayet giyinebildi - niz.. Sen bir kadından daha geç giyiniyorsun !.. — Bugün bilmem nasıl oldu ?. Düğmelerimi bir türlü ilikleyeme- dim, .. — Belki seni bir çocuk gibi giy- dirmek lâzım gelecekti!. Fakat ne oldunuz?. Gene hasta mısınız? VRıııı'ııı'ıı sapsarı!. . — Gömleğimin ön düğmesi yok. Yakalığı iğerti koydum.. Kravatı da öylece bağlayrverdim amma ol- mayor.. Sizden rica edeceğim ba - na bir düğme alır mısınız.. Şura - çıktaki dükkânda olacak.. Orada iyileri yok amma zaten iyi olması- na lüzum da yok., Kravatın altın - da kim görecek... — İyi, iyi.. Ben de kola alacak - tım.. Gidip alayım... — Alın öyleyse matmazel şu li- rayı bozdurursunuz.. — Pekâlâ.. Matmazel gitti. Onun dönüş zamanına kadar — geçen müddet iiçinde az kaldı, heyecandan çat - Yayacaktı.. Marika döner dönmez karşışma meğe başlayacakları — sırada Ali Cengiz göründü.. Birer birer ser - zenişte bulundular: —- Haydi bakalım haylaz.. Daf« ma böyle geç kalırsın.. Yoksa yolu- na gene bir genç kız mt çıktı. — Yoksa bir köpeği — yolundan mı ayıtdım?... . — Nerede kaldın?. Ali Cengiz bütün bu serzemiş- lere kısaca cevab verdi: — Ne yapayım, dedi.. Panta fonumdan rahatsızdım.. Bereket versin ki komşu matmazel odaşın- daydı.. Nejad gülerek: — Nasıl, dedi? — Pantalonunu | komşumuz mu giydirdi?. Demir azıcık kızgın ilâve etti: | — Bu da Âlinin bir gevezeliği.. | Doğru olmadığına bahsederim.. — Ben pantalonunu komşu mat- mazel mi giydirdi dedim.. Bunun - la beraber bu, pek de olmıyacak şey değil.. Fakat her şeyden evvel karnımızı doyurmak lâzım.. Şimdi ona bakalım... Mükemmel bir işti- ham var., Buranın yemekleri iyi midir?, Nejad: — Şüphesiz, diye cevab verdi « Bir defa, Nacinin davetlisi olarak geldik.. Yemek iyi midir, fena mı- dır, diye sormak bizim hakkımız değil.. Ne ikram ederlerse onu yi- yeceksin... Daha düne — kadar en kötü fokantalarm yemeklerini Ta » katliyanmkilerden farksız bulu - yordun.. . Demir: (Devamı var),