Bay Ak Sıuııur akşam üstü işinden çıktıktan sonra ağır, ağır Eminönüne doğru yürümeğe baş- ladı- Hava güzeldi. Bahardan arta kalan bir gün.. Tramvaya binme-| dense Beyoğluna yürüyerek çık - mak ve bu güzel günden istifade etmeği düşündü. Bir sigara yak- tı. Ellerini paltosunun cebine so- karak yürümeğe başladı. Bay Ak Sungur dört senelik ev: li bir adamdı. Karısı Ateş, hem genç, hem güzeldi. Galiba kendi-| sini seviyordu da.. Şimdiye hdıri hiç kavga etmemişlerdi. Kadınca- ğız, kocasından olmıyacak şeyler| istemezdi. Arzularını daima ke- seye ve yorgana göre ölçer, biçer ondan sonra ortaya koyardı. O da karısını seviyordu. Hem| de oldukça.. Ah, Ateş de Allah i-| çin sevilmiyecek bir kadın değil- di. Uzun boylu, etine — dol-| gün — bir. tazecikti.. Buğday renkli bir beniz üzerinde iri siyah gözleri, ince kaşları pek güzeldi. Güldüğü zaman, ufak kırmızı du-| daklarının arasından gözüken bir sıra inci, insanın gözünü, gönlünü açardı.. AÂk Sungur hayatından mem -! nundu. Güzel bir kadıncağız, u - facık bir apartman; sıcak bir oda bir adamı mesud etmeğe kâfi ge- lebilir... Fakat ah şu maaş yok mu?| Biraz daha artsa.. Daha rahat ya- şıyacaktı! Bütün evin idaresini bu altmış liracığın içine sıkıştırmak, | pek de kolay bir şey değildi. Hiç| olmazsa eline şöyle — yüz liracık| geçiverse, mis gibi geçinecekler - di. B “Adamcağız bu düşüncelerle köprüyürgeçerken bir el omuzuna dokundu. Arkasına döndü. Tanımadığı bir yüzle karşılaştı.. — Ne istiyorsunuz? Bir emriniz ni var? diye sordu. 'Tanımadığı adam çok ciddi bir tavurla cevab verdi: — Zengin olmak ister misiniz? — Zengin olmak mı? Nasıl?. — Pek kolay. Bugün ayın ka- ç? — Bugün aym onu zannederim. — Tamam.. O halde yarın dev- Tet kuşu sizin başınıza konacak de- mektir. Şüpheli gözlerle muhatabına baktı. “— Eyvah.. diye düşündü. Bir tımarhane kaçkını.. Nereden de böyle belâlar beni bulur? Bunu düşünürken, imdad ister gibi gelib geçenlere baktı. Yabancı adam sözüne devam etti: — Evet, yarın tamam 50 bin li- ralık bir servet cebinize giriyor de- mektir. Bay Ak Sungur kendisinde bi- raz cesaret bulabildi. Bir iki yut- kunduktan sonra: — Sizin aklınızdan zorunuz mu var dostum? diye sordu. — O da ne demek? Ben sizin i- yiliğinizi istiyen bir adamım.. — İyi amma ben sizi tanımıyo- rum ki... — Bunun ehemmiyeti yok.. Şu- nu gördünüz mü, bu bir tayyare biletidir. (50) tane biletten bir ta- ne kaldı ve hiç şüphe etmem ki bü- ynk ikramiye de bu bilete çılm:ı.k Bıy. rahat bir nefes aldı. — Haaa... Şimdi iş anlaşıldı.. Ben de sizi deli — zannetmiştim.. Bır piyango facıası Peki, mademki büyük ikramiye - nin bu bilete çıkacağını biliyor - sunuz, ne diye bu bileti kendiniz almıyorsunuz? h — Bana çıkmaz da onun için.. — Peki, bana çıkacağı nereden malüm?, — İçime öyle doğdu. Karaköy- den geçerken kendi kendime niyet ettim: Eğer bu bilete büyük ikra- miye çıkacaksa 60 adım ötede göz lüklü bir adam karşıma — çıksın, dedim- Tam 60 adımda — karşıma siz çıktınız. Geliniz de siz bu ke- ramete inanımız.. — Doğrusu diyecek yaok.. — Elbette.. Tesadüflere inan - mak lâzımdır. şu bileti almız. Hem siz rahat e- dersiniz, hem de ben.. — Anlamadım? — ÜÖyle ya canım.. Tabit (50) bin liradan hiç olmazsa 500 liracık da bana vermez misiniz? Bay Ak Sungur artık sıkılmağa başlamıştı. Lâkırdıyı kısa kesmek için: — Birader, dedi, ben talihsiz bir adamım.. Sen bu bileti başkasına şat.. Allahaısmarladık ! — Demek bileti almıyorsunuz.. — Hayır! — Yazık.. 50 bin lirayı göz gö- Beni dinleyiniz de| 'lacak yerlere konur ve kâh nok- re feda ediyorsunuz.. Ne yapalım. Günah benden gitti.. Rahatsız et - tim.. Adam yürüdü.. Bay Ak Sungur | da Karaköye doğru yollandı. Kendi kendine söyleniyordu: — (50) bin lira bu bilete çıka- cakmış.. Herif deli midir nedir? Fakat acaba hakikaten bu işte bir keramet var mı dersin?... Öyle ya nereden nereye.- İstermisin haki- katen (50) bin liralık — ikramiye bu numaraya çıksın.. Adam sen de! Nerde bende o talih... Fakat herifin sözlerini de pek yabana at- mamalı.. Tesadüflere inanmak lâ- zım!, Vay canma bu iş de bayağı beni meşgul etti be.. Bu he- rif şeytan mıdır, Hızır mıdır, ne - dir? Nerden karşıma çıktı, şimdi kimbilir ne cehenneme gitti.. Durdu, arkasıma baktı.. Tekrar yürümeğe ve düşünmeğe başladı: — Mutlaka bunda bir iş vardı. Ben de pek abdal adamın biri imi- şim-. Kısmet ayağıma — gelmişken geri çevirdim.. Sonra âni olarak karar verdi: — Onu mutlaka bulub bileti al- malı.. Artık fazla düşünmedi. Geri dön dü, adetâ koşarcasına Eminönüne doğru yürümeğe başladı. Gelib ge- çenler Bay Ak Sungura merakla bakıyorlardı. O kimseyi görmü - yordu. Gözünün önünde yalnız bir şey vardı. Küme küme para yığınları, çil çil Hiracıklar... Soluk soluğa Eminönünü geçti. Bahçe - kapısına saptı.. Görünürde bilet satan adam yoktu.. Sirkeciye ka - dar koştu. Tütüncünün önünde he- rifi yakaladı. — Şu bileti ver.. — Hangi bileti? — Hani canım şu.. Biraz evvel satmak istediğin 50 bin İiralık bi- let.. — Köprü üzerinde raslastmış - tık? — Tamam... — Demek bileti alacaksınız.. — Evet.. Yoksa başkasına mı sattın.. — Telâş etmeyin.. Bilet duru -| Ölünciye kadar| yor. İşte alınız.. ( Devamı var ) HABEİ — Akşam Postası Mülellifi: ömerRıza —i0i — And the Palace Pier andon esach there isatheatre anda concert hall, İ went to sec Rose Marie on the west Pier and Dr. Lyn,, on the Palace Pier. The air at Brighton makes you awfully sleepy at fist. The morning after | got there | slept till past nine — o'cdlock, and İ shouldn't have wWaked up then if | Dad hadn't comeinand said ! “Come on, Jack, are you göing to sleep all day? When | said “İsit time — to get up Dad,, he roared with laughing and shaeu- ted “Timo to get up! shöuld | think it is! İt is nearİy ten o'clock, and if you don't harry you”ll get no breakfast. So look sharp, my lad.,, Noktaları, virgülleri, nasıl ve nerede kullanacağımızı öğren - miş bulunuyoruz. Şimdi de nok- talı virgüle geçebiliriz. Noktalı virgül, noktadan da - ha kısa, virgülden daha uzun o - ta, kâh virgül yerinde kullanılır. Yalnız cümlenin sonuna kon - maz. Has isimleri ayıran virgü - lün yerine noktalı virgül kullan- mak caiz değildir. Meselâ elimizdeki mektubun dördüncü ve beşinci cümlelerine bakınız. We went to Eastbourne in a steamer called the “Devonia,,; and ve had several splendid ri - des in a charabanc. Bu iki cümleyi bir noktalı vir- gül ile ayırmak Taümktn olduiu gibi —Dovonla kelimesinden sonra — bir nokta koyarak söze yeniden başlamak ta mümkündür. $ Şayed cümleler arasında âtı- fe yoksa bunları noktalı virgül koyarak ayırmak doğru olur. Meselâ: You mustn't do Wrong; you know it is. Şu cümleye de dikkat ediniz: Salisbury is a bovely city; its cathedral is the most beautiful in England, and town — contains many picturesgue old houses. Bu cümlede England'dan son- ra gelen (and) âtıfesini hazfe - decek olursak onun — yerine bir noktalı virgül koymak lâzım ge- lir. Fakat bu noktalı — virgülleri koyduğumuz yerlere nokta koy - mak ta doğru olur, İki nokta (:) nın nasıl kulla - nılacağına aid kati kaideler yok- tur: Yalnız noktalı virgülün te - min ettiği durağı kâfi görmezse- niz iki noktayı kullanabilirsiniz. İki sözü karşılaştırmak lâzım geldiği zaman iki noktadan isti - fade edilir: Meselâ: He said that — | deliberately broke my word: it is not true. Yahud bir sürü sözleri son bir sözle hülâsa — etmek isterseniz son sözü kullanmadan iki nokta koyabilirsiniz. Meselâ: Deceive no one, cheat no one, steal from no öne: be honest, ( — ) tirenin nerelerde kul - lanılacağını tayin etmek güç de- ğildir. S3ze başladıktan ve sözü kı » racak ve yeni bir söze başlıya - Yhat; it is 10 ŞUBAT ım a Inğılızcederslen)l İ Amasyada sSu der Şehrin su ihtiyacının bir an öf temin edilmesi lâzımdır l E!L#?ıı Amasyadan bir görüni Amasya, (Hususi) — Şehrimiz pek yakın b'r zamana kadar ba - kımsız, harabe bir halde bulunu - yor, şehir değil bir köy manzara- sını andırıyordu. Fakat şimdi yeni yeni bir uya - nıklık bir kımıldanış görünüyor. Bu hareket bilhassa yeni bele - diye başkanı işine — başlıyalıdan- beri daha ziyade göze çarpmak - tadır. Belediye meclisi bir kaç aydır hararetli müzakerelerde ve bazı teşebbüslerde bulunmuştur: Yıllardanberi bakımsız, viran kalan Amasyada (Elektrik, Cüm- hur'yet meydanı, Asri mezarlık) | gibi mühim yenilikler yapılacak. Havaların soğuk olması bu iş - lerin tatbikine mâni — olmuştur. Bunlardan başka (su) yollarının dı muntazam bir şekilde yapıla - 1 söylenmektedir. unda su yolları çok bozuktur. Bu yüzden bir çok vatandaşımızı kaybediyoruz. Şehrimizin etrafı dağlarla çev- rili olduğu için bu dağların birçok | F- Vilâyet, çeşme, yerlerinde güzel ve temiz su mem- abları vardır. Bunlardan bazıları şehre kadar iner, Fakat yolları çok bozuk olduğu için halkın ço - ğu hastalıklara tutularak ölüp gi- | tanbul — Tekirdağ diyor. gece olmasını bekler. Eğef K kaynatılmadan içilirse ©* yüzde yüz hazırdır. Öyle ümid ediyoruz ki K? valimiz Bay Kadri ile yeni; * | kan belediye başkanımız lâl bizi karanlıktan kurti rı gibi pis ve sabunlu su içf de kurtaracaklar, Alıij Tekirdağınd Bir “ Emanetciler liği,, kuruldu | | Tekirdağ, (Hususi) — dağına bağlı bi ki REEED L V | nümüzdeki yıl Tekirdağın!! | tür, Bayındırlık alanında V€ nomik kalkımmada bir ileri * 4i yılı olacağı cihetle bütceler? | zimine çok ehemmiyet vi ) dir. Öğ. cenliğlmulze göret ÖY | içinde Tekirdağının bazı k€' | de yeniden mektebler, ç köy odaları, meydanlar mektep d odalarınm plânlarını hazır tır, V| Emanetciler birliği Haftada dört defa yap! neri vapur servislerinde her İyi sulara misal olarak Amasya misyonculuk, nakliyat ve nın (Sofular” mahallesine "i işleriyle uğraşan eman ti , meşhur (Soğuk pınar) suyunu leşmişler ve “Emanetciler * İ gösterebilirim. Hem membar te - | Kurmuşlardır. | miz hem de içimi çok iyi olan bu su memleketin büyük b'r kısmmın su ihtiyacını temin eder. Bir çok defalar yolların munta- he!'ll yemdeıı seçilmiştir. zam bir şekilde yapılması için be- lediye tarafından çalışıldı, su şeh- re yakın bir mahalle kadar geldi işe de evlere dağıtılması iç'n tak- simatlı muntazam bir depo maa « lesef yapılamamıştır. Taksimler gene eskisi gibidir. Boruların çoğu demir olmâdığı için sokak aralarımdan evlere gi - d'nciye kadar içerisine lâğım sı - zıntıları karışıyor. Bu yetişmiyormuş gibi evlerde bulunan çeşmelerin üst- kısımları da açıktır. Evin içinde gelen giden bir defa elini batırır, kablarını yı- kar. Herkes temiz bir su alayım diye C. H. F. idare h Şehrimiz C. H. Fırkası * si yapılmış ve geçen $i | SUNKHAAI BM Satılık arsâ Karagümrük Muhtes" ' S | der mahallesi Eski AliP cak olıırıınıı türeyi kullanırsı - nız, M.:ızlı' Lam sure Jack is in !lı- with — no there he is, Be sure'and came tamorrow — that is, if you want to. Tire ( — ) parantez yerine de | İarı sarnıç ve kuyu b kullanılır. (Devamı var) - desi 15 ada, 48 harita, 1188,5 metre mürabbal ! Edirnekapı caddesi Satm? ğip garden Kemankeş Mustafapaşâ si Sarraf sokağı 26 adâ: | ; harita numaralı, iç'nde #“)) lar satılıktır. İsteklileri? * veznesine müracaatları"