20 Aralık 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—azmI LAi Tn Föşme Benzeyen yüzünden hâdiseler Amerikalılar kendilerine “ kâfi ,, diyen İtalyanlara ne den kızmıştı İnsanların biribirlerine düşün - celerini bildirmek için kullandık - ları türlü lisan şekillerinin Babil kulesnin inşa edildiği zamanlara mı, yoksa beşeriyetin ilk devrle- rinde yaşayan kabilelere mi raci olduğunu tayin etmek oldukça güç Yalnız muhakkak olan bir şey varsa o da muhtelif diller arasmdaki değişikliklerdir. Bu husus uluslar arası İmanların- bir meseledir. dan biri olan Şanghayda her yer - den daha fazla göze çarpmakta - dır. Diller arasındaki bu fark ba- zan mühim, bazan da gülünç hadi- selere yol açmaktadır. Bu şekli bir kaç misal ile izah edelim: Bir kaç sene evvel İtalyanlar ile Amerikalılar arasında şiddetli bir kavga olmuştu. Bu kavgada brçaklar çekilm!ş, karmlar deşil- Mmiş ve gözler morartılmıştı. Me- sele mahkemeye intikal edince an- laşıldı ki İtalyan ve Amerikan ge- micileri bir arada eğlenir ve şaka- laşırlarken İtalyanlardan biri “kâ- fi,, manasına gelen “basta,, gibi gayet saf bir kelime kullanmıştır. İtalyanım ağzından biraz sertçe çı- kan bu kelimeyi İngilizce “babasız çocuk,, manasma gelen kelimeye benzeten Amerikalıların tepeleri atiyor ve biribirlerine giriyorlar. Bir gülünç hikâye daha vardır: Pir İngilizin evinde bir oda tu- tan bir Rus, bildği Lir kaç İngi- lizce kelimeyi denemek arzusuna düşer. Bir çök Avrupalılarda ol- duğu gibi Ruslar da kısa ve uzun heceler arasında fark gözetmezler. Binaenaleyh, kiracı Rus, evin sahi- bi İngiliz madama müracaatla “Please give me keys,, demek isş- terken “Please give me kiss,, der. Yar? anahtarı isterken bir buse ister. Bir Fransız avukatı başka bir hikâye anlatıyor: Bu avukat bu yaz Tsingtoo da iken Şanghayda doğan bir çocuk için tebrik telgrafı çekmek ister. Fransızca olarak yazdığı telgrafın sonu “şefkat, manasına gelen “tendresses,, kelimesiyle bitiyor - du. Kelimeyi uzunca gören Çinli telgraf memuru bu adamın iki ke- İimeyi birleştirerek bir kelime yap- tiğına hükmediyor ve bu iki keli- menin, bir kaç kelime bildiği İn- gilizce ile “Ten dresses,, yani “on elbise,, olduğuna karar veriyor. Biçare fransızın derdini anlatması bir haylı sürmüştür. Şanghay gazetelerinden birin - | de intişar eden bir ilânda yirmi üç lisan üzerine tedrisatta bulun- duğu yazılıyor. Bunlar meyanın- da Afrikalıların, Bengallilerin, İranilerin ve Hintlilerin lisanları da vardır. İşte bu ilân Şanghayın İ ne derece kozmopolit bir şehir olduğunu gösterir, Bittabi Şanghayda en ziyade konuşulan lisan Çincedir. Fakat biribirlerinin konuştuğu Çincenin yarısından fazlasını alamıyan çin- biler'n miktarı bir kaç yüz bini bu ($ lur. Bu bilhassa şive ve lehçe fark- larından ileri geliyor. Çinin en yüksek ticaret şehri o- lan Şanghayda kullanılan şive, bu şehrin elli mil ötesinde katiyen arılaşılmaz. Şanghayın şivesi bu şehrin henüz küçük bir köy iken kullandığı şivedir. Bugün üç mil- yonluk nüfusa malik olması şive- sini değiştirememiştir. Halbuki memleketin her tara- fmdan — bu şehire gelen Çinliler vardır. Şanghay hudütları dahi - linde bulunan bu yabancılar on, on iki türlü lehçe kullanırlar ve ekseriya ne biribirlerini, ne de Şanghaylıları anlarlar. Bu yaban- cr gruplardan her birinin şehir i- çinde, tıpkı Amerikanm büyük şehirlerinde Yahudi ve İtalyan ma- halleleri olduğu gibi kendi mahal- leleri vardır. Bunların kend bir- likleri, kendi cemiyetleri ve kü - tüphaneleri —vardır. Ölülerini kendileri gömerler. Bunlarm bu şekilde münzevi yaşamaları Çinliler arasındaki dil farkının ebediyen kalmasımmna yol açıyor. Son senelere kadar ecne- biler çince öğrenmek İlüzumunu hissetmemişlerdi. Hattâ yolda çin- ce konuşan bir adama rastlarsa- nız bunun ya bir gümrük memuru, ya bir misyoner ve yahut bir polis olduğuna hükmetmeniz lâzım ge - lirdi. Maamafih son zamanlarda çince öğrenmek lüzumu hasıl ol - du. Bilhassa ticaret işleriyle meş- gul olan genç ecnebiler boş za- manlarımı futbol ve kriket gibi o- yunlara hasretmekten ziyade çin- ce öğrenmeğe hasrettiler. Ecne - bilerin büyük bir kısmı da burada bir iki ecnebi lisanı daha öğren - mek hevesine düşmüşlerdir. He- men her gün gazetelerde lisan ted- risatında mübadele yampak isti - yenlerin ilânları görülür. Şanghayda yerleşen ve sayıları külliyetli mikdara varan Rus nü - fusuna gelince: Bu yabancıların gerek İngilizce ve gerekse sair İi- sanları öğrenmek hususunda gös - terdikleri muvaffakiyet her hangi bir ölçüye sığmaz derecededir, China Weekly Review 'IMMMMIMHMİMMWIM_ j AKBA, Ankarada AKBA kitap? evinin birinci şubesi modern © bir şekilde karşısında açılmıştır. AKBA?: kitap evleri her dilde kitap, & mecmua, gazete ihtiyaçlarına & Gerek 5 zevap vermektedirler. kitaplarınızı, gerek kırtasiyenizi & 3an ucuz olarak A K B A kitap edebil'rsi- £ niz. Devlet Matbaası kitapları 5 re VAKIT in neşriyatının An- 5 avlerinden tedarik karada satış yeri A KB A ki- tap evleridir. AKBA Merkezi Telefon 3137 Birinci şube K 1761 İkinci şube: Saman Pazatı Üa vayrnauurtanaanmnanamnadamnadyanmanırumumun Maarif Vekâleti $ e Hava kahramanlarının pirleri kimlerdir? — | e ' Fransız fizikcisi Şarl ve Reber'in 1783 senesinde Parisde yapdıkları resim. (Köşede fizikci Şarl) tecrübeyi gösteren eski bif Eski zamanlarda bir takım a- damlar insanların birgün gelip uçacaklarını düşünmüşler, mu- hayyilelerinin vüsatine göre ona bir şekil vermeğe çalışmışlardı. İnsanların uçuşu Şarkta olsun, Garpta olsun masal, hikâye ve romanlara mevzu teşkil etmiş fa- kat kimse bunun bir gün mevkii file — konacağını sanmamıştı: Yalnız bir kişi ifadesine kat'i bir şekil vererek: “Kanat bir gün yapılacak,, demiş ve kâğıda kar- - gacık burgacık bir takım çizgi- ler çizerek: “İri bir kuğunun sır- tında insanlar göklere yüksele- cektir,, diye bağırmıştı. Bu adam Leonard de Vinci'dir. O vakit büyük mütefekkirin bu sözleri bir takım adamları hayrete düşürmüş onlar böyle akıllı ve okumuş bir kimsenin nasıl olup ta hayale kapıldığına şaşmışlardı. Bu sözlerin hakikate inkilâp etmesi için tam 400 yıl geçti fa- kat sonunda iri kuş sahiden ha- valandı. Fakat bu kuş Kuğu de - ğil içi sıcak hava dolu bir balon- du. 1783 yılmın — 4 Haziranında Sudlot'nunu talebelerinden Et - yen dö Mongolfiye, Annanay da Vinarais civarında genel bir u - çuş tecrübesi yaptı. İyice düşü- nülüp taşınıldıktan sonra girişi- len bu tecrübe muvaffakiyet ka- zandı. Talih ikinci tecrübeye daha az yardım etti. Bu, 12 Eylülde Pa- riste Toli Titon da yapıldı. Bu Toli, Titon dö Tillet adında bir bankerin inşa ettirdiği bir bina- nın ismiydi. Bu adam binayı za- manın en büyük sanatkârlarına süsletmişti. O öldükten sonra o- rayı J.B. Reveyon adında renkli kâğıt tüccarmdan biri satın al- mıştı. Bu adam orada bir imalât- hane kurdu, adma da kraliyet renkli kâğıt imalâthanesi dedi. Bu tecrübede kullanılan bealo- nun yüksekliği 23 metreden aşa- ğı değildi. Şekli alt tarafından kesik bir zeytin tanesini hatırla- tırdı. Civarları kanaveçe bezin- den olup içi dışı kalm renkli kâ- ğıtla kıplınm;!h. Bunlar birbi- rine dikili 24 şeritle takviye edil- miş ve üzeri kralm isminin ilk harflerini taşryan sırma harfler- le süslenmişti. Tecrübeden bir gün evvel mu- ayene yapılmış rengârenk balon 9 dakikada şişmiş ve iplerle onu zaptetmeğe uğraşan 8 kişiyi ha- vaya kaldırmıştı. _ Ertesi gün Etyen de Mongol - fiye'nin yapacağı tecrübeyi kon- trol etmek için Fen Akademisi- nin komiserleri Toli Titon'a gel«s | dikleri zaman bulutlar havayı kaplamıştı. Fırtina — kopacağa benziyordu. Okadara kadar ki tecrübeyi başka bir tarihe talik etmek bile mevzuubahs olmağa başlamıştı, fakat halk yerinde du ramıyor, merak içinde uçuşu bek liyordu. Ahalinin ısrarı üzerine | çaresiz kıyılmış yünle karışık sa- manlara ateş verildi. On dakika geçmeden balon kâfi derecede şişmiş ve 250 kilo ağırlığıyle be- raber bir iki metre havaya yük- selmişti. Tam o sırada gök sanki delin- di, bardaktan boşanırcasına yağ- mur yağmağa başladı: Fırtına, kıyamet kopuyordu. Balon zap- tedilemedi, kendi haline bırakıl- dı. Zaten zarfı parçalanmıştı. Yağmur bütün gece devam etti. Ertesi sabah balondan yalnız bir iskelet kalmıştı. Yağmur tutkal- ları eritmiş, kağıtları parçala- mıştı. Mongolfiye matem tutuyordu. Cesareti kırılmasın diye Fen A- kademisi azaları ona bir liyakat şehadetnamesi vermişlerdi. Fa- kat Etyen de Monolfiye oralı değildi. O, 19 Eylülde yani yedi gün sonra Yersdy de kralın hu- zurunda bir tecrübe yapmatı vadetmişti. Şimdi vaidini nasıl tutacaktı. Bu sırada Renegen im - dadmna yetişti. Onun yardımıyle bir iki günde evvelkinden daha sağlam, tekmil bezden yeni bir balon daha yapıldı. Saat 13 te Versay da nazırlar meydanında kralm, hanedanın ve yüz bin kişiden fazla seyirci- nin önünde Revyon adlı yeni ba- lon top tüfek tarakaları arasında havalara yükseldi. İçinde üç yol- 'tekrar başladı. Artık haftadâ& cusu vardı: Bir koyun, bir ho - roz bir de kaz. Bunların üçü de sağ salim Vokreson ormanındaâ yere inmişlerdi. Mongolfiye se* g -> -e -a vi KA f h Hiy İ R e W — F vincinden ne yapacağını bilmi- yordu. Karısma: “19 Eylül 1783 hava havadisleri: hava gemisinde herkes afiyette" dir,, diye mektup göndermişti. Pronans tabiiye ve hikmet Enstitüsü kâh- yası, âlim bir zat olan Plotr- dö Rozye bu geminin ilk insan yol - | cusu olmuştu. Balonun binileoek"; yeri kayık şeklinde idi. Fena'ka” iki tecrübeden sonra bir gün Plot dö Rozye kayığın bir ucunâ atladı öbür ucuna da denk gelsif diye (50) kilo ağırlık koydu vt | Hanri Kluzo nun rivayetine gör€ d mangalsız 66 metreye y'ülı:seleı'ek havada altı dakika kaldı. mangallı bir uçuşta 80 metrey* yükselerek sekiz buçuk dakikâ | havada kaldı. Üçüncü — uçuştâ renkli kâğıt imalâthanesinin mü* | dür muavini Jöu dö Lavillet ağıf lrğın yerine geçti ve bu sefer bâ* İ lon iki adamla beraber havalan” dı. Dördüncü uçuşta ağırlığı! — yerini piyade yüzbaşısı Marki Dorland aldı. Bu son iki seferdt salon 108 metreye kadar yükse“ | lerek havada 9 dakika kalmağâ muvaffak olmuştu. Bundan sonra balon Müet par — kına nakledildi ve orada Velir $ ahtla Fen Akademisi azaları V — Benjamen Frankel'in huzurun * da bir serbest uçuş daha yaptr Hemen o sıralarda hikmetşi" — nas Şarl da müvellid'ilmalı bif' balonla havalanarak Nel-la- V& le de yere indi. Havalar bozd_“'-' ş ğundan tecrübelere fasıla verik Ü mişti. Hava müsaade eder etm“_ "Toli Titon da uçuş tecrübeler muntazaman iki defa havalanılt — yordu. Ahaliden cesareti olan” j lar balona bineb'liyorlardı. Ertesi yıl yani 1875 yılı bu _“' : çuş — amatörlerinden makinist ç Rlanşor İngiliz Cefris ile ber# ber Dour'dan kalkarak Manş der nizini aştı ve Kole de yere indi. —— İşte uçuşun başlangıcı böylecf W çok çetin olmuştu. Lö Reveyon w Kantunun ulumüu | Di ü $ .i vadan dolayı iyi netice vermiyet — Diğer —

Bu sayıdan diğer sayfalar: