Pi ga TT AYAT PTT KŞÇT TT R CAT HABER'in Hikâyesi — Suat! İşte postacı! Kâmile oturdukları katın pen- ceresinden bakarken, yolda pos- tacımın yürüdüğünü — görmüştü. Suat, aksi istikamette olduğu iç'n, çit, onun gözlerinden müvezzii yaklamıştı. Suat Bey, bu haber üzerine, göz lerini karısına çevirerek gülümse- Adi, Sonra, yürüdü. Kapryı açmağa gitti. Gazetesini müvezziden biz- at almak istiyordu. Müvezzi, neş'eyle çantasını a- raştırarak: — Bu sabah. bir de mektubu- nuz var! -Müjdesini verdi. Postacı, zarfla gazeteyi sun- duktan sonra, çekildi. Suad de, kapıyı örterek geri döndü. Kâmile, koltuğundan kalkma- flın, başmı uzattı: — Kimden?... Adileden mi? Erkek, başıyle “evet,, işareti- yaptı. Karı koca, bu güzel sayfiyenin saadet muhili içinde, yanyana o- turarak, kızlarından ne haber gel- diğini anlamak istediler. Esasen, yalnız mektup değil, bizzat kızla- rının da yakında gelmesini bekli- yorlardı. Fakat, heyhat! Okumalarını bitirdikten sonra, büyük bir inkisarı hayalle karşı- laştılar. Filhakika, Adile sıhhatte idi. Lâkin bu sıralarda, annesinin babasının, yanma gelemezmiş... Bu kelimenin sebebini açıkça anlatmıyordu. Annenin göz'erinde, demirki gülümseme soldu. Baba ise, onu teselliye kalkıştı: Z Ne yapalım? Mademki iste- miyor, gelmesin... İşi her neyse, bitince, gelir... — Tabii... Fakat burası şu srra- larda ne güzel, baksan a... Gün- lük, güneşlik içinde... Deniz bafı- yolar, istirahat... Vallahi, kızca- ğız, açılır, ferahlardı... O - tıkışık yerde ömür çürütüyor... Sözlerinde samimi idi. Hodb'n hislerinden ziyade, anne şefkati duyuyor; kızının iyiliğini istiyor. du. " Karı koca, burada ev alıp yer- leştikleri zaman, dedi koducu olan konu komşuları, onları, pek so- ğguk, pek ketum buldu. Suatle Kâmileye dair billik'eri ya'nız şundan ibaretti: Suat kaptanmış; ticaret vapurunda çalışıyormuş. Şimdi tekaüt olup buraya gelmiş. İnkisarı hayal bir müddet daha hükmünü sürdü, Kederli kederli, kahvaltılarını ettiler. Bu müddet zarfında, gazete masanın üstünde durdu. Nihayet, can sıkıntısı içinde, Suat, gazeteyi eline aldı. Adeti, gazeteyi yüksek sesle okumaktı. Gene öyle yaptı. Mihaniki surette okumağa başladı. “Dün, şehrimizde, büyük pos- tahane önünden geçerken, bir ka- dın...,, Kâmile sordu: —E... Bir kadın?... Ne olmuş?. Kocasından cevap gelmeyince, hayret içinde, döndü. Fakat kar- şısında sanki bir yabancı vardı. Kocasımı tanıyamadı, o kadar de- g'şik bulmuştu. Suat Beyin beyni içinde büyük bir fırtma koptuğu meydandaydı. — Suat... Ne oluyorsun?... Nen var t Erkek, elini uzatarak, karısını, olduğu yerde durdurttu. — Beklenilmiyen çocuk Akll W —Ne oldu?... Allahaşkma, an- lat! Bir daha sıçrayacaktı, fakat, Suat, yeniden bir hareket yapa- rak, onu menetti. —Bari sen oku... Bari sen oku... Kadın, kocasının titreyen se- sinden şunları dinledi: *«Kamyon altında kalmıştır.Mü tekait bahriyelilerden Suat kap- tanın kızı Adile olduğu anlaşılan bu kadın bir kamyon tarafından devrilmiştir. Biçarenin göğsü e- zilmiştir. Hastahaneye kaldırıl. mışsa da çok geçmeden ölmüştür. Anne, b'r çığlık kopararak dev rildi. Yarı baygın bir haldeydi. Fakat, kocasınm şu sözleri hâ- Jâ mihaniki surette okuduğunu i şitti. “Genç kadının kucağında bir kaç ay evvel doğurduğu mini mi- ni bir çocuk vardı, Garip bir tesa- düf olarak, bu yavruya hiç bir | şey olmamıştır.,, Bunun üzerine, anne, canlan- dı: — Demek ki bizim kız değil... Baba, mütcess'r: — Maalesef, bizim kız... İsmi, adresi yazılı... — Peki, öyle ise?... Çocuk? —Düşünsene... O mektubu ni- çin yazmış? Buraya gelmemesin- | deki sebeb neydi? Demek ki, bir çocuk... Ad'le onlara bir çocuk bırakarak öl- enüştü öyle mi?... Halbuki, kızla- rının hayatını, nasıl da bütün taf silâtiyle bildiklerine — kaildiler: Hattâ, Adilen'n beynindeki her kıvrımı tanıdıklarını sanırlardı. Başka zamar. olsaydı, böyle bir piç, ikisini de çılgına döndürür- dü, Muhafazakâr zihniyetleri, böy le bir rezaleti asla kabul edemez- di, N'tekim, baba, işte fırladı. Kadım arkasından koştu: Sakın bir delilik yapmasm... Ah, kızının bir piç doğurmuş ol- masını nasıl hazmedecek? Fakat, hayır... Odasında alelâ cele hazırlanıyordu: — Nereye? Ha yi b damin eg buk... Treni kaçırmıyalım... Geci I kirsek torunumuza hastahanede belki de iyi bakamazlar... Trende kızları iç'n ağlıyorlar- dı, Bir aralık, kadın, gözlerinden mendilini çekti: — Bereket versin, Adilenin be- şiğini hatıra d'ye saklamıştım... Şim?i, içinde torunumuzu yatırı- rız, (Nakleden: Had'ce Süreyya) AKBA: Ankarada AKBA kitap 2vin'n birinci şubesi modern bir şekilde Maarif Vekâleti karşısında açılmıştır. AKBA çitap evleri her dilde kitap, necmua, gazete iht'yaçlarma zevap vermektedirler. Gerek kitaplarımızı, gerek kırtasiyenizi x» ucuz olarak A K B A kitap wlerinden tedarik edebil'rsi- niz. Devlet Matbaası kitapları e VAKIT in neşriyatının An- karada satış yeri A K B A ki- tap evlerid'r. AKBA Merkezi Telefon Birinci şube İkinci şube: 3137 1761 Saman Pazarı “HABER — Aksam Posfast zun kadınların saçları kesilince... Kesilen saçlar üç avda bir yenilenen bir sermaye oluyor *Kız saçların ne aldu?.,, Hayır! Sözün gelişinden anlaşıldığı gibi bir şiir yazmağa kalkışa - cak değilim. Kızın, gelişi güzel bir kızım kesilen saçlarının — ne olduğu, gerçekten merak edilecek şey - dir. Küçük kız saçlarmı kestirdi. Kestirir ya.. Hem yıkaması, hem taraması, hem ona biçim vermesi kolay.. Eski türlü olursa, ya arkada bir topuz yapması, yahud bu saçların, iki üç ayrı örgü halin- de yolda giderken çeşitli kurde- leleriyle yavaş yavaş sırtımı döv- mesi, okşaması lâzımdır. Saçın topuzunu tepede yap - san, yüksektir. Arkada yansan, ağır gelir. İki yana bölsen. eh... Işte kocaman bir saç lülesini iki yana bölmüş olacaksın ki, bu bi- çim de herkesin yüzüne, zevki- ne gider mi bakalım!.. .. * Sözün kısası, saç kesiliyor.. Bu kesilen saç bir işe yarar mı? Bir “Baş kesimi sac.. kaç para - — dır?... Vay, demek bu kesilen saçlar satılıyor da.. Bunun da ticareti, — pazarı, | yükselip inen fiatleri varmı der- siniz? Her halde olacak ki, kalemi elimize alıb, kısa tetkikimizden sonra bu yazıyı yazmağa ve siz, meraklı okuyucularımıza sunma- ğa kalkıştık. Avmıpın.m 'lıı;ı yerlerinde kadın saçı satımı, gerçekten bir ticaret halindedir. İtalyanın yu- karılarında ve Fransanın cenu - bunda buna çok rastlanır.. En iyi genç kadın, kız saçla- rı da oradan elde ediliyormuş. “Bir baş kesimi genç kadın saçının ” pahası nedir bilir mi - siniz? Bizim paramızla 4,5 lira.. Dört buçuk liraya, kız bir ke- re “Modern!,, oluyor. Sonra insanlığa, bilhassa in - sanlığın çok bayat ve umutsuz bir devrine parlak bir yardım - Clece Nasıl mı dediniz? Bu genç kızların saçlarından yapılan “takma saçları,, 45 ya - şından yukarı bir çok diğer “mo- dern,, kadınlar kullanıyorlar.. Avrupada kırk beşten yukarı bayanların yüzde otuzunun böy- le takma saç kullandıkları son bir mütehassıs istatistiğinde — hayret edilmeksizin — görülmüş- tür. ... Genç kadım, kız saçlarını kes- tikleri zaman — veya beğendik- leri vakit — parayla giderek a - lan tacirler, son zamanlarda İs - viçre ve Almanyada çok zorluk- lara uğradılar. Hem İsvicre. hem Almanvya, | kızların saçlarını satmasma en - gel olacak şiddetli bir kanun çı - kardı. . ; Dir saç tacırı, saçları çok gü- | zel bir İsviçreli kadına İtalyan I hududu üzerinde rastlıyarak, o - nu, saçlarını kestirib satması için | kandırmağa uzun boylu uğtaş - | buna ikisini de | | tıktan sonra ve nihayet muvalffak olmuşken, polis yakalamıştı. Kadının saçlarını müsadere ettiler. Ve tacir, üzerindeki pa - razın hemen hepsini ceza olarak verdi. .. . İtalyanın Yukarılarımda dağ- larda yaşıyan kızların saçları sa- rışın ve İskandinavyalılarınkine zit olarak, kıvırcık olurmuş. İşte saç müteahhitleri buna dayanamıyor. Hem dağlık yerlerde yaşıyan kızların saçları üç ay içinde ge- ne büyürmüş.. Susuz üreyen insani bir sebze halinde bu saçlar, demek ki, yıl- lık koyun kırkılması gibi. fakat | daha çabuk ve pek verimli bir gelir kaynağı oluyorlar. & 8 & Her üç ayda gene büyüyen bu saçlar, her defasında — renkleri- ni de değiştiriyor, daha koyula - şıyor, — güzelleşiyormuş.. Hem dağ kızlarının saçlarındaki bu parıltı, bu alımın gizliliği ne ol- duğunu öğrenmek isterseniz, on- ların doğrudan doğruya yiye - ı ceklerinde buldukları bu mühim | şeyi ben size söyleyivereyim. [ Saçı, açık havada böyle üre- | | ten ve bereketlendiren şey, — bu yolda son anlayışlara göre — | " Taka böl ve bereketli olması İf Cet bu kızların en çok yeyip îçü’ süt; keçi sütü ve peynirdir. Şehirde sulu süt içenlerin, na nisbetle saçları bir az “Bri ”| yantin istiyor. ... Kesik saç ticaretinin, mo ile alâkası tabiatiyle — sıki Meselâ şimdi, uzun saça ihtiy#| yok, uzun saç zamanında, eld€ | dilen “Ham madde,, nin hemtf bir kol uzunluğunda, hem muf zimdı... ; Günün birinde modanın de* gişebileceği ihtimaliyle, büy? tacirler, bu “gümrah,, — sa; stok halinde anbarlarında tutü | yorlar, Fakat siz hiç merak etmeyif Gençseniz, saçınız elbette " yüyecek ve gene aklınızla bir * çüyü bulacaktır. Yaşlıysanız, ki hiç birinifi” böyle bir hakikatsizliği üzeri? alacağını zannetmiyorum... Evet yaşlıysanız, ve moda ğişir, uzun saçlar meydana IGF"; se, paranız oldukça — uzun ©47 ma saç alıb pekâlâ keyfinize kabilirsiniz... ... Saç 16 yaşından 45 yaşına e dar sürekli bir hız üzere ıîdi'* Ondan sonra — başlıyor B” seyrelmeğe! Parıltısı gidiyor. Canlılığı kayboluyor. Vah saçlara.. v Fakat ak saçların da ıl“la, ğı olmuş, takma saç yapmak l' şinde kullanılan kadın saç d’, retinin tarihine yazılı şu vak$ meydana gelebilmiştir: Yaşlı ve zavallı bir kl' zambak gibi beyaz ve M saçlarını “Acaba zatabilir ı:' yim,, diye, bir taciri zor b:y ve günlerce onu iknaa çalı: .’ sonra son — defa için saçlı , kestirerek bir kaç kuruş elde debilmiştir. diyoruz. GG" “Son defa,, artık saçının bir daha u cağı bir yaşta bulunuyordu: bu saçları bu yaşlı we yohd v dm hasta torununa 'ilâç l"“.. çin satmıştı... Hikmet MÜY -. —. ./ —- v ea ai eöD adi