23 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

23 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nakleden: ( Vâ - Nü ) Onları görünce, Matmazel Jack- son durakladı. Kâmile de, müreb- biyenin perişan halinden hayrete düştü.. Hizmetçi de bir fevkalâde- likler olduğununun farkında.. E - vet fevkalâdelikler... Fakat, ne?... Şüphesiz, trende gelirken uyuk- lamıştır. Onun için, şaşkınlığı iki misli.. Dışarmın sükünuna na - zaran, bu evin içi pek heyecanlı .. Kâmile, mürebbiyeye sordu: — Ne var?, Hastaydmız hani .. Geçti mi?. İhtiyar kız, bir yalanla cevap verdi: — Gürültü işittim ve korktum .. Kâmile, şüpheli şüpheli ona ba- kıyor... Neden ve niçin şüpheleniyor ? . Hattâ, şüphelendiğinin kendi bi - le farkında değil... Mürebbiyeye gidip yatmasını tavsiye ediyor. .. Matmazel, yavaş yavaş geri döndü.. Koridorun öteki ucunda, bu se- ferde, Turgut belirdi.. —Yüzünde korku izleri... — Ne oluyor? - diye sordu.. — Haydi git yat, oğlum.. — Bir şey yok.. . — Bir ıslık çalmdığını ışıttım Sonra Dişlek havladı.. Kâmile, heyecanla: —- — Islık çalındığını mt ışıtha? “diye sordu. Matmazel, atıldı: i —— Ben de işittim... Balıkçılar çaldı... Sandallarını da gördüm. Haydi, Turgut... Üşüyeceksin... - .Ona doğru koştu. Çocuğu- ku- | , scağma aldı. Bu, oğlana karşı gös- terd'ği nadir iltifatlardandı. Yatağma götürüp yatırdı. Yas- tığını düzeltti, yorganmı örttü. Yüzlerce defa onu öptü, öptü... Çocuk, hâlâ tereddütte... — Islığı çalan balıkçılar değil... İslik bahçede çalındı. — Hayır, canım, hayır... Balık- erlar... Gözümle gördüm... Uyu bakalım... Eğer uslu uslu uyursan sana pek hoşuna gidecek bir mü- ğ kâfat vereceğim... Tekrar öpücükler... Lâkin, ihtiyar kızın yüzü çayır çayır yanıyor... — Yanaklarınız ne sıcak, Mat- mazel. Bu ihtar üzerine, mürebbiye, uzaklaştı. Oğlan, uykusuna hazır- İanıyor... — Uyuyacağım... Fakat mükâ- fatrmı isterim... — Tab'i, yavrum, tabii.. Sonra, ihtiyar kız, sofaya doğ- Yu yürüdü. Kâmile orada değil hele çok Hizmetçi de, merdivenlerden aşağı iniyor... Matmazel Jackson'un sevinç- ten etekleri zil çalryor. Saadetine püyan yoktur... İşte, sevd'gi, için- de yaşamak istediği havayı nes'mi budur. Takayyütle, ihtiyatla hareket etmek... Kendini bir tehlike çin « ““Yatak odasmımıın kapısı arkasma gizlendi. Gözetliyor... Bu vaziyet, onu gençleştiriyor... Ön sene, yirmi sene, hayatmdan kazandı.. Aradan bir kaç dakika geçti... Hizmetçi, ilâcr getirmiş olacak... Tuvalet odasından ses sada çık - —_ gatyor... Esir Kadın HABER'in tefrikası l ELER e . p 4 " « K AÇ ; 4 'Y' Gıırıt No â4 | Aşk ve His Romarıj Şimdi artık, h'zmetçi, aşağı ini- yor... Matmazel, kapıyı — aralıya- rak, onun inişini gözlerile takip |ediyor. Hâlâ uyku sersemi... Ho - murdanıyor... Bu saatte, yorgun “argın iş gördüğü 'çin çok şikâyet- çi, bellli... Jackson, biraz daha bekledi. Sonra, odasının lâmba düğmesini çevirdi. Her yer karanlık ve ses - siz: Bir dak'ka, tereddüt etti. Kendi kendine: — Vahidin yardrımma gitmek vazifedir!,, diyor. . Gidecek, ona, cesaretini betmemesini söyliyecek... — Kâmile, bugün değilse ya- rm seni affedecektir!,, diyecek. Ebedi madetinden, çocuğun - dan, aile yutvasından bahsede- Gözleri doluyor... şin büyük heeycanı içinde.., malarla yanıyor... — Sofaya indi. Sürgülü büyük kapıyı açmasma lıılbının hızlı hızlı atışı