7 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

7 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S ür TE &AA — 8N A FN Svdiğiniz aırtiîsıt]l hayatta Nasıldırlar? Beyaz pei'dede şurasını veya bura- Sını beğendiğiniz yıldızların en güzel yerleri nereleridir? Karikc'ıtr Müsabakası Her hafta sinema sayıfasında bir arlistin karükatürünü neşrediyoruz. Okuyucularımız bu karikatürün han- gi artiste ait olduğunu - bildirecekler ve karikatürlerin hepsi neşredildikten sonra cevaplarını toplu olarak gaze temize göndereceklerdir. Cevaplarla birlikte, bu aayıfada çıkacak ku ponların da gönderilmesi. ve zarfla - rin üzerine (Sinema mupharrirliği F. M.) kaydınm ilâve edilmesi lâzımdır. Karikatürlerin tamamı neşredil- dikten sonra en doğru cevap veren o- kuyucularımız arasında birinciye ga- zetemizin üç aylık abonesi, ikinciye iki aylık abonesi verilecektir. Diğer hediyelerimiz bundan evvelki sayfada neşrolunmuştur. & Facıanın en dehşetli anı böylece filme alındı - Sinema ile uzaktan veya ya - kından alâkadar olanlar arasında *| zannetmiyprum ki, Marsilya faci - asının filmini gidip görmeyen ol - sun, ZC Yi 4 a vEn ukarda solda: Rober Mongomeri ile Una Merkel, yanında Cin Parker. aşağıda: soldan itibaren Mec Evaus, Cin Harlov, Klark Gelil ve Con Kravfort H z ğ 'i"ıi.ış_l;ıı)vw (Hususi muhabi -I he:ı_ufm'!l gidenlerin hemen ınnı:l:: ı.rtiılleAr _ırıımdl başka- ©&i vur;:thığ"ı D ı:_'i' <i $ Onları a ıoı.de SÜ üi ı. sevenlerin, en çok be « ee &ri yerler vardır. Meselâ "nin ağzı, kiminn burnu, gözle- ;.Yıı hareketleri... .fiıı ıluıı bu göze çarpan yerleri- lelm:ın_ î".*e daima gösterirler, gü- ıe,xî_'fn"_b;' kx daha güzel güs GeŞ .îı:i:::en filme ılırlır Ördüre Hi tperdeıı üzerinde ı'tinden ba; OUT IT hi""ınndıh: yıldızlarm, tabit "; üi ;'::c?kale Çarpan yer » m!::îğ'lır ı;y danberi cevabını ver- n .ıber okuyucuları namı- e Un için yoruldum, tanmmmış dehirde 'an bazılarının evlerinde, “Gğîm. Dl_cınladı. Yukarda tarif k'llçıı::kı de en çok nazarı dik - N“;Deyi ;:ılı;r::ıl:ır:mı araştırdım. ânet M k'd" Büıeîko Ti y Yalı Rejisörler, Donaldın sesinin aei İduğunu biliyorsu - nuz. O, şöhretini sesine borçludur. Fakat Janetin iri ve yeşil gözleri ile tatlr bir gülüşü de vardır. Jon Krafortun, beyaz perdede derhal göze çarpan tarafı manalı, haris ağzıdir. Tabit halde ise mai ve büyük gözleri daha güzel görü- nüyor. Helen Haysnv İstanbula gelen filmlerde az görmüşünüzdür. Bu- nunla beraber onun sesini bir de- fa dinliyenlerin unutmak imkânı pek azdır. Bu kibar tavırlı artistin elleri harikulâdedir. Mini mini, ince, çok manallı ve âdeta konuşan elleri vardır. Greta Garboya gelince, onun güzelliği, sinemada, acaba neresin dedir? Bunu tayin etmek ne kadar güç ise, onu, sokakta gördüğünüz zaman en ziyade gözünüze çarpan tarafı, yürüyüşü ve endamı olur. Cin Harlovun beyaz perdede en meşhur tarafı plâtin saçlarıdır. Lâ- kin onu, hayatta görmek fırsatına nail olanlar, ve bu arada ben, gü- lüşünün parlaklığını, tatlılığını we nutamıyacaklardır. Mirna Loyun çekik ve baygın gözleri vardır. Fakat daha güzel bir ağzı vardır. Yeni yeni kendisinden bahset- tiren Cin Parkerin harikulâde ve menekşe renginde gözleri insanı mestedre, Mec Evansın rengi sinemada gördüğümüz tatlı gülüşüyle gülen gözlerinden daha güzeldir. Klark Gablin