A M oslavyada tüy- Fırtınal |ler ürpertici facia |Bir çoban, kurtlar tarafından barçalanmakta olan karısını Öldürdü, kendisi de çıldırdı —;:::*l ile gelen Yugoslay *Iıf t Şimali Yugoslavyada Müh, S bir hâdiseden bahsedi.. ) İ ' Hî"::h Yugoslavyada Vişe Selo 5_&' dağ başında bir köy var- köyde oturanların ekserisi z :;b.ıhk ve çobanlık yaparlar. : Ğh'."t yüksek ve ormanlık bir İ tepesindedir. Kasaba — ile Pa , S çok ince — ve dar bir : h:;ânhundu. Kışım biraz kar ba ' Ya ğmaz bu yol kapanmak - Md beraber bu vahşi kö: 3 . #Piy'tran köylüler hayatlarından v İ .'_'_"humlurlır. Yazın çalış- | M'Ğ AY zarlında kazandıkla- dilerini bütün kış eçindirecek bir derece- ra.- 1 olan manza- NLİ. Mes'ut köylülerin saadeti - Ö Atdaha arttırmaktadır. Bu y ü “süz hayat senelerden beri | y &de gelmekte idi. | Ü *nş köyde çobanlık yapan Diç isminde bir delikanlı , L'!l,:l köyden Slada isminde ka, S evlenmiştir. On beş gün 23 Vvel olan bu evlenme köy- Bi bir bayram gibi kutlulan- çi * kapanmış olan yollardan Üş, köyün kilisesine gidil . Üma da köyün ihtiyar papası ae Ha ... K i etmiş ve kendilerini &, h köyden on beş dakika ka- AAA K . erdir. ÜN n kulübesi tam - ormanır | * R_ yerde bulunmaktadır. ” hç tene ihtiyar annesi öldük - j 'c:' delikanlı burada yalnız- İ kkı 'ordu. Bu sene de ahbap - , Sini bu yalnızlıktan kur- İçin evlendirmeğe — karar .*k ve evlendirmişlerdi. | "x“uım Küyla SAĞ hati h Mert ve yakışıklı bir de- ğw— qı'd"iu gibi Slada da her disine eş olabilecek l&';:e sarışm bir dilberdi. b de kimsesi olmadığın vlenmeden — hakikaten Ve mesut olmuşlardı. Sabah yeni gelin Slada, evvel uyanmış - * teşine bir hizmet yap- N' * 47 İyle kendisini uyandır - Ye n çıktı. Hırkasını çiftin nikâhını kıymış, | b h' halkr yeni evlilere saa - | olan kulübsine kadar gö | ?tadan çıktı. Maksadı ko- | ! | casını uyandırmadan ateşi yak - mak, sütü kaynatmak ve sabah kahvaltısını tamamen hazırladık - tan sonra kendisini uyandırmaktı. Odunlar kulübenin arkasında odunlukta- bulunuyordu. Bunun i- çin küçük kulübeden çıkmak ve yirmi adım kadar yürümek lâzım geliyordu. Bütün gece yağan kar | diz boyunu çoktan geçmişti. Fa- kat genç ve mes'ut Slada buna kat'iyyen ehemmiyet vermedn ka- ra daldı. Odunluğa gitti. Bir —ku- | cak odun aldı. Odunluktan - çıktı on adım atmamıştı ki birden sa- | | gında solunda bir takımrmı homurtu- lar duydu. Başımı çevirir çevirmez | beş tane azgın ve aç kürt bir ham- | lede üstüne atılıverdiler. Slada a - vazı çıktığı kadar bağırdı. Bu za - mana kadar hâlâ yatağında — yat- makta olan Sebiç birden bire u- yandı. Evvelâ karısını yanında görme- İ yince hayret etti. Bir şeyler anlıya | madı. Bir an şaşkın şaşkın etrafı- | va bakındı. Bu esnada sevgili ka - rısımın : — İmdat, beni kurtar Sebiç! diye tekrar haykıran sesini duy - | du. Hemen sesin geldiği pencere- ye koştu. Manzara pek müthişti: Manzara bakmağa tahammül edilemiyecek kadar fecidi. Beşazılı. ve aç kurt sevgi - H genç karısının üstüne atılmış, körpe vücudunu parçalıyorlardı. Bir kurt, karısınm kopardığı sol bacağını başka bir köşeda yi - yordu. Beyaz karlar kandan kıp - kırmızı olmuştu. Sebiç deli gibi duvardan tüfe- ğini kaptı. Pencereye koştu. Ve tü feğini evvelâ kurtların parçala- makta devam ettikleri karısına çe- virerek başına doğru boşalttı. Fe - ci çığlıklarla haykıran — karısmın sesi bir anda kesildi. Bundan son- ra birer birer kurtlara çevirerek ateş etmeğe haşladı. Kurtlar bir- birlerini takiben düştüler, ve siyah | kanları biraz evvel parçaladıkları | genç kadının kanlarına karıştı. Di | ğer kurtlar da silâh seslerinden | ürkerek kaçtılar. | Silâh sesleri ve feryatlar köy - den duyulduğundan bu esnada on lar da ellerinde tüfekler yetişmiş- lerdi. Üç ölü kurt ile parça parça ol- muş kadının üstünden atlıyarak | içeri girdikleri anda zavallı Miloş Sebiç yarı çılgm bir vaziyette idi. HABER -- Alişam Posfası lar arasında hayat! (Deniz feneri bekçiliği dünya- nın en güç, eziyetli mesleğidir 9 -— —— En birinci eğlence » Balık avı Bütün ömürlerini engin deniz- lerin ortasında bir kapalı ku'übe içinde kimsesiz geçirmeğe mah küm fener bekçilerinin kayatlar ne elim ve ne acmacak. bir ha! dir... Bunlar haftalarca ve hattâ aylarca fırtınaların — iniltilerin- den, körkunç da!gaların kayalara çarparak çıkardığı gök gürültüle rini andıran dehşetli tarakalar dan başka bir ses duymazlar.. Tayfunlarım, kasırgaların ıslıklar öttürerek kudurmuş b'rer cana yar gibi hücum ettikleri bu fener lerde senelerce yalnız yaşamak her kiş'nin kârı değildir. Bazan rüzgâr o kadar şiddetli eser K fener sallanır, içindeki eşyalar yerlerinden oynar. Rüzgâr bir ta raftan girer öbür . taaftan çıkar Onlar gene vazife başından bir da kika olsun ayrılmazlar. Soğuktan fitrer donarlar. Çünkü nöbetci kaldıkları odada ateş yakılması ve bulundurulması — menedilmiştir. Dalgaların şiddetinden iaşeleri- nin vaktinde temin edilemediği zamanlar günlerce aç kalırlar. A- yakta durmak mecburiyetinde ka- larak uyumamaları için nöbet bek- | ledikleri odada sandalye de bu- lundurulmaz. Bu yüzden yorgun- luktan bitaptırlar. Daima rutubet | içinde yaşadıklarından romatiz- madan mustaribtirler. — Fenerin göz kamaştırıcı ışığı, isli gözlük kullanmalarına rağmen gözlerini bozar, harap eder.. Nihayet beş ' çağda | on sene içinde genç bir dinç girdikleri bu meslekten gene genç yaşta ihtiyar olarak - çekili- yorlar... Deniz feneri bekçileri - daima ! bir kule içinde iki kişidirler. Bun- Hardan biri nöbet beklerken diğeri 'istirahat eder. Ve bu suretle vazi- felerini münavebe ile görürler. Bitmek tükenme!: bilmiyen u- zün gün ve gecel2rd> birbirlerinin yüzünü görmekten başka bir eğ- kenceleri olmrıyan bu fener bekçi- lerinin bir lâhza durmadan uğul- Bazı den z fenerlerine az fırtınalı havalarda bile yaklası ak güçtür. Fener bekçileri tatlı suyu ve erzağı sanlallardan iple gelip almağa mecburdurlar. Fonerleri gemilerin uzaktan görmesi için hatta bulundukları kayaları &ık sık badana ile beyazlatırlar, et a v pS " ü Film U2 ç ki bugün batırası bile insanı kor- kutuyor: Bir fener bekçiliği yapan baba ile oğul akşam yemeğini yemişler ve gecelik vazifelerini görmeğe hâ zırlanmışlardı. Önce baba nöbet- çiydi. Oğul biraz baş ağrısından şil_i—yı:t ederek istirahate çekilmiş- ti. İstirap gece yarısına doğru ş'd- detini arttırmış ve tahammül edi- lemiyecek bir ha'e gelmişti. N'ha- yet babası bir kaç hafta evvel bir köpek tarafından ısırılan oğlunun birdenbire kudurduğunu ve sal- yalar akıtarak ısırmak - istediğini dehşetle görür. Her ik'si arasında korkunç bir boğuşma başlar. Ve baba kendi oğlunu gene kendi el- leriyle boğmak mecburiyetinde kalır. Ve bir deniz kazasına sebe- biyet vermemek için aşağıda oğ'lu- nun ceşedi yatarken vaz'fesi başı- na çıkar... Ne yüksek ve acıklı vazifeye sadakat ve merbut'yet tablosu de- ğil mi?.: Ko mugapnisi Jan Kiyepuranın film | pura, karısı ile birlikte Polonyaya dayan fırtınanın verd'ği sersem- yıldızlarından Marta Eggertle ev- | gitmiş, Krinikada büyük bir otel Jikle çok defa cinnet getirdikleri | lendiğine dair bir müddet evvel | satın almıştır. Karı, kocanın bala- görülmüştür. Bazan içler'ni ezen | akseden bir haber, tekzip edildi. | yı seyahatlerini bu otelde geçire - 'aıkıntının tes'riyle biranda ihti- | Evlenmedikleri, birlikte dolaştık- | cekleri söyleniyor. Bu atel, Jan ; ; ::rıı_vnzıldı. Fıkıl,hge:î: ye;î llıı— Kiyepura tarafından düğün hedi- ğ A T Ş erlere göre, iş, birlikte dolas- | yesi olarak Marta Eggerte hedi Fetlinde gLrJ_'&İ.-] günü in'la. ye 5i PS ğ makla knlmnm:şh'r. Güzel sesli :dîlmî-tîr. Şe 4a » Almanyada Bir| ntin yaşı, üç yüz elli beş veneyi bu- | kidir. Bundan yirmi otuz sene ev- | y p10 Güzel sesli kadım, sahiden |— Resimde, bu büyük otel pörülü- "’—n_ en yaşlı kadınlar- | tıryormuş! vel bir deniz feneri kulübesi için- | evlenmişlerdir! yor. Ötelin önünde duranlar da, K arada, bir. Pazar de öyle dehşetli bir facin geçmşti- yeni evlilerdir! 5 Ü — yarladıkjarı saç'arının bir kaç haf erlim Dördü - , fa içinde bembeyaz olduğu da va- İ