STORMERET YA HABER — Akşam Postast HABER'in Hikâyesi Londrada oturan Madam Hari- yet fevkalâde zengindi. Yaşı alt - mışı geçen bu kadın önüne çıkan kimsesizlere yardım ediyor, fakir çocuklarımı giydiriyor, hayır cemi- yetlerine para veriyordu. Madam Hariyetin eli ne kadar açıksa, ne kadar hayır yapmasını severse kardeşi Malton da görül - memiş derecede cimri, hasisti. Malton cimriliğine rağmen zengin olmamıştı. Evlenmemişti de bo- ğaz tokluğuna yanına bir hizmet- çi alabilmişti. Kız kardeşinden ay- rı bir evde hizmetçisi ile oturu- yordu. Madam Hariyetle Maltonun ara sı hiç te iyi değildi. Madam, kar- deşinin de kendi bütçesine — göre fakirlere sadaka vermesini komşu- Tarına yardım etmesini istiyordu. Ve arâları da zaten bu yüzden a- çılmıştı. M. Hariyet bir gün ansızın öl- | dü. Tanıdıkları hemen Maltona koşarak kardeşinin öldüğünü ha - ber verdiler. Madamın cenazesi dostları tarafından fevkalâde - bir surette kaldırıldı. Vasiyetname bir gün sonra bir heyet huzurunda açıldı. M. Hariyet senevi yirmi bin li- ra varidat getiren emlâkini tama - men kardeşi Maltona bırakryordu. Yalnız iki de şart koşuyordu: Malton emlâki satmıyacak ve hergün fıkaraya bir lira sadaka verecekti. Şayet Malton vasiyet - namenin gösterdiği şartlara riayet etmezse kendisine bırakılan bütün Jemlâk elinden alınarak bir hayır «emiyetine verilecekti. Malton vasiyetnameyi okuyun- ca çok fena oldu. Hergün fıkaraya bir lira sadaka vermek!! Bunu na- sıl yapacaktı. Bu ağır yükü, taah - hüdü yerine getirmezse bütün em- lâk elinden gidecekti. Vasiyetnamenin yerine getirilip getirilmediğini üç kişilik bir heyet kontrol edecekti. Kardeşinin ölümünden bir kaç gün sonra Malton bütün emlâke sahip oldu ve cebine bir lira ko- | yup sokağa çıktı. Yolda bir çok fa- kirlere rast geldi. Fakat bir türlü lirayı çıkarıp veremiyordu. -Lon- drayı sabahtan akşama kadar gez- di. Bir aralık acıktı. Bir çörek alıp yedi. Kendisi bir kuruşluk bir çö- rek yerken cebindeki lirayı nasıl Hasisin hilesi Kaf İ nn 6 ei l el kibe, heyet tarafından — tanı- madığı bir adamın memur edildi- ğini pek iyi tahmin edebiliyordu. Bu adamım, vereceği rapor üzerine emlâkin elinden gideceğini de dü- şündükçe deli gibi oluyordu. Nihayet... Bir köprünün üzerin- den geçerken sakat bir adamın kendisine avuç açtığını gördü. Ar- tık, ne yapıp, yapıp bu adama ;a rayı verecekti. Nitekim sakat a - dama yaklaştı, elini titriye, titriye cebine attı. Lirayı çıkarttı ve göz- | lerini kapıyarak lirayı dilencinin eline attı ve hemen adımlarını a - çarak uzaklaştı. Taahhüdünü ye - rine getirmişti.. dı tahammül edilebilecek bir şey- di, Fakat ölünciye kadar bu istı- | rap içinde yaşamak kabil değildi. Malton sabaha kadar kıvrandı, ağ zına bir lokma yiyecek koyamadı. Düşündü, taşmdı ve sabah olunca hemen sokağa fırlıyarak eski elbi- selerin satıldığı bir dükkâna gitti. En eski elbiselerden beş kat aldı. Evine döndü. Uşağını yanma çağırdı. bir sehavetle bir lirayı eline ver- di: — Al şu lirayı. Sokakta rast geleceğin ilk dilenciye ver, dedi. Tam Maltan parayı verir vermez he- men odasına çekildi. Eski elbise - | lerden birini giyerek arkadaki kü- çük kapıdan fırladı ve evin büyük kapısı önüne geldi. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı, pazara gitmek "'“II —HD Bu bir gün olsay- | Biliyor musunz dünyanın kuvvetli hayvanları hanmlendır? Vereceğiniz cevabı tahmin ediyo- rum, İnsanı hortumunda tüy gibi kaldıran cesim cüsseli fildir, diye- Kükremesi in- ceksiniz ama hayır.. sahraları titreten, bir pençesi olan vakur ve heybetli bakışlı as- lan derseniz gene aldanmış olur- | sunuz. Bir zenciyi ağzında çikola- ta yer gibi eveliyebilecek deniz aygırı sakın aklınızdan geçmesin. ,Bunların şimdi size kuvvetleri hak kında izahat vereceğim mini mini canavarların yanında devede ku- lak kabilinden şeylerdir. Yalnız isimlerinin anılmasıyle bile tüyle- 'rimiz ürperten yukarıda saydığım bu korkunc hayvanlara nazaran kuvvetleri belki yüz ve hattâ iki yüz defa daha fazla olan dünya- nm en kuvvetli canavarları —söy- lüyorum hayret etmeyiniz— haşa- rat ve böceklerdir. Evet, yanlış yazılmamıştır, mürettip hatası da yoktur. Hepimizin bir fiskede öl- dürdüğü, bizleri vızıltıları ve sok- tukları zaman kaşındırmaları - ile üzere uşak sokağa çıkıyordu. Mal- | n ton yüzünü göstermiyecek bir şe - | kilde uşağa elini uzatarak bir sa- daka istedi. Uşak, efendisinin ten- | bihi mucibince lirayı — çıkarıp di- lencinin eline verdi. Bunu, kar$şı - daki köşede duran heyetin gözcüle rinden biri de gördü ve dilenci ar- ka sokaklara doğru uzaklaşırken, gözcü uşağın yanma gelerek: — Dilenciye ne verdin! dıye sordu. Uşakta efendinin kendisine | verdiği lirayı verdiğini söyledi. Diğer taraftan Malton hemen arka kapıdan evine döndü, soyun- du. Bir kaç dakika evvel uşağına verdiği lira başka ellere gitmekten | kurtulmuş, gene eline gelmişti... Malton artık hergün ayrı, ayrı el- biseler giyiyor, uşağına verdiği li- çıkarıp ta bir fakire verirdi. Ak - | ralara bir kaç dakika sonra gene şam olmuştu. Lira hâlâ cebinde i - di. Parayı vermemeyi de düşün- kavuşuyordu. Y.R. | Eğer örümcek bizim bü, “Jüğümüz- de olsaydı, insanı bir sinek gibi ağları arasında tutabilecek kuvvette olacaktı! iz'aç eden şu hor baktığımız böcek ve haşarat yok mu, işte onlar.. Sık- let ve cüsselerine nisbetle bu mah- lükat tabiat tarafından öyle hari- | kulâde bir kuvvetle teçhiz edilmiş lerdir ki, aşağıda sayacağımız bir kaç misal akıllara hayret verebile- cek mahiyettedir. Her şeyi büyük bir hesap ile yapmış olan tabiat, 'eğer bunların kuvvetini — şimdi | korktuğumuz hayvanlara vermiş !olıaydi. işte o azman halimiz ya- | man olurdu. Düşününüz ki mart girince biz- | | leri çileden çıkaran hepimizin bil- r| diğ' birpire öyle kuvvetli adelelere Mogol pehlivanları adeli kuvvetleri ile meşhurdurlar. İşte bu pehlivanta- rın en meşhurlarından bir kaçı... maliktir ki, boyunun iki yüz m'sli uzunluğundaki yükseklikten atla- | mak onun iç'n bir iş bile değildir. | Eğer insan, ayni derecede kuvvetli | böyle bir adeleye sahip olsaydı | Pariste üç yüz metreden fazla irti- far olan Eyfel kulesinden pek ko- layfıkla aşabilirdi. Böcek ve haşarat hakkında çok uzun ve etraflı tetkikat ve tetebbü- SETUFCNERRTUN Minimini canavarlar' MK TTTT 2 Bınııı:ı Kâmın we a raatasna » Bir fiskede öldürdüğümüz bö” sanı tuzla buz edebilecek kuvvette Küçücük boyuna nisbetle büyük bir kuvveti olan bu böcek, küvvetiyle müte- nasip bir büyüklükte olsaydı insanlara dehşet salacaktı ! | ğaç karıncalarının öyle sert bir topraktan yuva yaptıklarmı tesbit atta bulunmuş olan Belçikalı Fe- | lix Plateau namında bir âlimin elde ettiği bir çok neticeler var- dır ki, bunları insan düşündükçe hayretler içinde kalıyor. Bu âlim böceklerin kuvvetlerini — bakımz nasıl ölçmüştür. Bir mayıs böceğini almış: sırtına büyük .. itina: - larla mini- mini bir cik geçirmiştir. Bu eğerciğe bağlı iplik vardır. Bu iplik de bir. ma- karaya merbuttur. İşte düz satıhlı olan bu makaranın üstüne böcek yürüdükçe sıkletler koymuş ve bu suretle çekme tahammülünü ölç- | müştür. Vasıl olduğu netice şu- | dur: Bir Mayıs böceği beygire na- zaran yirmi bir defa daha kuvvetli 'dir. Arı ise otuz defa. Çünkü bir beygır. sıkletinin ancak dört beş |misli ağırlığında b'r cismi çekebil- diği halde, Mayıs böceği ağırlığı- nın 70,80 mislini çekebilmekted'r. | ? “Coleopter'e,, namiyle anılan ve ağırlığı yarım “desigramı,, geçmi- yen bazı böcekler vardır ki bun- larda cer kabiliyeti - sıkletlerine nazaran 100 misline kadar çık- maktadır. Eğer insanlar da bu ka- dar kuvvetli adelât olmuş olsaydı | beş altı bin kilo ile kendini sıkma- | dan oynar ve filler de dağları de- | virebilirdi. Mösyü Plateau bu meyanda da- | ha pek çok tecrübelerde bulun- bunları burada uzun uzadiye iza- ha luzum görmüyorum. Yalnız bö- cekelrin yuvalarmı kurmaları hak- kındaki pek kıymetli etütlerinden de bir kac misal zikredeceğ'z. U - mumiyet itibarile haşaratta yuva kurmak için büyük b'r istidat ve kabiliyet vardır. Mösyö Plateau a- etmistir ki, üstünden araba dahi | geçse bu toprak esnemiyecek ka- | dar kavidir. Ağaç karmcalarının kurdukları yuvanın irtifar bazen beş metreden fazladır. Aşağı yu- karı irt'falarının bin misli uzunlu- ğunda. Su hale nazaran insanlar da kendi irtifalarına nisbetle bu | yükseklikte bir bina inşa etmek is- muştur. Şu b'r kaç misalden sonra | cekler, dünyanı nen kuvvetli hayvanlarıdır' teseydiler 1600 metre gibi lıİ'” sekliğe çıkmaları lâzım. geli Sonra, yuvalarını kurmak , Vöceklerde ne büyük sabır, ve metanet vardır, Arıya .Jİ' ve “Chalicoğome,t namı böceğin yaplıfı yuva 30 klı lığını geçmekte ve ancak d döğülerek yıkılabilecek kuv mukavemettedir. Bunu dâ mak için lâzım olan harci metre mesafeden getirir ve " | defasında taşıdığı m'ktar b“' iğne başından daha büyük dir. Bu mesainin ne büyük ğ luğu ve zahmeti mucip ol l' İ e DA y LFETE &z FPFİLFİI siz artık tasavvur edin.. Ayni zamanda ub'ul haşarata kendilerini müdâ' v meki çin çok kuvvetli silâ! miştir. Kolay kolay da çarı ymeıler Bazı boceklcrj | düşmanlarının üstüne bi e| & * Xe FT L ARLET lar atarlar. Gene diğer bir dır ki taki pedildiği zara&” H tarrakalarla br dumaft ve suretle hasımlarını kaçırır. İşte bütün bunlar btf “'k anlatıyor ki en hakir lö' f ,J' | © küçücük haşarat hlk'k:“,d. ğ | cüsseleri itibar'le dehtt " İ rer canavardır. Şüki bi ç te ki bunları minimin! olarak yaratmış.. ST LETTSEKREETES YENİÇİKTİ , Deli liğin Ps:koıol Fiatı 50 kurut .. VAKIT MA Tevzi yeri