&'a OC No, 20 Büyük Deniz Romı-u Ü heti et Bir dakika bile vakit /kaybetmek doğru değildi,, *burada onun İşi neydi?. Mehmed yeniden sordu: gidiyorsunuz?. k"l!otdukl ee büsbütün şaşırmıştı. Ilıılmılılı az sürdü. g Ahhe babası Şeyh Ebu Sa- ı olduğunu öğren - tktiyle kızını Şahin reise : 'î'l ne dalavereler Ayak direyen bu adamın | N“llfdı pişman olduğu - h' » damadını ve çocukla - için çalıştığını da ç * O zamanlarda şimdi - Posta, telgraf, telsiz gibi kdıü için böyle haber- bir yere pek güç- "ltdi. Hattâ çok zaman Çıkan bir isyan, bir N tahttan inmesi, yahud h"'lîıı iple boğulması, ay- | Avrupaya duyulur-- | çind-. yer yer ağarmış olan gür sakalını avuçluyor, şöyle düşünü- yordu: — Az daha kendi ayağımla on- dan uzaklaşmış olacaktım ve hiç bulamıyacaktım. Talihim varmış. Şimdi Ali reisle levent ve forsala- rımı bizim gemilere alırım, şu ya- ralı tekneyi de iki gülle ile denizin dibine yollarım. Götürmeğe değ- mez ve bizi yolumuzdan alıkoy- maktan başka bir şeye yaramaz...| Böyle, nerdeyse kışın ve fırtı - naların başlıyacağı bir zamanda ilerilere gitmediği için de sıvuıı- yordu. Şimdi Ali reisle beraber | Cezayire dönüş, onun için büyük ve verimli bir savaştan dönüş gibi olacaktı. Bütün Cezayir, başta Şeyh Ebusaid ve kızı olduğu hal- de hiç şüphesiz bayram yapacak- lardı. Ondan sonra Şahin reisle kızını| | bulmak ve kurtarmak için hep be-| ll_hııııı.. şöyle söylendi: hâlde benim İnebahtıda| duymuştur ve aldırmak N::m"“' Lâkin yağma n dan dönmiyeceğim... '*na ıllı gitti ve gemim şu girdi. Murad relsin! hç? bu kılıla çıkmak doğ Üüai siker, Fakat 6 ya -) h' gelen çekilir., Bir gün | n çıhımm “â &yorduı y ı Allah gön.- ai h"dl şu yaralı tekneyi bı- —"' gemilerinden birine ge İ entlerimi alır, yarım devam ederim. Bir ' hybetmeğe gelmez... | olsa Cezayirde ra - Uııbııı kardeşim... Ml duruyor, gözlerinin kçi Nden sızan — yaşlarını ine çekerek annesini ha- '*“'-r « Belki şu karal: ç"'-ma. Yahud daha ile Şırpmna öldü. Sulara 'Ü: imdi onun güzel ve “'“'“. denizin suları a- di, yahud deniz cana. n Bey 'dılmno gitti. ili anne!... Onu bula- Nı _* istiyor, fakat bir Babasını ve bulsa, onlarla başbaşa alamağa başlasa, gene Yok Çünkü an - A S _x_xı xtıxm —'dll' annesi buluna - '*"dmı.. bile — vakiti elmezdi. Geç kaldı-| "'ş-ılııı kardeşini de/ #nun "'sıa x 6!! içinde, kizgin gibi burkuluyor, fı" "« Her halde gitmeli - Teit benim dileğimi Su; z a. G A “'_.-m Onun leventle « gelmek istiyen o - Nü:' “hmıyınlıîı di « Va n y-rlqıimık ne | N de imkânsız... Nhhdliu’i.l-ılfk’ ":d: 3:_'ı'ı.""""-ııı--.'Jı;'ı'..'