yürüyüşü, erkek tavırları, ve gamzesi, koyu renkli gözleri ile tunç renginin güzellik- leri yanında gölgede kalırlar. Filmlerde daha şuh, hoppa ka- dm rolü oynayan Una Merkel ha - yatta çok ciddi, temiz kalpli bir kızdır. “Roben Mongomerriyi beyaz perdede nasıl görüyorsanız, hayat- ta da aynidir. Laynil Barimor, hayatta, film- lerde olduğu gibi facia rollerinde değildir. Güler yüzü ve hafif kan> bur iri vücudu ile Holivut sokak - ları onu görmeğe alışmıştır. Filim hakkında düşüncelerimi söylemeden evvel şuna işaret et - mek isterim ki, bundan bir hafta evvel, daha Marsilya faciasının filmi gösterilmeden evvel, bazı si- nemalar — hemen de hepsi — Yu- goslavya Kıralı ile Fransız Hari- ciye Nazırının cenaze merasimle - rini gösteren havadis filim gaze - telerini göstermişler, kapılarının önlerinde olsun, gazetelerde yap - tıkları ilânlarda olsun, sanki biz - zat cinayeti gösteriyorlarmış hissi- ni veren tarzda ilânlar yapmışlar- dı. Birçok kimseler de, suikasti göreceğiz diye bu sinemalara git - mişler, daha doğrusu bu ilânlarla cezbedilmişler, çıkarken de, ya - pılan kurnazlığı görerek memnu - niyetsizliklerini saklamamışlardı. Hattâ içlerinde “Bizi aldattınız, bilet paralarımızı geri veriniz.,, diyenler bile olmuştu. Bu işi yapan sinemalar, doğru bir hareket * yapmamışlardı. Bu hareketlerinin yanlışlıklarını, - bu hafta, asıj suikastin filmini göster- mek suretile kendileri de itiraf et- miş oluyorlar. Şimdi, gelelim filme. Sinemacr larım tabirile “Suikasti bütün te - ferrüatile gösteren,, filme. Birçok seyirciler, büyük bir he- yecan içinde filmi seyrettikten sonra şöyle diyorlar: — Bu kadarcık mı idi? — Ne de çabuk oluyor. — Muhakkak bazı parçaları kesmişlerdir. Bu sözlerin hiç birisi hakikata uygun değildir. Evet, hâdise bu mey. HABER Karikatür müsabakası kuposu: 7 , Marsilya facıası filmi etrafında kadar çabuk olmuştur. Çünkü ha- kikat sinemada sun'i gibi gözükür ve sün'i hakikate benzer. Hepimiz biliyoruz ki Marsilya faciası olmuştur. Nasıl olmuştur? Filmde gösterildiği gibi. Bir an i- | çinde, halkın arasından birisi atla- | mış, tabancasmı boşaltmış ve bu satırları yazdığımız, yani cinayeti | tarif ettiğimiz zamandan daha az | bir zaman içinde işini bitirmiştir. Evet.. Evet.. Hepimiz, hayatımı « zın bir kıla bağlı olduğunu unutu- yoruz. Ve ölüm bize yapmacık gi- bi geliyor. Kaç defalar bir dostu - muzun, bir yakinimizin ölüm ha « berini alınca, istemiyerek: — İnanamıyacağım — geliyor.. Daha dün beraberdik! Deriz. Hakikat budur. Sonra, size bir hâdise hatırlat- mak isterim. Bazan, fırtmalr zamanlar, şim- şek çaktığını görürsünüz. Bir müd« det sonra gök gürlediğini duyar - sınız. Göz daha evvel görür, kulak daha sonra işitir. Hakikatte, tabi » at te böyledir. Halbuki sinemada böyle bir şey vaki değildir. Harp filimlerinde dikkat ediniz. Bir top atılırken alevi ile sesini de aynı za« manda işitirsiniz. Çünkü, filmi ya- panlar bu tabiat galatını, seyirci- lere göstermemek, onlara daha ha- kiki hissini vermek için, hakikati tağlit ederler. İşte, Marsilya faciasını göste - ren küçük film, bunun için, yani hakikatin aynen ifadesi olduğu i- çin, bize “yalancıktan,, gibi gö - rünmüştür. Ve birçok kimselerde: — Bu kadarcık mıydı? diye, haşyet ve dehşete kanma- yan bir merak uyandırmıştır. fa,

Bu sayıdan diğer sayfalar: