. FŞ T ÇLGRCEN SĞ 5 5 'N S O” LAT A PCT i i Sovyet Rusyadatay- yarecilik ne halde? Komşumuz tayyareden her sa- hada istifade yolunu bulmuştur Gerek harp ve gerek - ticaret noktai nazarından Sovyet Rusya tayyare hususunda dünyanım en ileri hükümetidir. Ucsuz bucaksız Koca Rusyanın hudutlarımır ve şe- hirlerini birbirine bağlıyan en ©- m'n ve en seri nakil vasıtaları tay- yarelerdir. Rusyada muhtelif senelerde tayyarelerle nakledilen yolcu ve eşyanın miktarları şunlardır: 1928 de 7022. tayyare ile 10000 yolcu, 85 tayyare ile 50 ton. 1932 de 27,200 tayyare ile 30,000 yolcu, 447 tayyare ile 500 ton. 1934 te 51,620 tayyare ile 60,000 yolcu,. 2572 tayyare ile 2062 ton. Yaptlan plânlara göre bu mik- tarlar 1937 senesinde şöyle ola- caktır: 85,000 tayyare ile 665,000 yol- cu ve 68,000 kyyın ile - 25,000 ton: Bugün dünyanın en büyük tay- yareşini de Sovyetler yapmışlar- dır: Maksim Görki ismi verilen bu tayyarenin evsafı şudur: Bu büyük devin bir kanadın: dan öbür kanadma kadar genişli- ği tam 63 metredir. Uzunluğu 39,5 metre ve yüksekliği 10,6 met redir. Hepsi birden 7000 beygir kuv- vetinde motörü vardır. Elli ton yükle ve 76 yolcu ile şaatte 360 kilemetre gertıyle hiç durmadan kilometre mesafe katedebilir . Motörlerinin alüsr kanatların- da, ikisi esas gövdededir. > Bundan başka Maksim Gorgi tayyaresinin kanatları, üstü ve di- ğer bütün harict kısımları yeni i- cat edilen çok hafif ve mukavim bir maden halitasiyle yapılmıştır. iye tayyareleri de icat edilmiştir ki bunlar fevkalâde ehemmiyetli- dir, Bilhassa orman yangmlarında pek büyük faydaları görülen bu tayyareler yarıgını bir nevi gaz neşreden bombalar — vasrtasıyle söndürmektedirler. Sovyet tayyareciliğinin bir hu- susiyeti de tayyareye verdiği bü- yük içtima! ehemmiyettir. Sovyet Rusyada tayyare cemi- yetlerinin tam 13 milyon- âzası vardır. 1933 te 615 tayyare klubü var- kembu adet 1934 te 900 e çıkmış- tır. Bunlardan 90 nı yalnız - para- şütçülere aittir, Soyyet paraşütçü- leri dünyanın en cüretkâr ve ma- hir paraşütçüleridir. Sonra tayyarecilikte yalnız er- kekler değil, kadımnlar da çok e- hemmiyetli muvaffakiyetler gös- termeğe başlamışlardır, Dünyanın hiç bir yerinde” Sovyet Rusyada olduğu kadar çok kadın tayyareci yoktur. Ve bunlar erkeklerdan kat'iyyen farksız - bir tayyarelerini idare etmektedirler. Bundan başka bir çok büyük şehirlerde halka tayyareciliği an- latmak ve sevdirmek için husus! yerler yapılmıştır. Burada halka eğlenceli bir şekilde tayyarelerin bir çok hususiyetleri anlatılır. U- fak mikyasta tecrübeler gösterilir. Sovyet Rusya bu gidişle yakm bir istikbalde tayyare hususunda *bütün tahminlerin fevkinde ilerli- yeçektir, Kiralık kahve Yakacık Köyübüyük kahveha. nesi iki sene müddetle kiraya ve» rilecektir, Taliplerin 17 — 1 — Tayyarenin içi de çak mükemmel. | 935 tarihine kadar Kariyei mez » dir, Gayet rahat koltuklar, gezme yerleri, yatmak için hususi kama- ralar, büfe, aıcak ve. soğuk sulu banyo, elhasıl tam bir istirahat i- çin ne lâzımsa hepsi vardır. Bütün bunlar elektrikle ve gayet modern bir tarzda hazırlanmaktadır. Ayni zamanda tayyarede dai- mi olarak bir doktor ve bir de ec- zacı bulunmaktadır, Sovyet Rusyada tayyareden her sahada azami sürette istifade —- dilmektedir. Harp ve ticaretten maada spor, seyahat, ilmi teerübeler, zira |? at, herhangi bir felâket anmda yardım, tıbbt yardım (bir - yere doktor, ecza veya hasta taşımak gibi), harita, keşfiyat vesaire, Son Paris tayyare sergisinde tamamen yerli mal olan Sovyet tayyareleri büyük bir alâka uyan- dırmıştır. Bu tayyarelerde fennin bütün terakkisi görüleb'liyordu. Bunların arasnda bilhassa sırf zi- raf sahalarda kullanmak için ya- pılanları en fazla nazarı dikkati celbetmiştir. Bunlar saatte yüzler ce hektarlık araziye tohum serp- mekte, toprağı gübrelemekte, siv- ri s'nek gibi haşareleri öldürmek için zehirli gazler salıvermekte- dirler. 'Yapılan bir hesaba göre zi- raj şahada 10,000 adamın yetmiş günde yaptıkları bir işi — tayyara bir ayda yapabilmektedir. Bundan başka yeni bir tip itfa- küre muhtarlığına müracaatları. Güzel ve bürbüz ÇOCUK Müsabakamız Resimlerin neşri bir kaç güne kadar bite- cektir. Ondan sonra müsabakamıza yazı- lan küçüklerle aile- leri davet edilerek mütehassıs — doktor- lardan mürekkeb bir jüri tarafından kü- çüklerin seçimi yapı- lacaktır. Bu seçim önümüzdeki PAZAR günü Beyoğlunda SARAY Sineması salonun- da yapılacaktır. Gazetelerin daha çok satıldığı yerlerde, beynelmilel ajans ha- berlerinden başka , hususi malü- mat ta edinebilmek için, gazeta sahipleri, muhabirlerini, kilomet- relerce mesafeler ötesine, heye- canlı hâdise yerlerine gönderecek bir vaziyettedirler. Meselâ İngilterede bir gazete, en aşağı günde 300,000 satar.. Bu 1,000,000 küsura çıkımca, gözü- müzde oldukça ehemmiyet kazan mağa başlar. Bir milyon küsur okuyucu, bir gazete için çok mühimdir. Fakat bu, iki milyona, üç milyona çıkar- sa ne derşiniz? Evet... — Meselâ İngilterede, gündelik satışı üç milyonu, hattâ geçen gazeteler yardır. Bu gazete, Londradan derhal Viyanaya, bir hâdiseyi takip için husust adamını gönderebileceği gibi, icap ederse Afrikanm cenu- buna da tayyare ile gene bir adam salabilir. ... tagiltereyi ele almışken, orada, önce şehir içinde başlıyan bir ha- ber alma vakasını ve bunun heye- canlı geçişini anlatalım: Sonra, biri Pariste — Stavi> ki'nin karısyle mülâkat, öteki Vi- yanada geçen Şubat ayındaki ih- tilâli anlatıştan ibaret olan iki ay- rı muhabir macerasını birer birer verebiliriz. .. . * Bütün dünya matbuatına da artık kabak tadı veren, Londra. duğunu siz de biliyorsunuz. Bu cinayet iki taneydi. iki ayrı bavpl içinde iki kadn ce- sedi Bulunmuştu. Bunlardan bi- rincisinin bulunmasından henüz bir hafta geçmemişti ki, İngiliz gazetelerinden birine bir mektup geldi. Bavulda bulunan, kolları, ka- fası kesilmiş cesedin, 3 aydan be- ri ortada olmıyan kendi yeğeninin cesedi olduğunu zannettiği — bir adam tarafından — yazılıyordu. Bunun üzerine bittabi derhal cinayet muhabiri işe başladı... Bu vak'a, gayet meraklıdır. Ga- | zetenin yazacağı şeyler, peşinde koştuğu vakalar arasında bazan umulmıyacak derecede şaşırtıc. ları olur... Fakat şunu düşünün: Bir meçhul ceset var. Ne zabı- ta, ne bir gazete muhbiri, bu işi halledebilmiş ve esrarı açacak bir şey yazabilmiş değillerdir. Derken birgün bir mektup ge | lerek kolları ve kafası kesilmiş kız | cesedinin hüviyetine dair size bir | ip ucu veriyor. Ne yaparsınız?. , * » Bittabi, önce mektubu adama- kıllr okumak ve bunun bir blöf o- lup olmadığını kestirmek lâzrm- dır, İşte bu İngiliz gazete muhabi- ri de öyle hareket etti. Bavuldaki cesedin “fethi mey- yiti,, yapıldığı sırada, tespit edi- len evsafla, üc av evvel kaybo - — Ğdi < n eee nın, bir “bavul cinayeti esrarı,, ol- | Yani | Üç gazete muhabirinin heyecanlı maceraları Gazetecilerin, duydukları he- yecan da sizler için havadisdir | lan yeğeninin ki arasmda pek benzerlik olduğu ve bu benzerlik- ler, mektupta tafsilâtla yazılmış- V. . . Gazete muhabirini şaşırtan va- ziyete bakınız: 1) mektubu gönderen adam yeğeninin, bir mağazada müdür olarak bulunduğunu ve buradaki sargı kâğıtlarımnın iki türlü oldu- ğunu yazıyordu. Bunlardan - biri, bavulda bulunan cesedin sarılmış olduğu kahve | Ü AA ee SAA t? 2) Bavuldaki kız cesedi bir çe- şit iple sarılmıştı ki, bu ip ancak, bu mektubun sahibinin kaybolan yeğeninin bulunduğu mağazada şatılıyordu. 3) Sonra, bavuldaki cesedin sa rılı olduğu kahve rengi kâğıdın üzerinde öbür yanı kesilmiş olan du. Mektup sahibi diyor ki, “ye- ğenimin çalıştğı yerde isminin so- nu (Ford) la biten bir şehirden paketler gelirdi!.. Acaba, arada bir münascet var mıdıy?,, 4) En nihayet, kaybolan kızın vücudundaki bir takım doğum i- şaretleri ileri sürülmekteydi ki, burası da şöyle anlatılryordu: *“Benim yeğenimin kolunda doğduğundan beri bulunan bazı | lekeler, benler vardı. Fakat bavul da bulunan cesedin kolları kesil- miş bulunuyor.,, Bavuldaki cesedin kollarının kesilmesi, acaba, bu işaretlerle, bu cesedin kime ait olduğu tanı- nır korkusundan miydı!, e eui u Bilir mis aÜa ae İ ZERiN yalnız “Ford,, kelimesi okunuyor- | Gazete muhabiri için, 3 ay W ce kaybolan kızın derhal annet” ne gitmek ve hâdiseyi tam kaynt” ğından ırııtımık i:ıp ıdiyorli' j Gazeteci, bu hâdiseyi kimsey* söylememiş ve süratle, kaybola” kızın, annesinin evine atılmıştı. Gözlerinde, bir gün sonra g zetesinde çıkacak oaln ve hiç W gazetede bulunmıyacak hıza - eri" #iş zaferi parlyordu! Bunu bulmakla yalnız gazete* sine, okuyucularına meraklı bif havadis getirmekle kalmıyacak: zabıtaya ve bir hakkın meydanâ çıkmasına da yardımı olacaktı. j Kızın annesinin evi Londarayt yakm bir şehirdeydi. 4 Oraya en hızlı vesaitle gitti. Kapıyı açan bir kadındı. Kadın ağlıyardu. Ğ Gazeteci kendini tanıtarak içer riye girdi. Kadımnın ağlamasında bir ıır aaaasaaanaa( bmmmmm ri tabiilik görmemek lâzımdı. Kızının kolları ve bacakları kt silmesi, bir ana için ne büyük fer lâkettir! | Kadın ağlaya ağlaya .ııotıc? ye bir kâğıt uzatarak: — Tam üç aydır, dıdı. Tam üf ıydır üzüntüden mahvoluyorum- e ee Tene b g) acıyorsun !.,, Bu küğrt, üç aydan beri ortadaf! kaybolan ve bavulda bulunan ce“ sede pek benziyen kızmdan gel me bir mektuptu. . Şöyle yazıyordu: “Anneciğim, Bavulda bulunan ceset benimdir zannedeceğinizi | biliyorüm, İşte onun için bu mık' | tubu yazdım...,, Kızın sevinçten hıçkıra hıçkıı'l ağlıyan annesi, şaşırmış gazet€ muhabirine, bu yazının, kendi kır zının el yazısı olduğuna ve onü pek tanıdığına üstüşte temina! vermekte devam ediyordu. Gazeteci, bu neticeden ıuıııc' essir olmadı... Bu hâdisenin bu yanmı — daâ; böylece gazetesine yazsa gene bif havadisti.. * * * Paris ve Viyana gazete muh? birlerinin havadla peşinde büyül tehlikeli maceralarını hemen bt yazının ardından yazacağız. niz ki: ,Bir. kitabın ömrü bir insanın ömrün- den daha uzundur? 'Dün ve Yarın, tersüme külliyatı hiç ölmiyecek eser- lerdir. Bunları mutlaka kü- tüpanenizde — hulundurunuz. Abone — yazılmakla hepsini birden faydalıca almış olur « sunuz, EARL