23 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

23 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-—-—...—.. l -— go LAR.... M ——— a ——— Kuş Borsasında' Evliler? Muhabbet kuşlarından ibret alınız! Bir kedi ordusu Sermayemizi birka dakikada mahvediverdi! Yenicamiin arka tarafında, ku; Çu'ar pazarınım — köşesinde bası tavanlı bir kahve... Çepçevre pe; keleri, sırasıra masaları, türlü tü. lü kıyafette müş'eriler doldurmu: Masaların üzerinde, tavandan sa: kan tel askılarda, duvarlarda iril. ufaklı bir sürü kafes asılı.. İçinde yüzlerce kanarya, saka, flürye, iskete, ispinoz.. Bay İsanın bütün kuş meraklı - larınca meşhur İstanbulun nev'i şahsına münhasır birkuş — borsasıdır. Burada her pazartesi günü'açık — arttırma ile kuş satılır, alınır.., İşte, bügün de pazartesi... Müşteriler - toplandı... Hazırlık başladı.. Müzayede ne- redeyse baş'ayacak.. Kuşçuların ele başılarından Bay İsmail Zühtü, eksper sıfatiyle satılacak kuşlara, kıymet biçiyor, alrcılar da, o kuşa yavru ye'işt'irmeye, cinsi ve şekil güzelliğine olan meraklarına göre pey sürecekleri kafesleri seçiyor - lar... Nihayet her şey hazırdır. . Bir | nezle görmemiş gırtlağın tiz per - deden: (— Başlıyorrrum,; diye — bağır- ması üzerine herkes toplanıyor ve yüzlerce kuşun, ince, uzun, şa- kırtılı, şokurtulu. mütemadi ötü - şünden — mürekkep garib ve kafa şişirtici bir musiki içinde müzaye- de başlıyor.. Bay İsanın kahvesine toplanan - lar iki sınıf... Bir kısmı babayani, esnaf kılıklı kimseler; bunlar kuş satıcıları.. Diğer kısmı de kelli felli, iyi giyinmiş — müşteriler .... Bunlar da kuş amatörleri.. . Kuş amatörlerine baktım: He - men hepsi yaşlı baş'ı — kimseler.. En genci ellisinde.. Kiminin elin - de tesbih, kiminde mendil.. Gari - bime gitti; sebebini bir eski kuşçu- ya sordum.. Kulağıma iiğildi.. Ya- vaşça fısıldadı: — Bunu anlamayacak ne var ?. Yaşelliyi bulunca başka — neden zevk alacaklar?.. Kendi halinde tTahatı, parası, pulu olan yaşlıların çoğu kuşa, çiçeğe, balığa, tavuğa Merak sarıyor..,, Alan aldı, satan sattı.. Müzaye- de çabucak bitti. Şimdi kuşçular ar-'--mn a konuşuyorlar.. Biri an :« olan bu kahvesi, | latıyor: — Geçen hafta çarşamba paza: rında gene kedilere ziyafet vardı.. Pazarda,perakende olarak satılığa getirilmiş güvercin, saka ve iske - teler, gene bir katliâma uğradılar. Köşeden üç memur çıkrverdi.. Ya- kaladıkları kafesi açtı'ar, kuşları koyuverdiler, güvercinleri uçurdu- lar. Hayvanlar kafeste — yaşaya yaşaya uçamaz olmuş'ar. . Bir iki metre uçup yere — düşüyorlardı. Derken birader! nereden duydular ve nereden çıktılar, anlamaya va- kit ka'madı: Bir kedi ordusu pa - zarı istilâ ediverdi.. Her kedinin ağzında bir kuş.. Biz ses çıkara - madık, gözlerimizi yumdüuk.. Yal- nız oradan tesadüfen geçmekte ©- lan biri, memurlara sordu: — Bay memurlar, bu zava'lıla- ı neden boyle koyuverdımz — Emir aldık.. — Emir nasıldı?,. — Âmirimiz söyledi.. Memurlar da emrin aslından haberdar değil.. Allah razı o'sun; o bay öne düştü, — biz arkasına... Memurlarla beraber gitik daireye.. Baktık ki âmir böy'le bir emir ver- MEemMiş... O zaman düştük, bu emrin ma- hiyetini öğrenmek için, yollara ... Kaymakama gittik.. Ziraat müdü - rüne gitt k; Valiye gittik.. Öğren- dik emri: “Ziraa'a nafi, böcek yi- yen kuşların avcılar tarafından vu- rulması ve kafes'erde beslenmesi yasaktır.,, Güzel âlâ, mükemmel.. Velâkin — kedilere lokma edilen | kuşların hiç biri bu cinsten değil ki.. Ne güvercin — böcek yer, ne kanarya, ne saka, ne iskete.... Ne bilmem ne?.. Bunlar böcek yeme - dik'erine göre, bittabi ziraate de nafi değillerdir. | beyahu; bu kuşlar hububat yer.. ' Hububat yediğine göre de ziraate muzırdır.,, Kuş pazarında güvercinler ! ıumî'nuş. 'j lamış da, gımdise kadar - haberi - Hattö, iş ters'ne. Tei Kuş pzarından iki görünüş Bitün kuşçular başlarını İryarak: — Hay hay doğrudur!. diye- rek tasdik ettiler.. Bir diğeri söz aldı: : — Geçenlerde, bu pazarda da ayni hal olmadı mı? — Böyle ters bir anlama, fakir esnafın 5000 li- rasına mal oldu.. O gün de (2) bin kuş salrverdiler... Kimi dam - da, saçakta.. Çoğu da, kedi, köpek ağzında kaldı..,, - Bay'İsanın kahvesinden çıktım. Bir iki adım attrm. Kula.gnna bir ses geldi: — Sıçra karabelâ!.. — Vur, yapıştır çelik.. Gürültüler, bağrışmalar devam ediyor.. Evvelâ cehaletime hayret ettim. Yeni camiin arkasında ring maçlar yapılmaya baş - sal- miz olmamış... Sonra da “gazete - ciyiz,, der, geçinip dururuz,, Kö- şeyi dönüp, küçük meydanımsı bir yere çıkınca ayağım suya erdi!. İkitaraf — olmuş, ortada, biri kuzguni siy? £ ötekisi kızıl, alaca renkli iki horos... *».kler kan için- de, kana'lar gerilmiş, — boyunlar kabarmış, vuruşup — duruyorlar. Burada tıpki at yarışlarında oldu- ğu gibi bir bahsi müşterek yapıl - mış.. Horoslardan birini tutuyor: — Karabelâya beş... — Çeliğe benden yirmi... Maç bir saat kadar devam etti . Artık iki hayvan da yorgunluktan kıpırdayamıyacak ha'e geldiler ... Son kuvvetlerini sarfederek biri - bir'erinin Üüzerine sıçrıyorlar... Fakat, artık ne kanat çarpışlarda, ne gaga vuruş'arda o eski şiddet, kuvvet kalmadı. Nihayet karabelâ, ism'nin eri olduğunu — gösterdi.. Son bir gayretle - hasmımım kulak tozuna bir gaga indirdi , Öbürü kanatlarımnı koyuverdi, yıkıldı kal- benden yirmi —İİstanbulda ençok HABER satılan gazetedir ——— ilânlarınızı, âzâmi faydayı temin edebilmek için . HABER'e Veriniz | tüneklerinde ehi he A YA F ÖKLER İ höy Ecda a d e e * ——— ” ——— w | Buzlar ; Ülkesinde dı. Maç da bitti... Kuşçularin eski ve tanmmış si- malarından olan Bay İsmail Züh - tünün dükkânına girdiğim zaman, biraz evvel — seyrettiğim müthiş maçın tesirini sinirlerimden hâlâ atamamıştım. Dükkân sahibi bana kuşlarını gösteriyor.. Mütemadiyen şakıyan yüzlerce kanarya, — kırmızı başlı sakalar, yumuk yumuk alaca renk- li isketeler, tepeli paçalı, çeşit çe- şit güvercinler.... Bay İsmail anla- tıyör: — Kuş'ar, benim hayatta bir dakika bile ayrı yaşayamıyacağım sevgi'ilerdir.. Onların arasında yaşamaktan, onlarla uğraşmaktan | çok mes'udum.. Bir gün elime, pek az bulunur, üstat bir kanaryı geç- TrLA bül gıbı, öğleyin karatavuk gibi, akşamları da kanarya gibi ötüyor- du. —Onu bulduğum zaman dün- yanm hazinelerini bulmuş kadar sevinmiştim.. Memlekette ye'işen yerli kanaryalar, dünyanın en gü- zel kanaryalarıdır. Her sene Yu- nanistana, Mısıra, Arabistana mü- him — miktarda kanarya ihraç e- deriz. Kanaryalarımızm - seslerini ıslah ediyoruz. Bir kaç sene evvel sesleri bozulmağa başlamıştı. Fa- kat yavru'ara bülbül, — karatavuk lisaniyle öten usta — kanaryaları dinlete dinlete ötüş güzelliğini te- min ettik.,, Vi Kenarda, büyük bir kafes için - ed gagaları kıvrık, — sarılı, yeşilli kadife renkli, — minimini, üç çift kuş, mütemadiyen cıvıldaşıyorlar. Kuş mürebbisi onları göstere « rek: — Muhabbet kuşları.. — dedi... Bunlar ya'nız Afrikada