HABER — Alışam Postast Sehrimizde kuduz |— Güneş | teden çoğalıyor ? *beb; Hayvan EsirgemeKuru- Munun fazla merhametli oluşundan mı? hbük 'a geçen — hastalıklar Ü,i € bir yer tutar. Bu hasta- nlara ya doğrudan doğ- 7» Ve yahud hayvanların ğ Y"*ul'inden yapılan aşlarla tlaj,, © Yüzünde yüz binlerce İ ” bütün törüler bu işlerle KÜ Ve insanları verem, Tr.chi İ ün gibi yüzlerce has- k için çare - | h U )’ bir $ok kurağlar (mües » blıcul_. her yıl milyonlarca 'e "'luı olan bu hastalıklar €en korkulusunun — “ku- itrm ğuna inanmıyan yoktur &, ça Etduzu ortadan kaldır. B., ::G iki yol vardır. Birisi a 8l "Pdderinî hepsini acı - kön dürmek, ikincisi de bü - *re kuduzdan koruma ü ır, Sokakta başıboş ı'BWİtleriıı hepsi kuduzdan dan y (şüphelid'r). Bu ba - P B bi _"h'l acımamak gerek- 'simlerden hangisini seç- ikayadaku yok, sokak köpek * br nden süpürmek, hiç bir At acasma hepsini öl- ğ i"_"dunn ortadan kaldı - Sz (p iyi çaredir. Fakat W Pelediyemiz) kaç yıldan , an, dinlenmeden 30 - ü 'erimi öldürdüğü halde ğ d dı. Bu işi karşıdan ,Gerler ki: “Bizim törü Bede beceriksiz, bu ka - ** sokak köpeklerini bile b &nedi,,, Bu düşünce çok t ."teluk'ü Avrupalılar bile erinden ve hattâ Pa - | kl,,b:: bile sokak köpekleri- Y 15 'amıştır: Paris şarında İlqw'o_oo başıboş köpek tutu- * bu », Üyor. Onlar bizden çok 4€ başladıkları ve bizden İ (:l:.:.::iuklın halde he - Yyo KA şlardır. Bundan ı*dı.' bı köpekleri toplatmak ! ' hayvanlara kuduz ğ:lıkı_ aşılı olmayıb da ısı- & , İ öldürmek bu çok İçin liğr kökünden temiz F.,_“ Sereklidir. '_Vîln esirgeme kuru - . düşünmüyor. O, Sare) köpekleri, elinden » havagazı öldürme A > ak, — onlara qn bir yşayış temin et- ) tgider. Bu amaca h LA Armak için şar ara - ğ .:P:ulnlın toplayıp ku- İş Ttrini İği köpeklerden daha 3€Çer ve onları öldür - !"hı I&::" köpekler bir, beş ve bi Saklanır ve son sonu A a “ama verilir. Ems'z ve h, ? ve biçare) köpecik- ha YaPmak, ku! ,M şku yok- İlg z; K $ ae S M SAA © uğraşanlar bu bi- | l'&k ıq'f“""'ine uygun bul. r Uzun yıllardan be- 'Mel!l' (tecrübeler) ! “:; aet köpeklerin İ &ea işlerinde hayvanlar- l dir ki “kuduz,, a karşı amansız bir | savaş açanların, hayvan esirgeme kurumunun, aykırı sezigenliğin- X den (hassasiyet) huylanmaması | mümkün müdür? | Hayvan esirgeme kurumunun, Şar Baytar servisinin haberi ol- madan, yaptığı bu aykırı hareke- Ün doğurduğu korkulu bitimleri, başı boş köpeklerin kuduzun ya- yılmasında oynadığı rolü belirt- meğe çalışacağım. En önce şunu söyliyelim ki | hayvan sağlık koruma yasaları bu sebebten ötürü başı boş gezen kö- Eyesinin (sahib) evinde hastala- nan b'r köpek, onu sevenler tara- fından iyi bakılır ve eğer kudur- muşsa, hastalığın ne olduğu anla- şılmcıya kadar hasta köpek evin- de kalır ve korku verecek annık- lar (delil, araz) görülür görül- mez, hayvan kapatılır ve hastalı- ğı kimseye aşılamadan ölür, der. Kuduz köpek tarafından da- lanmış ve aşılanmış olan köpekle- rin hastalığı meydana çıkımcıya kadar on gün, kırk