20 Aralık 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

20 Aralık 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

arbaros Nis önlerinde Nisde Senker meydanında bir| tlinde çamaşır tokmağı tutan Ka-| terin Següran adında bir kadının Ykeli vardır: Bu heykel Nis an- Anelerini muhafaza cemiyeti tara- ndan 25 ikinci teşrin 1923 de o- Taya dikilmişdir. Aynı kadına aid nd müzesinde de iki büst da-| ha mescuddur. Bunların en eaki- finin altında şu yazı vardır: . 1543. Caharina. — Segurana.! icta Donna. Maufaccia. Başka bir mermer levhada da zon. İrruentibus Oc Errepto Veİ(iHm; umphum Meruit. Bu yazılardan anlaşıldığı gibi| aterina Sagürina adında bir ka- n haddizatında var mıdır, yok- Mudur? onu bilmiyoruz. Yalnız| trada bu kadın için Nis havali- Üxde ağızdan ağıza dolaşan ma- tah anlatmakla iktifa edeceğiz. I mcı yüz yılın başlangıcın- da iki güçlü hükümdar birbirleri- Te omansız bir mücadele açmışlar idi. Bunlardan biri Fransa Kralı Tansur, Öbürü İspanya Kralı o - b sonradan imparator ilân edi - 'en Şarlken idi. O vakitler Nis şehri Sanua do- kası ! Sarla tabiydi. Bu adam zkardeşi Luiz dolayısiyle Fran- ta kralınm yeğeni ve imparatorun kaynı oluyordu;. — bundan dolayı da her iki tarafın da kendisini ra- hat bırakacaklarını, o da suya sâ- Buna 'dokunmadan uzakdan bu badirede seyirci kalacağını - sanı- Yordu. — Kızkardeşi yaşadığı müddetçe bona muvaffak oldu, fakat kadın- Cağız 1531 yılında öldü ve aradan| İ yıl geçmeden | Fransua ile a- Tası açıldı. O da o vakit imparato- T sığmmak iztirarında kaldı. On Yıl boğuşma içinde geçdi ve bu Sanada, IJI Şarl Nis kalesi müstes- a bütün dükalığı kaybetti. Maamafih | Fransua nihayet Şarlken'e boyun eğeceğe benzi- Yordu. Harb — meydanlarmdan lers haberler geliyordu. — Bütün ransa — endişe içindeydi. İşte Böyle nazik bir zamanda Fransız- (At imparatordan — tahlis edecek “vrupada yalnız bir kuyvet mev- Suddu: Türk ordusu! Bu yolda Osmanlı sarayına ya- Pilan tekliflere Kanunu Süleyman Tuyi kabul göstererek Fransızlara Yardırm etmek üzere en mahir kap fanı Barbaros Hayreddini 120 dırga ile Tulona yolladı. E Fransızlar can havliyle evvelâ! Ürklere müracaat etmişlerdi a - Ma, koyu hıristiyanlığiyle şöhret| î]'“ Fransa kralı bir kral nasıl o- sarda hilâlin müdafii müslüman ibr imparatorun yardımını talebe| derdi? Bütün hıristiyanlar Fran - Sdya artık şüpheli ve nefretle bak-' Tağa başlamışlardı. | Şte hıristiyan âleminin gıııbı-! Tt calbetmek korkusiyle kendileril âvet ettikleri halde — Fransızlar| ürk donanamasından istifada et- :"'ğî bir yana brrakmışlar, fakat| vrada Türkleri de kızdırıb onla-| | sallıya sallıya İstanbula dönmek-| tense İtalya sahillerine — bir kaç gösteriş hücumu yaparak Türkün kuvvetini frenklere bir kere daha göstermeği kararlaşlırdı. | 6 Ağustos 1543 de Barabaro - sun askerleri Nis kalesini kuşat - mağa başiryorlardı.. Gemilerden 75 ve 109 libralik topları karaya indirmişler, şehir mukavemet e - derse onu yakıb yıkmağa — karar vermişlerdi. Vilfranş limanmda demirlemişti. Hücum, büyük bir şiddetle baş- lamış, bu gidişle kavganın çetin! olacağı anlaşılmışdı. O vakitler Nisin işte masalı bu-! rada başlıyor: Dolambaçlı, ka- ranlık sokaklarından birinde ha-! yatını çalışarak kazanan Següra- na ailesi otururdu. Genç Katerin Següran da çamaşırcılık ana, babasma yardım ederdi. Ka- terin dinç, çevik ve kuvvetli bir kızdı. Delikanlılara bile korku salmış, hattâ onlar kız için: “Dün. yaya kız değil, erkek gelmeliy- miş,, derlerdi. İşte Barbaros Nise saldırırken o da eteğini beline sa-| rıb kaleye koşmuş ve erkekler gi- bi döğüşmeğe başlamışdı. Aradan bir hafta geçmiş, kale- ye bir mikdar yardım da gelmiş- ti ama, Türklerin ateşli hücumla-| rt müdafileri yıldırmış, ümidleri- ni kırmışdı. 14 Ağustos sabahından itiba- ren Türk topları kaleyi — şiddetle dövmüş, Sen Sebatiyen ve Senjorj kalelerinde duvarlar — delinmiş, SenKer kalesi yıkılmış; ertesi gün | sabahleyin donanma Vilfranş - dan demir alarak kalenin önüne gelmişti. Direklerinde hilâli dal. galandıra dalgalandıra harb ni - zamını almıştı. Saat sekizde toplar gürleme - ğe başlamış, şehre tam 975 gülle savurmuş, derken boru ve davul sesleri arasında yeniçeriler kaleye hücuma kalkışmışlardı. Allah Al- lah sedaları ayuka çıkarken — du- varlara merdivenler dayanmış ve Türk askerleri kaleye tırmanma- ğa başlamıştı. Birinci hücum püskürtülünce Barbaros — her ne bahasına olursa olsun kaleyi zab- tetmek için çok şiddetli ikinci bir hücuma girişmişdi. Harb en zi- yade Senker kalesi civarında kan- h ve hararetliydi. Derken, yeni- çeriler yavaş yavaş ağır basarak duvarlara tırmanmağa başlamış ve tam bayrağı kalenin tepesine hd ? <B 1 da gazabına uğramamak endı-! ; Hesiyle Barbarosu Tulonda oyala. Mağa koyulmuşlardı. . B.Brhıroı, boş durur adam de- ildi. Bir gün sabrı lükenırskı dırgalarma atladı ve kollarmı hai Kış geldi, kadınlar için ederek | dikecekleri sırada Katerin yetiş- miş, kaçan Nisli askerleri teşci e- derek tekrar müdafaaya u:çvikı etmiş ve Türk hücumunu kırmağa | muvaffak olmuşdu. Fakat Barbaros kaleyi almak-! da israr edince beyhude kan dö-| külmesin diye müdafiler şehri Türklerin işgal etmeyib Fransız - ların işgal etmesi şartile Nisi tes - lim etmeğe razı olmuşlardı. Halbuki Nis askerlerine ku . manda eden Andre dö Monfor teslim olmayı kendine yediremi - yerek bir kıstrm askerlerle iç ka -| leye çekilmiş, son nefere kadar| müdafaaya karar mermişti. Andre dö Monfor'u takib eden-| ler arasında Katerin de vardı. Fransız askerleri Nise girmiş, fakat çok geçmeden Türkler de| bir yolunu bularak şehri istilâ et- mişlerdi. Barbarosun istediği olmuşdu. O Nisi zabtedib orada yerleşmeği değil, frenklere en metin kalele. rini bile zabtedebileceğini anlat. mak istemişdi. Bu yüzden orada fazla durmadı, bir sürü ganimetle 5200 esir alarak Nisden ayrıldı. Türk kadırgaları pupa yelken ufukda kaybolurken Katerin Se -| güran'ın adı dilden dile geziyor,| Türklere karşı harbde gösterdiği cesaret ve kahramanlık menkibe-| leri ağızlarda dolaşıyordu. Zaman geçdikçe Nis, Katerin Següran'ı benimsedi.ve ona Fran-| sızların Ark'lı Jan'ı ibgi mümtaz bir mevki verdi. raktığı “dünyanın en ihtiyar ada- mı,, ünvanı şimdi paylaşılamıyor! İŞimdi en yaşlı adam sayılan Ruz- İya Kafkasyasında yaşıyan Şapara İKint adlı adammış. | | bozuk! | lerin de &'nirleri bozuk değil ya! er için masraf mevsimi Bu sene Parisin en yeni moda kürk modellerinden dördü resim- de görülüyor. | bekçinin tokmağı Şehir mektubl azı aati Davula, tokmağa gümbürtüye dair! Bir iki gün önce Cumhuriyet | b | gazetesinde: (Hiç apartmana davul mi?) Diye bir yazı vardı. Niçin girmesin? Apartman bü- yük... Davul küçük... Hem soktuk:-| tan sonra oraya davul değil, l;u.—.w girer bile girer! Ancak diyeceksiniz ki W — Apartmana davül gir r de kala mı kalır, nce İ- çerdelcile beyin mi? Zaten kimde kalıyor ki? de Saba- ha karşı kapınızın önünde £ yan gümbürtü ile bir kez gözünü-| zü açtınız mıydı, artık tanyeri a-| ğarıncıya kadar yatağınızın îçin-' de sağdan sola, soldan sağa dö- nün bire dönün! Bu gümbürtülerin hepsi birden| başlayıb hepsi birden sussa, gene bir şey değil! O ise ki biri üçte başlarsa, biri üçü çeyrek geçe, bi- ri üç buçukta, biri dörde çeyrek kala başlıyor; böylelikle tam sizin mahalleninki susarken karşı ma - balleninki kameti kaldırıyor — ve| karşı mahalleninki istop ederken arka maballeninki — gümbürtüye baslıyor. Geçen gün, Polikilinik mecmu- asmın sahibi Dr. Süreyya Kadri bana sordu: — Uykun nasıl? — Uykum çok ama, gece yarı-| sından sonra uyuyabilene aşkol. sun! — Öyleyse sana bir*» uyku ilâ- cı vereyim | — Para etmez! — Niçin? — Niçin olacak, bekçide tok -| mak varken, sen bana eczahane -| lerdeki bütün veronalleri, gömi -| nalleri, tiryomaller', vecrmanları kavanozlariyle birlikte yuttursan gene hayretmez! Haydarpaşa hastahanesinin si- nir ustası Dr. Bay Esadl Raşid (uy- kusuzluk) diye yeni bir kitab çı-| karmış... Fakat, nedense bu kita-| bın kabına gece yarısı davul ça-| lan bir bekçinin resmini lmymayır unutmuş! | Doktorlukta uykusuzluğun bir çok sebepleri vardır; gel gelelim, bu sebeblerin arasına niçin sıkışlırılma: ©0. na bir türlü aklım ermiyor. Gene| geçen gün bizim Ankera cadde- sindeki komşumuz doktor Bayan Fatma Şakir söz arasında bana| sormuşlu: | B Liyka arasında, biç; mplâr mısınız? — Her zaman zıplamam beş on gecedir İâstik top g'bi İsyorum! — Anlaşılan biraz zin —- İyi zma, camların, çerçive- Benimle beraber onlar da zıp zıp| zıpliyorlar! (Karagöz) ün geçen eski bir davul hikâyesi ilişti: Sabaha karşı, uykuların en tat- h zamanında bekçinin davulun- darxr fena halde rahatsız olan biri| kalkmış, bir akşam gizlice herifin kulübesine girib davulunu aşırmış| getirib onu evinin — bir köşesine| saklamış... Fakat sahur vakti deh- şetli bir teneke gürültüsü ile uyku-i dan pencereye zıplryan adam, beki sayısında| gözüme çinin boynunda gündüzleri evele- ro su taşıdığı tenekeyi — görünce hemcn koşmuş sakladığı yerden davulu çıkarıb penceredn fırlata- rak: — Bırak ulan tenekeyi de, al şu davulunu! O boynundaki teneke ye göre bu davul gene miskü an- | bermiş! Düti Hani onun gibi, dua edelim ki, balçilerisakaka karşı davnl güm bürtüsüyle bizi tatlı uykularımız. Can zıp zıp ziplatıyorlar. Ya da:- vul yerine kapılarımızın önünde gaz tenekesi çalsalardı. halimiz nice olurdu? * » * Gene o gazetenin dediği gibi, carşılarda, pazarlarda yüz elli ku- ruşa kadar (çalar saat) ten geçil miyor. Bundan bir tane alıb ta kur dunuz muydu, istediğiniz saatte, hem de zıplamadan, hoplamadan yatağınızdan kalkmak varken bu, yedi mahallenin hastasını, yorgu deli gümbürtüye nunu, lohusasını, çocuğunu gib' ayağa kaldıran ne lüzum var? Eğer sahura kalkmak istiyen- lerin içinde uykuları ağır olub ta öyle çalar saatle falân kolay ko lay uyanamıyacaklar varsa onun de kolayı var. Böyleleri dın yatarken parmaklarına uzun. akşam- ca birer ip bağlar, bu ipin ucunu pencereden sokağa vakti gelince de bekçi pencerenin önüne gelib bir iki defa bu ipi çe- rkıtırlar; Çince hiç kimseyi rahatsız etme den sessizce uykularından k. lar. — Ama, muzibin biri gelib de bu ipi vaktinden önce çeker se Diyeceksiniz.. Ziyanı yok, çeker bir iki çeker, üçüncüsünde ba şından aşağı bir kova kaynar suyu yedimiydi bir daha elini bile sür- mezi: Csman Cemal Kaycusuz Ihsan YAVUZ Kadın ve erkek terzisi Bütün şıklar hep orada gi- yinirler. Her keseye ve her arzuya uygun e'bisenizi ancak orada yap'ırab'lirsiniz. Istanbul Yenipostahane kar- şısında Foto Nur yanında Leta- fet hanında.

Bu sayıdan diğer sayfalar: