Siodern birevlenme! « Bir kont, radyoda sesini din- leyerek aşık olduğu bir kadınla evlendi Radyoda tanışarak evlenen karı koca Filmlerde satıcı kızların um madıkları tarzda evleniş imkânını bulduklarmı, zengin erkeklere raiç isrek onların hoşuna gittik - lerini, servete kavuştukları gö - rürüz. Bu görünüşler, çoğumuz -: da hakikatten çok uzak bir film mevzuu intibamı uyandırır. Hiç böyle şey olur mu?.. Filmde evet, hayatta hayır!... Çoğumuz böyle düşünürüz. Fakat, böyle şeyler bazan ha -! yatta da oluyor. Bu itibarla film - dekileri sırf bir hayal eseri değil, sayabiliriz. Bu gibi hoş macera - lara aid bir hayli misal göstermek “ümkündür. Meselâ, Hindistanm en zengin adamlarından biri olan Ağa Han, bir müddet evvel (Eks le Ben,, de şekerleme satan bir kızla karşılaş. mış, kiz hoşuna gitmiş ve derhal , kendisine nikâhlamıştı. Bu su - | retle, dünkü fakir Fransız güze - Ni, bugün dünyanın en zengin ka- dınlarından biridir. Son derece - de zengin kocasının yanıs'ra, enki bar insanların girib çıktıkları sa - lonlara girib çıkıyor. Tabii onun böyle birdenbire zengin oluşuna gıbta, battâ hased edenler, hadsiz, hesabsrz! Bu arada, bazan da netice böy- le çıkmaz. Geçenlerde “Pistiyan,,| da dansözlük eden bir kızı seyre-! "den bir mihrace, ona karşı tema-| yül göstermiş, buluşmuşlar, tatlı. tatlı muhak?ote dalmışlar, mihra-| ce kıza kendisini nikâhlıyacağı ve 'Hindistana götüreceği vaadinde bulunmuştu.fakat, sonradan vaadı nı unutmuş, Hindistana tek başı- m dönmüştü. Büyük ü ümidlere ka Londra istasyonunda çekilmistir! inkisarının tesiri altında aylarca kıvranmış, ağlamış, nihayet ya - tağa düşmüş ve kederinden öl- üstü Avrupa gazeteleri, şimdi yedi bir maceradan bahsediyorlar. Şa- to v çiftlik sahibi genç bir İtalyan Kontu, Caneva di Rivarola, şato- sunun salonlarından birinde otur- mus, misafirleriyle beraber radyo dinliyor. Bir aralık eli düğmeye ize düğmeyi gelişi güzel çe- yi Berrak, NA Aaa LES sesi, salonda akisler (bırakıyor. Genç İtalyan Kontu, içten heye - can duyuyor. Ah bu ses, ah bu ses!... 1 pılan dansöz de, uğradığı hayali | görmüşlerdir. İ meşğul olan doktor O, şimdiye kadar bu kadar| güzel ses işitmediği hissine kapı «| lıyor. Kimbilir, sesi böyle güzel olan kadının kendisi ne kadar gü-! zeldir! Kont, böyle düşünüyor ve bu artist kadını srayıb bulmağa karar veriyor. Derbal Londraya hareket ediyor. Sesi güzel olanların kendileri) her zaman güzel olmazlar. Lâkin! Kontun da, artist kadının da talihi! vardır. Muganniye Erna Bekke'- nin hem sesi güzeldir, hem de kendisi! Tanışryorlar, sevişiyorlar, ewemupyi kararlaştırıyorlar ve! birkaç g'in sonra, evleniyorlar. İş te bu romantik maceranm sonu da ! böyle bir “Happy end,, dir! Kari, koca şimdi bal ayı seya- hatini geçiriyorlar. Kont, yirmi yedi, karısı yirmi bir yaşındadır. Resimde genç karı kocayı, yanya- na görüyorsunuz. Bu resim, ken- dileri bal ayı seyahatine çrkarken, Nevyork limanında, bir tank gemisi gece yarısı bir vapura çarp- mış, bapuru balırmıştır. “Leksinton,, ismini başıyan bu vapurdaki yüz otuz dokuz yolcu, gece karonlığında buz gibi sular arasında kalmış - lar, feat etraftan çabuk yetişilerek, hepsi de kurtarılmışlardır. Resimde batan vapuru görüyorsunuz. “ resim, “Televizyon,, W- suliyle aksettirilmiştir. 2 BER — m Pat ği “Sağlam insan ,, nesli sönmiye yüz tuttu! Gösterilen sebepler : Gıdasızlık, sefalet ve aşk hastalığıdır Nevyork — (Hususi) — Nev- İ yorkta “Sağlam insan neslinin sönmesi,, hâdisesi son günlerin en mühim meselelerinden birini teşkil etmektedir. Bu işle uzun yıllardan beri (Brayton) nun iddiası şudur: “Sağlam insan neslinin — ge- ; gen elli yıl evvelki zamana gö - re — sönmeğe yuz tutuşunun bir çok sebepleri vardır: 1) gı dasızlık, 2) sefalet, 3) aşk Ni talığı. Bunların Oüçünden muztarip olan beşeriyet ele ki, sağlam nesil yetiştiremez.,, Profesör Brayton'un iddiası. doktorlar arasında dedikodudan ziyade büyük bir alâka ve me - rak uyandırmıştır. Profesörün iddiasını tetkik edenler, hakikaten sağlam in » san neslinin yıllar geçtikçe sön- | düğünü ve yeni neslin cılız, has- talıklı o çocuklar yetiştirdiğini Şimdiye kadar yapılan a : betsizliklere (o göre, (Sıhhatli insanlar le o larak tanmmıştı. Amerikalılar bu sahada endişeye © düşünce, Avrupalıların bu mevzula daha fazla alâkadar olacaklırında KE elliye inanma Profesör Brayton saydığı se- beplerin başında (Gıdasızlık) tesbit ettiği halde: Bü yla hasta « lığı ve cinsi meylânlar) mesele sini gıdasızlık kadar bii İi görmektedir. Kendini bir veya bir kaç ka- da kaptırarak, bünye ve irâde ri gülmediğini, diğer kısmı da Rokfellerin uzun yıllardan be- ri göze çarpan neşesizlik ine yaşadığı nı ileri sürmüşlerdi. O | itibariyle zayıflryan bir erkek, | kırk yaşmdan #onra evleniyor ve bu erkek çocuğu şüphe yok ki, yirmi beş yaşmda bir erke - | fin getireceği çocuktan çok cı - | İz ve cemiyete faydasız bir fert | olarak büyüyor, İçtimaiyat âlimleri kadar, | her ferdin üzerinde işliyeceği ve | duracağı pek tabil olan bu hâdi- | se etrafında yakında Şikagoda da büyük doktorlardan mürek - keb bir toplantı yapılacaktır. Amerikanın neş'esiz erkeği Birincikânunun yirmi düncü günü Kaliforniyada top - lanan sanayi birliği murahhas - ları arasında meraklı bir bahis açılmıştı: Âmerikanm neşesiz, erkeği kimdir? Bunlardan (o bir kısmı, eski Cümhurreisi Huverin Cümhur « reisliğinden düştüğü günden be- dör - sırada (Ditroit) şehrine gelen bir sinema rejisörü: — Amerikanm en neşesiz er- keği komik, Carıl, Caplindir! Der | miş. Bu hüküm üzerine (herkes Şarlonun hayatiyle meşgul ol - ma başladı. Alınan netice şu- ei üç yıldan beri, ne âle - mi güldüren film çeviriyor, ne de kendisi gülüyorruş! İ | susturmanın çaresini de Bu bükümden sonra, herk Şarloya acımağa başina Harp iehlikesi var W' Son günlerde Amerikan g zeteleri, Avrupada harp larr dolaştığından bahisle € şeli yazılar yazıyorlardı. Roosevelt (bu endişeyi e bertaraf etti; , — Avrupada harp > Siyaset bazirgânlarmın man zaman ortaya attıklari bi tehlikenin arkasında bir çok La lâh fabrikalarmın, ağzı açıl! ejderler gibi, kapıları araland! * ğını teessürle görüyorduk. teminat üzerine, barut fıçi tekrar kapatılmış ve insaniş” ölüme sevkedecek (olan silâ fabrikalarının tekrar kapa” “zincirlenmistir. Şimdi, bu teminattan son” yeni bir mesele çıktı: Boşta K” lan amele nasıl geçinecek? Şikago hükümeti bu işe # bir çare buldu: Ameleyi yollar” da çalıştırmak ve bu suretle $8* i hirleri imar etmek. Bunun için şehir bütçeleri 5 den ayrılacak olan tahsisatla # melenin yevmiyeleri temin Jeceltiree» - inş, İşsiz amelelere iş-bulmak ii nin bu şekilde halledileceğin * den herkes memnudur. Mem "| nun olmıyan küçük (bir zürt var: Silâh fabrikaları. Şikago © hükümeti bunls” ars” 5 maktadır. Bay Ali Sami Boyar'a açık mektub, —Baş tarafı 7 ncjde— bati, Sabih, lâkaydiye, eblehliğe, kıy- met bilmezliğe kurban gittiler. Onlâr i da, “Türk san'ati, diye, zavallı sesle- rinin bütün kuvveti ile, haykırmış, durmuşlardı! Henüz resim talebesi iken açtığımız “Yeni Resim Cemiyeti, nden düne kadar açtığımız sergiler, yazdığımız yazıları, wüze galeri, sergi yeri (için yaptığımız teşebbiisleri size sayacak değilim. Kuvvetli bir plâstik o san'at cereyanı yapmak için senelerden beri devam eden bu uğraşmalarımız, bü didişmelerimiz, sizler gibi tablo (o ya- parak para kazanmak şöyle dursun, bize pek pahalıya bile mal oldular. Biz san'atin ideali için çalıştık, çalı- şıyoruz, çalışacağız. Ne de olsa hatırı sayılır bir bilgiye ve zannettiğinizden pek daha çok klüsikliği anlamış bir kültüre dayanarak memlekete canlı eserler vermek istedik ve istiyoruz. On seneye yakın bir zamandır devam eden bu mücadeleyi başı içn nasıl mı yaşıyoruz? Kimi, koskoca herifken, san'ati bırakmamak için a - na baba ekmeği yer. Kirâniz, Sabih gibi, Mnlüttin gibi, sefaleten ve verem den ölür, Kimimiz klişe temizler, Kimimiz mu harrirlik eder. Çoğumuz gece, mavi lâmba ile resim yaparız, Gene pek ço- #ümuz haftada bir tuvalin karşısma geçmek bahtiyarlığına maildir. Hal böyle iken gene yazıyor, çiziyor, resim yapıyor, memleket için uğraşıyoruz. Ve tabii bunu yapmak için metelik ka zanmak şöyle dursun, kesemizi açıyo- ruz! Gene hal böyle iken, Bay Sami, ye ni Türk san'atini smir harici çıkara" rak sizden çok bilgili ecnebilere İşle. rimizi bile beğendiriyoruz. Meselâ si- | zin de hayranı olduğunuz Sovyetlere | geçen sene bir kaç desen yollamıştık, Pek beğenmişler de hakkımızda uzun üzün yazı yazmışlar! İki üç seneden beri, jürileri sıkı olan Salon d'Aw tomne'a, Tuileries'ye eser veriyoruz. Parisin mubtelif hususi galerilerine eser verdik ve güzel tenkitler fopla- dık. Parantez altımda şunu da söyli- yeyim ki bu tenkitler, para ile yazı ve resim basan propaganda mecmuala” rında çıkmadı; içimizden Bedri Ral mi'nin şimdi Bükreşte bir sergisi a - çıktır, ve bu sergi Romanyanın en mühim kritikleri tarafından beğenil- miştir, Fransanın en ciddi kültür ga- zetesi olan “Les Nouvelles o Litiârai- res,, âyrı ayrı isim sayarak bizden ve yeni 'Türk san'atinden bahsetti, Bay Sami, bunları yazdıkça hicap duyuyorum, Bize “ne de kendilerini beğenmiş insanlar!,, dedirteceksiniz. Fakat söylediğim gibi, kafalara kakmaya karar verdik, devam ediyo- rum. Hiç birinizin şimdiye kadar mu- vaffak olmadığı bu sınır harici işle. rin yanında bir de içte yaptığımız hak kında bir iki şey daha söyliyeyim. Ge. çen sene “D,, grupu ismi altında top landık ve bu kısa zamanda dürt sergi açtık, üç konferans verdirdik, bir sü- rü neşriyat yaptık, Moskovaya ve Le ningrada eser gönderdik. Eserlerin mahiyetine gelince: bunlar modern dir, Fakat biz modernizmi, muşamba- İsra bir takım boyalar sürüştürmek olarak anlamayoruz; o görüşlerimizi, tozlanmış raflardan değil, yeni kül türün canir kaynaklarından alıyoruz. “D,, grüpunun İlk desen sergisini gez- mek merakmda bulunsa idiniz, sizler- den çok fazla klâsik olduğumuzu hiç birinizin şimdiye kadar yi dığı, şimdiden sonra kiç vapandiii İ enği kadar mazbut, dürüst, disli desen çizdiğimizi görürdünüz. terbiyeyi tıkır tıkır kol, ayak, çizmek zannetiğinizden yi metafizik ruhuna varmanm ne olduğunu urımam ki bilesiniz! i Bay Sami, icab ederse sizinle v9 ie zin bütün arkadaşlarınızla klâsik 7 sen ve boya konkuruna gireriz. “A padan bir de mütehassıs Süry mi, # kurbanı veren, bir çatı ve bir # ekmek bulunca fisebilillâh "çi ulusal san'at için çalışan gen yaptıkları hakkında size sütunla” m Yasu yazı yazabilirim. Siz tabil bildiğinizi okursunuz, Fakat gen za lüyorum ki maksat etrafı araf bakulım sizden mi bizden Kuvvetli yakursi çiziyor! Sadedi aşmayım. Sapır sapır mak ve nankörlüğe artık fazla tsh” mülü kalmiyan gençliğin iyii at gençliğinin— hakiki bir © latmaktır. Size hitap edişim, ie bir şekilde şahsi garezim lir? te! gi olduğundan değil, fakat mücade eye adets mek istediğimiz zihniyetin totyp,, i oluşunuzdandır. ça? Modern san'at, ve modern genç Türk san'atkârları ile ven tiğiniz muhafazakâr tarz a ri münakaşaya canlı bir mans yi için, La Rochefouçawd'un hir sini hatırlatmaktan kendimi İ yorum. O vecizede şudur: ş “Mutavassıt kafalar, dar yarak, ni aşan şeyleri dalma inkâr etmeğe 5 kötülemeğe uğraşırlar... : Saygılarım, Bay Ali Sami, Nurullah Cemal Bi ER