ııî Sesleriyle etrafr çın- —'*İ'înlıiııovhıl. | raber bir plân kuracaklardı. İki ğemi rampa yaptı. Ali rois artık zonklıyan başını “Bazı siyasi milliyetçilere kar- ve yarasını unutmuştu. Gemisin - den, Murad reisin gemisine bir ok gibi fırladı. Sonra bu eski baba >| arkadaşınım iri ellerini avuçları - na alarak öptü. Murad reis genç korsanı yürek- ten kucaklamıştı. Önu “iucokterksü SAA T e yarı yarıya kavuşmuş kadar olu - yordu. Öyle ya, Ali reis, Şıhın muın bir parçası değil mi zaten?.., — Hoş geldin!... — Hoş bulduk!... — Nasılsın oğlum?... — Çok şükür!... Seni bana Al. lah gönderdi. O kadar ümidsiz dim ki... Fakat şimdi yarıda kalan işi bitirmek için iyi bir fırsat geçti elime... Murad reis elini Ali reisin omu- zuna koymuştu. Diğer leventler de birbirleriyle kucaklaşıyorlardı. Akşamın alaca karanlığında san ki büyük bir bayram vardı, Adri- yatik denizinin ortasında, - sız ve silik ufuklara karşı, sevinç sesleri yükseliyordu. Mürad reis, Ali reisin son söz - leri üzerine bakakaldı. Halbuki 0: — Haydi, leventlerinle forsa - larını bizim gemilere paylaştıra - lxm ve hemen geri dönelim!.., Demek için hazırlanryordu. Ge- mç korsan ise yarım kalan işi biti.. receğini söylüyordu. Murad reis: — Ne demek İstiyorsun?... Diye sordu. Genç reis cevab ver- di: — Benim gemiyi görüyorsunuz, fena halde yaralandı. Yolda bü - yük bir Venedik kalyonuna rasla - dık, haklıyorduk amma, bir aksi « lik, bir uğursuzluk oldu ve birden- bire dümen işlememeğe — başladı. İşte bu hale geldik... —- Bunlar olagan şeylerdir. — Şimdi senden bir dileğim — Uıııııııılıılııbuıun e*ı sa- aa gakir & velsdi Ti İİRADYOİ Şahin'in Buğün 17$ MOSKOVA, — 14 m. 11,30 Firka — neşriyatı, 18,80 — Kuzılordu için program, 19,80 Karışık konser. 29 Al - manca heşriyat. 2808 — İngilizce meşriyat. 4550 Macarca nuşriyat. 823 Khz. VARŞOVA, 1B45 m. 18 Piyano konseri. 18,08 Süzler.. 18,55 O- poralardan hayalar, 18.50 Sözler. 1415 Plâk, #özler, 21 Orluvtas 21445 Haberlor, 22 Tit - vanya mücsikisi. 2246 Konferana, 28 Rek - Mumlar, 28.15 Dans, Kha. PRAG, 470 m. 16,58 Hafif muücsiki, 117,56 Çocuk proğra- . 1810 Bözlre, 18,20 Ylâk. — 1823 Bözler. 1885 PlAk, 18.58 Haberlar. 20,10 PtAK, 20,80, Kurartet könseri. 22 Radye — piyesi. 2815 Plâk. 28,30 Alasanca haberler. Khx. LEİPZİG, S82 m. 18 Max Grimmin hikâyeleri. 18,20 Şarkı- lar, 18,50 Sözler. 19 Almatıya ve dünya Üko - nomisi, 19,80 Geçtt resmi plâkları. 20 Halk şarklıları. 2Ül0 Bözler, — 21 Haberler. 21,10 Neutbabelsberg — (Berlin) film stüdyosucna ald sözler. 22 Skl haberleri, 28 Haberler. 23,20 Dana müiestkisi, 546 Khz. BUDAPEŞTE, 830. m. 18,40 Plâk, 19,06 Dera. 19.80 — Targosta mursikdak 20,30 Operadan maklen: — Bizetnin “Oarmen, operası. 22.30 Haberler, 25,23 Ha- Va haberleri. 24,15 Çingöne örkestramı. 1,08 Hnberber, Kiralık yalı Çengelköyünde Kuleli cadde- sinde dört odalı kullanışlı müsta- kil bir yalı gayet ehven fiyatla kiralıktır. Yaz ve kış oturmağa Müsaittir; Bahçesi ve kumpanya suyu vardır, Görmek - istiyenlerin ittisalindeki 79 numaralı hanöye müracaatları. (3820) HABER Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI ——— ar —a Düğgrat Adrestı USTANBUL BABEK yaz $ İ ı . 0 i8 üyük rıııu_yn 126 880 önü 1080 Krg Bedebli. 160 Ha 40 1610 ı î ILÂN TARIFESİ j Tasis Sahibi ve Neşrıyıt Müdürü: HASAN RASİM US Basılaığı yerı (VAKIT) Matbaaaa vaş yoldaşı benden bunu esirge- mez... — Söyle bakalım nedir?.. — Sen' şu üç geminden birini bana bağışla!... Leventlerden is - tiyenler benimle beraber gelsin - ler, istemiyenler de diğer iki ge - miye geçsinler!... Bn yola devam edeyim, Çünkü babam zineirde in Hyor... Onu bir an evvel kurtar - malıyım !... Murad reis, genç körsanın o - mMuzunu eliyle bastırıyor, gülüm - siyordu. Ali reis ona Venediğe nasıl gi- deceğini, orada kilığıni dağiştire- rek babasını nasil arıyacağını, ha- sıl kaçıracağını heyecanla anlatı- yordu. Ali reis susunca cevab verdi: — Sana hak veririm. Bir oğu - lun vazifesi de budur. Fakat ben seni ileriye ıbndırmek için değil, geri çevirmek için gıldıın Çün- kü.... Ali reis kaşlarını çatmış, göz kapaklarını açıb kapıyarak karşı-| sındakine bakıyordu. Ondan böy- le bir cevab alacağını hiç umma-| mıştı: e | — Gemilerinizden birine acıyor Müusunuz?... Halbuki dönüşte size onun gibi on tanesini verebilir. | nız kalmaktan esa (Devamı var) Esir Kadın Aşk Ve His Romanı Nakleden: ( Vâ - Nü ) HABER'in tefrikası No.13 — Ay, sen beni serbest mi sanr- | yorsun?.. Eğer öyle ise aldanıyor- sun, çocuğum ! — Demek ki istediğin şeyleri yapamıyorsun da başka şeyler ya pıyorsun..; Bu akşam bizim eve de istemiye istemiye mi geldin de annemle oturacaksın yoksa?... — Yok, o, istemiye istemiye değil. — Öyle ise, söylediklerini an- lamiyorum. Ben, senin yanında olsam, hep annemin yanına gelip otururdum. Çünkü, akşamları ne yapıyor biliyor musun? — Ne yapıyor? — Divanm üzerine uzanıyor, eline bir kitap alıyor. Fakat.., — Fakat? — Kitabı okumuyor... Sadece, öyle baktyor. Dalip bir şeyler dü- şünüyor... Bunu gayet iyi biliyos rürf.. Bak, anlatayım... Bir gece, uyumuyordum. Bilmiyorum niçin, içimde bir korku vardı. Yatağım- da da kalamadım. Usulla karyo- ladan indim... Yavaşca yürüyüp dışrı çıktım. *“Aralıktan baktım ve işte o za man gayet iyi olarak gördüm; Ki- tabı okumuyordu. Sadeie bakıyor du. Gözleri çok kederliydi. “Bunun üzerine düşündüm ki, şayet her gece annemin yanında otursam, ânnem daha az kederli olacak. —-—İm— Yemekteh sohnra, oturunca, Ferid, Kâmileye: — İsterseniz, biraz taraçaya çı- kalım! -dedi. Düşünüyordu ki, Matmazel Jatkson, bundan sinirlenecek ve odasma