k — |e hayat yolunu gösteren bu (ta- | 14 yetine yardım edenler (Baştarafı 1 inci de) —| rib Geseryan, Serkis Kınaciyan, Aram Kmaciyan, Garabet To - palyan, İstepan Berberyan, Va * han Dikiciyan, Narliyan Lütfi - yan ve şürekâsı, Bedros Hora - | sanciyan, Serkis Hovakimyan Aris İnciyan.. Gümüş madalya alanlar: Si * l sak Ardiyan, Kegork Acemiyan, | Mardik Şekerciyan, Horasancı - yan biraderler, Arşak Çuhaciyan, Seponciyan, Garabet Arzuyan, Hovakimyan biraderler, Demir - ciyan biraderler, Kavaliyan bi * raderler, Kegorg Mahpasyan, Leon Dindesyan, Altıparmakyan | biraderler.. Bronz madalya alanlar: Avadis Süreniyan, Mıgırdıç Yazmaciyan, Cümbüşyan Kam - | baroryan, Leon Ziver, K. Ku- | yumciyan, Mikâilyan, Serkis Ge* dikliyan Ekmekçiyan, Mığırdıç Beyazyan, Nerses Hanciyan He - | zanet Üslükyan, Roben Babik - | yan, Kaspar Kasparyan. A. Bon” cukçiyan, Kasapyan, Yervant Çizmeciyan, Abraham Apelyan, | Zareh nuhyan, Garabet Pamuk - çuyan, M. G. Papazyan, Tolok - yan biraderler, Kirkir Fındıklı - 1 Yan, Artin Sarafyan, Nikogyos Kap-. rityan, Arsenyan, Hayik Horen - l yan, Samanciyan biraderler, Ar' | tin Karagözyan, Manon Narli - yan, Bardizbanyan biraderler, Ardaş Bezezyan, Garabet He - kimyan, Agop Civelekyan, Gik * mek Bernayan, — Leon Sarıyan, | Ermon Canibedenyan — ve Emil Elâgöz, Bağdasar Agopyan Kir- kor Becidyan, Bedros Gümüş - yan... randı.. Tekrar sordum: Size yardım etmek istiyorum, | niçin cevap vermiyorsunuz? Haz- reti Mesih kadınlarla konuşmağı | menetmiyor... dedim. Öyle zam- | nediyorum ki, o güne kadar hiç | bir rahip efendiye hiç bir rahibe | tarafından böyle açıkça bir tema- - yül gösterilmemişti. © gün işlediğimiz günahı rahip- le aramızda payla"mıştık. Fakat, © günden sonra, ben rahibi teh- dit etmeğe, bana manastırm bah- ge kapısını açması için kendisini “gıkı-tırmağa başlamıştım. Bir gün gene ayni kütüphane- 'de buluştuk. Ona: aği “Arzumu isaf etmezsen, yani rezil olacaksın!,, dedim. — Rahip | beni bu hâdiseden on beş gün | - sonra, kimseye sezdirmedn ka- | çırdı. İşte size manastıra nasıl ka- patıldığımı, oradan nasıl kaçtığı- ' mı anlattım. Fakat, çok rica ede- rim, bana Karmel manastırında meler gördüğümü sormaymız ! yir- mi sene höcresinde çile doldur- | (duktan ve nefsini tasfiye ettik- ! ten sonra tekrar çileden çıkan, | yahut gene çile höcresine girecek olan rahip efendiye söz verdim. Sözümd duracağım ve bana bir gece karanlığında elindeki fener- — Fiki dünya) yı ele vermiyeceğim. Zates onun adını size söylesm türkçeye çeviren: | KS ——— —S e— —— Tayyare cemi- Çin'de yüz mil- yon aç! (Baştarafı 1 inel de) yon dolar olarak göstermektedir” ler.Bu meblâğ, — üç senelik Çin bütçesine muadildir. Bir çok eyaletlerde eskiden e- kilirken şimdi kullanılmaz hale gelen topraklar — yüzde altmış, yetmiş, seksen derecesindedir. | Çinin en ciddi, büyük * Ingilizce gazetesi olan Çayna Pres'e naza- ran, yalnız — İlkteşrin ayında ve | yalnız Bubey eyaletinde üç mil> yon adam açlıktan kıvranmak - | taydı. Buradaki zarar 105 mil « yon Meksika dolarıdır. Ayni gazete, Çindeki buhra * mt şöyle tasvir ediyor: “Kıtlık ve toprağın verimsiz - Kiği öyle bir dereceyi buluyor ki, köylüler, ne satabilirlerse elden çıkarıyorlar. Hattâ evlerini yı - karak, enkazmı pazara görütü * yorlar. — Buna karşılık az buçuk | yiyecek alıyorlar. Kadınlar ve ço- cuklar sürüler halinde satılıyor. Bir kadına iki dolarla yirmi beş' dolar arasında fiat biçiliyor. Bütün bu hâdiselerin asıl se - | bebi susuzluktur. Susuzluğun da sebebi, Çindeki ormanların ha * rab edilerek yağmurların yağ - mamasıdır. Topraktaki nebat yetiştirmesi hassası kaybolmuş - tur. Yeni yeni çöller hasıl olmak” tadır. Diğer mühim — bir İngilizce | gazete olan Çayne Cornal şöyle yazıyor: “Şimalt —Çin kurumaktadır. | Çöller, Çini, şimal ve şimali gar- | bi istikametlerinden — cenuba ve şarka doğru ilerliyerek her gün biraz daha istilâ etmektedir. “Gansu, Şensi, Suiuan, Şansi, Çahar, Jehe, Hebey eyaletleri çölleşmiştir. Şimdi ayni tabii â- fet, Henan, Şandun, Hubey, An' huey eyaletlerini kaplamağa baş- lamıştır. Bütün buralarda bir tek ağaç bile kalmamıştır. Eskiden ziraat yapılırken, şimdi ot bitmi- | yor ve artık bitmiyecektir. İşte, bilhassa butada köylülerin mil * yonlarcası ölerek, diğer milyon - larcası hicret etmektedir.,, Gazeteler, — böyle bir sırada, devletin yarı bütçesini harb mal- zemesine sarfettiğini yazarak si * yaseti tenkid etmektedir. Diğer tarafta da bataklık ha - linde arazi vardır. Bu da memle- kete zarar vermektedir. 'Toprakların geri kalan ehem” miyetli kısımları da büyük top - rak sahiplerinin ellerindedir. İşte bütün bunlardan dolayı köylü ııvınluı zühur etmekte - hi iler, vergi toplamağa | gelenleri öldürmekte zengirilerin evlerini yıprıık’ıuln Hükümet, bu asiler — üzerine asker, polis, jandarma kuvvetlerini sevket * mekte ve açlarla hülümet ara - sında çarpışma olmaktadır. Hüseyin FARUK Val - Val'da altın. ( Bny!arafı Tinci de) edilen Valval arazisi altmda son zamanlarda gayet zengin altın ve plâtin madeni damarları keş * fedilmiştir. İtalyanların burayı ele geçir - mek istemelerinin yegâne sebebi de budur. Ve eğer Milletler Ce - miyti meseleyi süratle tafıkik et * | mez ve bu işin önünü almazsa İ- K dı. bundan ne çıkar? Orıyıcı-3 talya — burayı ele geçirmek için para ve kan dökmekten hiç bir zaman geri durmıyacaktır. HADER Risur ıı:.ı.. Te Yugoslav kabinesi (Baştarafı | inci de) Hırvat - Sloven hükümeti idi. Skupştina denilen — meclisi | | mebusanda biribirine zıt birçok | muhalif partiler vardı. Bu parti- lerin çok şiddetli rekabeti yüzün- den Yugoslavyanın gerek dahili ve gerek harici işleri bir türlü dü- | zelemezdi. Ve bu anlaşamamaz- lık şüphe yok ki Yugoslavyanın düşmanları için çok iyi idi. Fakat mesele bir gün birden bire patlak verdi. Asabi bir Sırb mebusu Skupştina içinde taban - casını çekerek Hırvat köylü fır - kası lideri İstefan Radiç ile ye- ğeni Paul Radiçi öldürdü. Bu va- ka üzerine de eski Fenl Alek - sandr, bütün fırkaları Jâğvetti. Hükümeti bilfi') eline aldı. Ye- | ni dahilt teşkilât yaptı ve dev - letin ismini değiştirerek Yugos - lavya koydu. Yugoslavyanın ma- nası “Cenub İslavları,, dır. Fakat Aleksandr bunları ya « parken büyük bir muhalifler küt- lesini de kendisine düşman yap- mıştı. Kral Aleksandrın öldür » mek istendiği çoktanberi bilini - yordu. Hattâ muhalif partilerden birinin reisi: *“Yugoslavyanm hayatı kralın hayatı ile kaimdir.,, demişti. Nihayet mukadderat yerini buldu. Muhaliflerin teşkil ettik « leri gizli cemiyetlerin eseri ola - rak Kral Aleksandr Marsilyada wuruldu. Fakat bütün düşman - larımn ümidleri boşa çıktı. Yugos- lavya yaşıyor. Bu ispat etti ki 'Yugoslavyanın hayatı her büyük eser gibi onu yaratandan çok daha uzun bir hayata namzettir. Bugün Kral Aleksandrın me- zarı bütün Yugoslavya için bir ziyaretgâh olmuştur. Kralın 5l - dürülmesinde parmağı olan Hır- vatlar bugün Zağrepten ayakla yürüye yürüye gelip mezarı zi » yaret ediyorlar. Hattâ bu ziyaret- çiler arasında Skupştinada öldü- rülen Radiçin dul karısı ve iki yetim çocuğu da vardır. Bütün Yugoslavya, kralları için samimi göz yaşları dökmüştür. Bu da is- pat eder ki artık Yugoslavyadaki unsurlar tamamen - biribirleri ile bir daha parçalar'yıyacak - şe - kilde kaynasmışlardır. Başvekil Yevtiç de buna inan- dığından yeni kabineyi teskil e - derken bütün Yugoslav ülkesini temsil etmesini esas almış ve ka- bine azaları arasında Hırvatlar- dan, Slovenlerden, Dalmaçyalı - Jardan ve Bosnalılardan da aza almıstır. Bu suretle Kral Aleksandrım ölürken söylediği: “Yugoslav - yamı muhafaza ediniz!,, sözü ta- ııııımle tutulmuş oluyor. l i l ? Cümhuriyet Cümhuriyet almanağı, “Cümhuriyet,, arkadaşımız ta- rafından bu yıla mahsus bir Al- | manak çıkarılmıştır. İçinde fay- | dalı yazılar vardır. Bir liraya satılmaktadır. | | 10 ve 15 Liraya Kışlık Palto Ve Pardesli Son moda sırf yün yerli ku- maşlarımızdan 48 saat zarfın- da ismarlama teminatlı olarak yapılır arzu edenler: Ankara caddesi Orhanbey Hanı Kolaylık terzihanesi- ne buyursunlar. (3688) z in t 27 Birincikinun 1984 Şehid kubilây — (Baştarafı | inci de) Öğleden sonra da, — İstanbul Halkevi salonunda saat on beş - te bir merasim yapılmıştır. Me - rasimde Şehir Meclisi azasından Bayan Nakiye Kubilây için duy ğgularmı 73 latmış ve demiştir ki: — Kubilây bugün Menemende andacı açılan ve üç gündür yur” dun dört bucağında sanı önünde el bağlıyan adı saniyle anılan bu değişim şehidi hepinizin bildiği gibi ihtiyat zabiti — bir genç, bir öğretici idi. Kubilây; Atatürkün yurdu ve değişimi emanet ettiği gençlik - ten bir kişiydi. Bu emanete o ka” dar gönül bağlamış ve Atatür - kün buyruğuna o kadar yürekten bağlanmıştı ki, (içinde bulundu- ğu vaziyetin imkân ve şeraitini) düşünmedi. Kan kokusuna ku” duran bu softa kümenin ortası » na atılarak gerilik yolu kapalı « dır. Geçemezsin.. Ben varım di * ye haykırdı. Ünlü şehitler; sizin — kanmız kaynakların yolunu kestiği gibi her kişi için olan ölüm anlamını da değiştirdi. Ölenler yok olan - lardır. Fakat siz varsınız. Bugün Menemende; Ankarada, Istanbulda yurdun her yerinde u- lusun arasında ve her çağ yüre - gindesin. Arık kanmızın yerini gösteren taş üzerindeki: Inandılar.. Döğüştüler.. Öldü. ler.. Bıraktıkları emanetin bekçisi" Yize Yazısı bize sizi ve yolumuzu aslâ unutturmıyacaktır. Bayan Nakiyenin — sözünden sonra Bay Münir Müeyyed (Ku' bilâyin duyumu) “Hakkında yaz. dığı bir şiiri ökümuş ve merasi * me nihayet verilmiştir. Kubilây'ın mezarı başında Türk yarınına selâm İzmir, 26 (A.A.) — Menemen- de Yıldız tepede Kubilây menkü- taşının açılışı bugün yapılmıştır. Saat 13,55 de basmahane dura - ğından kalkan Özel bir tren, me - murları, muallimleri, fırkalıları ve gençleri Menemene götürmüştür . Aynı zamandda Manisadan kalkan diğer Özel bir tren de Menemene gelmiştir . 'Tam saat 14,30 da herkes men- kütaşı çevresinde yerlerini almış- lardı. Açılış resmine istiklâl mar « şı çalınmak suretiyle başlanmıştır. Askeri merasim bittikten sonra C. H. F. genel kât'bi Bay Receb Pe- ker alkışlarla karşılanan bir söy- lev söylemiş ve menkütaşmı aç « mıştır. PEKERİN SÖYLEVİ “— Öz arkadaşlarım, bizim i- çin dünyalar değer kıymet olan ve başkalarının gözü ile de üstün de- gerler ifade eden Türk inkılâbınm korunması yolunda başını vermiş olan koca yiğit Kubilâyın ve onun İkâi yüce arkadaşı bekçi Hasan ve Şevkinin isimlerini saygılarla an - mak için burada toplanmış bulu - | nuyoruz. İrtica, kör taassub, 'Türk inkılâbını yok etmek için tâ baş- | tanberi bütün vasıtalarını kullan. dı ve her çarpısta inkılâbın yakıcı ve yaşatıcı güneşi altında eridi. Ve geriledi. Onların son döküntüle- ri ve artıkları sayabileceğimiz af- yonla ve esrarla sarhoş edilm'ş bir kaç serseri yurdun Akdenize açı- lan Ege parcasında, bu topraklar üzerinde Kubilâyı boğazlamak ci- nayet'ni işlediler. Kubilâya kas- tetmek onun şahsında bütün ulu- darlığımıza kıymak demekti. Hâ- lâ şurada burada inkılâb ilerle - melerini hoş ıömmekıe zarar ta- j savvur etmiyen ve yeni Türkiyenin — inkılâbsız yaşayab'leceğini sanan | beyinsizlere rasgeliriz. Onlar ke | © sa akıllarınca ulusumuzun eski düt — kün iç hayatı sürerek yaşayabile- ceğine inanırlar ve bunu söylerler. —| * ; Bu yalan ve yanlış düşünce, yal « — nız kendiler'nde kalsa zararı bek — ki az olur. Fakat buna başkala - rını inandırmak vaziyetine geçine — ce bu fena fikirler söz haline ge- — Hince teşebbüs bir c'nayet olur. Bu- nun bin bir belresi vardır. Diyen Recab Peker sözlerine devamla Kubilayın hem omuz larında üniforma gezdiren bu za bit hem de kafasında inkilâb ışt ği yanan bir muallim olduğuna işaret ederek inkilâb yolunda ordunun ve muallimlerimizin fe rağatle başardıkları büyük işleri minnetle andıktan sonra: Arkadaşlarım. M Size bu konuşmadan faydala » nıb söylemek istediğim bir başka | ve ince hakikat vardır. Sosyal bünye bir fizyolojik bünye gibi - dir. En yüksek sağlık halindeki vücutlarda bile bazı zararlı mik « roplar yatar, fakat bünye toptan sıhhatli olunca sağlığı koruyan müsbet mücadele unsurları bu — mikropların zararlarını üretmesi « ne meydan vermez. Bir sosyal — bünye içinde yanlış düşünüşlü ka- ra görüşlü bir avuç insan büyük Y varlığın temiz ve ileri vasfındaki 1 kuvveti bozamaz. Biz sosyal var - lığımıza bu genel görüşle bakarız ve bu bakış bize varlığımızın sağ — esen ve içinde her fenalğı yok e- — decek kadar kuvvetli olduğunu — gösteriri. M Arkadaşlarım, ' Yakın bir geçmişte bu !oprdı larda yıldırımlar çaktı, gökler yı- kıldı, yerlerin sarsıntısı içinde is- tila yangını ateşleri bu ufukları bü — rüdü. Dört yıl önce gene bu top- raklarda Kubilâyı öldürenler o — vakit susuyorlardı. Susmakla da kalmıyorlardı. Bu geri zihniyet kurtuluş için ayaklanan yurddaş- ları susmıya teşvik ediyor ve düş- mana teslim olmaları için fetvalar çıkarıyordu. 3,*_ x KMT Arkadaşlar, B Bu kuvvetli yağmur altında Kubilâyın manevi varlığı önünde gösterdiğimiz bu toplu ve taşkın manzara kara günlerin bir daha geri dönmiyeceğinin en kuvvetli teminatıdır. Yurdun her köşes'n » de fışkıran yeni ileri hayat aynı teminatın tamamlayıcı birer par - çasıdır. Kubilây için sızr duyanların şu anda bütün acılariyle çarpan yü « veğimle ve batir'liğini uzun yüz yıllar yaşatacak olan eseri bizim neslimizin ve yakm çocuklarrmız- la ve uzak torunlarımızın — ibret göz'er'ne acçryorum.., Bay Pekerden sonra Bayan İf- fet söylevde bulunmuş ve söylev- ler bittikten sonra menkütaşma yüzden Fazla çelenk konulmuştur. Merasimde on binden fazla insan bulunmustur. ANKARADA DA KUBİLAY İHTİFALİ Ankara, 26 (Haber), — kevi Dil, Tarih, Edebiyat komitesi Kubilây ihtifalin büyük tezahür « lerle yaptı. İhtifalde pek çok ka « labalık bulunuyordu. € Toplantıyı komite başkanı bay — Hıfzı Oğuz açtı. Afyon saylavı — bay İzzet Ulvi, bay Kâzım Nami, bay Aziz Enver, bay Behnan söy- levlerde bulundular. Kubilây, say* gı ve takdirle anıldı. 5ae derrdin A A dd lli eli bi ll