kardeşler kimdi? Bu Siyamlı yapışık zavallıların hayatı pek meraklıdır Çinlinin biri Siyam'a gelmiş, o- tada yarı Malezyalı, yarı Çinli bir kızla evlenmişti. 1811 yılında ka- dın büyük zahmetle bir hilkat ga - ribesi doğurdu: Bu, biribirine gö- ğüslerinden yapışık iki oğlan çocu İu idi. Bu doğum herkesi hayretten hay Teta düşürmüşdü. Birine Eng, di- Üsrine Şang denildi. Enig ile Şang, Bangkok şehrine yakın Keklong kasabasında büyü- düler ve herkes de yavaş, yavaş onlara alıştı. Onlar göğüslerinden kalın ve kuvvetli bir kemikle biribirlerine bağlı idiler. 15 santimetre uzun - ında olan bu kemik ergin bir Adamın bileği kadar kalındı. Iki kardeşten biri öne doğru eğilse öbürü havada asrlı durabilirdi.. Ay rılmak “tehlikesi,, yoktu! Bu garip ikizler, beraber yer, be raber içer, beraber gezer beraber tozar hattâ beraber yüzerlerdi bile Onlar tam 18 yaşıma basmışlar- dı. Çok sıcak bir günde kendileri Nİ denize atmış beraberce yüzü Yorlardı. Bu sırada Koffin adında bir Amerika bahriye yüzbaşısı bun ları gördü ve Amerikaya götürme. ğe kalktı. Babaları ölmüştü, analarından | İzin almak gerekti. Yüzbaşı kadı - ni kandırıncıya kadar akla kara - Yı seçti. Ona avuç dolusu para ver K di, ikizleri yanına aldı, bir vapura koydu. volda İngilizce ö ile dee ei tuttu, basmaz bütün Amerika a - Yaklandı. Herkes yapışık kardeş- eri görmek istiyordu. Onlar Bos- ton da durmadılar, doğruca Nev- Yorka gittiler, Orada Barnum adın | da biri peyda olarak yüzbaşı ile Uyuştu ve Amerika müzesinde hü- tüsi bir mevki hazırlıyarak, orada bu kardeşleri teşhire başladı. S'yamlı kardeşlerin şöhreti her tarafa yayrldı, işler yolunda gitti Ve bu iki Amerikalı bu yüzden a - dam akıllı zengin oldular. Lâkin Siyamlı kardeşlerin ak - bir gün Amer'ka tabilyetine Beçmek geliverdi. Herşey hazırlan di yalnız bir tescil maumelesi kal- Müştr, Bu işle meşgul olan memur Sile adlarını sorunca Şang ile Eng tapa oturdular, Onların aile adla" şırlar, ” yoktu, Halbuki Amerika tebea - Winm bir aile ismi olması şarttı. Tesadüf bu ya... O'sirada biriş in daireye müracaat etmiş olan er adında bir adam kendili- len ismini bu acayip mahlük- lara vermeğe razı oldu. Özünden beri de onlara Eng ve Şang Bun- ker denildi, Tuhaf değil mi! Onların tabiâti birbirine uymazdı. Eng açık göz, Ayı sever ve satranç Oyna- Haktan çok hoşlanırdı. Şang | ha- Vat idi. Eğlenceden başka bir şey z, gezip tozmaya bayılır - Ü Bazan kavga ettikleri olurdu a- e asla darılmözlür Sabuk barışırlardı. Yalnız az ko - ardı. Sade balık tutmayı, : ve odun kesmeği ikisi f Koffin ÜeBarüii onların yü - Zünden zengin olmuşlardı ama on- Kafile 1829 da Boston'a ayak lar da epeyi para sahibi olmuşlar, kendilerini teşhir etmekten de u - sanmışlardı. İstirahate de ihtiyaç- ları yok değildi. Bu yüzden Ame - rikalılardan ayrılarak şimali Ka - rolinde Surri kontluğuna gidip a - razi satın aldılar ve o vakit Ame- rikada âdet olduğu üzere esirler tutup z'raatle meşgul olmaya baş- ladılar. Eng ile Şang çok geçmeden ci- varm en zengin çiftçileri oolmuş- lardı, Artrk bir arzuları kalmıştı: Evlenmek! Komşuları İrlandalı bir ailenin i Salli ve Add' adında iki kızı var- | dr. Siyamlı kardeşler bu iki kız kardeşe talip oldular ve onlarla ev lendiler, Çifte düğün çok ihtişamlı oldu. Siyamir kardesler yaşamayı bi- Vr kimselerdi. Her geline ayrı bir Siyamlı yapışık kardeşler ev açtılar ve zamanı her iki gelin arasında müsavi surette taksim e- i dip üç gün bir gelinin evinde üç gün öbür gelinin evinde kalmaya başladılar. Evvelâ Salli bir çocuk doğurdu sonra Addi, Çocuklar birbirini ta- kip etti ve Siyamlı kardeşlerin bu iki kadından tabii teşekkülde, tam sıhhatli tamam (21) çocukları ol- du, Hattâ bunlardan bazıları hâ- lâ da hayatta olup ziraatle uğra - 1874 yılı ikincikânununun s0- ğuk bir günü idi. Açık bir araba ile kendi evinden yengesinin evine dönerken Şang soğuk aldı. Göğsü ağrımıya başladı. Ertesi gece ken- dinde bir fenalık hissetti, Kardeşi- ni uyandırdı. Yataktan kalkıp a - teşin başma geçtiler biraz oturdu- lar ve uykuları gel'nce tekrar ya - tağa girdiler. Eng sabahleyin ou- yandığı zaman kardesini ölü bul - du kendisi de iki saat geçmeden öldü, Doktorlar damarlar'le karaci- ğerlerinin birbirine bağlı olduğu - nu bu yüzden onları ayırmak isten miş olsaydı bile mümkün olmadı - ğını söylemişlerdi. Onlar öleli tam 60 yıl oldu ve onlardan sonra yapışık doğan ikiz lere hep “Siyamlı kardeşler, de- mek âdet oldu. HABER — Akşam Postasr 18 inci asırda Avrupalı şarlatanlar “er T wwe (ortada tırnakların şekline göre fala bakma usulü) Şarlatanlar klisesi! Berlinde Şarlatanlar, işi bir mezheb kurmağa vardırdılar! Geçenlerde Berlinli bir ruhiyat mütahassısı arkadaşımla görüşü- yordum. Kendisine dedim ki: — Almanya ikinci Giyyom za- manında milliyetperver idi. Fakat harpten sonra tasavvufa çok düş- lü ne dersiniz? Dostum cevap verdi: — Maddi ve manevi buhranlar- dan sonra hemen dalma yeni veni fikriyat ortaya çıkar. Bu yalnız i medeni İnsanlar için doğru bir fi- kir değildir. Alelümum bütün in - sanlar için böyledir. Meselâ yeni Kaledunya (o vahşileri, o senenin mahsulünün iyi veya kötü olüşuna göre ilâhlarnı değiştirirler. İn - sanlerm insiyakları Berlinde de, © | San Fransisko veva yeni Kaledum- | . © | yada olduğu gibidir. Almanlar İm şin bir inan.ile “Peygamber, in n, Sıçutun siyasi bi ut oldular. Bi çok Almanların kendilerini Allah olarak tanıdıkları nazariyeleri ve fikirleri bırakıp onlarm yerine baş kalarmı almaları tabiidir. Harp s0 mı Alamnyası yalnız sizin dedi- ğiniz gibi tasavvufa düşmüş değil dir, ayni zamanda bir çok şarlatan larm, falcılarm, muvaffak olama- mış kötü doktorlarm ellerine de düşmüştür. Bu görüşme, Alman idarecile - rinin çok düşündükleri bazı içti- mai hâdiseler üzerine nazarı dik- kaitmi çekti, Son seneler içinde Berlin, bir sürü falcı, üfürükçü, o- kuyucu ve yeni yeni mezhepler ku ran şarlatanlarm âdeta umumi karargâhı olmuştu, Meselâ, Berlin civarında Valdfrieden ismini taşı- yan küçük bir köy vardır ki, bura- da protestan Yohan kilisesi diye kurulmuş bir mezhep vardır. Jozef Vaysenberg isimli bir es- ki amele tarafından kurulmuş o - lan bu kilisenin, son © günlerdeki mensuplarınm sayısı yüz binlere kadar yükselmişti. “Peygamber,, ünvanını almış olan eski amelenin çıkardığı gazete ise yüz bin kadar satıyordu. Pek tabii olan “Pey- gamber,, in bir çok hastalıkları iyi ettiğine dair büyük bir şöhreti var dı. Bunun için de elini herhangi bir hastanın başma koyması kâfi geldiği iddia ediliyordu. Fakat dahası da vardı. Kendisi- nin Bismark ve Moltkenin ruhları ile münasebette olduğunu söyli - yen “Peygamber,, çok meşgul ol - duğu için, tedaviye gelen hastala- rı, muavinlerine kabul ettirirdi. “Peygamber,, in muavinleri, mez- hen mensuplarma muhtel'f tarzda ayinler yaptırırlardı. Bizzat bu a - yinlerden birisinde bulundum. Pe- eya muavinlerinin barikulâde ve kuvvetine inanmış olan bir çok saf kimseler, kürsüye, “Peygamber,, yahut muavinlerin - den birisinin çıktığını görünce, ne büyük arzularla beklediği dakika- nın yaklastığımı tasavvur oediyor ve şiddetli heyecanlara kapılıyor- lar, bir nevi cezbe haline geliyor- lardı. Bu garip şarlatanlarm mera- adamları da vardı. Bunlar safdil- lerin cezbe haline gelmelerine yar dım ediyorlardı, ve tıpkı Arabiş - tanda “lu., hu.. lu,, çekildiği gibi garip sesler çıkararak dövünüyor- lardır. Almanyadaki öteki üfürükçüle- rin, okuyucularm ve falcrlarm a - dam avlamak usulleri, bu kiliseyi kuran şarlatanm usulünden daha az tehlikelidir. Zira, bu kilise mensuplarının coğu nihayet deli oluyor ve son günlerini timarha - nelerde yaşıyorlar, Bir de, daha az zararlı sarlatan- lar vardır. Bunlardan en ileri gele- ni Spiro « Spero sistemini yapma - ğa çalışanlardır. Bu sistem saye - sinde göğüs verem hastalığı güya iyileşmektedir. Hat!â bir kaç gün- de, Bütün mesele 27 mark muka- bilinde bir kücük makinemsi bir şey satın almaktan ibarettir. 27 Markın 21 mark makine için, 6 markı da teneffüs edilmesi lâzım gelen çay masrafı olarak almmak- tadır. Zira, bu makine bir teneffüs âletidir (resme bakınız), Pek ta- bii hasta iyi olmaz ve eğer canına j kıymet veriyorsa bir doktora gi! der, tedavi olur. | Bir de Herr Professor Bumşayt ım sistemi vardır. Bu sistem öte- kinden daha pahalıdır. Çünkü sa- de veremden değil, güya bütün hastalıklardan insanı şifayap & | der. “Devayrkül,, gibi bir şey. Bu sistemin tatbiki icin şırınga -yap- mak lâzımdır. Beş defa 'insariın vücudunun muhtelif yerlerine şı- rmga yapmak. Bu sistemi tatbik e- den şarlatanlar tehlikelidir. Bazan şırmgaları temizlemeğe bile üşe - nirler, öyle ki, sağlam insan basta olur. Halbuki Herr Doktor Teo Le - man'm sisteminin hiç olmazsa bu gibi tehlikeleri yoktur. Zira, o da, burunun içine konulan küçük bir âletten ibarettir. İçinde sadece bi- raz nane suyu vardır. Ve Herr Doktor'un iddialarma göre, ihti - yarları gençleştiren bir ilâçtır. Büyük buhranlara rağmen, bu şarlatanlar Berlinde iyi iş görmek- tedirler. Lâkin şarlatanların çoğalması rekabet yüzünden halkın daha başka usullerle soyulmasına sebep olmuştur. Bir çokları, hastanın sa- dece tırnaklarmın resimlerini gön- dermelerini, zarfın içine muayyen bir miktarda pul koymalarını, ce - vaben ne gibi tedavi lâzım geldi - ğini bildireceklerini gaeztelerle i - fs lân etmişlerdir. Sadece tırnakları- nın resimleri ile dertlerine deva bulacağını ümit edenler de buna inanarak bir çok paralar sarfetmiş lerdir. Yapılan istatistiklere göre Ber- linde 1876 senesinde 670 şarlatan varmış, 1927 senesinde bunun $a- yısı 11761 e çıkmış, Bu rakam, Al manyada halkım bu şarlatanlar e- linde nasıl oyuncak olduğunu gös- terir, Bizde de eski zamanlarda böyle üfürükçüler, hacılar, hocalar., oku yucular vardı. Fakat şimdi, bunlar kalmamıştır. Yeni Türkiye kanun- ları buna mâni olmuştur.