CTT italyanlar Avusturyalıları yendi (Baştarafı 6 neıda) sıkıştırmışlardır. Bu aralık ya - kından çekilen bir şüt ya direğe vurmuş veya dışarı - kaçmıştır. İtalyan kalecisi Ceresoli'nin fev- kalâde kurtarışları bu mütemadi akınların önüne geçmiş ve bu teh- likeler atlatıldıktan sonra oyunda aşağı yukarı bir müvazene hasıl olmuştur. Birinci devre sıfır sıfı- ra ve İtalyanlara bir korner atıl- dığı ande bitmiştir. İkinci devre başlar başlamaz hâkimiyeti ele alarak hücumlara başlamışlardır. Bu hücumlardan birinde ve altıncı dakikada İtal. yan merkez muhacimi Piola çok sıkı bir şütle sol zaviyeden tutul- masına imkân olmıyan bir gol | yapmıştır. Hiç beklenilmiyen bu sayı Avusturyalılar üzerinde bir düş tesiri yaparak onları hareke- | te getirmiş ve canlandırmıştır. | Tamamile hâkimiyeti ele alan |- | talyanlar Avusturyalıların açıl- masına meydan bırakmamışlar ve derin paslarla kalelerini teh- dit etmişlerdir. 37 inci dakikada | yine Piola yalnız başına müda - fileri atlatarak kale önüne gel - miş ve hafif bir plâse ile İtalyan- Jarın galibiyetlerini takviye eden ikinci sayısını kolaylıkla yap'- mıştır. Bu suretle ikiye karşı sı - €ırla İtalyanlar galip gelmiştir. İtalyan takımında kaleci, iki müdafi ve merkez muhacim en iyi oynıyanlar arasında gösterili- yor. Bilhassa merkez muhacim Piola vazifesinde fevkalâde mu- vaffak olmuştur. Her yere koş - muş, durmadan dinlenmeden ça- atılgan oyunile Avustur- ya müdafaasını perişan etmiştir. Zaten iki sayıyı da yapan o ol- muştur. Esasen İtalyan takımı u- mumiyet itibarile iyi oynamış - tır. İtalyan muhacimlerinden in - saydin Aaçıklara uzun ve de- rinleme — verdikleri — paslar A- Vusturyalıları çok ıııuçlml vazi- vete sokmuştur. Avusturyalılara gelince; kale- ci ile müdafi Sesta'dan başka iyi Ooynamış oyuncu gösterilemez. A- wusturyalıların en büyük hataları topu çok çiğnemeleri ve ayakla - rında tutmaları olmuştur. Takım heyeti umumiye itibarile sönük hbir oyun oynamıştır. Bir zamanlar Avrupanın fut- Bol üstatları sayrlan Avusturyalı- lardan bu kadar bozuk bir oyun beklenmiyor mağlüp dahi olsalar yi bir oyun gösterecekleri kuv- vetle zan ve tahmin ediliyordu. Heyat! Taraftarları bugün bu te - sell'den bile mahrum bulunuyor - lar... Bu sabahki yangın (Baştarafı 1 ncide) bu depoya ateş sirayeti endişesi de bir aralık baş göstermiştir. Yangm bu şekilde on dakika ka. dar sürdükten ve filmler tama - mile yandıktan sonra kesilmiştir. Kamyonda Türk sinemasının bu mevsim göstereceği filmler bulundu, bu itibarla sinemanm uğradığı zararın oldukça mühim olduğu söylenmektedir. Kalörifercilere Yirmi odalı bir b'nada kalöri- Fer tesisatı yapmak — istiyenlerin (HABER) gazetesinde Hatice Süreyyaya müracaat etmeleri. lesiyle yeniden bir nutuk irat ede— | komşusu Haydar ağayı uyandır- (Baştarafı 1 ncide) Bay Hitler, Fransa bahriyesine muadil bir bahriyeye malik ol - mak gayesini takip eylediğini | ima etmiştir. Alman kara ordusunun asker | mevcudu, 550.000 raddesinde te:- bit olunmuştur. Bay Hitler, bu rakamı her türlü tenzilin, diğer Avrupa ordularından da ayni nis- bette tenzile bağlı olacağını ih - sAS$ etmiştir. Bunanla beraber, Almanyanın böyle bir tenzile razı olması, Av- | yupa İıtasında mütehaşşid Sov - yet ordusu mevcudunun Alman | ordusu mevcudunu geçmemesile meşrutlur. Araziye gelince, Almanya, Bel- çıka, Holanda ve Fransa ile ken- di aralarındaki hudutların kâfi mahiyetini teslim eylemekte ve lâkin hudutlarının daimi itibarı- nı tey'tten imtina etmektedir. Zannedildiğine göre, Alman- yanım Polanya koridorunun kal - Yunan divanıharbinde Asileri 12 avukat müdafaa ediyor (Baş tarafı 1 ncide) (Baştarafı 1 nelide) kararın ne kadar ağır olabileceği - ni anladıkları, — heyeti hâkimeye l karşı aldıkları vaziyetlerden ve çehrelerinde renk kalmamasından anlaşılıyordu. Maznunlar arasında tek gözlük- leri ilenazarı dikkati celbeden kaymakam ve yüzbaşı Çikandes kardeşlerden büyüğü başını önüne | Cğmiş ve rengi kül gibi kesilmiş - | ti. Askeri müddeiumumin'n iddia. sından sonra sivil müddeiumumi söz alarak, maznunların vatana ve millete karşı ağır ve gayri kabili | af bir harekette — bulunduklarını ancak heyeti hâkimenin kendile - T'ne karşı rahim ve şefik olmala - rını, hükümlerinin bu iki kelimeye istinat etmesini temenni eylemiş - tir. Askert müddeiumumi, bu te - | menni karşısında ayağa kalkmış; *“Sizi de itham ediyorum.,, cüm- Bağçıvanın (Başltaralı 1 ncide) Aldığımız malümata göre, cın.ıyel şöyle işlenmiştir: Sallabaş Dimitri, karısı Sofyı- ve üç oğlundan birisi ile bahçevan | Haydar ağanın büyük kulübesinin bir kısmmda oturmaktadır. Di- mitrinin ortanca oğlu Perikli kar- deşleriyle geçinemediği için “bir| müddet evvel ayrılmış, babasının | bahçesine yakm bir bahçeyi kira- lamıştır. Periklinin diğer iki İmn'le şi de bahçevandır. Akşamları pı- nrlırdı sebze — satmaktadırlar- | Perikli evvelki akşam Silivrikapı- daki kahvede bir müddet otur- duktan sonra kulübesine dönmek üzere yola çıkmış, bir kilo ekmek aldıktan sonra anasının klübesine uğramıştır. Perikliye anası bir tas | ayran vermiştir. Perikli bahçeler arasındaki dar yoldan kendi bos- tanma giderken bir su dolabının arkasma saklanan meçhul bir a- damın attığı kurşunla yere düş- | müş, ölmüştür. Silâh sesini henüz kulubesine giren anası işitince dı- şarı fırlamış, “Perikli, Perikli!,, ılıı ye seslenmiş, cevap alamayınca MABER Akşıı l’oılııı —— dırılmasını ve Çekoslovak hudut- ı larınım tashihini istiyeceğine da- ir olan haberler, Alman hüküme- | tinin nihai amaçlarına tamami- le tercüman olmaktadır. Bay Hitler, ayni zamanda, Lit- vanyanın orada yerleşik bulunan Almanların müesses haklarına daha ziyade riayetkâür olması şar- tile, bu devletle bir ademi teca- vüz antlaşması aktetmek niyeti - ni izhar etmiştir. Ancak diplo - matik mahafil, bu tasavvurda, Almanyanın indelhace « Litvanya- da herhengi bir müdahalesini tes- bit etmek maksatını görmektedir- ler. Avusturya meselesinde, Bay Hitler Alman — Avusturya bir - leşmesinin “gayri kabili içtinap bir keyfiyet,, olduğunu ve çünkü Avusturyada kendi taraftarları - nın kahir bir ekseriyet teşkil ey- lediklerini ıoxleıııışlu Mumaileyh, Avusturya işlerin- de İtalyanm müdahalelerinden rek memleketin selâmeti namrmna bu gibi ihtilâl hareketlerinin bir defa daha meydana — gelmemesi için milletin, adaletin kat'i surette tecellisini istediğini bildirmiş ve , iddiasında israr eylemiştir. Atina, 30 (Hususi) — Selânik Divanı harbi yarından — itibaren ihtilâlcilerni muhakemelerini rü - yete başlayacaktır. İlk partide — hakkında hüküm ver'lecek olanlâr, — emirlerindeki kuvvetleri haroketi — ihtilâliyeye sevkeden kumandanlardır. Ondan sonra, âyan ve meb'usan azalariyle, gazetecilerin muhake - melerine başlanacaktır. — Siviller hâlen Lâmye şehrine sevkolun - muşlardır. Bunlardan, Balkan - yon gazetesi sahibi Kastrino, Eleft “vos Tipos müdürü Sardi, Make - " donya gazetesi baş muharriri Le - vandi, ayandan Mavro Korda - to, Lüngaza — meb'usları Jana, ve Çakmaki, Yavaşoğlu, eski meb- uslardan Dingas ve eski polis mü - dürü Kalohristiyanak'sin mülkle - katili kim ? mıştır, Sofya, Haydar ile birlikte Periklinin bostanına doğru gider- lerken gencin cesedini bulmuşlar- dır. Sofya bunun üzerine vakayı jandarmaya ve polis krakoluna haber vermiş, tahkikata başlan- mıştır. Dün nöbetçi müddei umumi tarafmdan hâdise yerinde tahki- kat ve keşif yapılmıştır Gece ya- rısma kadar süren tahkikat neti- cesinde on bir kişi zan altına alım- | mıştır. Bunlar arasında Periklinin kardeşi İspiro, komşusu Koço, Ar- navut Malik, Mehmed ve kır ko- rucularından Bekir, Said, Seyyid, bahçevan Riza veüç de kadın vardır. Cinayetin bahçe ihtilâfı ü- zerine yapıldığı zannedilmekte. | dir. Tahkikat ehemmiyetle devam ediyor. Yeni Leh kabinesi Varşova, 29 (A.A.) — Yeni başbakan Miralay Walery Zlauck, | Pilsudski taraftarlarından mühim bir şahsiyettir. Kendisi 1930 — ve 1931 senelerinde iki defa başvekil olmuştur. ; şikâyet etmiş ve Avusturyanın tamamiyetini muhafazz. maksa - dına matuf her türlü antlaşma - da, Berlindeki karar Romanın da nüfuzunun tahdit edilmesi ve ileride Avusturya ulusunua izhar edebileceği Almanya ile birleş - mek arzularının da hesaba katıl- ması İâzım geleceğini söylemiş- tir. Diğer taraftan Almanya, garp- te bir karşılıklı müzaheret ant - laşması akdine hazırdır. Ancak, Sovye'leri de ihtiva edecek bir şark müzaheret sistemini hiç bir zaman kabul etmiyecektir. Ş Alman zimamdarları, şarki Av- rupada mevcut iki taraflı uzlaş- maların takviyesini ve hattâ ye- niden böyle iki taraflı uzlaşma - ların akdini tavsiye etmektedir- ler. Nihayet, Almanya müstem - lekâta malik olmak hakkını da iddia etmiştir. Almanya, ancak bu sayılan müddeiyatın kabul ve | tatmini şartiledir ki, Cenevreye avdetini derpiş edebilecektir. rine ahiren Selânik defterdarlığı tarafından vaz'ıyet edilmiştir. | Venizelos'a suikast yapanlar (Baş tarafı 1 ncide) ihtilâlin en ateşli günlerinde bile talik olunmayan bu dava, ajansın telgrafından alaşıldığı üzere niha- yet bulmuş ve maznunlar — beraet etmişlerdir. Bunlar arasında Atina emniyeti | umumiye müdürü Polihronopulos da vardı. Ve kendisi para ile tu- tulan Venizelist şahitlerin şehadet- lerine göre suikastin yegâne faili idi. Venizelosun otomobilini ate- şe tutanlar arasında meşhur eşkı - ya Karatanaşın da bulunmakta olduğu söyleniyor, fakat bu adam bir türlü ele geçemiyordu . Nihyet yakalandı.. Son ihtilâl hareketi dolayısiyle evlerde yapı- lan taharriyatta ele geçen evrak arasında Venizelosun Karatanaşı sızın HerŞiveng | kııııl.ırdıhlil;ılunıılınh&: wü yakalayanlara mühim — miktarda ikramiye verdiği anlaşılmıştır. ili kim ? | Stalinle, Eden tekrar konuşacak (Buştarafı 1 ncide) bu'üu B. Eden ile yeniden görüş- me yapacaktır. Görüşme, B. Lit. vinöfun B. Edene yazlık — evinde vereceği bir öğle yemeği esna - sında olacaktır. v Vaşington, 30 (A.A.) —B. Hull, B. Litvinofun B. Edene yap - tığını söylenilen teklif hakkında mutalca yürütmeden istinkâf et- m'ştir. Bu teklife göre B. Litvinof, u - zak şark meselesi ile alâkadar bü- tün devletlerin, Amerika da dahil, biruzak şark misakı yapmala - rını istem ' ştir. Hariciye nezareli memurları da bu hususta mütalca yürütmekten istinkâf etmişlerdir. Vaşington, 30 (A.A) — B. Hull, uzak şark misakı hakkında de - miştir ki: '— Amerikanınu sulhmisaklarına karşı vaziyeti malümdur. Çünkü Amerika, Briand — Kelloğ misa - kı ile 9 devlet muahedesini imza - a 20 MART — 1005 | Nenize lâzım (baştarafı 7 ncide) Her Şivang emin olmalıdır ki, bu « gün merkazi Avrupalı antrenör kulla- nan klüp'erden yüzde — doksanı, ayda 30 — 35 Ingilizi verebilecek maddi im- kânı buldukları ande derhal Ingiliz an- rtenörü getirmek istemektodirler. Her Şiveng'in, Türkiyede futbolün esasla. rint kuran adam diye — Lanılan çok kıymetli antrenör Hanter'e dil uzat - maya cür'et etmesine hayret ettim. Biz Hanter'in senelerinde en iyi milli takıma sahip o'duk. Son zaman- lara kadar al üstünde taşıdığımız, ve bugün hâlâ eşlerini yetiştirmekten çok uzak bulunduğumuz oyuncuların ha - men hepsini Billi Hanter yetiştirmişti. Galatasaraya — antrenörlük ettiği müddetçe Galatasaray her sene arka arkaya şampiyon çıktı. Yine bu sene » lerde Milli takıma yarısından çok ©- yuncu veren, Hanter'in antrenörlük ettiği Galatasaraydı. Hanter'in zamanında futbolümüzün daima ilerlediğini ve Hanter gittikten sonra gerilediği muhakkak bir haki - katken, Her Şiveng'in böyle bir adama (Türkiye futbolünün ilâhı) denilme- sini nasıl kıskandığına, ve — kendisini masıl böyle bir adamla mukayese etti- ğine hayret etmemek kabil olmuyor. Eğer Her Şiveng, hakikaten çok bü- yük bir antrenör olan Hanter'e değil de, memlekete getirilmiş bulunan diğer İngiliz antrenörlere çatmış olsaydı, belki kendini müdafaa etmek için bir açık kapı brrakmış olurdu. Mektubunda, merkezi Avrupalı an- trenörlerin mektepten mezun oldukla- rını! Psikolojiden anladıklarını! yazan Her Şiveng, işte on büyük gafı burada yapmıştır. Çünkü vaziyet ve hakikat bunun ta- mamen aksidir. İngiliz antrenörler kendilerini vay- dırmağı, sözlerini dinletmeyi ne kadar biliyorlarsa, merkezi Avrupalı antre - nörler de, ıdınııılı.k ve ağızlarına ge- hcmym'lır - Her Şiveng mektubunda satırları ya- ıırlnn. buradan giden her İngiliz an - trenörün antrene ettiği klüplerde ar « kasından nasıl bir muhabbet ve saygı hissi bıraktığını belki bilmiyordu. Fakat acaba, daha bir kaç ay evvel kendisinin Fenerbahçe klübünden uzak- laştırılmasının sebeplerini de mi unut- muştu!?.. Her Şiveng'in mektubunun yegâne doğru yeri, memleketin sahalara ihti » yacı olduğu ve bir de İngiliz antrenör lerin lisan öğrenmek hususunda gös « terdikleri müşkilâttır ki, bu dertlerden yoktur. İkincisinin de mahzuru bir İn- gilizle, merkezi Avrupalı antrenörün arasındaki farkta, devede kulak kabilin. den kalır.. En son olarak Her Şiveng'e şunu da hatırlatmak İsterim ki; mektubunda dil uzattığı, milli takımı hazırlatmak için getirdiğimiz İngiliz antrenör Mis- ter Siley'in, evvelki olimpiyat için ııık diğimiz, ve Prağ rezaletlerinin, Ams- terdam hezimetinin bir çok İaymetli oyuncuları — vakitsiz topu — bırakma- larının en baş müsebbibi, merkezi Av- rupalr antrenör! Tobella cenapları gi- bilerinin — yanında masör olarak bile ““anmayacı't bir kıymeti vardır. Hem sizin nenize gerek Her Şiveng, Fenerbahçeyi bıraktıktan — sonra, işte, Ankarada bir iş buldunuz. Antrene et- mekle mükellef olduğumuz takım da ye- ni oyuncular yetiştirmekle uğraşaca « gınıza, Fenerin ve daha başka İstanbul klüplerinin oyuncularını, Ankarada iş bularak yeni klübünüze almağa çalışa- rak, takımınızı bu suretla -kuvvetlen. dirmenize bakın! Merkezi Avrupalı antrenörlerin a » vukatlığını yapacağınıza, bulduğunuz yeni işte faydalı olmağa çalışsanız daha iyi yaparsınız... İzzet Muhittin APAK BİR TASHİR Haber gazetesinin 22 — Mart — 35 tarih ve 1148 sayılı nüshasımın dör- düncü sayıfa beşinci sütundaki zayl Hânında 334446 numara yazılacağı yer- de 23446 yazılmış olmakla işbu numa- ranın 33446 olacağı tavzihen tashih olunur.