gün ve hattâ bazan bir buçuk sene geçer. Bir kurun içerisinde m'kroplar barım lanır (kuvvetlenir) ürer ve fakat dalanan köpeğin eseninde hiç bir değişiklik olmaz: Eyesile oynar, yer, içer, hoplar. Fakat işin kor- kulu tarafı şu ki hastalık meyda- na çıkmazdan 14 gün önce salya tehlikel'dir; yani hayvan tama- men esenli olduğu bu 14 gün içeri sinde ısırdığı insanlara kuduz aşı- lryabilir. Böyle başı boş gezen bir köpeğe kimse bakmaz, ehemmiyet vermez ve hayvan bilmiyerek bir çok başka köpekleri, insanları da- lar ve aşılar. Daha çok eskilerde bile başı boş gezen köpeklerin çok korkulu olduğu biliniyordu. Bu- nun böyle olduğunu biz, Istanbul- lular gözümüzle gördük. Sokak köpeklerinin çok olduğu vakitler- de kuduz hastalığı İstanbulda ek- sik değilken ş'mdi baytar hasta- hane'erinde ancak ayda yılda bir kuduz vak'ası görülebiliyor. Kö. pekleri çok sevenler, ve hususile bu sevgiyi marazi bir sez'genliğe kadar götürenler çok kere kuduz inceliklerini bilmezler ve sanırlar ki köpekler hayavan esirgeme ku- rumunun kafesleri 'çerisinde bir hafta veya iki hafta kalmakla ar. tık kuduz korkusu bitmiş olur. Halbuki bu düşünüş çok yanlış tır. Hayvan esirgeme kurumunun ötekine berikine armagan (hedi- ye) ett'ği köpekler kuduzun yayıl masında büyük bir rol oynar. Be- lediye baytar servisi bundan ha- berdar olsa kuşkuk yok, bunun ö- nüne geçer. Profesör Mustafa Santur SANCENNERECERAARA KOK AESE KA K EREEN gi- peklerin öldürülmesini buyurur. | in 124 üncü oğlu Mukaddes Japon imparatoru düyanın en zengin adamıdır Batı ülkelerinde, Japon impa- ratorunun, Japonların fikirlerinde ve yüreklerinde tuttuğu yer hak- kında bir düşünce edinmek çok güçtür. Son zamanlarda imparator, maiyeti ile beraber bir okulun a- çış resmini yapmak üzere — küçük şehirlerden birine gitmişti. Alayın girdiği sokağın önceden ince kum- la temizlendiğini — ve evlerin üst katımdan hiç kimsenin imparatora bakmamasını temin için tedbir a- Immadığını duyunca bütün şehir ahalisi çok hiddetlendi ve utandı. Japonlara göre, imparatora ancak aşağıdan bakılabilir. Çünkü im- parator, güneş ilâhesinin oğludur. Buna riayet edilmediğini — gören bir Japon, mukaddes bir resmin tahkir edildiğini gören sofu bir hi- ristiyan gibi, müthiş bir hiddet du- yar. Hirohito, güneşin 124 cü oğlu Şimdiki Japon imparatoru ve güneşin oğullarının 124 üncüsü o- lan Hirohito, hiç bir dünyevi ka- yıtla mukayyet — ve, 1889 yılında yapılan ana yasaya göre, hiç bir kanuna tâbi değildir. Mikado yer- yüzünün yalnız en saygı değer im- paratoru değil, ayni zamanda en zengin ve zenginliğine — rağmen mütevazi yaşıyan bir imparatoru- dur. Mikado, sabahları saat do- kuza gelmeden bakanlarını kabul eder sonra — sarsılmaz bir an'ane mucibi — ecdadına tapınır. Bu ibadet bittikten sonra da canlı bir gazete demek olan ve hâdiseleri öğrenip kendisine anlatmağa me- mur bir kâtibi kabul eder. Bunun arkasından da elçiler, âlimler ve şairler, birer birer — imparatorun yanma girerler... Japonyada sık sık