bulunur . Almanyada da yetiştiriliyor.. Bun- lar, güzel ötmez'er.. Yegâne zevk- leri durmadan din'enmeden seviş- meleri, çok bol yavru yapmaları - dır. Senede bir çift kabildir.. ,, Hakikaten, — muhabbet kuşları bir dakika rahat durmıyorlar.,. Mütemadiyen gaga gagaya gelip, öpüşüyor, sevişiyor- lar!.. Bahtiyar hayvanlar.. Yi- yecek, içecek önlerinde.. Medeni kanun, talak davası, moda iptilâsı, | iktisadi buhran umurlarında de- ğil.. Bu geçici dünyada, bınbırlermı | vır vır yemekten, — rahat, tatlı bir gün geçirmiyen geçimsiz karı ku- ca'ar, ge'sin'er deşe muhakbbet kuş-arından ibret alsın'ar:.. İhsan Arif Gökpınar muhabbet | kuşundan 40 - 50 yavru almak ea tek başına Bir Isveçli nefer tehlikeli bir seyahata çıkıyor Katterik garnizonundan Jon Stiveus adlı 22 yaşmda bir flâma- cı nefer, Şimali Lajoland'ın fırtı- nalı buz deryalarında tek başma 2500 kilometrelik bir mesafeyi kayakla katetmek üzere dün Ber- gen'e doğru yola çıkmıştır. (Ber- gen, Norveçin şimalindeki ayni adlIı körfezinde bir şehirdir.) Bu delikanlının, yegâne durak yerleri, aralarında altmıştan yüz kilometreye kadar mesafe olan üçer dörder kulübel'k Lap köyle- ridir, İstikameti sadece elindeki pusla ile tayin edecektir. Yolunu şaşırır, ayağmı incitir, yahut ta kayaklarmdan birini kı- racak olursa, hemen oracıkta sırt üstü yere uzanarak sıfırdan aşağı 25 derecelik soğukta ölümlerin en acısını beklemekten başka yapa- bileceği bir iş yoktur. _ Bu adam kurtların yalnız başı- na dolaşan bir yolcuya çullanmak için bekleştikleri bir ülkeyi aşağı- dan yukarıya doğru katedecektir. Medeniyet dünyasiyle alâkasını tam 45 gün büsbütün kesecektir. Genç asker yolculuk proğramıe nı şöyle tarif ediyor: Bergen'den sahil vapuru ile Narvik /'manına buradan trenle Abisko'ya; buradan da kayakla tam 2500 kilometre uzunluğunda olan Krasjok buz sahralarmı aşa- rak şimal burnuna; burundan da kutup Okyanusundaki Kirkenes noktasına..., Kirkenesten kış yaz, 'bütün yıl buzlarla örtülü <ve Üüs- tünde bir tek adam yaşayamrıyan Tundra —mmtakalarımı geçerek Finlandya'ya, İsveçe ve tekrar Norveçe gırerek başlangıç noktası olan Narvik'e.. t Bu nefer geçen yıl iki İsveç za- bit'nin ayni yo'culuğa çktıkları ve bir daha adlarınm bile işitilmedi- ğini bildiği halde yolculuğuna baş'amıştır. News Chronicols İngiliz gazeşe- sinin muhabirini dinliyelim: Bu esmer suratlı, incecik ve u- puzun delikanlı gülerek dedi ki: — Âmundsen bu yolun yarısmı yapmağa muvaffak olmuş amma az kalsım postu da üste veriyor- muş; çünkü yarı. ölü bir. halde dönmüş.. Fakat benim elverişli techizat ve mütevazi bir şansla işi başaracağıma emniyetim var!., — Pek! yüzde yüz tehlikeli olan bu işe niçin girişiyorsunuz? — Onu da söyliyeyim: Eskiden beri ya bir Everest, yahut bir ku- tup stikşafına iştirak etmek en bü yük rhtirasımdır. Bu senenin son- larıma doğru Boztepeye (Everest dağı) bir İngiliz istikşaf hey'eti gidece'ttir. Görüyorsunuz ya! Bu yolculuğu başarmak — suretiyle böy € bîr 'stikşaf hey’etîne en iyi Bu yılmaz adam ş'mdi tek ba « şıma buz diyarlarının en ıssız yer- lerinde koşup durmaktadır. Bütün dünya onu büyük bir merak ve ü - züntü ile beklemektedir. Sadece bir istikşaf heyetine iştirake hak kazanab'lmek çin, insanı rüyada bile korkutacak kadar bir yolcu « luga çıkmış olan Du yığir aelikane İmın kazasız belâsız dönmesini herkes can ve gönülden dilemek - tedir.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: