£Ü MART — 1935 11 ÖNAEAAA D ağğ gi e te ddf l e b tt $ ÖÜ * v A Yaüya t A ğğ e o* eli d 8 ea Üğigigild b a y D Türkce - Osmanlıca - Fransızca SÖZLÜK Dictionnaire Turc - Ottomaen - Français İsmail Hami Danişmend tarafından meydana getirilen bu lügat öz ? Türkçe kelimelerin şimdiye kadar kullanılmakta olan Osmanlıca ve f" aynı zamanda Fransızca karşılıklarını göstermektedir. Herkesin ve hattâ ecnebilerin istifade edeceği bu SOZLÜK intişar etmiştir. Fiatı 100 kuruştur. — Kanaat kütübhanesi.,.... — ea —— HEPTTTİL Büyük Tayyare Piyangosu 18 inci Tertib 6.cı Çekişi TI. Nisan 1935 dedir. __1 Büyük Ikramiye ; 200.000 Liradır Ayrıca 25.000, 20.000, 15.000, 10.000, 5.000 | Liralık ikramiyeler ve 50,000 liralık mükâfat vardır. Dün ve Yarın Kitapları Dünyanın en çok tanınmış ve beğenilmiş eserleri - Yardumuzun en salâhiyetli bilginleri elile ÇNUT A giygagoll y Gaib aranıyor , dem iken elyevm hayat ve mema- tından haber alamadığım fotoğra- | fi yukarıda, biraderim İstanbullu Ahmet Hamdi oğlu Recainin ha - len nerede olduğunu insaniyet namına zirdeki adrese bildirmeleri rica olunur. Halıcıoğlu İhtiyat Zabit Mekte- bi heyeti talimiyesinde Hüsnü vasıtasiyle Muhib. güzel dilimize çevrilmektedir. 327 senesin - de Berut 329 da İzmir mek- tupçusu — Bay Ahmet Bürha - neddin nezdin - “de —bulunmuş ;, ve 328 senesin- de Beyoğlu Po- “lis müdüriye'J KA SE “636”, ikinci serininki “504,, kuruştur. .| .. | NE u K AL M ç N A | ödeme şartları: — Birinci seri için “236", ikinci seri : için “204,, kuruş peşin alımır. Kalan kısımlar her ay bir lira ve- ğ Bi Tn A BF e J rilmek üzere taksite bağlanır. z AT “* ; üeü am » Hznül D — Hangi seriye abone olursanız olunuz, peşin almacak pa- Yirmi kitabı birden edinmek ve çok değerli bir kü- tüphaneye sahip olmak istiyorsanız Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı'na Abone olunuz . Bu külliyata abone olmak için müracaat etmekte olan oku- yucularımıza bir kolaylık olmak üzere abone şartlarını yazıyoruz. Abone Şaftıarl * Cnar kitaplık 1 inci serinin fiati bilenlerin | — 1 Binbaşı — OXYMENTHOL i ÖKSÜRÜ__K - BOĞAZ ülllllll!îIHHIII!IHI]II!!I]IIIIIII!IHIIIIMHHH]WİHHIMIIll!llI!HHİHH|ImIHHIIMIHMIIIHIIIIIIIHIIIIIIlllllllllW"ğ YENİ ÇIKTI YEMEK ve TATLI KiTABI S Ciltli 125 EEciltsiz 100 İ tttlmi rayı gönderir göndermez on kitabı birden alırsınız. Kitaplar taş- radaki okuyucularımızım adlarına yollanır. Posta parası alm- maz. — ' Abonelerin — taksitleri gününde ödiyeceklerine dair — memursa daire müdürüne imza ettirecekleri bir taahhüd mektu- bu göndermeleri lâziımdır. Memur olmıyanlar bu mektubu bir esnaf veya tüccara imza ettirebilir. Bu çok değerli külliyata aboöne olmakta acele ediniz. Müracaat yeri - Vakıt Matbaası - Ankara caddesi. —— İstanbul ZÖ . ; DKT KAT gaü İCÜNİ Kahag gaa ea valİİYRNT yi Alafransga ve alaturka, Hergün pişecek yemeklerin ve tatlıların listesini ve yapılışların: bu kitabda bula.caksınız Satış yeri; İstanbul Ankara caddesi No 157 YO NUN Enkutâab. Kitabevi — T " k c CT ; hnarak kıt'alar Sezarın orduügüluna | doğru yürüyerek yavaş yavaş açılma- ğa başladılar. Sezarın ordusu yerinden kımıldan- mıyordu. Müttefikler ordusu borular- la hücum havası çalarak düşmanın ü- zerine atıldı. Muharebe her tarafta son derece şiddetle başladı. Sezar tamamen sarılmasını bekle- di. İşte o zaman Ragastanın iddiası sabit oldu. Cenahlarına taarruz eden kıt'alarla uğraşmağa tenezzül etmi- yerek Sevar bütün ordusunu harekete getirip, düşman — hücum hatlarının merkezine atıldı. Müttefikler ordusu bir saat kadar güzel müdafaada bulundu. Kanlar sel gibi akıyor, cesetler dağ gibi yığılı- yordu. Ragastan bir avuç kahraman- la bir çok hücumlar yaptı. Düşmanın ta ortasına kadar sokularak ölümünü arıyordu. Fakat Ezrail nedense canı- nt almaktan çekiniyordu. Sezarın taarruzunu yarım bıirakan bu hücumların — birinden dönerken Kont Alma ile Prens Manfredinin bir sürü İsviçreliler tarafından sarıl- mış olduğunu gördü. Ragastan hemen yirmi kadar suvari ile bunların üzeri- ne hücum etti. Bu esnada Dboğazına saplanan bir mızrak darbesiyle Kont Alma ölü olarak yere düştü. Cesedi- "nin etrafında müthiş bir çarpışma ol- du. Şövalye, Prens Manfrediyi elli ka- dar askeriyle beraber her taraftan sarılmış görünce kalbini bir yeis -ve ümitsizlik kapladı. Kendi kendine: — Ölmek zamanı geldi! dedi. Ve derhal hücuma kalktı. Bir saniye için- de PFensi saran düşmanın içine dal- dı. Büşr açık, üstü başr kan içinde bulunan Prensin dudaklarında — bir gülümseme göründü. Bunu gören Ra- gastan : — Sözümde duruyorum!.. diye ba- ğırdı, Hücumu çok şiddetli ve delicesine idi. Atmı mahmuzlıyarak mızrakların BORJİYA üzevine atıldı. Bir kaç saniye süren bu kahlıramanca sayletten sonra önün- den kaçan — düşmanlardan boşalan meydanda sağ kalışına kendi de şaşı- yordu. Bu anda kendisinden ön adım uzak- ta bir tüfek patladı. Ragastan kurşu- nun kulağının dibinden vızıldıyarak geçtiğini duydu. Sonra arkasında bo- ğuk bir inilti duydu. Döner dönmez Prens Manfredinin Kontun cesedinin yanında atından düştüğünü gördü. Hemen yere inerek Prensin yanına koştu. Kurşun ihtiya- rın tam alnının ortasına isabet etmiş- ti. Fakat henüz hayatta idi. — Yeisle döndü gözleri kan içindeydi. Kalk- mak için bir harekette bulundu. Ra- gastan keı_ıdisîne doğru eğilince Man- fredi hiç kımıldanmadı. Şüphesiz onu bekliyordu. Ragastahn insan sesine benzemiyen heyecanlı bir sesle: — Prens, sözümde durmak, kendi- mi öldürtmek için elimden geleni yap- tığıma şahitsiniz değil mi?. dedi. Prens başiyle tastik etti. — Gerçi ölemedimse de muharebe henüz bitmedi. Şalbiniz rahat olarak ölebilirsiniz Prens!.. Ben de size ka- vuşacağım.. İhtiyar güçlükle: — Hayırl.. diyebildi.. — Nasıl hayır?.. — Ben.. İste. miyorum! Ragastan sevinçle: —Ülmekliğimi istemiyor musunuz? — Hayır!. İste.. miyorum. — Niçin?. Oh, niçin?.. — Ü. nun için.. Yaşamanız lâzım! Ragastan diz çöktü. Gözyaşları, yü- zünü kaplıyan siyah tozlar arasında yer yer izler açarılk yanaklafmdan aşağıya akmağa başladı. Manfredi lâkırdı söylemek için başını kaldırmak isterken birdenbire düştü.. Hafif bir nefes aldı. Artık vü- cudunda hiç bir hareket kalmadı. Prens Manfredi ölmüştü. derecelerine geliyor bütün cesaretini kaybediyordu. Üçüncü günün gece yarısında, ak- deniz kıyılarına varan araba durdu. Kıyıdan biraz üzakta, rüzgâr almıyan küçük bir koyda bir gemi bekliyordu. Lükres bir fener yakarak arabacı- nın iskemlesine çıkıp bir işaret verdi- Bir saniye sonra gemiden diğer bir ; fenerle ayni işaret tekrarlandı. Bu- nun üzerine Lükres kurşun kalemiyle iki kısa mektup yazıp, birini suvarile- rinden birine üzatarak: —Tivoliye dedi. İkinci mektubu ö- bür suvariye verip: — Preng Sezar Borjiyaya! Emrini verdi. Bu iki suvari derhal atlarını mah- muzladılar ve biraz sonra gecenin ka- ranlığı içinde gözden kayboldular. Aradan bir kaç saniye geçti.. Kü- reklerin muntazam sesi duyuldu. Bir sandal kıyıya baştan kara etti. O va- kit Lükres öbür suvarilere dönüp em- retti: — Siz de arabayı Romaya götürü- nüz! Bu sırada dört gemici ile geminin kaptanı karaya atlayıp Lükresi se- lâmladılar. Lükres arabanın kapısını açıp: — İniniz!. Ne kadar mukavemet et- seniz boştur ! dedi. Beatris arabadan inerek bakındı. Hakikaten mukavemetin, ve kaçıp kurtulmanın imkânsız olduğunu an- ladı. Geminin kaptanı şapkası elinde olduğu halde Prensese yaklaşıp neza- ketle eğildi: — Senyöra! Lütfen sandala binmek zahmetine katlanınız!.. Sözlerini söy- ledi ve dayanması için Primvere ko- Tunu uzattı. Fakat Beatris bu yardımı kabul etmiyerek sandala binip otur- du. Ve başörtüsüne bürünerek etra- fında olup bitenlerle alâkadar olmu- yormuş gibi göründü. Lükres de binince sandal hareket BORJİYA 225 — —— etti. On dakika sonra gemiye vardı- lar. Geminin güvertesine çıktıkları va- kit Beatrisi şiddetli bir yeis kapla- mıştı. Artık ne olacağını bilmiyordu. Acaba Lükresin kini onu nerelere ka- dar sürükliyecekti? Oh.. Ne olursa ol- sun bunu anlamak istiyordu.. Sert bir sesle emreder gibi: — Beni nereye götürüyorsunuz? diye sordu. Lükres cevap verdi: — Koprera adasındaki şatoma!. Primver dehşetinden titreyerek : — Ah Ragastan nerdesin?.. Keli- melerini mırıldandı.. Ve sahile tered- düt dolu son bir veda bakışı fırlattı. — ğ ALMA HANEDANININ YIKILIŞI Ragastan, ihtiyar Manfrediye ver- miş olduğu sözün birinci kısmını tut- muştu. Genç Prensesi tekrar görme- mek için sokağa bile çıkmıyordu. Fa- kat bu sözün bir de ikinci kısmı kalı- yordu. Sezarın öordüsüyle yapılacak — ilk çarpışmada — kendisini öldürtecekti. Hayatını borçlu olduğu Prens Man- fredi onu ölüme mecbur etmişti. Ve felâket anr da yaklaşıyordu. Ragastan hayatına veda edeceği için canı sıkılıyordu. Primyver tarafın- dan sevildiğini öğrendikten sonra öl- mek ona pek ağır ve müthiş geliyor- du. — ÖOh!.. Çok şanlı bir surette ölece- ğim! Kahramanlıkta dünyayı hayret- te brrakacağım ! Onun da bana acıma- sını İsterim. Sözlerini mırıldandı. Sonra düşündü: — Onu bir saniye kadar olsun.. Hiç olmazsa uzaktan görebilsem ! Odasında dolaşmağa başladı. Prim- veri bir daha görmek bütün düşüncü. sini doölduruyordu. Yüksek sesle: Forma: 29