Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Engere k yılanı — ._ıağ:.iı_ - nasıl avlanır? Bu korkunç hayvanları avlamak hiç de kolay değildir Küçüklüğüne rağmen engerek yılanı dünyanın en zehirli yılan - larından biridir. Kayalıklar ve ça- Irlıklar arasında yaşayan ve uzun- luğua bir metreyi geçmiyen bu mu- zır ve tehl'keli hayvan hemen he- | men ber memlekette bulunur. Sok ması, akabinde tedavi edilmezse ölümle neticelenebilir. Bereket versin k' tecavüze uğramadan in- | sana saldırmaz. Üzerine ayakla veya elle basıldığı zaman şiddetle kendini müdafaa eder ve hemen ı- sırır. Bu itibarla engerek yılanın- dan 'nsan kendini kolaylıkla mu- Kara gidildiği zaman çayır ve ot - lar arasına dikkatl'ce bakmayı u - nutmarcalı ve ondan sonra yere o- turmalıdır. Bazı memleketler engerek yıla- dinın imhasr için mücadele açmış- lar ve her öldürülen yılan başına bir mükâfat vadetmişlerdir. Çok çevik olan ve çabuk çabuk can verm'yen bu menfur hayvanın öl - dürülmesi de zannedildiği kadar kolay bir iş değildir. Kafasının | vücudundan ayrıldığı zamanlarda b'le ağzımım açılıp kapandığı ve ı- sırmak için çabaladığ pek çok de- falar görülmüştür. Bundan dola - yıdır ki engerek yılanı avma çıkan lar bir çok takayyüdata riayet et- mek mecburiyetindedirler. Ağır ve kapalı havalar güneşli günlere tercih edilir. Çünkü güneşli ve ku- ru havalarda engerek yılanı taşlar ve çalılar arasına saklanarak görünmediği g'bi sıcaklığın - tesi- riyle de daha atik olur. Yağmurlu ve kapalr günlerde hayvan âtıl ve tenbeldir. Avcılar ayaklarına, yı - lanı ürkütmemek için bez bağlar- İar ve güneşi daima önlerine alır- lar. Yılanı görünce yavaşçacık ya- nıra yaklaşırlar ve ellerinde taşı- | dıkları kalın bir sopa ile kafasını şidde*'i bir vuruşla ezerler. Enge- rek yılar.ımım kafa kemikleri zayıf olduğundan sıkı b'r darbe ile ko - laycacık kırılır. Çabuk hareket et- mek lâzımdır; aksi takdirde tehli- ke baş gösterir. Şunu da nazarı itibara almak ve ona göre hareket etmek lâzım- dır ki, engerek yılanı ekseriyetle yalnız yaşamaz. Cem'i hayattan zevk alır. Hehrângi bir tehlike karşısında birbirlerini şiddetle mü dafaa etmesini b'ldikleri gibi ya- ralanan eşlerinin imdadına da ce- saretle koşarlar. A verlar engerek yılanının civar ea ynlmı!ırdn buhmduöunu bazı * * emarelerden çabuk an'ar'ar, Me- se'd: Taze ot kokusunu andıran engerek yılanmın kokusundan, tencere kapağı afasından fışkıran bir buhar sesin' hatırlatan ıslığın- dan... Bu koku ve ses engerek - yı- | Tanı avcılığında ihtrsas edinmiş »- lanlar için hayvanm yakınlarda bulunup bulunmadığını aldatma - dan haber veren işaret'lerdir. Kuşların bazı gayri tabii ve te- lâşlı uçuşları da avcıları ikaz ede- bilir. Meşhur yılan biri hatıratr arasında şu h'ssi |acıklı vak'ayı anlatmaktadır: “Orman icerisinde etrafı dinli - yerek sessizce 'lerlemekte — idim. Bir avcılarından | ve | iki korkunç Engerek ğaç etrafında daireler cizerek inil- tiyi andıran cıvıltılarla telâşlı te - lâşlı uçuşmakta olduğunu — gör- düm. Kuşlar beni görünce etrafı - ma koşuşmuş ve sanki benden im- dat istemeğe başlamışlardı. Ağa- bir anadır. Yavrusunun nafakası- nı temin etmek için hergün ava çı- kar ve akşam olunca tedarik ede- bildiği ne varsa kendi yemeden Aevvelâ yavrusuna getirir. Bu onun en büyük zevkidir. Yavrusyla sa- atlerce oynar ve onu eğlendirme- ğe çalışır. Kendi yavrusunu gayet iyi tanı- yan ve ona çok müşfik bir ana ©- lan dişi Fok başkalarının yavrusu- na hiç merhamet etmez. Açlığın- dan öldüğünü görse bile bir yu- dum süt vermez. Bundan dolayı- dır ki anası ölen bir Fok yavrusu- nun yaşamasma imkân yoktur. iyi | ;".l' e 0 ge Rİrere c Maceras 19 yıl tek başına yaşıyan mektubu, bir rezaleti meydana çıkardı Solda: Avusturya İmparatoru Fransova Jozef, Yanında: Prenses Mariya-Aşağıda sağdaSabık hassa zabitinin içinde 19 yağşadığı fener kulesi Otuz sene evvel Mançuri sah'l- lerinde bir fenerde ölen — fener bekçisi Robeira'nm — Japonyaya | nereden ve niçin g'ttiği bilinmi- yordu. Bu sır, bugün akılları dur- duran bir meraklı maceranın kah- ramanı olan fener bekçisiyle nasıl ölüp gitmişse, ufak bir mektup ta otuz sene sonra bu facianın içyü- zünü meydana çıkarmıştır. * * (Buzlu fener) bekcisi ölmüştü. Fenerler idaresi bu fenere bir bek- çi arıyordu. Aylarca süren sonra, nihayet Robeira isminde otuz yaşlarmda bir adam fener bekçiliğine talip olmuş ve yaz mev sinden mahrum olarak yaşardı. kendıııqg şimal denizlerine götü- ren bir torp'to ile (buzlu Tener) denilen mevkie varmiştı. Bu fener elli metre kadar yük- sekliği olan brir sırtım üzerinde- dir ve yılın on ayında her tarafı buzla örtülü kalır. Yalnız fener kısmı meydandadır.. Ve uzaktan gelip geçen gemiler bu tehlikeli mıntakadan fener ışığı görmeden ilerliyemezler. Robeira bu fenerde tamam on dokuz sene bekcilik yapmış ve se- nede ancak dört, beş defa insan yüzü görmeğe alışmıştır. Ortalığı buz tabakası sardığı zaman, fener bekcisi dünya ile a- lâkasını keser ve kendisine üç ay- da bir defa torpito ile getirilen üç aylık yiyeceği ve içeceği toptan ve rilirdi. Robeira kücücük odasmda ay- larca asağıya bile inemez, burada tıpkı bir mezâarda yaşıyormuş gi- bi, güneşten, insan ve hâayvan se- sinden mahrum olarak yaaşrdı. Robeira son senelerde, kend'si- ne teshin için getirilen ispirtoları içmeğe baş'amıştı. Uzaktan fener ışığını görmey'p kayalara çarpan ve yo'unu şaşıran gem'lerin sayısı çoğ>'mada baslamıstı . Bobeira bu kazalara karsı: “Kabahat onlarda.. Fener ısığını görmemisler!,, diverek kendini mürlafaa ediyordu. Robeira son aylar 'cinde. fene- ri ceviren makinenin ispirtosunu da icme#e baslamıştı. Robeira b'r gün kendisine er-| zak getiren torritonun kantanma (A vusturya) va gönderilmek üzere hir me'stup verdi. O gece torpito fener sahilin?en uzat'astrlstan sonra, Pohe'ra sa- haha kadar ; kontanın 'thndisine hediye ettiğ? bir şişe viski ile be- raber ispirto içti.. araştırmadan | Şöi Arşidük Fransis Ferdinad sıldırdı ve imdi, Rob=nm â%nânded otuz sene sonra meydana çıkan mektubunu okuyoruz: “—— Avusturya — Macaristan İmparaâtoru haşmetlü Fransova Jözef Hazretlerine — Aradan 20 seneye yakın bir zaman geçti. B'T | mem ki beni hatırlar — mısmız? Hassa alayı zabitlerinden yüzbaşı Rabeira. Kralice Mariyi iğfale çalıştı- ğgımdan bahisle tevkifimi ve zin- dana atılmamı emreden bir tev- kif müzekkeresi üzerine, hâdise- den yarım saat evvel haberdar ©- larak imparatorluk hudutları hari- cine kaçmıştım. O vakit arkamdan göndgrdîği- niz fedailer'n pencesine düşme- mek için Hamburg'dan Japonya- ya hareket eden bir kömür vapu- runa iltica ederek canımı kurtar- mıştım. Şimdi Mançuri'nin buz dağları arasında yüksek bir deniz feneri- nin içinde yalnızım. O kadar yal- nızım ki, üç ayda bir tek insan yüzü görüyorum. Yani gözlerim senede dört adam görmektedir. Artık öbür dünyaya göçmek üzere olduğumu anlıyorum ve size krali- çe ile aramdaki münasebetin de- recesi hakkımnda izahat vermek fırsatını bulduğumdan memnu- num. Bu gün ikimiz de yaşlandık İhtiyarladık. Siz kuş tüyü yatak- lar içinde gene eskisi g'bi sampanr va içerek yaşıyorsunuz! Ben ise buzlar icinde bam isp'rto çekerek. Kralice Mariden bahsedecektim. Evet haşmetmeap, ben onu hâlâ sevivorum. Fakat, size it'raf ede- vi lt Ka nim sert parmaklarıma b'r defe Usanmla siizel ol'ari be |hile temas etmemistir. Onu ben- bir fener bekçisinİ”, GĞ e tehlikeli çıkmazdan yakami' den az seven, fakat ona fazla gidip gelen biri vardı: lunuz! Arşiduk Francis Ferdm’nf üvey valdesine karşı temaqv'llIiî den eskidir, haşmetmeap! Vi nuz, prenses Mariyi sizden € tanımış ve başvekil'n verdiği " baloda ben onları loş bir balko” öpüsürlerken görmüştüm! Günler geçince prenses * Kraliçe oldu ve Arşiduk Fraf” prensesle münasebetini kesti. akşam Kraliçe beni sarayın ptf | resinden çağırmıştı. Yukarıya te> ve Kraliceden şu emri " | “Arşidukla beni buluşturursaf * ni derhal terfi ettireceğim!,, liçeye bu vazifeden beni affeti” lerini rica ettim.. Prenses Mari" defa nasılsa bana açılmıştı. A” hu tehl'keli teklifi #geri alama?” - İsrar etti.. Ben de işin sarpa maması için kabul eder gibi 8? nerek çıktım, Biraz sonra hafiyelerinin beni takip etme den şüphelenmiştim. anıyelef : nim Kraliceyle gayri meşru mü/ sebette bulunduğumu tahmin * rek aleyhimde s'ze raporlar meğe — başlamışlardı. — Vazif” kimseye anlatmak imkânı yü hayatımı kürtarmağı düşünürk?! zindana atılacağımı haber ald? ve kaçtım. Ben namuslu ve sif" da taşıdığı elbisenin şerefini © hafaza etmesini bilen bir zabitf Ölürken, dünyaya ve cemiyete şı verilecek hiç bır hesabım ve Y rf madıgmı size duyurmak *imd 4 Bu mektubumu torpito kaptf postaya vermek cesaretini gö* rirse, elinize erişeceğinden nim, Vatanına. ve büyüklerine | , namuslu bir zabit olduğumu ' ze ispat etmek için, uzun sent Kraliçenin gezdiği, eğlendiği yaşadığı yerlerde dolaşmıd Vatanımdan ve onun yanından kadar çok uzaklardayım ki..,, Kaptan Robeiranm mekti” uzundur, fakat biz en meraklı * mını naklediyoruz. Otuz sene ** ra ele geçen bu mühim mek* bize yalnız fener kulübesinde | len bir yüzbaşının hayatmı det$ saraylarda imparaztorlar ve p'” sesler arasında dönen entrik? rın, aşk ve gönül oyunlarının i zünü de gösteriyor. i Zavallı kapiten Robeira! 1 * l—ımmmmı l avinin birinci şubesi modef' || bir şekilde Maarif Vekıl': karşıımdı. açılmıştır. AKB kitap evleri her dilde kl“" mecmua, gazete iht! ynçl 'evap vermektedirler. kitaplarınızı, gerek kırta.ııy m ucuz olarak AKBA kitâf wlerinden tedarik , edebil' iyö | niz. Devlet Matbaası kıtıPl’r' [ e VAKIT in neşriyatının " karada satış yeri AKBA tap evleridir. AKBA Merkezi Telefon Birinci şube ikinci şube: L Saman Pazarı —