çekilecektir. Ferid, ayni zamanda, bu yal- istifade ederek, genç kadına bir şeyler -söyliyece- ğini umuyordu. Lâkin, taraçaya çıktılar, Yan- yana bir müddet durup öteden be- riden konuştular. Gecenin sükünu nu dinlediler. Fakat, genç erkek söyliyeceğini söyliyemedi. Deniz mırıldanıyordu. Onlara, yavaş sesle konuşmalarını telkin | ediyordu. Çiçeklerin kokusu, bü- | tün havayı sarmıştı. Bütün yıldız- lar, şu saatte gökyüzünü kapla- makla beraber, Kümile ile Ferid, biribirlerinin gölgelerinden baş- ka Bir şey görmüyorlardı. Genç kadın gri bir manto giy- mişti. Ferid, arkadaşının gümüş rengi parlak ayakkaplarına bakı- yordu. Bazan, salonun aydımlık sızan pencerelerine dönüyordu. Matmazel | " Jaokson, salonun bir koltuğuna Matmazel Jackson hâlâ orada idi. Kısa kollu, krmızı ipek bir en- tari giyiyordu. Bu elbisesinden dolayı, Ferid, mürebbiyeye takılmıştı. Kendi lâ- alettayin bir açık renk elbise giy- mişken ve ev sahibesi basit ve ma vi bir içeri elbisesi ile onu karşı- lamışken, böyle yarı resmi bir kı- lıkla matmazeli karşısında bul- mak acayibine gilmişti. Taraçada, ilkönce pek basit bir muhavereye giriştiler: n — Ay, pipo mu içecektiniz? — Tütün kokusu fenanıza - mr gider? — Fenama gitmer... gece.. Genç erkek kadının hissiyatmı anladı. Piposunu cebine koydu. Çiçeklerin kokusunu ciğerlerine çekti. Gecenin harikulâde inceliğini kolaylıkla benimsedi. Sadede gelemiyordu. — Fakat, bunu kendi tarafından irtikâb e- dilmiş bir korkaklık saydı. Söyli- yeceğini söylemek vazifesiydi. — Dedi ki: N -- Hiç bir yerde, sizin evinizde olduğum kadar kendimi rahat his setmiyorum, Kâmile, —- Burası çok güzel bir yer, de- Lâkin bu | gil mi?... Ben de severim. — Acaba evli olsaydım haya- trm nasıl olacaktı diye merak ede- rim, — Bilinir mi bu? b — Öyle... Bilinmez... Çünkü bir insan, iskambil oynarken bile bir tek kâğıd değiştirirse bambaşka bir kül kaşısında kalıyor. Halbu- ki, zevce, hayatın yarısı... İtsanı, tamamiyle başka bir vaziyette br- rakabiliyor... Bu akşatn Turgut bana ne dedi, biliyor musunuz Muğlâk bir adam olduğumu söy- ledi. (Devamı var) Esirgeme derneği- nin balosu Şubatın 28 nde, Park Otel salon: Tarımnda Esirgeme Derneğinin balo su verilecektir. Dühuliye bir lira, yemek iki liradır, Hem gayet güzel bir gece geçirecek, hem de bir ha- yır cemiyetine yardım etmiş ola- Tam bir Roman 5 kuruşa Zamanımızın en büyük zabita vak'alarını hikâye eden Kara Gölge Roman serisinin ikinci sayısı * WW Sarı Saçlı Adam Neşrolunmuştur. Başından sonuna kadar zevk, merak ve heyecan ile okunan bu romanlardan her on beş günde bir kitap çıkarılacaktır. Her kitap başlı başına bir romandır ve fiyatı yalnız beş ştur. Kitaperlardan ve gazete müvezzilerinden arayımnız.