görülen bir zelzele, tayfun ve- ya yangın, Mikadoyu felâket ma- halline gitmeğe mecbur bırakma- dıkça bu, böylece, devam eder, Imparator mukaddestir Dış ülkelerde imparatorun ai - lesine karşı yapılmış bir tariz veya istihza kadar hiç bir şey bir Ja - ponu kızdaramaz. Bu yüzden Pe kinde çıkan ingilizce bir gazete - nin başına gelenler henüz unutul mamıştır: Bu gazete, ölen impa - ratorun hastalığiyle alâkadar bir hâdiseden üstü kapalı bir tarzda bahsetmişti. Bazı Japonlar gaze - tenin müdürünü, binayı bomba - larla uçu! larını söyliyerek teh did ettiklerinden, gazete kapan - mağa mecbur kaldı. Son zamanlarda da Tokyodaki bir kitapçı “İmparator ailesi,, ke- limelerini majüskül harflerle yaz- madığı için ağır bir para cezasına mahküm aldu. Japonyada imparatoru tahkir suçlularını cezalandıran kanunlar çok şiddetlidir. Orada hiç kimse KeRSESLCDARELENA NN " KAT YKONIAMAANAR OUU YAL AA AKLA AAA AAAT SK ğ"ı YENİ n<ı:mı'ı | E gea öt TAZ Alafranga ve alsturka YEMEK ve TATLI KiTABIİ Hergün pişecek yemeklerin ve tatlıların Histesini ve yapılışlarını | bu kitabda bulacaksınız. Satış yeri; İstanbul Ankara caddesi No, 15? Inkılâb Kitabevi —G Japon İmparatoru Hirohito Mikadonun şahsiyetini tenkid et- meğe, hattâ tariht — sebebler için bile olsa, onunla meşgul olmağa cesaret edememiştir. Bu yüzden Japonyada Japonlar tarafından neşredilmiş ve hanedanı, tarih ba- kımından, tenkide hasredilmiş bir tetkik görülmemesi dikkate de - ğer. Ülkenin her okulunun her sı - nıfında Mikadonun bir resmi a - sılıdır. Okullular ve hocaları ken - dilerini, saray nazırı tarafından kültür bakanıma verilen bu res - min — sanki mukaddes bir ema - neti muhafaza ediyorlarmış gibi — mesul bekçileri addederler. Ço - cuklar her sabah sınıfa girerken resmin önünde secdeye kapanır - lar. Hattâ bu resmi her hangi bir kazadan kurtarmak için, hocala - rın veya çocukların — hayatlarını tehlikeye attıkları sık sık görülür. Kobede ecnebi bir gazeteci, bir yangın esnasında tehlikeye düşen çocukları kurtaracak yerde impa- ratorun resmini kurtarmağa çalış- tığı için bir muallimle eğlenmiş, bunun üzerine de polis müdürlü - ğünden nazikâne, fakat kat'i bir ihtar almıştı. Her Japonun evinde mihrab gibi hususi bir yer vardır. Bura - sı Mikadoya mahsustur ve çok mu- kaddes addedilir. Oraya, sanat eserlerinden maada hiç bir şey ko- nulmaz. Her Japon ailesi günün birinde imparatorun evlerine ge- lerek kendisine ayrılan yerde bir müddet dinleneceğini umar, lmparatorun serveti Japonyanın şimal vilâyetlerin- de üniversite talebeleri mevsimin ilk ateş böceklerini toplayıp Tok- yodaki sarayın bahçe ve avluları- nı aydınlatmak için hususi sandık- lar içine koyarak saraya gönder- meği büyük bir şeref addederler. Mikado da her yıl mukaddes tar- laya birkaç pirinç tanesi ekerek ziraat üzerindeki mukaddes hi - mayesini yeniler. Mikado ile sarayı erkânı, Ja - pon sanayi ve ticaretinin başında bulunan zenginlere nazaran daha az parlak bir hayat geçirmelerine ve imparatorun kendisi