mâni... Salona gir'yor... büyük bir ihtiyatla açıyor... cereyi kaldırryor.. ., Sesleniyor: — Siz misiniz?.. Siz geld' nız, öyle mi? “Ancak bunu ıöylıyebılıyor .. Hem pencere, hem kapı - olan bu methalden içeriye, Ferd! giri - yor. İhtiyar kızm ellerini iki avcu içine alıyor: zi E"toıı kay - Hum- Pen - Benim... Ben gel- | . — İĞ — Bu sırada, odasının eşiğ'nde, .Kunıle, yatacağı yatağa ve elin - deki ilâç suyu dolu bardağa âdeta ürkerek bakmaktadır. Yarını cesaretle karşılamak i- /(çin şimdi uyumak İâzım... , Demek ki, balıkçılarmış mek ki hizmetç! imiş... Rüya görmeden, hayalâta ka - pılmadan uyumak lâzrm... Bu uy- kudan sonra, gözlerini başka bir hayata açacak... Niçin acaba Matmazel Jackson korktuğunu söylemişti. Mademki balıkçı'armış, korkacak ne — var- dı?... Acaba, bu evi tehdit eden tehl'keyi o da biliyor mu? Onun .. De- | yanma mı gitse? Sorsa mı?.. . Fakat hayır... Ya büsbütün ters mânalar çıkaracak, yahut ta bu gelişinin sebebini hiç anlamıya - cak. Uyumak lâzım... Bu gece haki- katte korkacak bir tek şey var: O da, bizzat kendisi... Saat kaç? Dıvar saat!, tuvılet odası... masanın üstüne koydu. (Devamı var) : Göz Hekimi Dr. Sükrü Ertan Babıâli, Ankara caddesi Na 60 Telefon: 225868 Sa'ı sür'eri Yapacağıi - Pancurları “odasındadır. Muttarit sesile uyku- & sunu kaçırmasm diye, Kâmile, o - £ nu oraya asmıştır... Buyu.k tuvalet * Kâmile, elindeki bardağı yata- ğının hemen baş ucundaki küçük € ——— 0 — ihtilâlleri T LAŞAT TU FM —ST 28 MART — ms Kaptan: Bire mel'un arap diye - Sünbül ağanın kellesini uçurmuştu 1054 hıcrî yılmda Girit seferi- ni doğuran bir hâdise, Osmanlı imparatorluğunu yirmi beş yıl uğ- raştırmıştı. Bu uzun bir tarihtir. Biz, burada - bu seferlerin tafsi- lâtmı verecek değiliz. Yalnız bu seferlere sebep olan hâdiseyi kısa- ca anlatalım: Darülsüad ağası Sürbül ağa, Sultan İbrahimin nedense Iıuguna! gitmiyordu. Öldürtmeğe kadar ileri gitmiyerek: — — Mısıra nefedin.. diye ağayı uzaklaştırmak istemişti. Sünbül ağa, Mısıra gitmeğe ha- zırlandığı vakit, limanda tek ge- mi kalmamış, hepsi sefere çıkmış- lardı. Ağa, gidecek vasıta arar- ken, Karadenizden yeni yapılmış İbrahim reisin iki kat — ambarlı kalyonu limana geldi. Sünbül ağa, hemen hazırlıkları- nı yaparak kalyona yerleşti. Ta- rihin verdiği malümata — göre, Sünbül ağanım kalyona yerleşen eşyası şunlardı: “Beş Mısır hazi- nesi, elli hasena cariyesiyle nice gilamları ve kırk re's arap atları,,. Ayni kalyona, beşyüz kişiden faz- la silâhlır adamları ile Mekke ka- dılığımna tayin edilmiş olan Bursa- lr Mehmet efendiyle — birçok da hacı olmak istiyenler binmişlerdi. Kalyon sefere çıkacağı — gün, yolcusu bin üç yüz adam olmuştu. - İbrahim ağarım kalyonın, yalan- larm acele etmesinden mühimmat | alamamıştı. Burada şuna da işaret edelim. ki bu sefer, bundan aşağı yukarı üç ykz yıl önce oluyordu. nizin hemen her dalgasınm ırka- sına bir korsan gemisinin gizlen- diği kurun.. Kalyon İstanbul limanmdan hareket ettiği gün, Malta korsan- ları, içi altın ve güzel kadın dolu| bir kalyonun Mısır yoluna çıkaca- ğı haberini almışlardı. haberi alan korsanlar, Mısır yolu üzerindeki adalara, vakit geçir- meden altı pare çektırmelerıyle pusu kurmuslardı. Kalyon Rodosa uğradığı va- kit, kaptan, önlerinde pusu kurul- muş olduğunu haber aldı. Yolcu- larma: — Korsanlara — karşı duracak mühimmat almadan yola c;ılmmı—ı yacağız. Denizde düşmanlarla sa- vaşmak korkuludur. ded: Fakat Sünbül ağa, her ne olursa olsun, yoluna davam etmek — istivordu. Uü Mlğüyya e esaayplae S" AAA Na GAft te Gülüüüev ** ekağpğe Kaptanın yalvarmalarına bile al- dırmadan: — Bu sene haccı şerife yetiş mek lâzımdır. diye derhal hare- ket etmelerini emretti. Kalyon, Girit önlerine gelince, uzaktan korsan gemileri gözüktü. Artık ok yaydan çıkmıştı. — Geri dönmenin, kaçmanım imkânı yok- tu. Korsan gemileri ile kalyon ara- sında bir gün, birgece sürekli bir harp oldu. Mekke kadısının silâh- İr askerleri, bir şey yapamıyorlar- dı. Korsan gemileri, vakit vakit onların silâhlarıma topla karşılık veriyorlardı. En sonra koca kal- yonda bin üç yüz kişiden ancak iki yüz kişi sağ kalmıştı. Kaptan Hacı İbrahim efendi, varı yoğu . ile yaptırdığı kalyonu- nun bu şekilde mahvedilmesi ile kendisi de mahvolmuştu. Bu ka- dar yalvarmalarına karşı Sünbül ağayı dinletememesi, bütün bu belâların başma gelmesine sebep olduğunu düşünerek, — kalyonda sağ kalanlar can kaygusiyle etra-| fa saldırırken Sünbül ağayı yaka- ladı: — Bire mel'un arap, ben sana düşman vardır, gemiye atlar komı- yalrm. Fazla cephane alalrm.. düş- manm bir hoş haberini alarak yo- la çıkalrm, bu kadar yüklü gemi || le deryaya nasıl çıkılır dememi miydim” diye bağırdı. Sünbül ğa ne yapacagını şaşırmıştı. Şim yalvarmak sırası kendisine mişti. Fakat yalvarmağa vakil bulamadı, İbrahim kaptanm kılıd| havaya kalktı. İndiği vakit ağ*' nn kanlı başı yere yuvarlanmış t Bunu gören Sünbül ağanm * damları, İbrahim ağanın üzerint hücum ederek perçaladılar. Uzaktan kalyonda olup bitenle ri seyreden korsanlar: . — Fırsat bu fırsattır.. diye kal “yonun etrafını sardılar. Üç saat kadar süren bir boğut' madan sonra sağ kalan altmış ki" şi ile kalyonda bulunanları zap' tettiler. Hanya kalesine yaklaşa' rak kale muhafızma bazı hediye'| ler verdikten sonra Sünbül ağanıt cariyelerini satılığa çıkardılar. İşte yirmi beş yıl süren Girit seferlerinin başlamasına sebep ©" lan hâdise.. Hele, kadımlara sar" kıntılıklar yapılarak pazarlardı satıldığı duyulunca, hemen Girit| seferine hazrlıklar başladı. Ter" sanenin her gözünde bir kadirsö yapılması için tertibatlar kurula' rak haftada bir kıt'ası yapılmağ? başlandı. — N. A. Okan Akda-' SPOR POSTASI Memleketimizde ve ecnebi gençlik hareketlerini ve sporcu gençliğe verilmesi lâzım ge'en yeni şekiller hakkındaki yazıları muntazaman takip etmek iste- yenler münhasıran SPOR POSTASInı okumalıdırlar. Her yerde fiatı 5 kuruştur. mutlat okuyunuz. memleketlerinde bütün sporı ve —- Tabit bu! Yeni Çıktı ."en Özlü eseridir. veğiğllk et » er KA L aei vlil, Türkee - Osmanlıca Fransızca SÖZLÜK Dictionnaire Turc - Ottomane - Français Ismail Hami Danişmend tarahndan meydana getirilen bu tügat öz İ Türkçe kelimelerin şımdiye kadar kultanılmakta olan Osmannuca ve aynı zamanda Fransızca karşılıklarını göstermektedir. ! Herkesin ve hattâ ecnebilerin istifade edeceği bu SÖZLUK | intişar etmiştir. Fiatı 100 kuruştur. — &— Kanaat nutunnanesıu/ Değişişler Ovid eski Romanin en büyük klâsik şairidir. Değiİ- şişler büt n orta çağları kaplıyan şairin en ünlü ve 18 Forma — 75 kuruş Dağıtma Yeri — Vakıt Matbaası — !'stanbul KLASİK ESERLERDEN OVID S. Z. AKTAY » ||

Bu sayıdan diğer sayfalar: