.;.an'at" bahisleri gue Grye Bulgaristanda ede- biyat ve musiki Bulgar yığınının yetiştirilmesin- | dokuzuncu yüzyılm ilk yaşmda de Güzel Sanatlerin rolü hayli de- | din resimleriyle başlamıştır. Bun- rindir. Kilisenin elinde tamamiyle | lar kilise süsleri resimleri ve tah- bir din terbiyesi almış olan” Bul- | ta oymacılık gibi şeylerdi. Bu san' garlar arasında ulusal duv(ulın uyandırmak ve onları br ulus hali- ne koymak için, önce Bulgar ede- biyatçılarının yardımı olmuştur. Tarih bakımından Bulgar ede- | biyatı üç bölüğe ayrılabilir, her üç | bölüm de Bulgar yaşayışının tam | bir aynasıdır: 1) Kurtuluşlardan önce, 2) Kurtuluş'ardan sonra.. 3) Ve bugünkü Bulgar edebiya- tr... Birinci bölüm ihtilâl edebiyatı- yundır. Bu yıllarda Bulgar yazıcı ve şâirleri bir ellerinde kalem ola- rak hepsi öçalma ve ihtilâl için yazmışlar ve savaşmışlardır. Bu bölümün elebaşısı Hirsto Botiof'- tur. Bulgar ihtilâlinin yaratıcıların- dan ve Bulgar dilinin kurucuların- dan olan Rakovski ve Karavelof da bu bölümün ileri gelenlerindeh- dir. İhtililcilik bakımından daha zayıf görülseler bile, edebiyata hizmette ün almışlardır. Vasil Drum-f bu devirde Bul- gar dramcılığının temelini atmış- tır. Kurtuluştan sonraki bölümler de / bundan evvelki bölümden mütces- sir olmuştur. Kin ve öçalma duy- gularından doğan, yırtıcı ve par- çalayıcı bir inattan ayrılmıyan bu bölüm edebiyatta dünkü ve bu- günkü Bulgarı yetiştirmiştir. Bu bölümün edebiyatçılarının | başında Bulgar kültürünün yara | tıcılarından şâir İvan Vasof gelir.. Stoyan Mihailovski, Konstan- tin Veliçkof, M'hailaki Georgief, Aleko Konstantinof, Vilaykof Vesselin, Andon Ştraşimirof, Sta- matof, Çanko Çerkovski, Stilyan Çilingirof, İvan Kirilof Bulgaris - tanda yeni devletin kurulduğu fır- tmalı günlerin düşünce yapısını iş lemisler, şehir yaşayışının mânevi | temellerini atmışlardır. Bunlara mış ve bugünkü Bulgar resminin Bulgar edebiyatının patrikleri de- nir. Maksadımız bir ulusun edebi - yat tarihini tetkik olmadığından sözü kısa keseceğiz. Üçüncü bö - lüm, yeni edebiyattır. Balkan savaşıma kadar barış günleri yaşryan ve uslu geçinen Bulgar ulusunun edebiyatı da ilk günlerinde bu usulü san'at kayna- ğmndan fışkırıyordu. Bu bölüm, bü yük istidatlar tanıttı; şair, roman- cı, hikâyeci ve tiyatro yazanı ola- | rak bir çok değerler verdi. Savaş yıllarmda ve savaş son - rasında edebiyat altüst oldu. Sı- yasal, soysal ve ökonomik düşün- celer edebiyatı içine aldı. Eli ka- lem tutanlar kâh sağa, kâh sola durmadan yalpa vurdular. Ya çok yurtsever yazılar d'nlendi, yahut ı iş büsbütün bunun tersi oldu, müf- | rit kozmopolitler türedi. < Sözün kısası bu nesil * edebiyat | çıları yollarını şaşırdı'ar, Şimdi 19 Mayıs ihtilâlini yapan- lar, eli kalem tutan Bulgarları kendi çatıları altına toplryarak, kendi amaçları için çalıştırmaya gavaşıyorla. Bulgar resmi de gençtir. On atlar daha sonra garp cereyanla- rından müteessir olmaya başla- temellerini Stanislav Dospevski ve Nikola Pavloviç atmışlardır. Bu iki üstadın fırçası münhasıran ki - Hise