de sadeli- ğe çok taraftar olmasına rağmen Japonlar imparatorun iştirak et - tiği merasimin daima çok tanta - nalr ve parlak bir şekilde kutlu - Tanmasımı istemişlerdir. Belki de bu, Japon ulusunun imparatora karşı beslediği tapmırcasına sev - ginin bir nevi karşılığıdır. Bu cümleden olarak, gene imparato « run taç giyme merasiminin — 300 milyon yenden fazlaya mal oldu- ğu söylenmektedir. İmparatorun tamamen ayrı ve devletin hazinesiyle hiç bir alâka- sı olmadan idare edilen esrvetine gelince, şimdiye kadar hüküm sür- müş hiç bir hanedanım bu kadar büyük bir servete malik olmadığı- nı söylersek mübalâğa etmiş olma- yız. Eskiden kralın — hazinesiyle devletin hazinesinin işleri bâzan birbirine karışıyordu. 1 ana yasası şimdi kralım hazinesini ka- & Bir şekilde ayırmıştır. Japonyadaki bütün ormanlar imparatorundur. Odun ve keres- te satışından alınan gelirin büyük bir parçası, ülkede ormanların ço- ğaltılması işine harcanmaktadır. Bundan başka imparatorluk ailesi en büyük Japon şirketlerinin ak - siyonlarının mühim bir kısmına sahibtir. Bu da, bu aksiyonlara değerce değilse bile itibarca bü - yük ve hayret ettirici bir istikrar vermektedir. İmparatorun büyük servetim idare etmeğe memur olup rütbece bir nazır olmakla beraber kabine buhranlarından müteessir - olmı - yan zatın, büyük bir iş adamı ol - makla beraber imparatorluğun en yüksek memuriyetlerinde bulun - muş bir devlet adamı olması ge « rektir. Bu zatm huzuruna kabul olun » duğum zaman, bir Amerikan ga - zetecisinde mazur görülecek — bir cüretle, Kikadonun servetinin ne kadar olduğunu sormuştum. (O sıralarda Tokyoda birçok emlâk sahibleri, imparatora aid olup iç- lerinden bazıları otel ve tiyatro o- larak kullanılan birçok binalarını vergiye tâbi tutulmaması yüzün - den çok zarar gördüklerinden şi - kâyet ediyorlardı.) Bunun üzeri - ne bu zat bana nazikâne fakat çok kat'i sözlerle şimdiye kadar kim - senin böyle bir sual sormak cüre - tini göstermediğini, para mesele - lerine bazan çok büyük bir ehem - miyet veren garblıların bu husus - taki merakının hiç bir zaman tat « min edilememesi muhtemel oldu - ğunu söyledi. Ş Çok modern bir kudret İmparatorun veya hanedanın ilâhi şerefine yapılan — tahkirler Japonyada birçok defalar rejim değişiklikleri doğurmuş veya çok değerli şeflerin düşmesini gerek - leştirmiştir. Hattâ faraza xıv ve xv inci yüzyıllarda olduğu gibi, imparatorun şahsiyetinin — büyük derebeylerince tanmmadığı — za- manlarda bile bu böyle idi. Fakat bu ülkenin tarihinde — ulusçuluk hareketinin her büyüyüşü, Mika - doya olan saygıyı — arttırmıştır.. Nitekim bu, şimdi de böyle niyeti Japanlar hiç fikir değiştirmek ni - yetinde olduklarını göstermiyor « lar. 70 milyon Japon, Mikadoyu bir, “Allah,, telâkki ediyor ve or - ta kurunlara yaraşan — böyle bir telâkki Japonya gibi en modern bir tekniğe, en birinci deniz — ve kara kuvvetlerine malik olmakla iftihar eden bir ulusun kudretinin temel tasını teşkil ediyor. “Nevyork Tayms Magazin,, den.