resimleri devrini kapatmış ve asri Bulgar mekteb'ni açmıştır. Dospevski Moskova ve Petro - grat güzel san'atlar mektebinde yetişmiş olduğu için, Bulgar resim | san'atı Rus sanatiyle bağlanmıştır. Ayni zamanda portre ile de uğra- şan bu büyük san'atkârm eserleri- ne Bulgar kilisesinin çoğunda rast lanır. Nikola Pavloviç de şark ve ki - Vse resim stillerinin şaşmaz bir mümessilidir. Akademik stil - yeni Bulgar resmi, Bulgar kurtuluşu ile başla- mıştır. İtalya, Fransa ve Alman - yada yetişen genç Bulgarlar mu- asır resmi yurtlarına getirmişler- dir. Mitof ve Stançef bu ressamla- rın öncüleridir. Bunlar portre ve Bulgar ulusal yaşayışınm tipik sahnelerini yapmışlardır. Mitof çarşılarda — çalışmıştır. Bu st'lin içinde yetişen tanınmış portreciler Nikola Mihailof, Ste- fan İvanof, Zeno Todorof ve Bo- rs Mitof'tur. Bu devrenin başla - rında Bulgaristanda yaşıyan iki Çek ressam da büu ulusun - san'at yaşayışma karışmışlardır. Ves'n askerlik resimleri yapmış, Mirk- Italya ile Habeşistan ara' sında harp olacak mı ? 2 hükümet kırk yıl önce harfl -elmişler, Italya yenilmişti | İltalya ile Habeşistan arasında bir harp çıkacağı şayiası, şayiala- rın en müzminlerinden biridir. Bu, şayia, gizli bir hastalık gibi ikide birde geri teper. Ve bir — aralık ciddi bir mahiyet alır gibi görün- dükten sonra kaybolur gider. İtalyan ile Habeşistan arasında ileride harp olup — olmıyacağını keşfetmek, şüphe yok ki, bir keha- net işidir. Fakat İtalya ile Habe- şistan arasında eskiden — bir harp geçti ve bu muharebede İtalya mağlüp oldu. Onun için İtalyanın önce giriştiği ve muvaffak olama- dığı bir tecrübeye yeniden girişe- ceğine dair, ortaya çıkan haberler şüphe ile karşılanmağa değer, E- sasen Habeşistanın tarziye verme- si üzerine meseleye kapanmış gö- ziyle bakılmaktadır. İtalyanm Habeşistanla alâkası 1870 yılından başladı. İlk önce bir İtalyan kumpanyası, kızıl deni zin cenubi methaline yakın — olan Assob namındaki limanı — oranın yerli sultanından satın aldı ve da- ha sonra arazisini genişletmekle meşgul oldu. İtalya —hükümeti 1882 de buralarını kumpanyadan alarak idareye başladı ve 1885 te biraz daha şimaldeki Beylul Hima- nanı aldıktan başka o zaman Mi- sırlıların elinde bulünan Musava havalisini işgal etti ve İtalyanlarla vicka Bulgaâr yaşayış ve oyunları üzerinde çalışmıştır, Acun savaşından sonra Bulgar ressamlığında büyük bir canlılık görülmüştür. Savaştan önce tanm- mış olanlardan Sirak Sk'tnik atlı san'atkâr ekspresyoncuların başı- dır. Nikola Raymon zengin deko- rasyon resimleri ortaya koymuş - tur. Boris Denef, Nikola Tanef adlı değerli Bulgar güneşi, Bulgar top- rağı ve or'jinal Bulgar mimarisi üzerinde çalışarak eserler yarat- mışlardır. Savaştan sonrası gençliği ara- sında Bulgar ulusunun umut — ve- ren ressamları çıkmıştır. Ulusal ve asri san'atları biribiriyle güzel- ce birleşliren, eserleri budunlar a- ası kıymetler kazanan Bulgar gençleri vardır. Bunlar Amerika - da ve Avrupanın türlü san'at yu - valarında yaşıyorlar. Bulgar istiklâlinden önce tah- ta oymacılığı sahasında kalan Bul gar heykelciliğ', Spiridonof, An- dre Nikolof ve İvan Lagarof gibi güzel san'atlar akademisinin — üç tanınmış üstadı elinde hayli yük- selmiştir. Bugün bir çok genç hey- kel yapıcısı yetişmiştir. .. . Güzel san'atların Bulgar ulusu- nun terbiyesindeki rollerini anla- tırken, Bulgar musikisini unutma- mak gerektir. Yabancıların uzun asırlar istilâsı altındayaşıyan Bul- gar ulusunun şarkıları ve sözleri kederli, yaslı, sıkıntılı ve umut ke- Habeşlilerin arasını açan, müna - sebetlerini gerginleştiren de — bu hareketlerdi. Bunun neticesi olarak iki taraf arasında ilk mücadele 1887 de vu- ku buldu ve Habeşliler 500 asker- den müteşekkil bir İtalyan kuvve- tine hücum ederek bu kuvveti kâ- milen imha ettiler. İtalyanlar bu darbeyi hazmedemedikleri için |- talyadan imdat kıtaatı — istiyerek bunların gelmesini beklediler, ve 1882n'sanımda 20000 mevcutlu bir ordu ile Habeşlilere karşı yürüdü- ler. Fakat o zaman, iki taraf a- rasında muharebe yerine müzake- re başlıyarak iki taraf da geri çe- kilmiş ve bu suretle arada bir ba- rışıklık hüküm sürmüştü, iki taraf muahedeler imzalamışlardı. Habeşlilerle İtalyanların artık iyi geçineceklerine — kanaat hası! olduğu bu sırada Habeş impara - toru onların kendi tabaasından bir kısmını aleyhinde — kışkırtmakla meşgul olduklarını görerek ara - daki muahedelerin bozulduğunu ilân etti, ve bu hâdiseler, meşhur Adva muharebesine sebep oldu. 1893 de iki taraf arasındaki muuhede bozulduktan sonra İtal- miren şeylerdi. Bulgar ruhunu sa- za ve söze dökmek istiyen san'at- kârlar, geçikmişe, halka gidince bu yas ve acı melodileri yığını ara sında saklı kalan ulusal kaynağa erişmişler ve Bulgar ulusal muzi- kini garp tekniğinin örsünde dö -« verek ulusun ruhunu yükseltmeğe sayasmışlardır. Panço Vlad'greof'un bu yolda- ki hizmetlerini Bulgarlar unuta - mamaktadırlar, Naşit Hakkı & Birinci Kânun 1934 4 | | B | n yanlar, ikide birde Habeşlileri ta-| ciz ve öteye beriye saldırarak şu- rasını burasını işgal ediyorlardı. İki taraf arasında sürekli bir harp hali hasıl olmuştu. Vaziyet 1896 senesine kadar bu şekilde devam etti. Nihayet Ha- beş imparatoru Menelik, ordusu- nu toplıyarak hareket etti ve İtal. yanlara kat'i bir ders vemek is- tedi. Habeş ordusu Abba Garima a- dmı taşıyan ve Advaya pek yakın olan kuvvetli bir mevkide idi. İtalya kuvvetlerinin kumanda. nt ceneral Bratieri Habeşlilere burada hücum etti ve ileriledi. Çok geçmeden Hılıqlılır hasımları - mişlerdi. İtalya beyaz renkli kuv- vetlerinden 4500 telefat verdikten başka müstemleke halkından top- ladığı askerlerden 2000 - telefat, ve bin altı yüzü beyaz İtalyan o- lan 250: esir vermişti. Esirler a- rasında ceneral Albertone, mak - tüller arasmda ceneral Arimandi ile ceneral Dabormida, yaralılar a- rasında ceneral Ellena bulunuyor- eu' â Ceneral Bratieri mağlübiyetin- den sonra ancak ordusunun kılıç artıklariyle kaçabildi. Ve Adiçag mevkiinden İtalyaya vaziyeti bil- direrek kabahati askerlerine yük- Temek istediyse de daha sonra hak sızlığı anlaşıldı. Bu kat'i hezimet haberleri İtal- yada yayıldığı zaman ortalığı yeis ve matem kapladı. Muhalefetir şiddetli bir hücumuna uğrayan Ki- rispi kabinesi yuvarlandı. Yeni ka- bine, divanıharbe sevkolunan Bra- tieri'nin yerine ceneral Baldisse- rayı fayin etti, ona bu feci mağlü- biyetin intikamını almak için tali- mat verdi. Fakat o da, Habeşlile- rin fevkalâde iyi bir vaziyette ol- duklarmı gördüğü için sulh müza- kerelerini açmayı daha- münasip buldu ve ayni senenin teşrinievve- Hinde, iki taraf arasında, Habeşis- tanın paytahtında sulh muahedesi imzalandı. Bu muahede Habeşistanın mut- lak istiklâlini bilâkayt ve şart ta:- nıyordu. Bundan başka Habeşliler harp tazminatı olarak İtalyanlardan 400.000 İngiliz altını almışlar, ve İtalyanlar evelce ellerine geçirm'ş oldukları Artire müstemlekesine dönmüşlerdi. I Bu sırada Habeşlilerin ellerine düşen esirlere karşı gösterdikleri civanmerdane ve alicenabane mu- amele onların namma kaydolunan ayrı bir muvaffakiyetti. İtalya için bu derece felâketli olan bu mağlübiyet Habeşistanım dünya gözündeki mevkiini yükselt meğe çok yardım etti. Onun için Rusyadan iki, Fransadan üç, İngil- tereden bir heyet Habeşistana gi- deı'ek Habeş imparatoru ile temas Bu hâdiseden sönra İtalya ile Habeşistan bir daha çarpışmadı- »| diğimiz gibi bu muharebe a lar. Fakat İngiltere, Fransa İ talya 1906 senesinde bir itil me aktederek “Habeşistanın mamiyet 7i muhafaza,, etmeyi' oradaki siyasi vaziyeti ve statukusunu idameyi, statuku zulursa kendi menfaatlarmı te” a. se © A ” den hiçbir şeyi kabul etmiyeceği” bildirmekle karşıladı. 1910 da Habeşistan ile İl müstemlekesi olan Artirenin dudu tahdit olundu. İtalya ile Habeşistan vuku bulan muharebe bütün V dan ibarettir. Yukarıda göst | nın değil, fakat Habeşistanın lebesiyle neticelenmiştir. | Fakat o gün, bugün, bu memleket arasında bir harbin ku bulacağından bahsedilir ve * l de birde bu şayia orhyıçıkl!- , Bu şayianın — son ııklıımumııı sebebi, H.ıhq syaset sahnesine yeni bir v karışmasıdır. ı Önce üç devlet yani Fnıı'ı talya ve İngilterenin w olduğu bu memlekete, şlıııfll ponyanın bu siyaset sahnesin€ mesini kolaylaştırdığı gibi, etmiştir de.. Çünkü bu ııyo* İş nun ticaret ve menafiini payl&?” üç devletin itilâfı, birdenbir€ İk kılıyor, Ve Habeşistan istediği ) letle muamele yapmakta g İ olduğunu gösteriyordu. A Daha önce Habeşistanım 4” şusu yalnız bu üç develt olduğ” P, çin onların çemberinden kurtu'” ; ğa imkân yoktu. Ş 4 Bu harp şayialarının s! E sına sebep olan diğer bir ıüı' kaç sene evvel Avrupanın bir T4 )| devletlerini ziyaret eden YA imparatorunun zumunu vakından görüp * mesi; bilhassa Habeş — ord” bugünün terbiye ve — silâ ( teçhize başlamasıdır. H — . | cengâver ve icabında yarım — y yon asker çıkaran bir. millet y dukları için asrt silâhlarla ü4 D edild'kleri takdirde komşulart ğ de ona karşı gelebilecek bir se kalmıyacağı muhakkaktif- Bugün de Habeşlilerle ** ğ l mek kolay bir iş değildir. — Paf olsaydı, bir sürü şayialar * 4 çoktanberi hakikt bir olurduk. Diş nom!“' Übeyt Sait Fatih Kınıüım'll durağı No. 4